- 28 Haziran 2020 Pazar 10:01

3 üniversite bitirdi, çiğ köfte ile iş hayatına atıldı

A
A
A
3 üniversite bitirdi, çiğ köfte ile iş hayatına atıldı

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde 3 üniversite bitiren Ebru Biçer, girişimci oldu, açtığı çiğköfte salonuyla iş hayatına atıldı.

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde 3 üniversite bitiren Ebru Biçer, girişimci oldu, açtığı çiğköfte salonuyla iş hayatına atıldı.


32 yaşındaki Ebru Biçer, ilk olarak Mersin Üniversitesinde Harita Kadastro bölümünü okudu. Ardından Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden mezun olan Biçer, daha sonra İstanbul Gelişim Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümünden yüksek lisans yaptı. Bir taraftan atanmak için mücadele eden genç kadın, ailesinin de desteğiyle ilçede çiğköfte salonu açarak iş hayatına atıldı, aile bütçesine katkı sağlamaya başladı.


Okumayı çok sevdiğini ve okumanın insana çok şey kattığını belirten Ebru Biçer, “Ben ilk olarak Mersin Üniversitesinde Harita Kadastro bölümünü bitirdim. Daha sonra Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden mezun oldum. En son olarak da İstanbul Gelişim Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği yüksek lisansımı tamamladım. Akabinde KPSS ile uğraşmaya başladım. KPSS’ye çalıştım ama atamam olmadı. Memleketime dönünce kendi ekonomik özgürlüğüm açısından bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ben üniversite yıllarında çiğköfteyi çok severdim. Buradan yola çıkarak bu alanda ne yapabilirim diye düşündüm. İlçemde de çiğköfte salonu olmayınca burada neden olmasın dedim. Hem iş hayatına memlekette farklı bir adım atmış oluruz, hem de ben ekonomik özgürlüğümü de ilerletebilirim diye düşündüm. Bu şekilde başladığımız bu yolda başarılı şekilde ilerleyeceğimizi düşünüyorum. İş yerimizi açalı kısa bir süre oldu ama, hem ailem, hem de yöre halkımız bana çok destek oldu. İşlerimizin iyi gittiğini ve daha da iyi olacağını düşünüyorum"dedi.



“Ülke olarak kadın girişimcilerin desteklendiği bir dönemdeyiz”


İlçelerinde eğitime, üretime ve kadına büyük değer verildiğini aktaran Biçer, “Ülke olarak kadın girişimcilerin desteklendiği bir dönemdeyiz. Şu anda bir pandemi sürecimiz var ama kadın girişimcilere desteği ve gösterilen önemi çok fazla duyuyoruz, görüyoruz. Burada ne yapılabilir. Üretime nasıl destek verilebilir diye düşündük. Evde oturunca sizi çalışmaya dürtüleyen bir şey oluyor aslında. Hem ekonomi açısından, hem de üretim açısından şanslıyız. Yaşadığım coğrafya hem eğitime, hem kadına, yapacağınız girişime önem veriyor. Üretimi destekliyor. İşte bu noktada ilerlemeyi düşündüm"ifadelerini kullandı.


Kendisi gibi evde atama bekleyen arkadaşlarına da önerilerde bulunan Biçer, “Okulu bitirmiş evde oturan kadın arkadaşlarıma özellikle tavsiyem şudur ki, KPSS süreci çok zor bir süreç. Bu süreçle tam 7 yıldır uğraşıyorum. Hatta daha fazla uğraşan insanları biliyorum. Bir yerden iş hayatına adım atmak zorundayız. Bir yerden başlayıp ilerlemek zorundayız. Daha önce ki koşullarım beni bu noktaya getirdi. İyi de oldu. Bence daha iyisi de olacak. Sizin için de neden olmasın diyelim. Sevdiğiniz şeylerle kocaman bir adım atın”diyerek tavsiyede bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.