GÜNDEM - 21 Eylül 2025 Pazar 10:41

Tunceli’de kadınların kurduğu sofrada hem gelenek hem de sağlık var

A
A
A
Tunceli’de kadınların kurduğu sofrada hem gelenek hem de sağlık var

Tunceli’de 7 kadın girişimcinin kurduğu Zembul Kadın Kooperatifi, yöresel yemeklerle birlikte çölyak hastalarına uygun glütensiz lezzetler de sunuyor.


Tunceli’de 7 kadının girişimiyle kurulan Zembul Kadın Kooperatifi, kentin mutfak kültürünü yaşatmak ve kadınların üretime katılımını artırmak amacıyla 2020 yılında resmi olarak faaliyete geçti. Kooperatif, hem kente özgü yemekleri tanıtarak yerel lezzetlerin korunmasını sağlıyor hem de glütensiz mutfakla çölyak hastalarının ihtiyaçlarına yönelik hizmet sunuyor. Kooperatif çatısı altında hazırlanan ürünler, Tunceli’nin özgün yemeklerini geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflerken, aynı zamanda sağlık odaklı bir yaklaşımı da beraberinde getiriyor. Glütensiz üretim, özellikle çölyak hastalarının güvenle tüketebileceği alternatifler oluşturuyor. Kadınların emeğiyle büyüyen kooperatif, bugün 11 kişiye istihdam sağlıyor. Yerel yemeklerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışan kooperatif üyeleri, hem kültürel mirasın yaşatılmasına katkı sunuyor hem de kadın dayanışmasının somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.



"Kendiliğinden gelişen bir süreç oldu"


Kadınların kooperatifi kurmadan önce yaklaşık bir yıl birlikte çalıştığını, bu sayede hem birbirlerini hem de yaptıkları işi daha iyi tanıdıklarını ifade eden Zembul Kadın Kooperatifi Başkanı Yıldız Gündüz, 7 kişi olarak kurdukları kooperatifin kuruluş dönemini anlattı. Başkan Gündüz, "Biz kooperatifi kurmadan önce kadınlarla birbirimizi tanımayı tercih ettik. 2019’da başladık, 2020 yılının Ocak ayına kadar bir çalışma yürüttük. Bu çalışma neticesinde kimin bu yapı içerisinde hangi işi yapabileceğine, nasıl çalışacağına, yetenek alanına ve en önemlisi neler yapmak istediğine baktık. Üretmek istiyor mu, çalışmak istiyor mu? Önünde bir engel var mı? Bu noktalarda ortaklaştık. Kendiliğinden gelişen bir süreç oldu. Zamanla kimin hangi işi yapabildiğini kendimiz de gördük, o da kendini gördü. Kendinin hangi yeteneklere sahip olduğunu bilmeden bir evin içerisinde zaman geçiren, bir işletmeye gidip gelen, aslında iletişim yeteneği yüksek olmasına rağmen mutfakta çalışan bir kadınla da karşılaştık. Çok iyi tatlı yapmasına rağmen bunu bilmeden sadece temizlik alanında çalışan bir kadınla da karşılaştık. En nihayetinde bu karşılaşmalar bizi ’Zembul’ noktasına taşıdı. O yapının içerisinden bir aşçı çıktı, bir hamur ustası çıktı, bir tatlıcı, bir yönetici, bir pazarlamacı, bir servis elemanı çıktı. Yani o yapı 7 kişilik bir ana kadroyla Zembul Kadın Kooperatifini kurdu" dedi.



"İmkansızlıkların imkana dönüştüğü bir yer oldu"


Kooperatif çatısı altında yöresel yemeklerin yanı sıra çölyak hastalarına ve glüten hassasiyeti sorunu yaşayan vatandaşlara da hizmet ettiklerini belirten Başkan Gündüz, "Çölyak hastaları için her şey parasal temelde değil. Ama bu toplumda yaşayan bir rahatsızlığı olan çölyak hastaları ve glüten alerjisi olanlar için de üretime geçmeye başladık. Atıl olan alanlarımızın hepsini kendimize ve topluma faydalı olacak şekilde nasıl revize edeceğimizi ve bu noktada neler yapabileceğimizi çok düşündük. O alanlarda eğitimler aldık. Bugün bir çocuğun glüten alerjisi varsa ailesiyle yemeğe çıkamıyor. Ailesi de onun için özel bir mutfak kurmak zorunda. Herkesin böyle bir imkanı yok ve bu ürünlere ulaşmak gerçekten çok zor. Her anne evde her ürünü yapamaz. Dolayısıyla biz bu noktada böyle bir rahatsızlığı olan insanlar için bir mutfak kurduk. Bugün çocuğu çölyak olan bir anne de gelip burada çocuğuyla birlikte hamburger yiyebiliyor. Çölyak olan ve olmayan aynı masada oturabiliyor. Zembul da bu yüzden imkansızlıkların imkana dönüştüğü bir yer oldu" diye konuştu.



"Yemeğimizin porsiyonu küçüktür ama paylaşmadaki gücü büyüktür"


Tunceli’nin yemek kültürünün korunmasına verdikleri önemi anlatan Kooperatif Başkanı Gündüz, atalarından aldıkları bilgileri masalarına eklediklerini, her kesimden insana hitap etiklerini ifade etti. Başkan Gündüz, "Kendi mutfaklarımızda doyduğumuz, çocuklarımızı doyurduğumuz bir yemeğimiz vardı. Yemek, kültürümüzün çok önemli bir parçası. Dolayısıyla en iyi bildiğimiz işi Zembul’un mutfağına koyduk. Tunceli çokça turizme açılan ve turizmin odak alanına alındığı bir şehir. Şehirde turizm vizyonunun olduğunu ifade eden birçok noktamız var. Bölge planlarımız, toplantılarımız ve ekonomi çalıştaylarımızın hepsinde bunu duyduk ve deneyimledik. Ancak bu turizmin de bir adı vardı, kültür ve doğa turizmiydi. Doğa zaten vardı, buralardaydı. Kültür de vardı ama o kültürün korunması, geliştirilmesi ve tanıtılması gibi bir durum söz konusu. Biz kadınlar olarak yüzyıllardır mutfağımızda olan, atalarımızdan aldığımız yemekleri bu noktada sahiplendik. Yemeklerle tekrardan kucaklaştık. Mutfaklardan kokusu çıkan, damaklardan tadı giden yemeği bir noktada tekrar sofralara taşıdık. Bugün 7’den 70’e herkesin Zembul’e gelip bu yemekleri yediğini görüyoruz. Bunu da masalarımıza baktığımızda fark ediyoruz. Her kesimden insana bu yemekleri yedirdiğimiz için çok mutluyuz. ’Yemeğimizin porsiyonu küçüktür ama paylaşmaktaki gücü büyüktür’ diyoruz. Dolayısıyla yemeğimize sahip çıktık. Yemeği iyi yapıyorduk ve iyi yapmaya devam ediyoruz" şeklinde konuştu.


Tunceli’de girişimci kadınların ellerindeki imkanlarla yetinmediğini, sık sık çeşitli alternatif arayışına girdiklerini ve kentteki kadın girişimciliğin çok iyi bir noktada olduğunu belirten Başkan Gündüz, "Kadın zaten girişimci doğmuş, ben böyle görüyorum. Çünkü üreticilik özelliğini yaşamın her alanında kullanıyor. Biz de böyle bir noktadayız. Bir şeyi yapmak istiyoruz ve onun yöntemini bulmaya çalışıyoruz. Elimizdeki imkanlara sığınarak değil, alternatif geliştirme noktasında çok detaylı düşünen, kafa yoran kadın yapısı hakim Tunceli’de. Tunceli’deki kadın girişimciliğin çok iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınlar burada çok girişimci" ifadelerini kullandı.



Tunceli’de kadınların kurduğu sofrada hem gelenek hem de sağlık var

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kacır: "Proje, 120 bin metreküp su iletim kapasitesiyle Gaziantep OSB’mizin sanayi suyu ihtiyacını sorunsuz şekilde karşılayacak" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Tamamlanan proje, günlük 120 bin metreküp su iletim kapasitesiyle Gaziantep OSB’mizin halihazırdaki ve gelecekteki sanayi suyu ihtiyacını sorunsuz şekilde karşılayacak" dedi. Fırat Nehri’nden Gaziantep Organize Sanayi Bölgesine günlük 120 bin metreküp su taşıyacak Fırat-OSB İsale Hattı Projesi, Bakan Kacır’ın da katıldığı törenle hizmete açıldı. OSB açısından tarihi bir adım olan proje toplam 4 milyar dolara mal oldu. Fırat Nehri’nin suyunu Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayi tesisleri ile buluşturan proje sayesinde Gaziantep sanayisinin ve şehir merkezinin gelecekte susuz kalma ihtimalinin önüne geçildi. Kacır, Gaziantep’te düzenlenen törende yaptığı konuşmada, tüm dünyanın küresel iklim değişikliği tehdidini somut şekilde hissettiğini belirtti. İklim değişikliğinin etkilerinin adeta bir alarm niteliğinde olduğunu ifade eden Kacır, bu durumun sistemsel bir kırılmaya işaret ettiğini söyledi. Türkiye’nin jeopolitik konumu gereği iklim krizini en fazla hisseden ülkeler arasında yer aldığını vurguladı. "Su yönetimi geleceği yönetmek demektir" Suyun, şehirlerin refahı kadar sanayinin sürekliliği açısından da stratejik bir girdi olduğuna dikkati çeken Bakan Kacır, "Gaziantep gibi üretim kabiliyetiyle, ihracat performansıyla Türkiye’nin omurgasını taşıyan şehirlerde ‘su yönetimi’ geleceği yönetmek demektir" ifadelerini kullandı. "Proje, 120 bin metreküp su iletim kapasitesiyle Gaziantep OSB’mizin sanayi suyu ihtiyacını sorunsuz şekilde karşılayacak" Bakan Kacır, Bakanlık destekleriyle hayata geçirilen Fırat-Gaziantep OSB Su İsale Hattı Projesi ile Gaziantep sanayinin su ihtiyacını yüksek verimlilikle karşılamış olduklarını belirterek, "Fırat Nehri’nden organize sanayi bölgemize ulaştırdığımız su sayesinde, su temininde yeraltı kaynaklarına olan ihtiyacı ortadan kaldırıyoruz. Toplam yatırım büyüklüğü 4 milyar lira olan proje kapsamında 5 adet terfi istasyonu ve 6 adet regülasyon havuzu inşa ettik. Hidrolik, mekanik ve yapısal imalatları eksiksiz şekilde tamamlanan proje, günlük 120 bin metreküp su iletim kapasitesiyle Gaziantep OSB’mizin halihazırdaki ve gelecekteki sanayi suyu ihtiyacını sorunsuz şekilde karşılayacak" diye konuştu. Şu ana kadar Gaziantep OSB’nin günde 80 bin metreküp suyunun belediyeden temin edildiğine değinen Kacır, "Bu proje, sadece OSB’nin su ihtiyacını karşılamamıza değil, bunun yanında Gaziantep’te yaşayan şehir sakinlerinin uzun dönemli suya erişimini güçlü şekilde desteklemeye de hizmet ediyor" dedi. Uzun yıllardır gündemde olan ve stratejik öneme sahip altyapı yatırımlarından biri olarak hayata geçirilen Gaziantep OSB İsale Hattı Projesi ile sanayi üretiminde su arz güvenliği sağlandı. Proje sayesinde, sanayi üretiminin yer altı su kaynakları üzerindeki baskısının önemli ölçüde azaltılması hedefleniyor. İki yıllık sürede 55 kilometrelik isale hattı tamamlandı Teknik verilere göre proje çalışmaları Mayıs 2023 tarihinde başlatıldı. Yaklaşık iki yıllık sürede 55 kilometrelik isale hattı tamamlanarak sanayicilerin hizmetine sunuldu. Sistem, bin 320 milimetre çapında çelik borular kullanılarak inşa edilirken, projede toplam yaklaşık 17 bin ton çelik kullanıldı. Proje kapsamında 5 terfi istasyonu, 1 regülasyon havuzu, 29 trafo, 300 bin metre orta gerilim kablosu, 72 orta gerilim mufesi ve 723 şaltör kurularak kesintisiz ve güvenli işletme altyapısı oluşturuldu. Yaklaşık 120 milyon dolarlık yatırım bedeline sahip olan projenin, 1 Kasım tarihi itibarıyla fiilen çalışmaya başladı.
Osmaniye Osmaniye Uluslararası Yarı Maratonu renkli görüntülere sahne oldu Osmaniye’de düzenlenen Uluslararası Yarı Maratonu’nda erkeklerde Ahmet Alkanoğlu, kadınlarda ise Nursena Çeto birinciliği elde etti. Maraton kapsamında gerçekleştirilen yarışlar ve halk koşusu, renkli ve neşeli görüntülere sahne oldu. Osmaniye Belediyesi ile Türkiye Atletizm Federasyonu iş birliğinde düzenlenen organizasyon kapsamında 21 kilometrelik yarı maraton, 10 kilometrelik yarış ve halk koşusu için belediye binası önünde tören düzenlendi. Organizasyona, 11’i yabancı olmak üzere toplam 635 sporcu katıldı. Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet’in startını verdiği ve yine belediye binası önünde sona eren maratonun erkekler klasmanında Ahmet Alkanoğlu, 1 saat 3 dakika 37 saniyelik derecesiyle birinci oldu. Kenyalı sporcu Hillary Kipchumba 1 saat 3 dakika 55 saniyelik derecesiyle ikinci, Ersin Tekal ise 1 saat 5 dakika 38 saniyelik derecesiyle üçüncü sırada yer aldı.Kadınlar klasmanında ise Nursena Çeto, 1 saat 16 dakika 25 saniyelik derecesiyle birinciliği elde etti. Sümeyye Erol 1 saat 17 dakika 51 saniyeyle ikinci, Berfin Kaya da 1 saat 19 dakika 41 saniyelik derecesiyle üçüncü oldu. 10 kilometrelik yarışta erkeklerde Ramazan Baştuğ, kadınlarda ise Ruken Tek birinci olarak yarışı tamamladı. Halk koşusunda ise şehir protokolü ve vatandaşlar birlikte yarışarak keyifli anlar yaşadı. Renkli görüntülerin oluştuğu etkinlikte, katılımcıların neşeli halleri dikkat çekti.Yarışların ardından düzenlenen törende dereceye giren sporculara kupa ve para ödülleri takdim edildi. Organizasyon, sporcular ve vatandaşlardan yoğun ilgi gördü.
Bingöl Bingöl’de gençlere ve ailelere yönelik farkındalık konferansları düzenlendi Bingöl’de 2025 Aile Yılı faaliyetleri kapsamında, gençlere ve ailelere yönelik farkındalık konferansları düzenlendi. 2025 Aile Yılı faaliyetleri kapsamında, Bingöl Valiliği himayelerinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde gençlere ve ailelere yönelik bir dizi farkındalık etkinlikleri gerçekleştirildi. Programların ilk ayağı, merkezde lise öğrencilerine yönelik olarak düzenlendi. ’Ben Gelmiyorum, Sen Getiriyorsun’ başlıklı konferansta Ahmet Sula, emniyet teşkilatındaki mesleki birikimini sanat, edebiyat ve insan psikolojisiyle harmanlayarak gençlerle paylaştı. Programda; içsel yolculuk, yaşam farkındalığı, değerler, öz saygı ve kişisel sorumluluk konuları ele alındı. Aynı başlıkla düzenlenen ikinci konferans ise farklı liselerden öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Programda gençlerin özgüven kazanmaları ve hayatlarına bilinçli şekilde yön vermeleri vurgulandı. Öğrencilere yönelik konferansların ardından ailelere özel olarak "İnSANA Yolculuk" başlıklı bir program düzenlendi. Programda aile içi iletişim, empati, kuşak farklılıkları, dijital çağın aile yapısına etkileri ve değer aktarımı konuları ele alındı. Konferans dizisinin son ayağı ise Genç ilçesinde gerçekleştirildi. "Ben Gelmiyorum, Sen Getiriyorsun" başlıklı konferansta Ahmet Sula, gençleri düşünmeye, sorgulamaya ve üretmeye teşvik etti.
Çanakkale Çanakkale’de 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza genç çifti birbirinden ayırdı Çanakkale’de 5 kişinin hayatını kaybettiği ve 1 kişinin yaralandığı kaza, 5 ay önce evlenen Neslihan ve Mustafa Soysal çiftini birbirinden ayırdı. Kaza, gece saat 02.30 sıralarında Lapseki-Çanakkale kara yolunda meydana geldi. Sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 35 APD 325 plakalı otomobil, iddiaya göre polisin ’dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya başladı. Polisle kovalamacaya giren otomobil Kangırlı sapağında ters yöne girip, o sırada Lapseki istikametinden gelen 17 LP 800 plakalı otomobile çarptı. Kazayı gören diğer sürücüler durumu 112 Acil sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans ve itfaiye ekibi sevk edildi. Kaza sonucunda iki otomobildeki 5 kişi hayatını kaybederken, 1 kişi ise yaralandı. Kazada, 35 APD 325 araçta bulunan Nuray Tekin, Osman Göksu, Doğuran Samet Eğer hayatını kaybetti. Mustafa Soysal idaresindeki 17 LP 800 plakalı araçta bulunan Neslihan Soysal ve Hanife Soysal hayatını kaybederken sürücü yaralandı. Ambulansla hastaneye kaldırılan sürücü taburcu edildi. Genç kadın da hayatını annesi gibi trafik kazasında kaybetti Kazada hayatını kaybeden edebiyat öğretmeni Neslihan Soysal’ın annesi Feray Akın’ı 2017 yılında Muğla’da Anneler Günü gezisinde trafik kazasında, babasını ise 2020’de kaybettiği öğrenildi. Neslihan Soysal’ın 5 ay önce evlendiği eşi Mustafa Soysal ise kazadan yaralı olarak çıktı.