GÜNDEM - 06 Ekim 2024 Pazar 22:55

Van’da Filistin’e destek yürüyüşü

A
A
A
Van’da Filistin’e destek yürüyüşü

Van Filistin’e Destek Platformu tarafından “Soykırıma İsyan, Filistin’e Destek Yürüyüşü” düzenlendi.


Beşyol Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi, ellerindeki Filistin bayraklarıyla sloganlar atarak Kent Meydanı’na kadar yürüdü. Burada Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından kalabalık adına bir konuşma yapan Van Filistin’e Destek Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Garip Cesur, bugün dünyada eşine az rastlanır bir ittifakla toprakları gasp, halkı yok edilen Filistinlilere destek olmak üzere bir araya geldiklerini söyledi. Cesur, “Bu soylu eylem ve yapılan insanlık yoklamasında ‘ben de varım’ diyerek kardeşlerine, insanlığa ve tarihe karşı sorumluluğunu yerine getiren her birinize duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Bugün, soykırımcı İsrail rejiminin yaptıklarını anlamak için sapkın bir anlayışın ürünü olan siyonist ideolojinin tarihini bilmek gerekir. 1897 yılında temeli atılan siyonist işgal devletinin uzun vadeli hedefi Arz-ı Mevud olarak ifade edilen tüm coğrafyayı işgal etmektir. 1917 Balfur Deklarasyonu ile resmen başlayan işgal ve katliam, 1948 yılında kurulan siyonist terör rejimi ile sistematik bir hale dönüşmüştür. Yahudiler, İsrail’in kuruluş sürecinde Filistin topraklarının yüzde 5,6’sına sahipken, BM tarafından 1948 yılında Filistin topraklarının yüzde 56’sı gasp edilerek siyonist çeteye verilmiştir. Bugün İsrail, İslam dünyasının kalbine saplanmış gayrimeşru bir işgal yönetimidir” dedi.


“Siyonist apartheid ırkçı rejim adeta mutlak kötülüğün merkezi olarak insanlığın başına gelmiş en büyük felaketlerden birisidir” diyen Cesur, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Yüz yıldır belirli aralıklarla devam eden vahşi katliam ve işgal eylemleri nedeniyle sabıkası soykırımlarla dolu olan İsrail, özellikle bir yıldan beri Filistin’de soykırım suçunu en vahşi şekilde işlemektedir. 365 gündür kesintisiz devam eden saldırılar sonucu on binlerce çocuk, kadın, yaşlı, hasta, engelli ve yüzlerce gazeteci, sağlık çalışanı, insani yardım çalışanı katledildi. İsrail’in terörü karşısında BM ve AB gibi uluslararası örgütler engelleyici bir rol üstlenmedikleri gibi İsrail’i koruyup kollamaktadırlar. AB’ye üye ülkeler İsrail’e silah ve para desteğinde bulunurken; BM Güvenlik Konseyi İsrail terör örgütünün dokunulmazlığını tescilleyen bir rol üstlenmiştir. Uluslararası ilişkilerde ‘İsrail istisnacılığı’ olarak tanımlanan bu tavır, uluslararası mekanizmaları, hukuku, insan hakları sözleşmelerini işlevsizleştirmiş, uluslararası sistemin ana aktörü olan emperyalist Batı ülkeleri bu siyonist soykırımın ortağı olmuşlardır. Öte yandan katil İsrail’i en çok cesaretlendiren durum ise İslam ülkelerinin bu vahşete karşı birlik içinde caydırıcı bir tepki göstermemeleridir. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülke yöneticileri, halklarının beklentilerine uygun önemli bir adım atmamış, sessiz ve seyirci kalarak bu vahşetin büyümesinde pay sahibi olmuşlardır.”


İsrail sorununun dünyanın kayıtsız kalamayacağı insani ve vicdani bir sorun olduğunu söyleyen Cesur, “Siyonizme karşı tüm insanlık bir ve beraber olmalıdır. Yüz yıldır yaşananlar göstermiştir ki İsrail uluslararası hukuk mekanizmalarında yargılanıp ceza almadığı ve yalnızlaştırılmadığı sürece sorun gerçek anlamda çözülmeyecektir. 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu toprakları işgal edilmiş, soykırıma maruz kalırken yalnız bırakılmış Filistin halkının insani çırpınışını temsil etmektedir. Şehit Ahmet Yasin’in şahsında ‘Dirensek de öldürüyorlar, direnmesek de biz direnmeyi seçtik’ diyen Filistin halkının meşru temsilcisi Hamas; işgal, soykırım ve katliamlara karşı direnişe öncülük etmektedir. Arz-ı Mevud safsatasıyla saldırgan tutumunu Gazze, Batı Şeria ve tüm Filistin’den sonra Lübnan’a da taşımıştır. Son iki haftada Lübnan’da 2 binden fazla insanı katletti. Siyonist rejimin bu azgın tutumu bölge halkları için açık bir tehdittir. Kıbrıs’a ve Türkiye’ye doğru sıçrayacağı açık olan bu cüretkâr tehdidin tüm dünyayı kaosa sürükleyebileceği görülmelidir. ABD ve Avrupa merkezli emperyalist güçler, zalim İsrail’in yanında yer alarak her türlü teknolojik imkanlarını sunarken, 57 İslam ülkesi bu konuda maalesef tam bir hayal kırıklığı yaşatmıştır. Filistin yalnızlığa terk edilmiş, yetmezmiş gibi bir de Lübnan işgal edilmiştir” ifadelerini kullandı.


İslam İşbirliği Teşkilatı’nın adının hakkını verecek bir uyanışla somut ve caydırıcı tedbirleri hayata geçirmek zorunda olduğunu söyleyen Cesur, “Sadece petrol konusunda alacakları bir karar ile bu zulüm sonlandırılabilir. İslam İşbirliği Teşkilatı adının hakkını vermelidir. Filistin’e abluka uygulayan Ürdün ve Mısır gibi ülkeler ablukayı daha fazla geciktirmeden derhal kaldırmalı, bütün İslam ülkeleri İsrail ile ticari ilişkilerini kesmelidir" dedi.


Cesur, “Sanatçısından akademisyenine, gazetecisinden iş adamına, gencinden yaşlısına kadar her vicdan sahibi vatansever kardeşimiz, topyekûn bir mücadele şuuruyla kenetlenerek ortak cephe oluşturmalı; İsrail ve yardakçılarına karşı katı bir boykot ve direniş sürdürmek üzere teşkilatlanmalıdır. Katillere göz kırpan, mesaj ve moral veren kaypak yaklaşımlar sergileyenlere karşı ortak tepki gösterilmelidir. İsrail bir talan ve ifsad rejimidir. Bu rejim üzerinden elde edilen her türlü gelir çocuk kanları ile bezenmiştir. Müslüman halklar kanla bezenmiş bir ticaretin karnı ateş dolduracağını bilir” şeklinde konuştu.


“Nuh tufanından Aksa tufanına insanlık tarihi iyilerle kötülerin mücadelesinden ibarettir” diyen Mehmet Garip Cesur, konuşmasını şöyle tamamladı:


“Bizler tüm insanlığın can, mal, akıl, nesil ve inanç emniyetlerinin sağlandığı adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Nuh tufanından Aksa tufanına tüm inanan ve direnen erlere selam olsun. Bu uğurda bedel ödeyen tün yiğitlerin şehadeti kutlu olsun.”


Okunan duaların ardından kalabalık dağıldı.



Van’da Filistin’e destek yürüyüşü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara (Düzeltme) Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 milyar 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 milyar 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 milyar 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Ankara Terörsüz Türkiye komisyonunda yeni adım Terörsüz Türkiye Komisyonu Grup Başkanvekilleri toplantısı düzenlendi. Terörsüz Türkiye adı ile bilinen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na katılan siyasi partiler raporlarını TBMM’ye sunmuştu. Toplantı ile ortak bir rapor düzenlenecek. TBMM Başkanlığı’nda düzenlenen toplantı öncesinde CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ve HP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız açıklama yaptı. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, toplantıya ilişkin olarak, "Ayrıntıları konuşmaya başlayacağız. Umarım kısa sürede hallederiz" ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, toplantıya ilişkin olarak, "Müşterek bir rapor hazırlayacağız. Meclise çerçeve bir metin sunacağız. Bütün partilerin katkısı olacak bir ortaklaşma ile çıkarsa çok daha iyi olur. Ancak bu şu demek değil tabi tam birbirine uyumlu olması, tabi herkesin uyumlu olması düşünülemez. Şart değil zaten. Siyasi partiler ayrı ayrı fikirlerini yansıtmaya çalışacaktır" şeklinde konuştu. Yıldız, raporların çıkacak raporun ekinde sunulacağını söyleyerek, "Önemli olan müşterek noktalarınızın tespiti ve bunun da meclise sunulup milletvekillerimizin takdirine sunulmasıdır. Burada hazırlanan şey tabii terörsüz Türkiye için çıkılmıştır yola. Bunun sonucunun alınması için de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hazırlamış olduğumuz raporda Türk Devleti’nin kırmızı çizgilerinin kuruluş felsefesinin dışında olması zaten düşünülemez. Anayasamızın ilk dört maddesi yine anayasamızdaki 42. madde 66. madde biz tartışmaların dışında düşünüyoruz. Bunlar temel devlet devletin temel direkleridir bunlar tartışılmaz tartışmaya açarlarsa tarafımızdan nezaketen dinlenilir ama itibar görmez. Çünkü burada yapılan şey devleti yeniden yapılandırmak değil terör terörün sonlandırılması için birlikte mesai harcamaktır" diye konuştu. Yıldız komisyonun yılbaşına kadar rapor hazırlayabileceğine dikkat çekerek, "Meclise sunulması milletvekillerinin bunu değerlendirmesi kanun teklifi şekline getirilmesi Ocak ayı içerisinde olacaktır. Komisyonun bu durumda uzaması lazım" ifadelerini kullandı.
Elazığ ‘İyiliğe Kanat Aç’ projesi Elazığ’da Elazığ’da ‘İyiliğe Kanat Aç’ projesi çerçevesinde Beşiktaş heyeti, 8 Mart 2010 tarihinde yaşanan depremin ardından Beşiktaş tarafından Çakırkaş köyünde yaptırılan Beşiktaş Okulunu ziyaret ederek öğrencilerle bir araya geldi. Elazığ’da ‘İyiliğe Kanat Aç’ projesi çerçevesinde Beşiktaş Kulüp Başkanı Serdal Adalı’nın eşi Eren Adalı, Beşiktaş Kulübü Genel Sekreteri Uğur Fora ve beraberindeki heyet, bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Elazığ’a geldi. 8 Mart 2010 tarihinde Karakoçan ilçesinde yaşanan depremin ardından Kovancılar ilçesine bağlı Çakırkaş köyünde Beşiktaş tarafından yapılan okulu ziyaret eden heyet, burada öğrencilerle bir araya gelerek hediyeler verdi. Okulu gezen ve yöneticilerden bilgiler alan heyet daha sonra öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi. Okulda öğrencilerle bir araya geldikten sonra açıklamalarda bulunan Beşiktaş Kulübü Genel Sekreteri Uğur Fora, "Elazığ Valiliğinin daveti üzerine ‘İyiliğe Kanat Aç’ projesi kapsamında Elazığ’dayız. Amacımız Elazığ’ı hem İstanbul’da taraftarlarımıza ve buradaki kardeşlerimizle ve dostlarımızla kalplerimizin ve yüreklerimizin bir olduğunu göstermek ve onlarla beraber paylaşmaktır. Bu iki günlük bir programdı. Sağ olsun valiliğimiz ve halkımız bizleri çok güzel karşıladı. Bugün Elazığspor’un maçına katılacağız, yarın da Beşiktaş U-17 ile Elazığspor U-17 takımlarımızın dostluk maçı olacak. Bu kapsamda çeşitli söyleşiler ve paneller yapıyoruz. Beşiktaş’ı Elazığ’da temsil ediyoruz. Aynı zamanda da Elazığlı kardeşlerimize ve dostlarımıza güzel bir anı bırakıyoruz. Bu program çerçevesinde 2010 yılında yaşanan deprem sonrasında Beşiktaş Kulübü tarafından yaptırılan Okullardan birisi olan Kovancılar İlkokulundayız. Muhteşem bir karşılama oldu. Kardeşlerimiz bizi burada harika karşıladı. Burada Elazığ’ın turistik gezilecek yerlerini Beşiktaşlılara tanıtıyoruz. Bir yandan da Beşiktaşlı kardeşlerimize Beşiktaş sevgisini her zaman yaşayamadıkları için onu yaşatmaya çalışıyoruz" dedi.