Gana Parlamentosu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, "Doğu ve Kuzey Afrika'da bulunan birçok ülkede Osmanlı Devleti'nden miras kalan sayısız eser, ortak gelenek ve görenekler hala yerlerini korumakta ve aramızda güçlü bağlar oluşturmaktadır" dedi.
Gül, "Türkiye, Avrupa devletlerinden farklı olarak, çok kuvvetli oldukları dönemlerde bile, asla sömürgeci bir zihniyete sahip olmadılar. Afrika halklarını her zaman samimi ve sıcak hislerle karşılamışlardır. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda, savaşın galiplerine karşı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği kurtuluş mücadelesini zaferle sonuçlandırmıştı. Bu zafer ve sonrasında gerçekleştirilen reformların Afrika'da derin izler bıraktığını ve sömürge devletlerine karşı mücadelede bir örnek olduğunu gördük" ifadelerini kullandı.
Gana'nın bugün gelişmiş demokrasisiyle kıtada model bir ülke olduğunu, bölgesinde bir istikrar adası olarak dikkat çektiğini söyleyen Gül, "Gana'nın gerek çocğulcu demokrasinin hayata geçirilmesi, gerek yönetimde kaydettiği ilerlemeyi takdirle izliyoruz. Bundan dolayı hepinizi tebrik ediyorum" dedi.
Gül, "Dün olduğu gibi bugün de Arfika ile ilişkilerimizi dostluk, eşitlik ve işbirliği temelinde geliştirmeye kararlıyız. Bu maksatla, 1998'den bu yana siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliğimizi çeşitlendirmeye ve derinleştirmeye yönelik kapsamlı bir açılım politikası uygulamaktayız" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN AFRİKA POLİTİKASI UZUN VADELİ, VİZYONER BİR ANLAYIŞA DAYANIYOR"
Geçtiğimiz yıllarda "Afrika Birliği Stratejik Ortağı" ilan edilen Türkiye'nin, açılım politikasının kısa vadeli çıkar ve beklentilerden uzak, uzun soluklu ve vizyoner bir anlayışa dayandığını vurgulayan Gül, "Bu anlayış, münhasıran Türk ve ve Afrika halkları arasındaki dostluk hislerinin tezahürü ve tabi bir neticesidir" dedi.
Gül konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Özellikle altını çizmke istediğim husus, Türkiye'nin; Afrika'nın kalkınmasını hedefleyen entegre bir politikasının olduğudur. Bu politika sağlık, tarım, enerji, sağlık ve üretim alanlarını kapsamaktadır. En samimi arzu ve temennimiz, Afrika'nın, her şeyden evvel Afrika halklarının mutluluğu, huzuru ve refahı için bir fırsatlar kıtasına dönüşmesidir. Halihazırda dünyanın 16., Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücü olan Türkiye ile Afrika arasında değerlendirilmesi gereken çok geniş alanlar var."
Türkiye'nin 47 Afrika ülkesinde projeler gerçekleştiren TİKA'nı nyanı sıra sivil toplum kuruluşlarının insani ve kalkınma faaliyetleri sonucunda Afrika ülkeleri ile bağlarını güçlendirdiğini kaydeden Gül, "Türkiye, Afrika'nın sorunlarının sadece Afrikalılara bırakılmayacağı inancındadır. Afrika'nın bütün sorunlarına dünyanın bütün ülkeleri, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, bu sorunların çözümü için katkı vermesi gerektiğine inanmakta ve Türkiye de kendi kapasitesi çerçevesinde bu hizmelere samimi bir arzu içinde devam etmektedir" dedi.
"TÜRKİYE-AFRİKA İŞBİRLİĞİ ZİRVESİ İLİŞKİLERDE YENİ BİR SAYFA AÇTI"
18-21 Ağustos 2008 tarihinde İstanbul'da kendi ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nin taraflar arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açtığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, "Ayrıca Türkiye'nin kıtada büyükelçilik sayısı 22'ye ulaşmıştır. Önümüzdeki yıl bu rakamı 32 ye çıkacaktır. Birçok Batılı ülke Afrika'daki büyükelçiliklerini kapatırken, Türkiye'nin yeni temsilcilikler açması, sizlere duyduğumuz güveni ve Afrika ile ilişkilere atfettiğimiz önemi göstermektedir" dedi.
Gül konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Gana bu çerçevede ilk grup ülkeler arasında yer almıştır. Akra büyükelçiliğimizin geçen sene faaliyete geçişi, Afrika'da önemli bir ortak olarak gördüğümüz işbirliğini geliştirme arzu ve irademizin bir yansımasıdır. Aslında biz Gana'da büyükelçilikğimizi yeniden açtık. Siz 1957'de bağımsız olduğunuzda, sizi ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye oldu. Ve hemen daimi büyükelçiliğimizi de 1957'de açtık. 1981 yılında, o dönem yaşadığımız ekonomik buhran ve krizler neticesinde, dünyanın birçok yerindeki büyükelçiliklerimizi geçici olarak kapatmak zorunda kalmıştık. Ama biz daimi büyükelçilğimizi yeniden geçen sene açtık ve büyükelçimiz iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi için yoğun bir çalışma içine girdi."
"TİCARET HACMİ 27 MİLYONDAN 300 MİLYON DOLARA YÜKSELDİ"
Türkiye ile Gana arasındaki ticaret hacminin 1998'de 27 milyon dolar olduğunu hatırlatan Gül, "Bu rakamın 2010 yılında 300 milyon dolara yaklaşmış olmasından ve Gana'nın Sahra Altı Afrika'da 3. büyük ticari ortağımız olmasından mutluluk duyuyoruz" dedi.
Türkiye'nin ticari ilişkilerinde karşılıklı kazan-kazan ilişkisine büyük önem verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, "Bu noktada sizleri de tebrik etmek isterim. 300 milyon dolarlık ticaret hacminin 190 milyon dolarını Gana'ınn ihracatı oluşturuyor. Bizim ihracatımız ise 100 milyon civarındadır. Biz ticaretimizde ve ekonomik ilişkilerimizde kazan-kazan prensibine çok önem veriyoruz. Tek taraflı kazancın samimi ve sürdürülebilir olmadığna inanıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomik ilişkilerde sadece ticarete değil, yatırımlara da önem verdiğini belirten Gül, "Türkiye halkla bütünleşen bir polita izlemekterdir. Gana ile ilişkilerimizin bu yönüne de önem veriyoruz. Gana'da, çalışan bir demkorasi, hukukun üstünlüğünün önde tutulması ve işleyen piyasa ekonomisine önem verilmesi Gana'yı Afrika'da ayrıcalıklı bire oturtmuştur. Böyle bir ülke, yabancı yatırımcılara daima güven vermektedir" dedi.
Gül konuşmasının sonunda, "Devletlerimiz arasındaki bu dostane geçmiş ve karşılıklı siyasi irademiz, iki ülkenin her alanda daha çok işbirliği yapacağına olan inancımızı pekiştirmekterdir. Gana'da, uçaktan indiğimiz andan itibaren bize gösterilen misafirperverlik ve ilgi için teşekkür ediyorum. Türk halkının selam ve muhabbetini, sizler vasıtasıyla Gana halkına iletmekten mutluluk duyuyorum. Parlamentonuzda konuşma ayrıcalığını kazandığım için duyduğum onuru da her zaman hatırlayacağım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının ardından kürsüden inerken Ganalı milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı.