YEREL HABERLER - 10 Ocak 2012 Salı 11:49

ÇANAKKALE’DE "10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ" ETKİNLİKLERİ

A
A
A
ÇANAKKALE’DE "10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ" ETKİNLİKLERİ

Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) üyeleri “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” kapsamında Cumhuriyet Meydanındaki törenin ardından hayatlarını kaybeden duayen gazetecilerin mezarlarını ziyaret ederek andı.
Sabah Cumhuriyet meydanında düzenlenen törene katılan Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti üyeleri saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra Atatürk Anıtına çelenk koldu. Törende bir konuşma yapan Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti Başkan Burak Gezen, gazetecilerin çalışma koşullarına iyileştirmeler getiren 212 sayılı yasanın 10 Ocak 1961 tarihinde kabul edildiğini belirterek, “51 yıl önce kabul edilen bu yasayla çalışma yaşamında yıpranma hakkını kazanan gazeteciler için 10 Ocak bir bayrama dönüştü. Ancak 1971 yılındaki ihtilalle birlikte gazetecilerin hak ve özgürlüklerine bazı kısıtlamalar getirilince 10 Ocak bayram olarak kutlanmaktan çıkarıldı ve Çalışan Gazeteciler Günü olarak anılmaya başlandı. Ne yazık ki, çok zor koşullar altında görevlerini yapan basın mensupları, 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile hayal kırıklığı yaşadı. Çünkü bu yasa değişikliği ile gazetecilerin yıpranma hakkı adeta gasp edilmiştir. Oysa 1961 yılından buyana gazeteciler çalıştığı her yıla karşın 3 ay yıpranma hakkı alıyor ve 20 yıl çalışmışlarsa 5 yıl erken emekli oluyorlardı. Bugün yıpranma hakkı kalktığından gazeteciler de 65 yaşından önce emekli olamıyor. Gazeteciler sürekli stres altında, hatta can güvenliği tehdidi altında günün 24 saati, haftanın 7 günü ve yılın 365 günü görev yapmakta. Meslekleri uğruna canlarını yitiren meslektaşlarımız var. Son dönemde, gazeteci kökenli bazı milletvekillerinin basın çalışanlarının yıpranma haklarının geri verilmesi için hazırladıkları yasa teklifini dikkatle takip etmekteyiz. Bugün gazeteciler bu sebeplerden dolayı 10 Ocak’ı buruk şekilde kutluyor. Ellerinden alınan yıpranma hakkının ivedilikle geri verilmesiyle birlikte 10 Ocak tarihi çalışan gazeteciler için yeniden bir bayrama dönüşecektir” dedi.
Yapılan konuşmanın ardından cemiyet üyeleri şehir mezarlığına geçerek ebediyete intikal eden duayen gazeteciler Yaşar Türe, Turhan Narler ve Mehmet Cantürk’ün mezarlarına çiçek bırakıp dua etti. Mezarlıkta bir konuşma yapan Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Başkanı Burak Gezen, büyük emekler sarfederek yıllarca basın camiası içinde yer alan duayen gazetecileri unutmalarının mümkün olmadığını belirterek, onların izinden yollarına devam ettiklerini söyledi. Gezen, ayrıca duayen Gazeteci Mehmet Cantürk’ün mezarını da cemiyet üyeleri olarak Haziran ayına kadar yaptıracaklarını sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.