GENEL - 19 Ocak 2012 Perşembe 11:23

TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK: "MİLLİ EĞİTİM BAKANI DİNÇER`İN İLK KARNESİ KIRIKLARLA DOLU"

A
A
A
TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK: "MİLLİ EĞİTİM BAKANI DİNÇER`İN İLK KARNESİ KIRIKLARLA DOLU"

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in ilk karnesinin kırıklarla dolu olduğunu belirterek, "Türk Eğitim-Sen olarak bakanlığın Şubat ayında 44 bin atama sözünü yerine getirmesini, 2012 yılında da toplam 100 bin öğretmen ataması yapmasını istiyoruz" dedi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Koncuk, AK Parti iktidarı döneminde atama bekleyen öğretmen sayısının yıldan yıla arttığını belirterek, "Bugün 350 bin genç ellerinde diplomalarıyla öğrencilerine ders verecekleri günü beklemektedir. Yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin dramı içimize kor bir ateş gibi düşerken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atama politikasında herhangi bir değişiklik yapmaması, günü kurtaran bir yaklaşım içinde olması sorununun kangrenleşmesine yol açmıştır. Bu gidişle birkaç
yıl içinde atama bekleyen öğretmen sayısı 500 bini bulacaktır. Üstelik Eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun 44 bin öğretmen atama sözü hala yerine getirilmemiştir. Bu söz hükümetin ve dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de sözüdür. Ömer Dinçer, bu sözün yerine getirilmemesinden dolayı özür dilemiştir. Bu takdir edilecek bir davranıştır ancak yeterli değildir. Sayın Bakan’dan beklenen; özrünün gereğini yaparak, öncelikle öğretmenlerin alacağı olan 44 bin atamayı yapmaktır" dedi.
Bakan Dinçer’in, öğretmen atamaları konusunda eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun durumuna düşmek istemediğini, bu nedenle de öğretmen atamaları konusunda tarih vermediğini kaydeden Koncuk, "Oysa bu tavır Bakana puan kazandırmamakla birlikte aksine öğretmenlerin Dinçer’e olan güvenini, inancını daha da zayıflatmaktadır. Bakan öğretmen atamalarının ne zaman yapılacağına ilişkin sorularımızdan rahatsızlık duymamalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak ataması yapılmayan öğretmenler adına tarih sormak bizim en
tabi hakkımızken, Bakan’ın da buna cevap vermek asli vazifesidir. Bakan’ın ’tarih veremem’ ya da ’ne kadar atama yapılacağını bilmiyorum’ şeklindeki açıklamaları güven bunalımı oluşturmaktır. Biz ne kadar öğretmenin hangi tarihte atamasının yapılacağını bu ülkenin Milli Eğitim Bakanına sormayacağız da Madagaskar Cumhuriyeti’nin Bakanına mı soracağız? Öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendilerine olan borcunu ödemesini isterken ve yaşadıkları belirsizliğe isyan ederken; Sayın Dinçer kafasını kuma
gömemez, sessizliğe bürünemez. Sayın Bakan her ne kadar 76 bin, 126 bin, 138 bin şeklinde farklı rakamlar telaffuz etse de, sendikamızın tespitleri bugün Türkiye’de 200 bin öğretmen ihtiyacı olduğunu göstermektedir" dedi.
OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’de öğretmen açığının daha net görüleceğini ve OECD ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ortalama ilköğretimde 16, ortaöğretimde 13.5 olduğunu ifade eden Koncuk, "Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ülkemizde ilköğretimde 21, ortaöğretimde 18’dir. Tabii ki bu ortalama rakamlar; derslik ve öğretmen dağılımının adaletli olmadığı ülkemizde bölge ve illere göre büyük farklılıklar göstermektedir. OECD ülkeleri baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı
ilköğretimde 157 bin 685, ortaöğretimde 71 bin 398 olmak üzere toplam 229 bin 083’tür. Kaldı ki, Bakanlık bırakın 200 bin atamayı, kendi tespit ettiği sayıyı bile atamaktan aciz bir görünüm içerisindedir. Bakan Dinçer, göreve geldiği günden bugüne topu topu 11 bin öğretmen ataması yapmıştır. Hiç kimse 11 bin öğretmen atayarak başarılı olduğu ve eğitim-öğretimin sorunlarını çözdüğü iddiasında bulunmamalıdır. Gerçek başarı hükümete gerekirse rest çekip söke söke hakkı olan atama sayısını almaktır. Bunun için
de mangal gibi bir yüreğe, cesur ve kararlı adımlara ihtiyaç vardır. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak bakanlığın Şubat ayında 44 bin atama sözünü yerine getirmesini, 2012 yılında da toplam 100 bin öğretmen ataması yapmasını istiyoruz" dedi.
"TÜM ÖĞRETMENLER KADROLU OLARAK GÖREV YAPMALIDIR"
Koncuk, geçen Haziran ayında sendikaları tarafından uzun süreli ve büyük mücadelesi neticesinde sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verildiğini ve tüm sözleşmelilerin kadroya alındığını hatırlatarak, "AK Parti iktidarı döneminde yaygınlaştırılan ve her fırsatta eleştirdiğimiz bu uygulamanın tamamen kaldırılması sevindiricidir. Ancak ücretli öğretmenlik uygulaması hala devam etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 60 binin üzerinde ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Kadrolu atama dururken,
öğretmenleri iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırmak, onlara girdiği ders başına ücret vermek daha doğrusu sömürmek vicdansızlıktır. Üstelik ücretli öğretmen çalıştırılması kadrolu istihdam modeli olmadığı için eğitim-öğretimin kalitesi düşmekte, verim azalmaktadır. Aylık ücreti 500 TL dahi olmayan insanlarla hangi eğitim-öğretimden bahsedebilirsiniz? Öte yandan iki yıllık ön lisans mezunları ya da Açıköğretim Fakültesi mezunları da ücretli öğretmenlik yapabilmektedir. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer’in bu ayıba son vermesi gerekirken, ’öğretmen açığını ücretli öğretmenlerle gideriyoruz’ demesi çağdaş normlarla eğitim-öğretim yapma iddiasında olan bir ülke için utanç vericidir. Öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi niçin bu kadar zordur? Farklı istihdam modelleri getirerek Türkiye geriye götürülmek mi istenmektedir? Bu tablonun mimarlarını Türk Eğitim-Sen olarak şiddetle kınıyoruz" diye konuştu.
MEB verilerine göre 2010-2011 eğitim-öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 31, ortaöğretimde 34 olduğunu belirten Koncuk, şunları söyledi:
"Ancak derslik açığı büyükşehirler ile doğu ve güneydoğu bölgelerinde daha fazladır. Örneğin; derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da ilköğretimde 45, ortaöğretimde 41; Bursa’da ilköğretimde 36, ortaöğretimde 39; Adana’da ilköğretimde 38, ortaöğretimde 40; Van’da ilköğretimde 45, ortaöğretimde 37; Şanlıurfa’da ilköğretimde 53, ortaöğretimde 42; Batman’da ilköğretimde 44, ortaöğretimde 56; Mardin’de ilköğretimde 42, ortaöğretimde 40’dır. OECD 2011 Bir Bakışta Eğitim Raporuna göre ise OECD
ülkelerinde ortalama sınıf mevcudu ilköğretimde 21.4’tür. Bu rakam Avusturya’da 18.9, Çek Cumhuriyetinde 19.9, Estonya’da 18.1, İtalya’da 18.8, Portekiz’de 20.2, Meksika’da 19.9’dur."
"MEB ŞUBAT AYINDA SAĞLIK VE EĞİTİM ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİNİ YAPMALIDIR"
Koncuk, MEB Teşkilat Kanunu’yla özür grubu atamaları yılda bir defaya düşürüldüğünü belirterek, "Özür grubu atamalarına üç ay kala yapılan bu değişiklik tayin bekleyen binlerce öğretmeni şoke etti. Bunun üzerine Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde özür grubu mağdurları ile birlikte büyük bir eylem yaptık. Eylemimizin ardından Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmede, Bakan bu yıla mahsus olmak üzere özür grubu atamalarını Şubat ayında yapacağının sözünü verdi. Ancak
bu görüşmeden yalnız bir gün sonra Milli Eğitim Bakanlığı sadece eş grubu özrünün yapılacağını duyurdu. Yani Bakan Dinçer sözünde durmayan ikinci Milli Eğitim Bakanı oldu. Oysa sağlık ve eğitim özrünü yok saymak her şeyden önce anayasadaki eşitlik ilkesine aykırıdır. Özür grubu tayinlerini bir bütün olarak görmeyip, bu şekilde ayırmak tarihe not olarak düşülmesi gereken bir durumdur. Kanser hastası öğretmenin boşa harcayamayacağı dakikalara ihtiyacı varken ya da eğitimini sürdürmek için önünde fırsatı olan
bir öğretmenin aylarca zaman kaybetmesi büyük bir adaletsizlikten; Bakan Dinçer’in bunları göz ardı ederek, sadece eş durumu tayin hakkı vermesinin haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Diğer yandan Milli Eğitim Bakanlığı eğitim özrünü özür grubundan çıkaran bir taslak hazırladı. Kendisi de akademisyen olan Bakan Dinçer’in yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen öğretmenlere niçin böylesine düşmanca tavır sergilediğini bir türlü anlayamadık. Buradan Sayın Dinçer’e sesleniyoruz. Sayın Bakan; yaptığınız yanlıştan
dönün. özür grubu mağdurlarını bir bütün olarak görerek, hepsine tayin hakkı verin ve öğrenim özrünü özür grubu arasından çıkaran taslağı rafa kaldırın" dedi.
"3 BİN OKUL MÜDÜRÜNE SORUŞTURMA AÇILMIŞTIR, BAKAN DİNÇER SORUŞTURMALARI GERİ ÇEKMELİDİR"
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer göreve geldiği günden beri tartışmaların eksik olmadığını, bu tartışmaların başında da Bakan’ın bağış alan okul müdürlerine soruşturma açması geldiğini ifade eden Koncuk, şunları söyledi:
"Bakan Dinçer, okulların tüm yükünün okul müdürlerinin omuzlarında olduğu gerçeğini tek kalemde silmiş, okulların ödeneksizlikten inim inim inlediğini unutmuş, sanki okul müdürlerini keyfi yere öğrenciden para alan kişiler olarak göstererek, onlar hakkında gözünü kırpmadan soruşturma açmıştır. Okulların elektrik, su, yakıt, telefon parası, kırtasiye giderleri, boya-badana-tadilat, tebeşir, temizlik malzemeleri, kadrolu olmayan hizmetli personelin ücreti için ödenek ayrılması gerekmektedir. Ancak okul
idarecileri ödenek yokluğundan dolayı bu ihtiyaçların parasını öğrencilerden almak durumundadır. Hatta bazı okullarımızda öğretmen ve idareciler kendi olanaklarıyla bu giderlerin bir kısmını karşılamaktadır. Bu gerçekleri göz ardı eden Bakan Dinçer, okul müdürlerini cezalandırmayı tercih etmiştir. Okul idarecilerinin ne şartlarda görev yaptığının farkında olmayan, onları sorunlarıyla tek başına bırakan, okullara ödenek verilmediği için bağış alan okul müdürlerini cezalandıran, soruşturma açarken elini
vicdanına koymayan milli eğitim bakanını kınıyoruz. Şu anda Türkiye genelinde 3 bin okul müdürüne soruşturma açılmıştır. Bakanın bu soruşturmaları geri çekmesini ve okullara yeterli ödenek sağlamasını istiyoruz."
"Ek ödeme adaletsizliği en çok öğretmenler ile akademisyenleri vurmuştur. Eşit işe eşit ücret düzenlemesinde öğretmenleri, akademisyenleri ve diğer çalışanları yok sayan hükümet, yüksek unvanlıları, kalburüstünü gözeten bir uygulama yapmıştır" diyen Koncuk, "Öğretmen, akademisyen, hizmetli, memur, teknisyen kısacası eğitim çalışanlarının tamamı bu ülkenin büyümesinden kendisine düşen payı alamamış, maaşları enflasyon karşısında erimiş, ücretleri girdilere yapılan zamlar karşısında kuşa dönmüştür. Tüm
bunların üstüne ek ödemelerde yapılan adaletsizlik onların cebini iyiden iyiye boşaltmıştır. Tüm bunlar yaşanırken, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer eli kolu bağlı oturmakta, olan bitene sesini çıkarmamaktadır. Biz isterdik ki, Bakan Dinçer ağırlığını koysaydı ve eğitimcilerinden ek ödemeden yararlanmasını sağlasaydı. Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in kendi personeline sahip çıkmayan, onların hakkını aramayan, eğitim çalışanlarının maddi koşullarını düzeltmek için girişimde bulunmayan bir yaklaşım içinde olması
acı bir durumdur. Kendi çalışanını sahiplenmeyen bir bakanın eğitim camiasının dümenine geçmesi çok açık söylüyoruz ki, eğitimciler için talihsizliktir. Bakan Dinçer’in ilk karnesi kırıklarla dolu. Tüm bu sorunların gölgesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılının ilk yarılını tamamlıyoruz. Öncelikle tüm eğitim çalışanlarına gösterdikleri gayretten dolayı teşekkür ediyor, öğrencilerimize başarılar diliyoruz" dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e ilk karnesini verdiklerini ve bakanın karne notlarının umut verici olmadığını belirten Koncuk, "Yeterli sayıda öğretmen ataması yapılması 0, Derslik ve öğretmen açığının kapatılması 0, Ücretli öğretmen çalıştırarak insanları sömürme 100, Öğretmen ihtiyacı ile ilgili çelişkili bilgiler verme 100, Verdiği sözü tutma becerisi 0, Bağış alan okul müdürlerine soruşturma açma 100, Okul müdürlerini kaynak yetersizliği sorunu ile baş başa bırakma 100,
Teşkilat Yasası ile adaletsiz uygulamalara imza atma 100, Performans Yönetim Sistemi ile eğitimcileri bezdirme, onlara haksızlık yapma 100, Eğitimin sorunlarını çözmede kararlılık ve beceri 0, Milli bayramlara sahip çıkma, 19 Mayıs’ı benimseme 0, Ataması yapılmayan öğretmenlere ’bafeşka iş bulsunlar’ gibi ilginç (!) bir öneride bulunma 100, Rotasyon uygulaması ile eğitim çalışanlarını yerinden etme becerisi 100, Eğitim çalışanları ile ilişkiler 0, Eğitim çalışanlarının maddi ve özlük haklarının
iyileştirilmesi 0, Öğretmenlerin kaç gün tatil yaptığı hakkında bilgi sahibi olma 0, Eğitimci olmayan yönetici atama 100, Eğitim çalışanlarına sahip çıkma 0, Kazanılmış haklara aykırı uygulamalar 100, Geçici görevlendirmeleri iptal etme becerisi 50, İl Milli Eğitim Müdürlüğü atamalarında başarı gösterme 20. Görüldüğü üzere Bakan Dinçer’in karne notları çok zayıf. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in en iyi dersi ise geçici görevlendirmeleri iptal etmesidir. Bakan sadece bu dersinde kısmen başarılı
olmuştur. Ancak Bakan’ın bununla ilgili ciddi eksikleri vardır. Şayet Sayın Dinçer ikinci dönemde de aynı performansı gösterirse sınıfta kalacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak Bakan’dan ikinci dönem derslerine çok çalışmasını ve başarılı olmasını hem kendisi, hem de ülkemizin eğitim hayatı için istiyoruz" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır İkram çeşmesinden binlerce vatandaş yararlanıyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin kentteki 4 hastane ile Akademi Sur Etüt Merkezi önünde kurduğu ikram çeşmesinden hafta içi her gün bin 900 vatandaş yararlanıyor. Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların temel ihtiyaçlarına yönelik sosyal destek çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından kentin 5 ayrı noktasına kurulan ikram çeşmesi aracılığıyla her sabah sıcak çorba ikramı yapılıyor. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığının yemekhanesinde hijyenik koşullarda sabah saatlerinde hazırlanan çorbalar Dicle Üniversitesi Hastaneleri Polikliniği, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile Akademi Sur Etüt Merkezi önünde kurulan ikram çeşmeleri aracılığıyla vatandaşlara ulaştırılıyor. Uygulamadan hafta içi her gün toplam bin 900 vatandaş faydalanıyor. Kışın çorba, yazın limonata Büyükşehir Belediyesi, ikram çeşmesi uygulamasını mevsime göre sürdürüyor. Yaz aylarında limonata ikramı yapılan çeşmelerde, kış ayları boyunca ise sıcak çorba dağıtımı devam edecek. Çorba ikramından memnun kaldığını ifade eden Fethi Kaynar, hizmetin özellikle hastane önlerinde önemli bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Çocuğum rahatsız olduğu için hastaneye geldim. Büyükşehir Belediyesinin burada çorba dağıttığını gördüm. Diyarbakır’daki hastanelerin çoğunda bu uygulama var. Bu hizmetlerden memnunuz" dedi. Batman’dan hasta ziyareti için geldiğini kaydeden Halil Cihangir ise uygulamanın yaygınlaşmasını istedi. Cihangir, "Sabah erken saatlerde dışarıdan gelen çok insan oluyor. Havalar soğuk. Burada halka sıcak çorba ikram edilmesi çok güzel bir hizmet. Bu tür uygulamaların her yerde örnek olmasını istiyoruz" diye konuştu.
Tekirdağ Enkazda yaralı aradılar: Tekirdağ’da deprem tatbikatı Tekirdağ’da arama kurtarma birimi, muhtemel bir deprem ve afet senaryosuna karşı enkaz altında kalan yaralının köpekler yardımıyla tespit edilip kurtarıldığı kapsamlı bir tatbikat gerçekleştirdi. Tekirdağ merkez Süleymanpaşa ilçesinde, belediye çalışanlarından oluşturulan Arama Kurtarma Birimi, afetlere hazırlık kapsamında çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu çerçevede 100. Yıl Mahallesi’nde enkazda arama kurtarma temalı tatbikat düzenlendi. Gerçeğini aratmayan tatbikatta, senaryo gereği enkaz altında kalan bir kişinin yeri, Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli iz takip ve arama kurtarma köpekleri tarafından tespit edildi. Ardından ekipler, enkazda gerekli güvenlik ve teknik çalışmaları yaparak yaralıyı bulunduğu noktadan başarılı bir şekilde çıkardı. Süleymanpaşa Belediyesi Afet İşleri Müdürü Berkant Erat, yaptığı açıklamada, "Bizim şehrimiz, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunuyor, şehrimiz bu anlamda sıkıntılı bir yerde. Biz de hazır olmak istiyoruz. Allah göstermesin bir deprem olduğu zaman tüm ekipler İstanbul’a gidecek, biz de burada biz bize kalacağız. Ekibimizin hazır olması için böyle düzenli bir şekilde çalışmalarımızı yapıyoruz. Ekibimiz akredite, ekibimizi 2026 yılında orta seviyeye çıkaracağız. Bugünkü senaryomuzda yaralıyı arama kurtarma köpekleri buldu, ekiplerimiz de yaralıyı tahliye ettiler. Bu şekilde depreme hazır olacağız" dedi.
Mersin Anamur Ceza İnfaz Kurumlarında üretim, rehabilitasyon ve sosyal yaşam yerinde incelendi Mersin’in Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, Anamur T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumları gerçekleştirilen ziyarette kapsamlı olarak incelendi. İncelemeye İlçe Kaymakamı Kemal Duru, Anamur Cumhuriyet Başsavcısı Tanju Çatlı, İlçe Garnizon Komutanı Albay Serhan Güngör, İlçe Jandarma Komutanı Hüseyin Özdoğan, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Diyaaddin Özer, Hâkim İbrahim Alperen ve Ceza İnfaz Kurumundan sorumlu Cumhuriyet Savcısı Emre Pala katıldı. Heyet, ziyaret kapsamında Anamur Açık Ceza İnfaz Kurumu’na bağlı olarak faaliyet gösteren muz ve sebze serası, kapalı ve açık spor salonları, yemekhane, kantin ve koğuş alanlarında incelemelerde bulundu. Kurum bünyesinde yürütülen üretim faaliyetleri ile hükümlülerin sosyal, sportif ve mesleki gelişimine yönelik çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi alındı. İnceleme çerçevesinde ceza infaz kurumlarında rehabilitasyon, üretim ve topluma kazandırma odaklı uygulamaların önemi vurgulanırken, kurumların fiziki yapısı ve işleyişi de yerinde değerlendirildi. Yetkililer, yapılan çalışmaların hem kamu düzenine hem de hükümlülerin yeniden topluma kazandırılmasına katkı sunduğunu aktardı. Gerçekleştirilen ziyaretin, ceza infaz kurumlarında sürdürülen faaliyetlerin daha da geliştirilmesine yönelik önemli bir değerlendirme niteliği taşıdığı belirtildi. Ziyarette, ceza infaz kurumlarında yalnızca güvenliğin değil, aynı zamanda rehabilitasyon, üretim ve topluma kazandırma anlayışının esas alındığı vurgulandı. Açık ceza infaz kurumlarında yürütülen tarımsal üretim faaliyetlerinin, hükümlülere mesleki beceri kazandırmanın yanı sıra çalışma disiplini ve sorumluluk bilinci oluşturduğu ifade edildi. Ayrıca spor alanları ve sosyal donatıların, hükümlülerin fiziksel ve ruhsal gelişimlerine katkı sunduğu, bu tür uygulamaların, ceza infaz sürecinin daha sağlıklı ve verimli yürütülmesini desteklediği belirtildi. Kurumların fiziki şartları, işleyişi ve güvenlik uygulamaları da değerlendirilirken, kamu düzeni ve insan odaklı infaz anlayışı arasındaki dengenin önemine dikkat çekildi. Yetkililer, ceza infaz kurumlarında yürütülen bu tür çalışmaların, hükümlülerin yeniden topluma kazandırılmasına önemli katkılar sunduğunu ve benzer uygulamaların geliştirilerek sürdürüleceğini ifade etti.
Şanlıurfa Ceylanpınar Belediyesi koruma memurlarından kadrolu mühendise darp iddiası Şanlıurfa Ceylanpınar Belediyesi’nde görevli bir mühendisin, koruma memurları tarafından darp edildiği iddia edildi. Yaşanan darp anları cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Edinilen bilgiye göre olay, Ceylanpınar Belediyesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, belediyede kadrolu mühendis olarak görev yapan Halil Y., bir süre önce belediye yönetimi tarafından fen işleri müdürlüğündeki görevinden alınarak zabıta müdürlüğüne görevlendirildi. Halil Y.’nin bu görevlendirmeye itiraz ederek idare mahkemesinde açtığı davanın lehine sonuçlandığı, mahkemenin Halil Y.’nin asli kadrosunun bulunduğu fen işleri müdürlüğüne iadesine karar verdiği öğrenildi. Mahkeme kararının ardından belediyenin ana hizmet binasına giderek görevine başlamak isteyen Halil Y.’nin, Belediye Başkanı Uğur Kahraman’ın korumaları ile bazı yakınları tarafından binaya alınmadığı öne sürüldü. Yaşanan tartışmanın büyümesi üzerine Halil Y.’nin darp edildiği ve başından yaralandığı bildirildi. Olayı duyan Halil Y.’nin bazı akrabalarının belediyeye gelmesi üzerine arbede yaşandığı, bu kişilerin de darp edildiği ileri sürüldü. Darp sonucu yaralanan Halil Y. ile yakınlarından oluşan toplam 5 kişi, ambulanslarla Ceylanpınar Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Çıkan olayda Halil Y. ile 4 yakını yaralandı. Yaralılar, hastaneden aldıkları darp raporları ile birlikte polis merkezine giderek koruma memurlarından şikayetçi oldu. Öte yandan, darp olayının yaşandığı sırada belediyenin ana hizmet binasındaki güvenlik kameralarının kayıt dışı olduğu iddia edildi. Olayla ilgili inceleme çalışması başlatıldı.
Antalya ASAT’tan Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’na 201 milyon TL yatırım Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’nda 201 milyon TL yatırımla kapsamlı yenileme ve kapasite artırımı gerçekleştiriyor. Çalışmalarla birlikte istasyonun üretim kapasitesi iki katına çıkarılarak Antalya’nın artan içmesuyu ihtiyacına önemli katkı sağlanacak. Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, saniyede 600 litre olarak tasarlanan Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’nun kapasitesi saniyede bin 200 litreye yükseltilecek. Bu sayede kentin büyüyen nüfus ve turizm yoğunluğuna daha güçlü şekilde cevap verilirken, yeni pompa ve motor sistemleri sayesinde enerji verimliliği artırılarak yılda milyonlarca liralık tasarruf elde edilecek. Yenilenen pompa ve elektrik sistemleri Mevcut pompa, elektrik motorları ve tesisatın ekonomik ömrünü doldurması nedeniyle başlatılan yenileme çalışmaları kapsamında tüm ekipmanlar modern ve verimli hale getirilecek. Bu sayede hem su üretim kapasitesi yükseltilecek hem de enerji sarfiyatında ciddi bir düşüş sağlanacak. Pompa odasında teknik iyileştirme Çalışmalar kapsamında tesisin basma kotunun depo kotunun üzerinde olması sebebiyle sık sık arızalara neden olan pompalara kalıcı çözüm üretildi. Sorunun önüne geçmek için pompa odası kotu yaklaşık 3 metre aşağıya indirilecek. Böylece hava yapma ve fan aşınmaları ortadan kalkacak. Enerji kesintilerine karşı jeneratör desteği Tesisin en önemli eksiklerinden biri olan jeneratör ihtiyacı da proje kapsamında giderilecek. 2 adet 1000 KVA jeneratörün montajı tamamlanmasıyla birlikte artık oluşabilecek enerji kesintilerinde tesis tam kapasiteyle çalışabilecek ve vatandaşların su ihtiyacı kesintisiz karşılanacak. SCADA sistemi ile akıllı yönetim İstasyonda kurulan SCADA otomasyon sistemi sayesinde pompalar depo seviyesine göre otomatik olarak devreye girip çıkacak. Böylece hem suyun kesintisiz iletimi sağlanacak hem de anlık üretim-tüketim takibi yapılarak kayıp-kaçakla mücadele daha etkin hale getirilecek. Depolama kapasitesi artırıldı Çalışmalar kapsamında istasyonun mevcut depolama hacmi bin 500 ton artırılarak 3 bin tona çıkarılacak. Ayrıca mevcut haznelerde yapılan izolasyon sayesinde su kaçaklarının önüne geçilerek, sağlıklı, hijyenik su iletimi sürdürülebilir hale getirilecek.