GÜNDEM - 28 Aralık 2023 Perşembe 14:06

Tarihi Dilburnu Deniz Feneri’ndeki yaşam, müze ile anlatılacak

A
A
A
Tarihi Dilburnu Deniz Feneri’ndeki yaşam, müze ile anlatılacak

Yalova’nın Altınova ilçesinde bulunan ve Osmangazi Köprüsü’nün yapımıyla kullanım dışı kalan Dilburnu Deniz Feneri, Türkiye’de ilk kez bir fener hayatının anlatıldığı müze haline geldi. Fenerin yarım asrı aşkındır bakıcılığını yapan Gündoğdu ailesinin fener yaşamı müzede gözler önüne seriliyor.


Osmanlı döneminde 1863 yılında Fransızlar tarafından inşa edilen tarihi deniz feneri, Osmangazi Köprüsü’nün yapımıyla atıl hale gelmişti. Köprü ayaklarının tam altında kalan tarihi yapı Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından restore edilirken Altınova Belediyesi tarafından da müze haline getirildi. Müzede fenerin yarım aşırı aşkın süredir bekçiliğini yapan Gündoğdu ailesinin fener hayatı anlatılıyor. Türkiye’de fener hayatının anlatıldığı tek müze olma özelliğini taşıyan Dilburnu Deniz Feneri’nin son bekçisi 65 yaşındaki Fethi Gündoğdu, restore edilen ve kapılarını ziyaretçilere açan tarihi yapıyı Altınova Belediye Başkanı Metin Oral ile ziyaret etti.


Başkan Metin Oral, müzenin Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, “Burası şu anda deniz feneri müzesi oldu ama bir özelliği şu, Türkiye’de ilk olarak bir deniz feneri hayatını anlatan müze oldu. Anlamlı bir müze oldu. Burası Hersek Deltası’nda da kazılarımız devam ediyor. Kazıevindeki arkadaşlarımızın çalışmaları sonucunda bu fenerimizin önünde daha eski yıllara, Roma dönemine dayanan bir deniz feneri kalıntılarına da başladık. Bu da iki fenerin bir arada bulunduğu nadir yerlerden bir alan olarak kayıtlarımıza geçti. Bu bölge Osmangazi Köprüsü’nün altı. Daha önce de burada taşımacılık, ticaret sallarla yapılmış. Şu anda da köprü aracılığıyla, feribot aracılığıyla devam ediyor. Fenerimiz tamamen şu anda müze olarak hizmete girmiş durumda” dedi.


Fener bakıcısı Fethi Gündoğdu ise babası Ömer Gündoğdu’nun 31-32 senelik çalışmasının ardından babadan oğula geçiş hakkı kullanarak 1990’lı yıllarda fenerde çalışmaya başladığını belirtti. 25 sene çalıştıktan sonra emekli olduğunu anlatan Gündoğdu, “Babam 31-32 sene üzerine emekli oldu. Ben doğduğumda burada biliyorum. Babamla gittik, geldik, ailece gittik geldik. Kaldığımız oldu. Kışın babam gelip kalıyordu kötü havalarda. Ondan devraldıktan sonra karlı havalarda mecbur geliyorduk, kuleyi temizlemek için. Kar tutuyordu. Begler kurum yapıyordu tüp. Hava gazı olduğu için beg vardı. Üzerinde sürekli ateş yanardı o begleri faaliyete geçiriyorduk” dedi.



İzin yoktu, 24 saat çalışıyorduk


Fethi Gündoğdu, fenerin bulunduğu alanın daha önce orman olduğunu ve patika yoldan gidip geldiklerini dile getirdi. Fener bakıcısı görevi bıraktıktan sonra o zaman Hersek köyü muhtarı olan babasının işe başladığını belirten Gündoğdu, şunları kaydetti:


“Bedenen çalışmak yoktu ama 24 saat, yani bizim iznimiz yoktu. Herhangi bir arızada veya herhangi bir şeyde gece saat ne olursa olsun değişen bir şey yoktu. Ben burayı devraldım babamdan tüplü, hava gazı asetilen. Yani yanıyordu, elektrik akü olunca bana Yalova mendireklerini de verdiler. Oradan Gölcük Donanma’yı verdiler. Gölcük Donanma Feneri de elektrik aküydü. Yalova fenerleri, güneş enerji aküydü. Gölcük’te gece bir arıza olur ararlardı askeriyeden veya merkeze bildirirlerdi, İstanbul’a. Kaç olursa olsun gece-gündüz oraya gitmek mecburiyetindeydik arızayı gidermek için. Yalova da aynı keza. Güneş panellerinin üzerine kuşlar konuyor zamanla pisleniyor. Şarj olmuyor aküler. Mendireklerde 2 tane büyük akü vardı. Onları çıkartıp Yalova’da şarj ettiriyorduk. Tekrar getirip yerine takıyorduk feneri faaliyete geçiriyorduk. Kuzey Kardinal Fenerleri vardı Tavşancıl açığında. Oraya sandalla gidiyordum. Onu da aynı şekil pislendiği zaman mecbur aküyü söküp şarj etmediği zaman ya yenisini getiriyorduk ya şarj edip yerine bağlıyorduk faale geçiriyorduk.”


Ailemin hayatının fenerde geçtiğini anlatan Gündoğdu, “Ailemle gelip gidiyorduk. Boşluk alan ekiliyordu, biberi, domatesi filan hepsi oluyordu. Suyu dışardan getiriyorduk ama yine de oluyordu kendimizi oyalanmaya bir şey. Yazın gelip kalıyorduk, kışın bazen gelip kalıyorduk karda. Patika gibi bir yol vardı. Fenerin tapulu yolu. Oradan yürüyerek gidip geliyorduk. Bu gördüğünüz yerler hep ormandı. Sazlık, göldü. Ördekler geliyordu. Gemiler bazen oturuyordu. Ya sisten oturuyordu ya dümen arızası olur. Bir şeyden bir şekilde oturuyordu. Birkaç sefer oldu. Tomruk gemisi oturmuştu bir sefer buraya” dedi.


Gündoğdu, fenerler elektrik aküye dönünce babadan oğula geçişin kalktığını sözlerine ekledi.



Tarihi Dilburnu Deniz Feneri’ndeki yaşam, müze ile anlatılacak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.