ASAYİŞ - 06 Ekim 2025 Pazartesi 13:44

Yüksekten düşerek ölen Güllü’nün kanında 3,53 promil alkol tespit edildi

A
A
A
Yüksekten düşerek ölen Güllü’nün kanında 3,53 promil alkol tespit edildi

Yalova’nın Çınarcık ilçesinde 5. kattaki evinin penceresinden eğlendiği sırada aşağı düşerek hayatını kaybeden ünlü sanatçı Güllü’nün soruşturması çerçevesinde Adli Tıp tarafından hazırlanan raporda, sanatçının kanında 3,53 promil alkol çıktığı bildirildi.

26 Eylül 2025 tarihinde Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi’ndeki apartmanın 5. katındaki kapalı terasta Güllü, kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetti. "Güllü" adıyla tanınan ünlü sanatçı Gül Tut’un ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma sürüyor. Soruşturma çerçevesinde Adli Tıp’a gönderilen kan örneklerinin sonucu çıktı. Bursa Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi tarafından hazırlanan raporda Güllü’nün kanında 3,53 promil etanol (alkol) ve göz içi sıvısında da 343 mg/dl etonol promil bulunduğu tespit edildi. Sanatçının kanında ayrıca düşük dozda reçeteli olarak kullanıldığı öğrenilen anksiyete ilacı ve mide koruyucu da bulundu. Sanatçının kanında metanol, uyuşturucu veya başka zehirleyici maddelerin ise bulunmadığı bildirildi.

Bilirkişi heyet inceleme yapacak

Öte yandan, önümüzdeki günlerde Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından oluşturulan bilirkişi heyetinin, düşmenin yaşandığı binada inceleme yapacağı öğrenildi. Heyetin hazırladığı rapora göre, Güllü’nün düşmeye ya da itilmeye bağlı olarak düşüp düşmediği değerlendirilecek.

Yüksekten düşerek ölen Güllü’nün kanında 3,53 promil alkol tespit edildi

Oğlu ve kızının savcılığa verdiği ifade ortaya çıktı

Tuyan Ülkem Gülter, ifadesinde annesinin her gün sıkça alkol içtiğini söyledi. Olay günü Sultan ile odalarına geçtiklerini, annesinin ise salonda olduğunu belirten Gülter, "Benim odamdaki cam açıktı. Annem zaten camları açık tutardı. Odada Sultan ile benim yatağıma oturdu. Annem o sırada tuvalete gitmiş. Bu sırada salondaki televizyonda müziğin sesi yüksekti. Annem odaya geldiğinde Roman havası çalıyordu. Biz de Sultan ile birlikte ayakta oynuyorduk. Annem odaya geldiğinde bize eşlik etti o da oynamaya başladı. Hatta Sultan'ın elinden tuttu Roman havası oynatmaya çalıştı. Ben anneme 'Anne Sultan Roman havası oynamayı bilmez' diye güldüm, Benimle de oynadı, hatta sarıldık. Bu arada söz konusu cama arkam dönük haldeydim. Annem, oyun oynama sırasında benim yanımdan arka cama oynayarak geçti. Sonra bir patırtı gibi ses duydum. Birden arkamı döndüğümde annemin elbisesini görür gibi oldum, sonra anne diye bağırarak dışarı çıktım. Aşağı doğru koşmaya başladım, annemi kaldırmaya çalıştım gibi hatırlıyorum. O kadar şoktaydım ki her şeyi hatırlamıyorum. Sanırım Çiğdem ablanın kapısını çaldım. Polisi, ambulansı kim aradı hatırlamıyorum. Ben annemin aşağıya nasıl düştüğünü görmedim, arkamı döndüğümde elbisesini görür gibi oldum" dedi.

Annesinin kameralarda tuvaletten çıktıktan sonra 'o ne lan' şeklindeki ifadesini odada oldukları için duymadıklarını dile getiren Gülter, şunları kaydetti:

"Annemin tuvalete girdiğini zaten görmemiştik. Annem de odaya girer girmez oynamamıza eşlik etti. O gün annem çok neşeliydi. Beyin damarlarında genişleme ve daralma olduğunu biliyorum, bununla ilgili ozon tedavisi görmektedir, ancak annem alkol alınca normalin dışında hızlı yürür, o gün de ifademin başında da belirttiğim üzere şarap içmişti ve yine yürümesi dengesizleşmişti, hatta salondayken de artık dengesizdi, yani alkolün etkisi başlamıştı. Annemin düşman olduğu ya da nefret ettiği kimse yoktu. Asistan Çiğdem ile sadece kırgınlık vardı. Annem onu kısa süre önce kahvaltıya davet etmişti. Annem işle ilgili bir şey soracağı zaman ona sorardı. Çiğdem abla annesiyle yaşıyordu. Annem çok titiz bir insandı, her yerin düzenli ve temiz olmasını isterdi. Sürekli temizlik yapar, yerleri siler, toz alırdı. Temizlikte farklı markalara ait çeşitli deterjanlar kullanırdı, deterjanlara çok düşkündü, sürekli eve deterjan veya koku siparişi gelirdi, bizim evimizde yerler parkelidir, düzenli temizlendiği için bazen kaygan olabiliyor."

Yüksekten düşerek ölen Güllü’nün kanında 3,53 promil alkol tespit edildi

"İkisinin de annemle bir problemi yoktur, sosyal medyada çıkan iddialar tamamen asılsızdır"

Olay günü İstanbul'da nişanlısıyla olan Güllü'nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter ise şu ifadelere yer verdi:

"Gece saatinde beni ablam aradı, çığlık atarak 'Yağız koş annem düştü' dedi, ben telefonu kapattım ilk manevi babamı aradım, beni al dedim, sonrasında alt katımızda oturan komşumuzu aradım, olayı sordum, annemin hayatta olup olmadığını sordum, bana 'buraya gelmen lazım oğlum' dedi, sonra tekrar sorduğumda 'başın sağ olsun' oğlum dedi. Yola çıktım, saat 03.09'da Yalova Çınarcık'taydım. Ben bu saatleri net olarak söyleyebiliyorum çünkü telefonumda aile takip programı var, ben evdeki kameraları online olarak izleyebiliyordum, hatta yoldayken karakol amiri beni aradı, ben görüntüleri kayıt alabildiğimi söyledim, sonrasında kamera kartlarını nereden almaları gerektiğini söyledim, hastaneye vardığımda telefonumU görevlilere verdim, görüntüleri buradan alabilirsiniz dedim. Annemin husumetlisi yoktur, Tuyan'la da hiçbir problemi yoktur, Sultan'ı annem ve Tuyan'dan çok dinledim kendisiyle bu olay öncesinde yalnızca 1 kere yüz yüze denk geldim diye hatırlıyorum, ikisinin de annemle bir problemi yoktur, sosyal medyada çıkan iddialar tamamen asılsızdır. Çiğdem ablayla annemin arası gayet iyidir, kişisel hiçbir husumetleri yoktur, Çiğdem abla annemin yakın arkadaşıdır, bir süredir ticari ilişkilerini kesmişlerdi ancak annem yine ona bir şeyler danışırdı. Annem ile Çiğdem ablanın ilişkisi öyledir, zaman zaman birbirlerini engellerler, birbirlerine tatlı trip yaparlar. Çiğdem ablanın salonuyla annemin yatak odası pencereleri yan yanadır ancak evin dışı demirle örülü olup korkuluk bulunmaktadır, korkuluğu Çiğdem abladan önce oturan evin sahibi yaptırmıştı, iki evin arasında geçiş mümkün değildir. Bazen kameranın takılı olduğu kabloyu soketi çıkartır ya da kahve yapacakları zaman yine kameranın bağlı olduğu fişi çekip kahve makinesini bağlarlar, bu nedenle zaman zaman kameranın kayıt almadığı olur, annem bu hususu hiç umursamaz, annem duşa gireceği zaman açık görüntülerinin olmaması amacıyla da kameraların fişini çekerdi. Annemin denge problemi vardı, özellikle beli kırıldığı bir dönem olmuştu ondan sonra annem öne eğilerek yürümeye başlamıştı, özellikle alkol aldığında normalde kullandığı gözlüğü kullanmaz ve daha hızlı yürür bu da dengesini kaybetmesine neden olur, annemin benim önümde de daha önce dengesini kaybedip düştüğü olmuştu, hatta bir keresinde düştüğünde annemi hastaneye götürmüştük. Kamera kaydında annemin neye 'o ne lan' dediğini tam bilmiyorum, ancak annem sarhoş olduğunda 'bizimkiler, hazır mıyız, okey miyiz' der ya da argo kelimeler kullanır, biz annemin sarhoş olduğunu böyle anlarız. Benim bu olaya ilişkin şüpheli bulduğum hiçbir husus yoktur, kardeşimin ya da Sultan'ın annemle hiçbir husumetleri bulunmamaktadır."

Yüksekten düşerek ölen Güllü’nün kanında 3,53 promil alkol tespit edildi

Erhan Erdoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Güngör: "Turizm işletme belgesi harçlarındaki artış küçük işletmeler için ciddi mali yük getirecektir" Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, TBMM gündeminde yer alan vergi kanunu teklifinde turizm işletme belgelerine yıllık harç getirilmesini öngören düzenlemenin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için ağır bir mali yük oluşturacağını söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminde bulunan "Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin turizm işletme belgesi harçlarının ciddi oranda artırılmasına yönelik hükümler içerdiğini söyleyen MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, düzenlemenin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri olumsuz etkileyeceğini belirtti. Güngör, "Teklifte yer alan turizm işletme belgesi harçlarının önemli ölçüde artırılması, işletmelerimizin giderlerini ciddi şekilde yükseltecektir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli turizm işletmeleri açısından yüksek maliyet anlamına gelmektedir. Sektörümüz zaten artan enerji, personel ve girdi maliyetleriyle mücadele ederken, yeni bir yıllık harç uygulaması bu yükü daha da ağırlaştıracaktır" dedi. "Yıllık 367 bin TL ilave maliyet" Daha önceden bir kez turizm işletme belgesi harcının artık her yıl alınmasının planlandığını belirten Güngör, "Özellikle küçük ve orta ölçekli, aile işletmesi niteliğindeki tesisler için son derece olumsuz bir gelişmeden söz ediyoruz. Daha önce yalnızca bir kez ödenen turizm işletme belgesi harcının artık her yıl alınması planlanıyor. Bu da en küçük işletmeler için dahi yılda yaklaşık 367 bin TL ilave yıllık maliyet anlamına geliyor. Alınacak kararların sektörü daha fazla destekleyen ve sürdürülebilirliği güçlendiren nitelikte olması büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu. "Sektör temsilcilerinin görüşleri alınmalı" Güngör, "Turizm, istihdama ve döviz gelirine doğrudan katkı sağlayan stratejik bir sektördür. Bu nedenle yeni düzenlemeler yapılırken sektör temsilcilerinin görüşleri mutlaka dikkate alınmalı, işletmelerimizin rekabet gücünü zayıflatacak uygulamalardan kaçınılmalıdır. Turizm bölgelerinde sürdürülebilir işletmeciliği destekleyen politikalar öncelikli olmalıdır. Turizm gelir getirir, ancak maliyetlerin aşırı arttığı bir ortamda bu gelir sürdürülebilir olmaz. Bizler sektörün sorunlarını yakından biliyoruz ve çözüm için elimizden geleni yapıyoruz. Bu tür ek maliyetler, özellikle küçük işletmelerimizin dayanma gücünü olumsuz etkiler" ifadelerini kullandı.
Kocaeli Kocaeli’de kontrolden çıkan otomobil dehşet saçtı: 1 ölü, 3 yaralı Kocaeli’nin İzmit ilçesinde kontrolden çıkan otomobil, park halindeki iki araca ve araçların yanındaki kişilere çarptı. 1 kişinin hayatını kaybettiği, 3 kişinin de yaralandığı kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı. Kaza, sabah saatlerinde D-130 karayolunun İzmit ilçesi geçişi Sanayi Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Başiskele ilçesi istikametine giden S.D. (22) idaresindeki 41 BJ 022 plakalı otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkarak yol kenarında park halindeki 34 VY 5953 plakalı hafif ticari araç ve 55 PN 283 plakalı minibüs ile araçların yanında duran H.T. (60), S.S. (15), A.S. (42) ve Recep Cüre’ye (58) çarptı. Çarpmanın etkisiyle yaralanan H.T., Necati Çelik Devlet Hastanesi’ne, S.S. ve A.S. Kocaeli Şehir Hastanesi’ne, Recep Cüre ise Kocaeli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Recep Cüre, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. S.S. ve A.S.’nin tedavisi sürerken, H.T. ise işlemlerinin ardından taburcu edildi. Gözaltına alınan otomobil sürücüsü S.D., emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Kaza anı ise restoranın güvenlik kamerasına yansıdı. "Kaza anında burada değildim, zaten dükkan da kapalıydı" Kaza anını anlatan restoran çalışanı Habil Sarucan, "Karşı taraftan hızla gelen araç, kontrolü kaybediyor. Önce arkamda bulunan hafif ticari araca çarpıyor. Çartıktan sonra geri geri 4 kişiye çarpıyor, bunlardan 1 kişi vefat ediyor. Diğer 3 kişi de yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor. Yarış yaptıkları iddiası var. Kaza anında burada değildim, zaten dükkan da kapalıydı. Kamera kayıtlarından gördüğümüz kadarıyla şunu söyleyebilirim, vuran araçtan önce bir araç daha geçiyor hızla, tahmini 150 kilometre hızı vardı. Onun peşinden bu araç 5 saniye sonra gelip vuruyor. Duran halde olduğu için araç çarpıyor, o da haliyle dükkana giriyor" ifadelerini kullandı. Polis kazayla ilgili inceleme başlattı.
Kütahya Prof. Dr. Ahmet Türkan: "Ruhan Okulu tartışması sadece teolojik değil, siyasi bir boyuta da sahip" Kütahya Kadim Vakfı tarafından düzenlenen ’Kadim Muhabbetler’ programının bu haftaki konuğu, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Türkan oldu. Programda, önümüzdeki haftalarda Türkiye’ye gelmesi beklenen yeni Papa’nın ziyareti öncesinde Türkiye-Vatikan ilişkileri, Hristiyanlık tarihi ve Ruhan Okulu meselesi ele alındı. "Siyaset ve bölgesel güç dengeleriyle doğrudan bağlantılı bir mesele" Prof. Dr. Ahmet Türkan, konuşmasında Ruhan Okulu meselesinin yalnızca teolojik bir tartışma olmadığını belirterek, konunun Türkiye-Yunanistan ilişkileri, Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz’deki siyasi dengelerle yakından ilişkili olduğunu ifade etti. Türkan, "Ruhan Okulu meselesi aslında Kıbrıs’tan kaynaklanan daha geniş bir siyasi fikrin içinde değerlendirilmeli. Bu sadece dini eğitimle ilgili bir konu değil; kimlik, siyaset ve bölgesel güç dengeleriyle doğrudan bağlantılı bir mesele" dedi. Tarihin arka plana da değinen Türkan, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin bu konunun bugün hâlâ hassasiyet taşımasına yol açtığını belirtti. "100 yıl önce yaşanan olaylar, kültürel ve kimliksel düzeyde derin izler bıraktı. Bu yüzden mesele pedagojik bir problem değil, kimlik temelli bir çatışmadan kaynaklanıyor" diye konuştu. Türkan ayrıca, Doğu Akdeniz’deki politik gelişmelerin ve uluslararası ilişkilerin bu konudaki kararları etkilediğini vurgulayarak, "Ruhan Okulu tartışmaları Ukrayna-Rusya kilise anlaşmazlığına benzer bir şekilde, dini kimliğin siyasete yansıdığı bir örnektir." ifadelerini kullandı. Kadim Vakfı Başkanı Mustafa Önsay, programla ilgili yaptığı açıklamada, "Vakfımızda Prof. Dr. Ahmet Türkan hocamızı ağırladık. Türkiye-Vatikan ilişkilerinin geçmişini, bugününü ve geleceğini konuştuk. 325 yılında gerçekleşen İznik Konsili’nin 1700. yılı vesilesiyle yapılacak bu ziyaretin dünyaya ve Hristiyanlara hangi mesajları içerebileceğini değerlendirdik. Hocamıza değerli bilgileri ve sunumu için teşekkür ediyorum" diye konuştu.