SAĞLIK - 14 Ağustos 2018 Salı 16:41

Yozgat Şehir Hastanesi, bilim yuvası gibi

A
A
A
Yozgat Şehir Hastanesi, bilim yuvası gibi

Sağlık Bakanlığının Yozgat’a kazandırdığı Şehir Hastanesi, dünya standartlarında verdiği hizmetle kentin adını sağlık alanında duyururken, elde ettiği deneyimlerini ev sahipliği yaptığı bilimsel toplantılar vesilesiyle başka şehirlerle de paylaşıyor.

Sağlık Bakanlığının Yozgat’a kazandırdığı Şehir Hastanesi, dünya standartlarında verdiği hizmetle kentin adını sağlık alanında duyururken, elde ettiği deneyimlerini ev sahipliği yaptığı bilimsel toplantılar vesilesiyle başka şehirlerle de paylaşıyor.


Bu kapsamda düzenlenen son toplantıda; bu kez halk arasında ’Fil Hastalığı’ olarak bilinen Lenfödem ve başta felç olmak üzere birçok hastalık nedeniyle yürüme güçlüğü çekenlerin tedavisinde mucize sonuçlar veren ’Yürüme Robotu” ile Yozgat Şehir Hastanesinde yapılan tedaviler hem teorik hem de uygulamalı olarak anlatıldı.


Yozgat Şehir Hastanesi’nin ev sahipliğinde, Anadolu Lenfödem Derneği tarafından düzenlenen ’Üst Ekstremite Lenfödem Rehabilitasyonu ve Robotik Rehabilitasyon’ konulu bilimsel toplantılar, hastanenin konferans salonunda gerçekleşti. Hastane Başhekimi Doç. Dr. Aziz Surel ile hastane yönetiminin tüm katılımcılarla yakından ilgilendiği eğitim programına; Mersin, Kırşehir, Adana, Çorum, Kırıkkale ve Nevşehir illeri ile Yozgat’ın ilçelerinden gelen Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanları ile Fizyoterapistler katıldı.


Bugüne kadar verdiği kaliteli sağlık hizmetini ’EMRAM 6. Seviye Dijital Hastane’, ’Sağlıkta Kalite Standartları’, ’Anne Dostu Hastane’ ödülleri ve yeniden kullanılabilir tüm tekstil ürünlerinin hijyenik olduğunu gösteren ’RAL GZ992’ sertifikaları ile belgeleyen Yozgat Şehir Hastanesindeki bilimsel toplantı, yoğun ilgi gördü.


Toplantının açılış konuşmasını yapan Hastane Başhekimi Opr. Dr. Aziz Ahmet Surel, 16 Ocak 2017 tarihinde hizmete açılan Türkiye’nin ilk şehir hastanesi olmanın zorluklarını ekip arkadaşlarıyla birlikte yaşadıklarını ancak, bugün bu zorlukları aşıp, bilimsel toplantılara ev sahipliği yaparak, bilgi paylaşımında bulunmanın gururunu duyduklarını ifade etti.


Başhekim Op. Dr. Surel, dünya standartlarında sağlık hizmeti için sağlık çalışanlarını güncel ve bilimsel olarak ispat edilmiş son bilgilerle donatmanın önemine dikkati çekerek, "Sağlık hizmeti esas gücünü güncel ve kanıtlanmış sağlık uygulamamalarından alır. Biz hastanemizdeki arkadaşlarımızı bilimsel olarak ispat edilmiş son bilgilerle donatarak en yüksek standartta sağlık hizmeti sunmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamdaki toplantıyı düzenleyen Lenfödem Derneğine ve katılan kıymetli hocalarımıza teşekkür ediyorum. Onların teveccühü sayesinde buradayız. Toplantının verimli geçmesini diliyorum" dedi.


Hacettepe Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Anadolu Lenfödem Derneği Başkanı Prof. Dr. Pınar Borman ise derneğin amacının bu hastalığa farkındalık oluşturmak ve daha fazla sayıda kişiye ulaşmak olduğunu, bu nedenle bu tür toplantıların büyük önem taşıdığını ifade ederek, hastane yönetimine teşekkür etti.


Lendödem çaresiz değil


Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi FTR Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Ayhan, doğuştan, genetik faktörlerden, kanser cerrahisi sonrası veya sebepsiz de ortaya çıkabilen Lenfödem hastalığının çaresiz olmadığını ancak, önlenmesi, erken tanı ve etkin tedavisi için öncelikle sağlık personellerinin bu konudaki bilgi ve deneyimlerinin büyük önem taşıdığını ifade etti.


Fil Hastalığı Yozgat Şehir Hastanesi’nde tedavi ediliyor


Halk arasında ’Fil hastalığı’ olarak bilinen Lenfödem hastalarının, erken tanı ve etkin tedavi ile yaşam kalitelerinin artırıldığını belirten Prof. Dr. Ayhan, bu hastalığın Yozgat Şehir Hastanesinde tanı, tedavi ve takibinin yapıldığını, bu sayede hastaların eskiden olduğu gibi artık başka illere gitmek zorunda kalmadıkları gibi il dışından da hastaların kente geldiğini kaydetti.


Toplantılarda, ’Vücutta biriken lenf sıvısı miktarının, lenfatik sistemimizin taşıyabileceğinden daha fazla olması’ olarak ifade edilen Lenfödem hastalığının bilinmeyenleri ile tanı ve tedavi yöntemleri teorik ve uygulamalı olarak anlatıldı. Ankara Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi FTR Klinikleri Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Sibel Özbudak Demir ve Doç. Dr. Tülay Tekdemir Tiftik ise Robotik Yürüme ünitesiyle ilgili bilgiler aktardılar.


Yürüme robotu


Yozgat Şehir Hastanesinde kullanılan ve başarılı sonuçları alınan robotik yürüme cihazının hem erişkin, hem de çocuk hastaların tedavisine imkan sağladığına dikkati çeken Prof. Dr. Özbudak ve Doç. Dr. Tekdemir Tiftik, bu cihazla yapılan tedavi sayesinde hastaların erken dönemde yoğun ve hızlı rehabilitasyon programıyla günlük yaşam aktivitelerine daha kısa sürede dönebildiklerini ifade ettiler.


Hangi hastalıklarda kullanılıyor


Yozgat Şehir Hastanesi bünyesinde hizmet veren "yürüme robotu", başta felç olmak üzere birçok hastalık nedeniyle yürüme güçlüğü çekenlere umut olurken, başka illerden hastalar da Yozgat’a gelerek, bu tedaviden faydalanabiliyorlar. Son teknoloji ürünü Yürüme Robotu sayesinde, yürüme fonksiyonunu kısmen ya da tamamen kaybetmiş hastalar yeniden yürüme yetisi kazanıyor. Cihaz, felç geçirmiş hastalar ile omurilik yaralanmalarının yanı sıra MS, Parkinson gibi nörolojik hastalığı olan kişilerin tedavisinde de kullanılıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Savaş arenasında modern saldırılar ile ilkel savunma stratejileri bir arada kullanılıyor Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşta modern saldırılar ile ilkel savunma stratejileri bir arada kullanılıyor. Savaş arenasında 300 dolarlık ev yapımı droneların saldırısına karşı çatı sacı gibi basit çözümler ile tankların sıra dışı kalkanı dikkat çekiyor. Rusya ile Ukrayna arasında iki yıldır devam eden savaş, sahada da çeşitli modernizasyonları beraberinde getiriyor. Her iki ülke de savaş meydanın en etkili silahlarından tankları ve konvansiyonel silahları ev yapımı FPV droneların (yarış droneları) saldırılarından korumak için çatı sacı gibi ilkel yöntemlerle ile önlem alıyor. Modern saldırılara ilkel çözümler Gelişen teknolojinin etkisiyle kamikaze saldırılarına karşı konvansiyonel silah sistemlerinin korunması için basit ancak etkili modernizasyonlar dikkat çekiyor. Özellikle tankları ve zırhlı araçları giderek artan kamikaze saldırı tehditlerine karşı korumak amacıyla çeşitli önlemler görülüyor. Bu önlemler arasında, araçların üzerine yerleştirilen çatı sacı gibi basit ancak etkili kalkanlar öne çıkıyor. Rusya’nın sahada kullandığı kalkanlar ilk bakışta gecekonduya benzetilse de basit ama etkili modernizasyon olarak şu an için mevcut tehditlere karşı önemli bir savunma sağlıyor. Ukrayna’da 300 dolara üretilen ev yapımı FPV dronelar ile elektronik savaşlar Son zamanlarda Ukrayna’nın mühimmat sıkıntısı yaşaması, yeni çözüm arayışlarını da beraberinde getirdi. Önceleri keşif için kullanılan bin dolarlık DJİ marka dronelar artık cephenin en ön saflarında saldırı için kullanılıyor. Yukarıdan bomba bırakmak için kullanılan DJİ dronelarının yerini düşük maliyetli ev yapımı FPV kamikaze dronelar aldı. Özellikle 2024 yılının başı itibariyle Ukrayna ordusu ev yapımı kamikaze drone saldırılarına ağırlık verdi. Her iki ülke askeri de düşük maliyetle üretilen FPV yarış dronelarını kamikazeye dönüştürerek 20 km uzaklıktaki tanklar ve diğer hedefleri yüksek hassasiyetle etkisiz hale getirebiliyorlar. Hız konusunda diğer dronelara oranla avantajlı olan FPV’ler ani manevralar yaparak düşman birliklerini hazırlıksız yakalayabilecek kadar küçük olması nedeniyle de tercih ediliyor. FPV dronelarının savaş meydanındaki etkisi ve üstünlüğü, her iki ülkenin bu yeni silahın ne kadar önemli olduğunu fark etmesine yol açtı. YouTube üzerinden savunma sanatı; halk teknolojiyi silahlaştırıyor Ukrayna’da halk, internet üzerinden parça sipariş vererek FPV droneler üretiyor ve bunları orduya bağışlıyor. Kamikaze droneları ortalama 300 dolara mal eden siviller, Youtube’da, dronelerın nasıl üretileceği ve nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda eğitim videoları paylaşarak geniş kitlelere ulaşıyor. Sahada yaşanan bu gelişmeler ise teknolojinin savaşta ve savunmada nasıl kullanılabileceği konusunu gözler önüne seriyor.
İstanbul Kadıköy’de kanoya çarpan deniz taksi kaptanı adli kontrolle serbest Kadıköy Kalamış açıklarında deniz taksi ve kanonun çarpışması sonucu kanoda bulunan iki kadın da yaralanmıştı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan deniz taksi kaptanı, “Kano, radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi” dedi. Kadıköy Kalamış açıklarında 27 Nisan tarihinde iddiaya göre denizde seyir halinde olan deniz taksi ile, üzerinde iki kadının bulunduğu kano çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle iki kadın yaralanarak denize düştü. Yaralanan kadınlar hastaneye kaldırıldı. Olayın ardından gözaltına alınan deniz taksi kaptanı Ahmet Özkan ise adliyeye sevk edildi. “Kano muhtemelen radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi” Şüpheli kaptan Ahmet Özkan savcılık ifadesinde, “ ‘SH-FLORYA’ isimli deniz takside kaptan olarak görev yapmaktayım. Çatışma anında mevcut radar ve harita sistemimiz çalışmaktadır. Fakat çatıştığımız kano suya yakın ve çok küçük olduğu için radarın çalışma prensibi nedeni ile kano muhtemelen radar reflektörü olmadığı için cihazımda temas olarak gözükmedi. Seyir esnasındaki hızımız ise 15 KTS olup çatışma anında 14 KTS’ dir. Çatışmayı yaşadığımız esnada bir gürültü duydum. Duyduğum gürültü üzerine arıza yaptığımı düşünerek makineyi boşa aldım ve kanoyu arka tarafımda tespit ettim. Denizde bulunan bir kano yolcusunu kurtarmak için 180 derece dönerek kurtarma manevramı yaptım. Onu kurtarırken 20-25 metre açıklarında bilinci kapalı ve can yeleği olmadığı için kafası su içinde ikinci bir kano yolcusu olduğunu fark ettim” dedi. “İlk yolcunun bir aciliyeti bulunmadığından tekneyi gemicime bırakarak denize atladım” Şüpheli Özkan ifadesinin devamında, “İlk yolcunun bir aciliyeti bulunmadığından tekneyi gemicime bırakarak denize atladım. Bilinci kapalı kano yolcusuna ulaşıp başını suyun üzerine çıkardım ve civardaki bir yattan yardım istedim. Bahsedilen mevkiinde genellikle yelkenliler mevcut olduğu için hali hazırda dikkatli ve emniyetli seyir yapıyorduk. Hava poyraz akıntı ve rüzgar sağ tarafımızdan geliyordu. Kuvvetle muhtemel kano akıntı, rüzgar ve kürek gücünün etkisiyle bordamızdan gelip arka tarafımızdan çıktı. Üstüme düşen her şeyi yaptım. Kanonun etrafında herhangi bir güvenlik botu bulunmamaktadır” dedi. Hakimlik, suçun niteliği, her ne kadar kuvvetli suç şüphesi mevcut ise de şüphelinin uzun süredir aynı adreste oturuyor olması ve delillerin büyük oranda toplanmış olması nedeniyle şüpheli Ahmet Özkan’ın ’Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’ suçundan adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
Ağrı ’Çilek Abla’ köy okulu öğrencilerini baharla süslenmiş çileklerle buluşturdu Daha önce hiç çilek tatmamış çocukları çilekle buluşturduğu için “Çilek Abla” lakabıyla tanınan Zeynep Taşdemir, Kocaeli’den Ağrı’ya iyilik köprüsü kurarak onlarca çocuğa unutamayacakları bir gün yaşattı. Köy okulu öğrencilerine yardım etmek amacıyla geçen yıl Ağrı’ya gelen ve burada gittikleri bir köy okulunda okuyan öğrencilerin daha önce hiç çilek yemediklerine şahit olan Zeynep Taşdemir, hem öğrencilere çilek tattırmak hem de onlara unutamayacakları bir gün yaşatmak için arkadaşlarıyla beraber Kocaeli’den Ağrı’ya doğru yola çıktı. Ağrı merkeze bağlı Doğutepe köyüne doğru yola çıkan gönüllüler, kasalar dolusu çileklerle çocuklara ulaştı. Çocukların kahkahalarının havada uçuştuğu etkinlikte pastalar kesildi, oyunlar oynanıp müzisyenler eşliğinde şarkılar söylendi. Etkinliğin sonunda çeşitli hediyeler alan öğrencilerin mutlulukları ise yüzlerinden okundu. Bütün çabasının çocuklara çileği tattırmak ve onlara unutamayacakları bir gün yaşatmak olduğunu söyleyen Zeynep Taşdemir, "Kocaeli’de yaşıyorum. Bugün buraya tekrar gelmemin nedeni çocukluktan hayalim olan ve geçen sene de katılım sağladığım köy okulunda çocukların hiç çilek yemediğini ya da pastaların içerisindeki çilekler için kavga ettiklerine şahit oldum. Bugün de bu hikaye ile tekrar buraya adım attım. Böyle büyük bir şenlik düzenlemek istedim. Bugün gelen misafirlerimin çoğu benim gibi Kocaeli’den, farklı şehirlerden gelen iyilik dostlarımızdı. Ve onlar da çocukların bire bir gözündeki ışıltıya şahitlik ettiler. Onların çocuklarıyla kendi çocukları kaynaştı. Böyle bir projede olduğum için ve yanımda destekçim oldukları için çok mutluyum. Bundan önce sosyal sorumluluk projelerinde de bulundular. Kitap çıkarttım bu alanda ve bu kitabı çıkarttığım zaman nasıl bir destek aldıysam şu anda da aynı destek devam ediyor. Bunlar her zaman benim içimi kıpır kıpır eder ve çocuklarınla mutluluğuna, o çilek abla demelerine şahit oluşum beni çok mutlu ediyor. Bunların da devamlılığı olması adına istiyorum, devam etsin her zaman farklı şehirlerde farklı yerlerde bu tarz etkinlikler olsun ve çocukların mutluluğuna orada şahitlik edelim. Bugün burada farklı keyifler yaptık, gelenekler köy şenliği gibi oldu aslında. Köydeki o güzel geçmişe dayalı oyunlar, şarkılar, türküler; müzisyen arkadaşlarımızla çocuklarla beraber söyledik ve bu çok güzel bir şeye şahitlik etti. Çocuklar gelip ’Abla ilk defa işte bu tarz şeylerle karşılaştık, ilk defa dron gördük’ diyen çocuklar oldu, bu beni çok mutlu etti. Bugün buraya gelen iyilik dostlarımızdan kimisi kadın girişimcilerdi ve bunlar kurabiyeler yapıp gelenler oldu, çilek sepetiyle gelenler oldu, oyuncaklarla gelen gelenler oldu ve bu beni çok mutlu etti. Hayalimdeki projeyi kendim yaptım ama beni yalnız bırakmayarak buraya gelip kendi çocuklarıyla okuldaki çocuklarla oynamalarına şahitlik etmek ekstra beni mutlu etti" diye konuştu.