SAĞLIK - 12 Şubat 2024 Pazartesi 10:15

Meme kanserinde erken tanı ve tedavi için farkındalık önemli

A
A
A
Meme kanserinde erken tanı ve tedavi için farkındalık önemli

Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, tüm gayretlere rağmen 40 yaş üzeri kadınların mamografi taramasındaki popülasyonunun oldukça az olduğunu söyledi.


Meme kanseri için en önemli risk faktörünün kadın cinsiyeti olduğunu vurgulayan Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, “1970’li yıllardan itibaren mamografi bir tarama yöntemi olarak kullanılmaya başlandı ve meme kanserinde erken tanıda artış oldu. Kadınların bu konudaki farkındalıklarını önemsiyoruz. 30’lu yaşlardan sonra, meme cerrahı, genel cerrah, onkolog veya kadın doğum doktorlarıyla birlikte takip edilmesini tavsiye ediyoruz. 40’lı yaşlardan sonra ise bu takibe mamografi taraması eklenmeli’’ dedi.


Meme kanserinin erken tanı ile tedavi edilebilecek kanserler arasında olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aytaç, “Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, KETEM ve Kanser Araştırma Daireleri ile tarama sıklığı iki yılda bir olarak yapılıyor. Türk Radyoloji Derneği bu taramaların her yıl yapılması gerektiğini belirtiyor çünkü ülkemizde meme kanserinin görülme yaşı dünya ortalamasından daha genç. Tüm gayretlere rağmen 40 yaş üzeri kadınların mamografi taramasındaki popülasyon oldukça az. Farkındalık çalışmalarının artırılmasına yönelik bilimsel toplantıların düzenlenmesi, alınan kararların uygulanması için tüm önerilerin dikkate alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.



Meme kanserinin teşhisinde teknolojik altyapı farkı


Erken tanıda multidisipliner yaklaşıma da dikkat çeken Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, “Mamografiyle yüzde 70 oranında erken tanıya ulaşabiliyoruz fakat yanına ultrason ve muayeneyi de eklersek bu oran yüzde 99’lara kadar çıkabiliyor. 20 yıldır meme hastalıkları tanı ve tedavisinde üçlü değerlendirme diye bir kavram var. Ön tanı ve tetkikler sonrasında sonuçları, en az iki branştan hekimin birlikte değerlendirmeleri ve tedavi edilecek bir hastalık varsa, örneğin hastaya kanser teşhisi koyulursa, onkolog da bu değerlendirme ve tedavi sürecine dahil olarak multidisipliner çalışma yapılmalıdır. Belirli standartı yakalayan merkezler multidisipliner konseyler oluşturuyor. Bu konseylerde hastalar değerlendirilerek süreçleri takip ediliyor. Merkezimizde bu olanağı tüm hastalarımızda kullanıyoruz’’ dedi.


Kırklı yaşlarda meme yapısı yoğun olduğu için mamografinin çözünürlüğü, farklılıkları ayırt etme gücünün azaldığını belirten Aytaç, “Mamografide tespit edilen bir farklılık varsa bunu yoğun meme yapısından ayırt etmek için biz burada damardan kontrast bir madde vererek normal dokuyla bunun dışında kalan dokuyu ayırabiliyoruz. Kansere yönelik şüpheli bir durum varsa MR altında biyopsi de yapabiliyoruz. Erken tanıda aynı zamanda merkezlerin teknolojik olarak donanımları da fark oluşturuyor” diye konuştu.


Meme kanserinde kadın farkındalığının hayati önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Hüseyin Özgür Aytaç, kadınların için önemli birkaç konuya da açıklık getirerek, şunları paylaştı:


“Mamografide radyasyon alırım diye taramalar ihmal edilmemeli, burada önemli olan kar zarar oranı. Kadınların yaşam süreleri dikkate alındığında yani tüm zamanlara bakıldığında her 8 kadından 1’i meme kanseri. Dolayısıyla burada alınacak radyasyon, kanserdeki erken teşhis kadar hayati öneme sahip değil. Silikon meme protezleri mamografiye engel değil. Tarama, eğitimli ve deneyimli bir teknisyeni tarafından rahatlıkla yapılabilmektedir. Bir hekimin yapacağı muayenenin alternatifi olmasa da kadınlar ayda 2 kez parmak uçlarıyla, en az 5 dakika her iki memeyi de kontrol etmeliler. Düzenli yapılan bu kendi kendine muayenelerde farklı bir durum görürlerse de hekimlerine danışmalarını öneriyoruz.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu TEM Otoyolu’nun Bolu geçişi Ankara istikametinde 3 tırın yolu kapatması sonucu ulaşım durdu TEM Otoyolu’nun Bolu geçişinde, Ankara istikametinde 3 tırın yolu kapatması sonucu ulaşım bir süre durdu. Karayolları ekiplerinin ters yönden ulaşarak yaptığı müdahale ile trafik akışı kısmen sağlanırken, bölgede uzun araç kuyrukları oluştu. TEM Otoyolu’nun ve D-100 karayolunun Bolu geçişinde yoğun kar yağışı devam ediyor. Kış lastiği veya zincir takmadan yola çıkan araçlar ulaşımın aksamasına neden oldu. TEM otoyolunun Ankara istikametinde Çaydurt bölgesinde 3 şeridi, 3 tırın tedbirsizliği sonucu kapandı. Tırların yolu kapatmasıyla birlikte Ankara istikametinde ulaşım tamamen kesildi ve bölgede kilometrelerce araç kuyruğu oluştu. Ekipler ters şeritten müdahale etti Konuyla ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamada, "Anadolu Otoyolu’nun Ankara yönünde, Çaydurt Otoyol Dinlenme Tesisi’nin yaklaşık 1 kilometre gerisinde saat 23.15’te, 3 şeridin tamamında, 3 adet tırın tedbirsizliği sonucu yolu kapatması nedeniyle ulaşım geçici olarak kesintiye uğramıştır. Karayolları ekiplerince ters yönden müdahale edilerek otoyolda trafik akışı kısmen sağlanmış olup, ulaşımın normale dönmesi için çalışmalara devam edilmektedir" denildi. Bolu geçişinde zor anlar Otoyolun Bolu geçişinde yoğunluk ve kış şartları nedeniyle trafik zaman zaman durma noktasına geldi. Güzergah üzerinde yolda kalan tırlar ve otomobiller nedeniyle ulaşımda aksamalar yaşanırken, sürücüler zor anlar yaşadı. Öte yandan D-100 karayolunda da ulaşımda güçlükler yaşandı. Yolda kalan bir tır, Karayolları ekiplerine ait greyderin halatla çekmesi sonucu bulunduğu yerden kurtarıldı. Ekiplerin, TEM Otoyolu’nda ulaşımı normale döndürmek ve yolda kalan araçları kurtarmak için başlattığı çalışmalar aralıksız sürüyor.