ASAYİŞ - 09 Mart 2021 Salı 11:24

200 TL yüzünden 16 yaşındaki gence 5 saat süren işkence

A
A
A
200 TL yüzünden 16 yaşındaki gence 5 saat süren işkence

Afyonkarahisar’da çırak olarak çalıştığı balıkçı dükkânında 200 TL’lik yevmiye meselesi yüzünden patronları ile tartışan 16 yaşındaki genç, kapatıldığı dükkanda 5 saat boyunca işkence gördü.

Afyonkarahisar’da çırak olarak çalıştığı balıkçı dükkânında 200 TL’lik yevmiye meselesi yüzünden patronları ile tartışan 16 yaşındaki genç, kapatıldığı dükkanda 5 saat boyunca işkence gördü. Sopa ve demir çubuklarla giysilerini soyduktan sonra feci şekilde darp edilen gencin vücudundaki yara izleri, Nazi kamplarındaki işkenceleri aratmadı.


Korkunç olay, Güvenevler mahallesindeki kapalı pazar yerinde meydana geldi. İddiaya göre, Şükrü Can K., (16) yevmiyeci olarak çalıştığı balıkçı dükkanın sahipleri Akif A., Ali S., ile telefonda konuşarak 200 TL’lik alacağını almak için anlaştığı şahısların dükkanına gitti. Ancak burada taraflar arasında alacak verecek meselesi yüzünden tartışma yaşanınca iş yeri sahipleri Şükrü Can K.’yı iş yerine kapatarak sopa ve demir çubuklar ile dövmeye başladılar. Şahıslar ardından gencin sadece iç çamaşırları kalacak şekilde kıyafetlerini de soyarak dövmeye devam ettiler. Genci yaklaşık 5 saat boyunca döven şahıslar Şükrü Can K.’ya işkence yaşattılar. Genç 5 saatin sonunda ise şahıslara yalvararak elini yüzünü yıkamak için tuvalete gitme bahanesi ile izin alınca bir fırsatını bularak dışarı kaçtı. Yoldan geçenlerden yardım isteyerek bir sitenin güvenlik görevlisine sığınan Şükrü Can K., ardından güvenlik görevlisinin haber vermesi ile olay yerine çağrılan 112 Acil servis ambulansı ile Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırıldı.



Şahıslar aranıyor


Gencin burada yapılan tetkiklerinde kafasında kırıklar, kolunda çatlak, sırtı başta olmak üzere vücudunun çeşitli yerlerinde sopa, demir çocuk ve yumruklara bağlı darp izleri olduğu belirlendi. Genç bir gün müşahede altında tutulduktan sonra taburcu edildi.


Gencin şikâyeti üzerine harekete geçen polis ekipleri şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Gencin müracaatı üzerine İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş Şube ve Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri 2 şüphelinin yakalanması için geniş çağlı bir soruşturma başlattı.



“Dinlene dinlene dövdüler, şimdi çalışamaz durumdayım”


Öldüresiye dayak yedikten sonra konuşmakta dahi zorluk çeken Şükrü Can K., başında geçenleri İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. Kendisinin dinlene dinlene dövdüklerini savunan Şükrü Can K., “Benim alacağım para vardı, önceden ben bu balıkçıların yanında çalışıyordum. Paramı alamadığım için işi bıraktım. Benim Pazartesi günü öğleden sonra aradılar. Ben onların yanına gittim yevmiyeci olarak paramı alacaktım, ama vermediler. Bir de üstüne dayak yedim. Beni kendi iş yerlerinin içinde dövdüler. Bir süre sonra ’elimi yüzümü yıkamaya çıkarır mısınız?’ dedim. Orada fırsatını buldum ve alış veriş merkezinin içindeki güvenliğin yanına kaçtım. Güvenlikten yardım istedim. Daha sonra ambulans geldi ve ben hastaneye gittim. Sonra karakola gittim, şikâyetçi oldum. Beni sopayla darp ettiler. Dinlene dinlene dövdüler. Vücudumda izler var, kolum çatlak, kafamda da dikişler var. Şimdi çalışamaz durumdayım. Durumum yok ve gelir kaynağım yok. Ben bu bana yaşatanların cezasını bulmasını istiyorum” diye konuştu.



“Böyle olacağını bilsem 200 liranın peşine düşmezdim”


Kendisinin 200 TL yüzünden darp edilmesinin yanında bir hırsızlıkla suçlanacağı yönünde tehdit edildiğini ifade eden Şükrü Can K., şunları söyledi:


“200 lira alacağım para vardı. Ben oraya hakkımı almak için gittim. Böyle yapacaklarını bilsem gitmezdim. 200 lira benim umuruma gelmezdi. Böyle olacağını bilsem 200 liranın peşine düşmezdim. Sözlü olarak da şiddete uğradım. Bana ‘eğer birine söylersen, benim arabamda 5 bin TL vardı. Onu çalmış derdim. 100 tane de şahit bulurum. Sen bir tane şahit bulmazsın’ dedi. Ben hastanede polise ifademde her şeyi doğru bir şekilde anlattım. Canımı aldılar beni linç ettiler.”



“Benim oğlum yediği dayaktan sonra insan kılığından çıkmış”


Gencin babası Özkan K., ise olayın şokunu halen yaşadıklarını ve çocuğunun yediği dayaktan sonra yürüyemez hale geldiğini kaydederek, “Ben 20 yıl balıkçı esnaflarının yanında çalıştım. Ama ben kimseye böyle bir şey yapmadım. Hiç kimsenin çoluğunu böyle dövemedim, zarar vermedim. Ben istiyorum başka kimsenin başına böyle bir şey gelmesin. Hakları neyse cezasını çeksinler. Benim oğlum da cezası varsa çeksin. Ama böyle değil. Benim oğlum yediği dayaktan sonra insan kılığından çıkmış” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Yapay zekanın bilinçsiz kullanımı güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerini artırıyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın sunduğu kolaylıkların yanında güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerine dikkat çekerek dijital okuryazarlığın önemine vurgu yaptı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirterek, bu teknolojinin bilinçsiz kullanımının çeşitli riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Yapay zekanın sanıldığı gibi yeni bir kavram olmadığını dile getiren Çakır, son dönemde artan kullanım alanlarıyla birlikte güvenlik ve mahremiyet konularının daha fazla gündeme geldiğini ifade etti. "Yapay zeka hayatımızın bir çok alanında var" Yapay zekanın uzun süredir hayatın içinde olduğunu anlatan Çakır, bu teknolojinin temel olarak veriler üzerinden karar verme sürecini yürüttüğünü belirterek, "Aslında yapay zeka çok iyi bir kavram gibi görünse de hayatımızda uzun bir süren beri aslında bulunmaktaydı. Son zamanlarda oldukça popüler hale geldi ve her alanda kullanılır hal almakta. Şimdi yapay zeka deyince şunu söyleyebiliriz. Yapay zeka bilgisayarların insanlardan öğrendikleri verilerle karar verme sürecidir. Bugün baktığın zaman telefonlarımızda, bankalarda, hastanelerde ve birçok alanda kullanılmakta" dedi. "Hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir" Yapay zekanın düşünme ve sorgulama yeteneğine sahip olmadığını vurgulayan Çakır, yanlış verilerle eğitilen sistemlerin ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Çakır, "Hayatımızın tabii ki bu kadar içine girmiş olan bir teknoloji ve hayatımıza getirdikleri kolaylıklar küçümsenemez bir gerçek ve her anda şu an yapay zeka kullanıyoruz. Ve gündemdeki aslında diğer bir soru da şu olabilir, güvenlik. Yani güvenlik riskleri nelerdir? Çünkü hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji her anda var olması güvenlik listenin de beraberinde getirmektedir. Yapay zeka düşünmez. Sorgulamaz. Sadece girdi olarak verilen verilerle sonuç üretir" ifadelerini kullandı. "Yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse zararlı sonuçlar doğurabilir" Yanlış veri ve dezenformasyonun yayılmasında yapay zekanın etkisine değinen Çakır, dijital okuryazarlığın bu noktada kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Çakır, "Bu kapsamda siz ne kadar yanlış bir veri verirseniz ve bu yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse o zaman kullanıcıya yanlış yönlendirmeler hatta zararlı sonuçlar doğurabilir. Yapay zekanın bu noktada okuryazarlığı çok önemli bir husus. Çünkü çok hızlı bir giriş yapmış oldu hayatımıza" şeklinde konuştu. "Kullanıcılar bilinçli yada bilinçsiz mahremiyet teşkil edecek verilerini verebiliyor" Yapay zekanın gerçekçi ama doğru olmayan içerikler üretebildiğine dikkat çeken Çakır, bu durumun dolandırıcılık ve mahremiyet ihlallerini artırdığını belirtti. Çakır, "Şimdi yapay zeka bir lafa çok gerçekçi. Ama tamamen yanlış haberler, görüntüler hatta ve hatta bu görüntülerle beraber sesleri de üretebilir hale geldi. Aynı zamanda yanlış bilgin yanında suç oranında da artış var. Yani dolandırıcılık faaliyetleri. Dolandırıcılık faaliyetlerinde işte birinin sesini veya görüntüsünü alıp bu görüntü, Deep Fake dediğimiz buradaki görüntü ve içerikleri kişinin yani bunu kullanan kişinin vermiş olduğu direktifler doğrultusunda üreterek insanlar kandırılabilip suça hatta suça yönlendirmede gerçekleştirebiliyor. Diğer bir husus da bu noktada mahremiyet. Yani kişiye ait, kişiye özel olan demek olan mahrumiyet kavramında kişisel verilerimizde izinsiz analiz edilebiliyor. Bunu bilinçli veya bilinçsiz şekilde kullanıcılarımız ne yazık ki mahremiyet teşkil edecek, sıkıntı oluşturabilecek alanlarda verilerini kişiler verebiliyor" şeklinde konuştu. "Manavdan iyi ürün için tavsiyede bile bulunabiliyor" Yapay zekanın tamamen tehlikeli olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Çakır, sağlık ve eğitim alanlarındaki olumlu uygulamalara dikkat çekti. Çakır, "Her gördüğünüz, duyduğunuz her şeye güvenmeyin. Tamamen tehlikeli diyemeyiz yapay zekaya. Neden? Çünkü iyi örnekleri yok mu? Çok iyi örnekleri var. Bunu nerede görüyoruz? Sağlıkta görüyoruz. Yani sağlıkta erken teşhis. Aynı zamanda eğitimde görüyoruz. Eğitimde çok güzel uygulamalar başladı. Kişiye özel öğrenme modelleri, yine yapay zeka tabanlı sistemlerle algoritmalar kullanılarak gerçekleştirmeye başladı. Yine engellilerle ilgili büyük kolaylıklar, sosyal hayatta yaşantımızda birtakım kolaylıklar yapay zeka ile gerçekleştirebiliyoruz. Hatta işte en büyük sıkıntımız bir manava gittiğiniz zaman işte bir meyve alacaksınız karpuz diyelim bunun bir görüntüsünü çekip sizin adınıza oradaki en iyi ürünü seçip size bir tavsiyede bulunabiliyor" ifadelerini kullandı. BEUN’de yapay zeka farkındalık etkinlikleri düzenleniyor Üniversite bünyesinde yapay zeka ve dijital güvenlik konusunda çalışmalar yürüttüklerini aktaran Çakır, farkındalık eğitimlerinin sürdüğünü belirtti. Çakır, "Üniversite olarak neler yapıyoruz? Üniversite, biz bünyesinde Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama Araştırma Merkezi olarak birçok etkinliğe imza atıyoruz. Başta Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer önderliğinde üniversitemizde birçok farkındalık eğitimleri, seminerler, ulusal kongreler düzenledik ve olabildiğince de sadece üniversite öğrencilerimize yönelik değil hem personellerimize hem de halkımıza yönelik programlarla bu farkındalığı, yapay zeka ve teknoloji kullanımı, özellikle dijital alandaki kullanımla ilgili halkımızı bilinçlendirme faaliyetlerine devam ediyoruz" dedi. Çakır, yapay zekanın kontrolsüz kullanımından kaçınılması gerektiğini vurgulayarak, özellikle gençlerin her işi yapay zekaya bırakma alışkanlığından vazgeçmesinin önemine dikkat çekti. Çakır, "Buradaki sorun aslında teknoloji ve yapay zeka değil, yine bunun kontrolsüz kullanımı. Okuryazarlık çok önemli bir kavram. Ve şu an görülüyor ki gençlerde de üniversitede biraz tabii ki öğretim üyesiyiz biz derslere giriyoruz. Derse girdiğimiz zaman şunu görüyoruz. Her şeyi yapay zekaya bırakma durumu var. Bu anlayıştan bir defa vazgeçmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
İstanbul Pendik’te Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği kazaya ilişkin sanığın yargılanmasına devam edildi Pendik’te 15 yaşındaki Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği, kazaya ilişkin ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenen sanık Ömer Faruk Ballı 2. kez hakim karşısına çıktı. Olay, 18 Mayıs’ta Kaynarca Mahallesi Erol Kaya Caddesi Tuzla istikametinde meydana geldi. 34 KAB 356 plakalı otomobilin sürücüsü Ömer Faruk Ballı (26), yolun karşısına geçmek isteyen Işıl Öykü Dinç’e çarptı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan müdahalelere rağmen Dinç olay yerinde hayatını kaybetti. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Ömer Faruk Ballı’nın (26) ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenmişti. Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinde bugün görülen davaya, tutuksuz sanık Ömer Faruk Ballı, hayatını kaybeden Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, baba Yunus Dinç, taraf avukatları ve Kadıköy’de öldürülen Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi katıldı. Işıl Öykü Dinç’in arkadaşları ve yakınları destek için duruşma salonu dışında bekledi. "Aracın çok hızlı olduğunu düşündüm" Tanık Mürvet Aydın, "Her iki tarafı da tanımıyorum, o gün pikniğe gitmiştik. Olay anını görmedik, kazadan sonra kızın yerde olduğunu gördük, beş dakika kimse gelmedi. Beş dakika sonra polisler geldi. Polis nabzına dokundu kızın öldüğünü biz doktor hemşire var mı diye bağırdık, bir kız veteriner olduğunu söyledi tekrar nabzını baktı. Öldüğünü söyledi. Çarpma sesi çok yüksekti, bu yüzden aracın çok hızlı olduğunu düşündüm ancak görmedim" şeklinde konuştu. "Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" Tanık Remzi Özdemir, "Ben sahilde yürüyüş yapıyordum. Işıklarda bir çarpma sesi duydum, kafamı çevirdiğimde birisinin uçtuğunu gördüm, hemen telefonumu çıkarıp 112’yi aradım. İlk başta bir kaç kişi vardı sonra kalabalıklaştı. Doktor yokmu, ilk yardım bilen birisi yok mu diye bakındık, kimse olmayınca ambulansı bekledik. 12-13 dk sonra ambulans geldi. Aracın çok hızlı olduğunu çarptığı nokta ile savrulduğu nokta ile arasındaki mesafeden anladım. Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" ifadelerini kullandı. "Polis nabzına baktı ölmüş dediler" Tanık Yıldız Pınarbaşı, "O gün biz orada piknik yapıyorduk. Büyük bir gürültü duyduk. Motor arabaya çarptı sandık çünkü çok büyük bir ses geldi. Sonra baktık çocuk orada yatıyordu. Polis nabzına baktı ölmüş dediler. Ben kaza anını görmedim. Arabalar birbirine çarptı zannettik çünkü o kadar yüksek bir ses geldi" dedi. Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, şikayetinin devam ettiğini ifade ederek, sanığın tutuklu yargılanmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, olay yeri ile çevresinin fotoğraf ve video kayıtları alınarak trafik bilirkişisince kroki çizilmesi için yazı yazılmasına ve Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu aldırılmasına karar verdi. Hakim, olaya müdahale eden polis memurlarının tespit edilerek bir sonraki celse beyanlarının alınmasına hükmetti. Duruşma, 17 Nisan’a ertelendi.