EĞİTİM - 31 Ekim 2023 Salı 14:34

Gösteri grubundan öğretmeni tarafından çıkarılan çocuğun babası İHA’ya konuştu

A
A
A

Afyonkarahisar’da bir ilkokulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için hazırlanan gösteride 24 kişilik sınıfta, dikkat eksikliği olduğu gerekçesi ile öğretmeni tarafından gösteri gurubundan çıkarılıp köşede bekletilen çocuğu babası olaya, “Keşke öğretmenimiz orada biraz daha düşünseydi, keşke öğretmen çocuğu sıradan çıkaracağına eline bir tane bayrak verseydi, çocuk da onu sallasaydı. Devlet bu konuda en büyük cezayı verecektir” sözleri ile tepki gösterdi.

Olay, kent merkezindeki Atatürk İlkokulunda yaşandı. Geçtiğimiz hafta sonu kutlanan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ilkokul 4/İ sınıfı öğrencileri tarafından hazırlanan gösteride vicdanları yaralayan bir görüntü ortaya çıktı. İddiaya göre, sınıf öğretmeni Ş.Ş., öncülüğünde 24 kişilik sınıf tarafından gösteri hazırlandı. Çocuklar üzerinde Atatürk fotoğrafı ve Türk bayraklarının oldukları tişörtler ile sahneye çıktı. Gösterinin başlayacağı anda ise sınıf öğretmeni Ş.Ş., dikkat eksikliği (disleksi) olduğu ve hareketleri yapamadığını öne sürdüğü M.E.T.’yi gruptan ayırıp merdiven girişindeki kısma götürdü. Daha sonra çalan müzik eşliğinde sınıf gösterisini sundu. Bu sırada adeta ötekileştirilerek sınıftan ayrılan M.E.T., ise ellerini önüne bağlayıp, üzgün bakışlarla gösteri sunup katılımcıların alkışladığı arkadaşlarını izlemekle yetindi.

“Bu ülkemizin kanayan bir yarası”

Olayın ardından öğretmen ile ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından inceleme başlatılırken, küçük çocuğun babası Hakan Dilek olayı gündeme taşıyan İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuştu. Öğretmenin bu konuda daha fazla duyarlı olması gerektiğine dikkat çeken Dilek, “Kötü bir şey demeyelim, ama bu ülkemizin kanayan bir yarası ve ne yazık ki bizim çocuğumuza denk geldi. Cumhuriyet’in kurulduğu, 100’ncü yılın kutlandığı ve Atatürk’ün isminin verildiği bir okulda bu tür bir olayın olması yakışmadı. Keşke öğretmenimiz orada biraz daha düşünseydi, biz neden öğretmen diyoruz? Eğitmen olduğu için bu işin öngöreni olduğu için öğretmen diyoruz. Keşke öğretmen çocuğu sıradan çıkaracağına eline bir tane bayrak verseydi, çocuk da onu sallasaydı. Bunu yapsaydı ama demek ki öğretmen bunu ilk anda öngöremedi. Yapacak bir şey yok” diye konuştu.

“Öğretmen olayı provokasyon olarak WhatsAap’a yazdı”

Kendilerinin olay medyaya yansımadan önce öğretmen ile konuşmaya çalıştıklarını, ancak bunda başarılı olamadıklarını ifade eden Dilek açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Öğretmenimizle konuşmak istedik, aynı gün ama ‘ben size cevap veremem, bu konuyla ilgili okula gelin, okulda görüşelim ve program bitti’ dedi. Bunun arkasından velilerinde olduğu guruba ‘benim için önemli bir toplantı var, yaptığımız programla ilgili bir provokasyon söz konusu, sizin desteğinize ihtiyacım var’ diye yazdı. Ben çok üzüldüm bu duruma.”

“Devlette bu konuda en büyük cezayı verecektir”

Dilek, kendisinde bir gazeteci olmasına karşı olayı kendi yerel gazetesinde gündeme getirmek yerine önce öğretmenle konuşmak istediğini, fakat bunda başarılı olamadığını yenileyen Dilek, olayı İHA’dan okuduğunu kaydetti. Dilek, “Ben de bir gazeteciyim, bunu haber yapmak istesem kendimde haber yapardım, ama olayı olduğu gün okul müdürü ve İl Milli Eğitim Müdürüne taşıdım. Ertesi günde okulun kapalı olmasından dolayı konuşmadık. Ben de durumu İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) yaptığı haberden öğrendim. Devlette bir devamlılık esastır. Devlet de bu konuda en büyük cezayı verecektir. Valimiz Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı hakikate bir anne olarak bu konuyu çok önemsedi. Biz konuda kırılganlık olmasın diye çok uğraşıyoruz, ama dedikodular ve ilgisiz sendikalar açıklama yaptıkça ister istemez bizi tahrik ediyorlar. Bu konuda insanların biraz daha duyarlı olması gerekiyor” dedi.

Gökten Ceylan

 

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.