GENEL - 18 Mart 2020 Çarşamba 13:49

Ağrı’da halk otobüslerinde korona virüsü önlemleri

A
A
A
Ağrı’da halk otobüslerinde korona virüsü önlemleri

Ağrı Belediyesine bağlı halk otobüslerinde otobüs şoförleri dünyayı etkisi altına alan korona virüsüne karşı tedbir almak amacıyla yolculara kolonya tutuyor.

Ağrı Belediyesine bağlı halk otobüslerinde otobüs şoförleri dünyayı etkisi altına alan korona virüsüne karşı tedbir almak amacıyla yolculara kolonya tutuyor.


İlk defa Çin’de ortaya çıkarak dünyanın bütün ülkelerine hızla yayılan korona virüsüyle ilgili önlemler almaya başlayan Ağrı Belediyesi, bu kapsamda önlemler almak amacıyla toplu taşıma araçlarında dezenfekte çalışmalarının yanı sıra otobüs şoförleri hijyeni sağlamak ve virüse karşı tedbir almak amacıyla otobüslerin içerisine temizlik ürünleri bulundurarak yolculara kolonya ikramında bulunuyor.


Ağrı Belediyesi olarak hijyen sağlamak amacıyla her akşam araçlarını dezenfekte ederek gerekli önlemleri aldıklarını ifade eden halk otobüsü şoförü Doğan Aydemir, "Ağrı Belediyesi olarak yolcularımıza kolonya tutuyoruz. Araçlarımız sürekli dezenfekte ediliyor. Her akşam gereken önlemleri alıyoruz. Hizmette sınır yok bizde. Belediye olarak her türlü desteği veriyoruz. Ayrıca yolcu olsun, yakını olsun, hastamız olsun acil durumda hastanelere yetiştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye kompozit üssü olacak Dünyada ‘çağın malzemesi’ olarak adlandırılan kompozitte Türkiye atağa kalktı. Hedef, Türkiye’yi kompozit üssü haline getirmek. Türkiye’de yaklaşık 3 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip kompozit sektörü, 5 yıl içinde 7 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmayı hedefliyor. Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı Barış Pakiş, "Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip” diye konuştu. Pakiş, ‘çağın malzemesi’ olarak nitelendirilen kompozitin, havacılıktan savunma sanayine, otomotivden tekne üretimine, yapı malzemelerinden tarıma, enerji sektöründen altyapı çalışmalarına, gıda depolamadan banyo malzemelerine kadar onlarca sektörde kullanıldığına dikkat çekerek, "Türkiye ’kompozit konusunda dünyada öne çıkan ülkeler arasında. Hafif ve mukavemeti yüksek bir ürün. Bu sayede, kullanılan tüm sektörler için büyük avantajlar sağlıyor. Yanmaz ürün de üretilebiliyor, görselliği yüksek ürün de. Dünya çapında birçok üretim alanında kompozit ürünlere olan talep hızla artıyor. Uçaklar, otomobiller bu ürünle hafifleyip, daha az yakıt harcarken savunma sanayinde çok kritik bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Gelecekte hidrojen depolama kısmında da karşımıza çıkacak en önemli malzemeler arasında kompozit yer alıyor. Bu malzeme Türkiye’de de ciddi şekilde kullanılıp, üretiliyor. Kompozit pazarında Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, Çin ve Brezilya güçlü konumda. Tüm dünyada global kompozit pazarının, 2026 yılında yüzde 7,5 büyüyerek 126,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin bu ticaretten aldığı pay ise yüzde 1 ile 1,5 arasında değişiyor. Biz, bu pastadan daha fazla pay almak istiyoruz. Bizim hedefimiz, Türkiye’yi bir ‘kompozit üssü’ haline getirmek. Aslında bu ortama da sahibiz. İlgili bakanlıklarımız da kompozit sektörüne ciddi şekilde eğilmiş durumda. Kompozit konusunda iki ana ham madde var ve Türkiye olarak bunlara sahibiz. Bunları işleyecek yerli-yabancı üretici şirketlerimiz de var. Tüm bunlar birleşince ‘neden daha iyi noktalara gelmeyelim?’ diyoruz. Kompozitte elde edilecek başarılar, ülkemizin ihracatını direkt olarak etkileyecektir. Çünkü, kompozitten elde edilen ürünler yüksek katma değere sahip. Bu da ihracatımızın hızlı bir şekilde artmasına yardımcı olacak. Sektörümüz, üretim teknolojileri bakımından da çok iyi noktalarda. Aynı zamanda ülkemizin istihdamına da ciddi katkı sunuyoruz. Türk kompozit endüstrisinin uluslararası buluşma noktası olması hedefiyle 10-12 Ekim 2024 tarihleri arasında ‘Meet4Composite’ fuarı düzenlenecek. Gelecek 5 yıl içinde sektörümüzün büyüklüğünü 7 milyar dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara Yaşlı Destek Programı’na başvurular başladı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak projelerin değerlendirileceği Yaşlı Destek Programı’na (YADES 2024) başvuruların başladığını belirterek, bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdıklarını bildirdi. Göktaş, yaşlı nüfus oranının yüzde 10,2’ye yükseldiği Türkiye’de, bakanlığının yaşlılara sunulan hizmetlerin sayısının artırılması ve ihtiyaçlara göre çeşitlendirilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Göktaş, “Bu kapsamda bakanlığımızca aile temelli aktif ve sağlıklı yaşlanmanın desteklenmesi politikasını YADES programıyla sürdürüyoruz. Yaşlılarımıza yönelik hizmetlerin sunumunda kurum bakımı hizmetleri yanında, evde bakım, gündüz bakım gibi koruyucu önleyici alternatif hizmet modellerini de yaygınlaştırıyoruz. Ayrıca yaşlılar ve yakınlarının öncelikli tercihi olan gündüz bakım ve evde bakım destek hizmetlerinin geliştirilmesi için projeler yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı. “Bu yıl 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık” Bakan Göktaş, 2016’da uygulanmaya başlanan ve genel bütçeden aktarılan kaynakla sürdürülen YADES ile yerel dinamikleri harekete geçirerek, yaşlılık alanında farkındalık oluşturmayı, yaşlıların ev ortamlarında ve sosyal hayata katılımlarının desteklenmesini amaçladıklarını belirterek, şunları kaydetti: “65 yaş üstü vatandaşlarımızın korunması ve desteklenmesiyle bakım desteği ve psikososyal desteğe ihtiyacı olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli bakımlarının yapılarak yaşamlarının kolaylaştırılmasını sağlamak üzere, 8 yılda toplam 45 milyon TL finansman desteği sağladık. Bu kapsamda 8 yılda 42 belediyede yürütülen 74 projeyle 87 bin 987 hanede 128 bin 691 yaşlıya ulaştık. Yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak yeni projelerin değerlendirileceği YADES 2024 başvuruları ise başladı. Bakanlığımızca bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık.” Proje teklifleri 3 Haziran’a kadar valiliklere teslim edilecek YADES 2024 programı kapsamında ayrılan ödeneğin bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslar kapsamında belediyelerin hazırlayacakları ve valiliklerce teklif edilecek projeler için kullandırılacağını kaydeden Göktaş, belediyelerce hazırlanacak projelerin sürelerinin bir yıl olacağını, onaylanan projelerin, belediyeler tarafından uygulanacağını ve denetimlerin ise valilikler aracılığıyla yürütüleceğini ifade etti. Bakan Göktaş, programa başvuracak belediyelerin hazırlayacakları proje tekliflerini, en geç 3 Haziran saat 17.00’ye kadar valiliklere teslim etmesi gerektiğini bildirdi.
Sivas Güneş çarpması olarak düşünülüyor, asıl tehlike fark edilmiyor İlkbahar’ın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış devam ediyor. İnsanların hayatını kaybetmesine sebep olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), İç Anadolu Bölgesi’nde hızla yayılıyor. Kene ısırıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Numune Hastanesi’nde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, “Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor” dedi. Baharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) virüsüne sebep olan kene ısırığı vakaları görülmeye başlandı. Kırsal kesimlerde daha sık rastlanan ve tedavi olunmadığında ölüme neden olabilen kene ısırığı hakkında uzmanlar sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Hastalığın belirtilerini sıralayan uzmanlar, belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneriyor. Sivas Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları bölümünde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, KKKA virüsüne ilişkin bilgiler verdi. Virüsü taşıyan kenelere Sivas ve çevresinde çok sık rastlandığını ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Çok çeşitli kene türleri var ama bizim bölgemizde endemi oluşturan Kırım Kongo bulaşına sebep olan Hyalomma burada daha ön planda. Keneler yaklaşık 20 civarında hastalık bulaştırma potansiyeline sahip. Bunun başında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) geliyor. Kırım Kongo bulaşı, kenelerin insanları ısırmasıyla oluşuyor. Hayvanlarda ise belirti vermeden sessiz enfeksiyon şeklinde seyredebiliyor. Kasaplarda da kesim sırasında bulaş söz konusu olabiliyor” dedi. “Temas riskini azaltmak gerekiyor” Vücutta kene görülmesi halinde yapılması gerekenleri anlatan Murtaza Öz, “Keneyi çok ürkütmemek lazım. Üzerine kolonya dökülmesi ve yakma gibi şeyler yapılmamalı. İlk yapılması gerek bir sağlık kuruluşuna gitmek. Çıkarıldıktan sonra o bölge bol sabunlu su ile yıkanmalı ve alkol ile dezenfekte edilmeli. Özellikle kene teması için risk faktörü taşıyan tarım ile uğraşan insanlar uzun kollu ve açık renkli giyişiler giyebilir. Pantolonu çizmenin veya çorabın içine geçirebilir. Temas riskini azaltmak gerekiyor” şeklinde konuştu. Güneş çarpması değil kene ısırığı Hastaların bir kısmının kene ısırığını fark etmediğini ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Kene ısırığını fark edenler de genellikle duş aldıklarında fark edebiliyor. Hastalarımız rutin tarama yapmıyor. Bunun dışında hasta bağ, bahçeden geldikten sonra özellikle güneş çarpması olduğunu ifade ediyor. ‘Beni güneş çarptı’ diyor, keneyi fark etmiyor. Bulantı, kusma, baş ağrısı gibi şikâyetler başlıyor. Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor. Bu da sıkıntılı bir durum. Güneş çarpması diyerek hastalığın hem ilerlemesine neden oluyor hem de tedavinin gecikmesine neden oluyor” ifadelerine yer verdi.