POLİTİKA - 23 Nisan 2012 Pazartesi 16:18

MECLİS`TE 23 NİSAN ÖZEL OTURUMU

A
A
A
MECLİS`TE 23 NİSAN ÖZEL OTURUMU

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, millet egemenliğini yanlış yorumlayarak, kişisel heves ve hedeflerine meşruluk kılıfı geçirmeye uğraşanların, dünün mana ve öneminden kendi hisselerine düşen payı almakta direnenlerin, küresel plan ve senaryolara sözcülük yapanların Meclis`in muhterem hatıralarından ders çıkarması gerektiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Genel Kurulu`nda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM`nin kuruluşunun 92. yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen özel gündemli toplantıda bir konuşma yaptı. Bahçeli, "Üyesi olmaktan gurur duyduğumuz ve bağrında şerefle millet vekaletini taşıdığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin 92. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz ve hayranlıkla idrak ediyoruz" dedi.
Bahçeli, iftihar edilecek bir adanmışlığa eşlik eden derin manevi hassasiyet içerisinde, bir Cuma günü dualarla, kurbanlarla, Kur`an-ı Kerim ve Buhar-i Şerif tilavetleriyle açılan Büyük Millet Meclisi`nin, Türk milletinin 20`nci yüzyıldaki en önemli adımı ve eseri olduğunu söyledi. Bahçeli, sömürgeci güçlerin mütecaviz eğilimleri, acımasız davranışları, kanlı saldırıları, cinayetleri ve insanlıkla zerre kadar bağdaşmayan niyetlerinin, Büyük Millet Meclisi`nin heybeti ve haşmeti karşısında gerilediğine
dikkati çekti. Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin her şeyden evvel, bağımsızlığa duyulan bağlılığın, esarete gösterilen tepkinin ve millet egemenliğine karşı vazgeçilmez sadakatin adı ve tanımı olduğunu anlattı.
"MİLLET İRADESİNİN REHBERLİОİYLE `ZAFER ŞAKAОI` İZMİR`DE SÖKTÜ"
23 Nisan 1920 tarihinin, Ankara`nın çorak ve bataklık yaylasında yeni bir umudun, yeni bir başlangıcın ve yeniden ayağa kalkışın müjdesi ve emperyalizmin vatan topraklarında barınmayacağının kararlılık duyurusu olduğunu belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Büyük Millet Meclisi bir yanda cepheleri yönetirken, öte yanda bağımsız ve onurlu yaşamanın esaslarını belirlemiş, bu uğurda ne gerekiyorsa da yapmıştır. Bu mecliste milli vicdanın geleceğe ait bütün arzu ve beklentileri bir araya gelmiş, Cumhuriyetimiz bu ortam içinde yeşermiş ve filizlenmiştir. Aynı anda, hem savaşan, hem de meşruiyet çizgisinden ayrılmayarak demokrasiyi kendisine pusula ve millet iradesini tek güç kaynağı olarak tayin eden böylesi demokratik müessese yapısına, o zamanki şartlar
altında tesadüf etmek bir-iki istisna dışında neredeyse imkansızdır. En karanlık günlerde, sarsılmak ve zaafa düşmek üzere olan milli iman buradaki inanç ve iddiayla canlanmış, nihayetinde de Ulus`taki taş binada somutlaşan millet iradesinin rehberliğiyle zafer şafağı İzmir`de sökmüştür."
"MECLİSİN MUHTEREM HATIRALARINDAN DERS ÇIKARILMALI"
"Zalimler, hainler, işbirlikçiler ve işgalciler ülkemizden kovuluncaya kadar, Büyük Millet Meclisi teyakkuz halini korumuş ve kutsallarımıza musallat olanlara karşı göğsünü siper etmiştir" diyen Bahçeli, mütevazı, yarı karanlık, dar bir bina ve salonda, milleti hedefine alan tarihin en ağır felaketi, zulmü, baskısı, tahakkümü, esirlik ve aşağılık duygusunun parlak bir karşı koyuşla etkisiz hale getirildiğini söyledi. Tarihin, Gazi Meclisin muhterem ve hayranlık uyandıran ulvi vasfını her fırsatta
göstereceğini ve milli yüreklerin her şart altında bunu hayırla yad edeceğini anlatan Bahçeli, "Bu itibarla sahibi olduğumuz bu milli değerin sırrına ve manasına her anlamda nüfuz etmek ve samimiyetle de yüceltmek hepimizin en temel görevleri arasında olduğu gibi, aynı zamanda da milli bir vecibesidir. Egemenliğin yegane ve mutlak sahibi Türk milletinin temsilcileri olarak, sorumluluklarımızın farkında olmalıyız ve üstlendiğimiz milli vazifeyi yıpratmadan ve yaralamadan ileriye taşımalıyız" diye konuştu.
Bahçeli, millet egemenliğini yanlış yorumlayarak, kişisel heves ve hedeflerine meşruluk kılıfı geçirmeye uğraşanların, dünün mana ve öneminden kendi hisselerine düşen payı almakta direnenlerin, küresel plan ve senaryolara sözcülük yapanların Meclisin muhterem hatıralarından ders çıkarması gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, konuşmasında şunları kaydetti:
"Dün vatanımızı tasfiyeyle uğraşan sömürgeciliğin icra memurlarına bugün dayanak ve destek olarak, komşu coğrafyaların kaos ve karmaşaya girmesini ısrarla arzulayanlar ve Batı`nın bölünme senaryolarını Müslüman alemine kabul ettirmeye çalışanlar elbette iyi niyetli ve dürüst olmayanlardır. Türk milletini cephelerde yenemeyenlere, birliğini gizli anlaşmalarla bozamayanlara ve bu coğrafyadaki mevcudiyetini ne yaptılarsa yok edemeyenlere, bugün güvenip teslim olmak kısa vadede muhataplarının iktidarlarını
güvenceye alsa da, uzun vadede ortaya çıkacak vebalden asla kurtaramayacaktır. Kardeşlik bağlarımızı koparmak isteyenlere verilen her taviz, millet hakimiyetini zedelemeye dönük her boyun eğme, tarihimizi çarpıtmaya cüret edenlere gösterilen her müsamaha eninde sonunda yıkımı ve çözülmeyi sağlayacaktır ki, buna bizim izin vermemiz, göz yummamız asla söz konusu olmayacaktır."
Bahçeli, Türk milletinin tam 92 yıl önce `demokraside` karar kıldığını, iradesinin her şeyin önünde ve üstünde olduğunu haykırdığını ve bunun dışındaki her yol ve tercihe kapalı olduğunu açıklıkla ispatladığını anlattı. Bahçeli, bu nedenle ihtilal girişimlerinin, darbe düşünceleri veya demokrasinin anlamını bulanıklaştıracak fikie`fctün arzu ve beklentileri birr ve siyaset uygulamalarının Gazi Meclisin birikim ve kazanımlarına saygısızlık, tahammülsüzlük ve inkarcılık anlamına geleceğine dikkati çekti.
"TBMM`Yİ GASP EDECEK VE VARLIОINI ORTADAN KALDIRACAK TAVIR VE YÖNELİŞLER MASUM GÖRÜLEMEZ"
Bahçeli, geçmişin olağanüstü şartlarında bile, açık ve çalışır bir vaziyette bulunan TBMM`nin, ruhunu incitecek, yetkilerini gasp edecek ve varlığını ortadan kaldıracak tavır ve yönelişleri masum görmenin hiçbir şart altında düşünülemeyeceğini söyledi. Bahçeli, "Demokrasinin geriye gitmesi, yap boz tahtasına çevrilmesi, sivil ve askeri zorlamalarla aşındırılması en başta büyük milletimizin emanetine aykırılık teşkil edecektir. Bu haliyle demokrasiyi kökleştirmek, derinlik kazandırarak teminat altına
almak büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Bunun için de, ilk defa sivil nitelikli yeni bir anayasa yapım süreci önemlidir ve sonuca ermesi bizim açımızdan elzemdir" şeklinde konuştu.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"TBMM`nin değerli başkanının, kararlı, samimi ve gayretli çalışmalarıyla yürüyen Anayasa Uzlaşma Komisyonu, temsil edilen partilerin oy oranlarına bakılmaksızın verilecek katkı ve çabayla amacına ulaşmalıdır. Türk milleti hak ettiği yeni anayasaya, gelecek yıl kutlayacağımız TBMM`nin 93`üncü yıldönümüne kadar mutlaka kavuşmalı ve artık bu konu etrafında yapılan tartışmalar da uzlaşmayla ve olgunlukla bitirilmelidir. Önümüzdeki tarihi fırsat şahsi ve ideolojik çekişmelere kurban edilmemeli, siyasi hırslar
belirlenen ilkelerin önüne geçmemelidir. Parti olarak biz bu sürecin olumlu bir şekilde yürümesi ve yeni bir anayasa hazırlanması konusunda elimizi taşın altına koymaya varız ve bunda da son derece kararlıyız."
"TBMM, MİLLETİN BÜTÜNÜYLE BİRLİKTE YAŞAMASININ TEMİNATI VE GÜVENCESİDİR"
Bahçeli, aynı dili konuşan, aynı geleneklere ve inançlara göre yaşayan, ortak çıkarları ve bu çıkarlara bağlı ortak gayeleri olan büyük bir aile olarak bin yıldır dimdik ayakta olunduğunu ve olmaya da devam edileceğini söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin milletin bütünüyle birlikte yaşamasının teminatı ve güvencesi olduğunu anlatan Bahçeli, "Meclisin mukaddes ruhunu bölünmeye ve ayrılmaya alet etmeyi aklından geçirenlere hatırlatırım ki, yanlış hesap yine buradaki büyük millet kuvvetinden
dönecektir" dedi.
Milletin vicdan ve dimağının bölünmeye geçit vermeyeceğine dikkati çeken Bahçeli, sözde kimlik arayışında olanların aradıkları ortam ve zemini bulamayacağını belirtti. Bahçeli, kavgayla değil barışla, çatışmayla değil uzlaşmayla, küslükle değil kucaklaşmayla, fitneyle değil kavuşmayla her meselenin üstesinden gelineceğin ve her mihnetin dün olduğu gibi bugünde aşılacağını bildirdi. Bahçeli, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Milletimizin egemenlik yetkilerini doğrudan doğruya eline aldığı 23 Nisan tarihi, aynı zamanda sevgili çocuklarımız için de Bayram olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle bütün çocuklarımızın Bayramını kutluyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, egemenliğin aziz milletimiz tarafından kullanılmaya başlandığı 23 Nisan 1920 tarihinin 92`nci yıldönümünün yeni bir doğruluşa aracılık etmesini temenni ee`fctün arzu ve beklentileri birdiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi`ni bize emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, tüm kurucu kahramanları ve vatanımızın selameti için canlarını seve seve ortaya koyan muhterem şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun, kabirleri nur dolsun."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’deki yaklaşık 900 bin dolarlık gasp zanlıları Adana’da yakalandı Mersin’de bir gıda işletmesinde 800 bin dolar ile 400 bin TL’nin çalındığı gasp olayı, polis ekiplerinin hızlı ve koordineli çalışmasıyla kısa sürede aydınlatıldı. Biri iş yeri çalışanı 3 şüpheli, Mersin ve Adana polisinin film sahnelerini aratmayan ortak operasyonuyla çaldıkları paralarla birlikte kıskıvrak yakalandı. İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Mersin’deki bir gıda firmasında çalışan iş yeri çalışanları, maskeli ve silahlı iki kişinin baskın düzenleyip kendilerini plastik kelepçeyle bağladığını, kasadaki 800 bin dolar ile 400 bin TL’yi alarak kaçtıklarını bildirdi. İhbar üzerine Mersin polisi geniş çaplı bir çalışma başlattı. Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, güvenlik kameralarını titizlikle inceleyerek şüphelilerin kimliklerini belirledi. Olayın E.K.K. ve A.Ş. tarafından gerçekleştirdiği, zanlıların kiralık bir araçla Mersin’den ayrıldığı tespit edildi. Bunun üzerine Adana İl Emniyeti ile koordinasyon sağlandı. Yapılan takip sonucu şüphelilerin Adana’da bir mola tesisi yanında bulunan akaryakıt istasyonunda oldukları belirlendi ve ortak operasyon için düğmeye basıldı. Film sahnelerini aratmayan operasyonla iki zanlı kaçamadan gözaltına alındı. Araçta ve üzerlerinde yapılan aramada olayda kullanıldığı değerlendirilen silah ile gasp edilen 801 bin 153 dolar, 1340 Euro ve 462 bin 395 TL ele geçirildi. Paranın henüz paylaşılmadan bulunması dikkat çekti. Soruşturmayı derinleştiren ekipler, olayın içerden destekle planlandığını tespit etti. Gasp sırasında mağdur gibi davranan iş yeri çalışanı M.S.A.’nın, soygunu iki zanlıyla birlikte organize ettiği belirlendi. 3 şüpheli hakkında ’nitelikli yağma’ suçundan yürütülen tahkikatın tamamlandığı, zanlıların adliyeye sevk edileceği bildirildi.
İstanbul FIBA Genel Sekreteri Andreas Zagklis, NBA Avrupa için tarih verdi Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) Genel Sekreteri Andreas Zagklis, "NBA Avrupa için Ekim 2027’nin gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyorum" açıklamasını yaptı. Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) Genel Sekreteri Andreas Zagklis, çevrimiçi bir basın toplantısında uluslararası medya mensuplarıyla bir araya geldi. NBA Avrupa projesi hakkında konuşan Zagklis, "NBA Avrupa projesi konusunda hiçbir şüphem yok. Bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum ve buna inanıyorum. Elbette NBA’den ve FIBA Merkez Kurulu’ndan onaylar almamız gerekiyor ancak Ekim 2027’nin gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyorum. Doha 2027 Dünya Kupası’nda yapacağımız kapanışın ardından Avrupa kulüp basketbolu manzarasını olumlu yönde değiştirecek yeni bir projeye geçiş için bu ideal bir zaman olacak" ifadelerini kullandı. Zagklis, projenin sadece üst seviye ligden ibaret olmadığını, Basketbol Şampiyonlar Ligi (BCL) ve sezon sonu düzenlenecek eleme turnuvasının büyük rol oynayacağını belirterek şunları söyledi: "Eleme turnuvası bizim işimizin bir parçası ve BCL ile bağlantılı. FIBA olarak bu turnuvayı ekosistemde tanıtıyor ve temsil ediyoruz. Burada sıralama unsurlarını, yerel liglerin başarılarını ve Avrupa’da kulüplerin elde ettiği sonuçları göreceğiz. Yalnızca Avrupa spor modeline uygun bir sistem oluşturmak için değil; ikinci seviye lig olan örneğin BCL aracılığıyla ve buna paralel olarak sezon sonu yapılacak bir eleme turnuvasıyla Avrupa’nın en üst ligine takım çıkarabileceğimiz bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz. FIBA görüşmelerde yalnızca milli takımları veya ulusal federasyonları temsil etmiyor; FIBA aynı zamanda yerel ligleri temsil ediyor ve yerel ligler yalnızca Avrupa’da değil, dünya genelinde basketbolun dokusunun çok önemli bir parçasıdır." "Bu bir NBA organizasyonu değil; NBA ve FIBA ortaklığı" Zagklis, kurulacak ligin ’NBA’nin bir projesi’ olarak tanımlanmasına karşı çıktı ve şunları söyledi: "Bu bir NBA organizasyonu değil, çünkü FIBA da bunun bir parçası olacak. Eğer buna NBA-FIBA ortak yarışması demek isterseniz buna katılabilirim. Turnuva büyük ölçüde NBA’den gelen uzmanlar tarafından işletilecek, elbette, ancak insanların rolünün sadece organizasyonlara onay vermek olmadığını vurgulamak istiyorum. FIBA’nın rolü organizasyon yürütmektir ve FIBA 1950’lerden bu yana kulüp organizasyonları düzenlemektedir." "Görevimiz basketbola yapılacak yatırımlara dönüşmesini sağlamak" Zagklis, FIBA’nın en önemli sorumluluklarından birinin kulüplere en üst seviyeye erişim imkanı tanımak olduğunu ifade ederek, "Lig erişimini güvence altına almak, ekosistemin bekçileri olarak bizim görevimiz. Lig erişimi demek, her yıl en üst seviyede oynama fırsatına sahip olmak demektir. Artık ‘bir kez çıkarsın, sonra eski seviyene geri dönmek zorunda kalırsın’ dönemi bitmeli. Başarılı olan yerel lig kulüplerinin her sezon en üst seviyeye yükselme hakkı bulunmalı. Bu model Avrupa genelindeki yüzlerce kulüp için zirveye giden açık ve net bir yol sunuyor. Bizim görevimiz bu umudu sağlamak ve bunun basketbola yapılacak yatırımlara dönüşmesini sağlamak" şeklinde konuştu. Zagklis: "FIBA’nın rolü herkesi bir araya getirmektir" FIBA, yönetici kurum olarak herkesi bir araya getirme sorumluluğunu unutmadığını vurgularken, FIBA Genel Sekreteri Andreas Zagklis EuroLeague ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Zagklis, Euroleague’in çatı şirketi ECA ile yaptıkları görüşmelerin olumlu ilerlediğini belirterek, 2022-2023 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague takvimi ile milli takım pencereleri arasında çakışma olmamasının bir ilerleme olarak görüldüğünü ifade etti ve "Elbette tamamen memnun değiliz, ancak bu ileri doğru atılmış bir adımdır" dedi. Zagklis, FIBA’nın perspektifinde ’Euroleague takımı’ diye bir kavram olmadığını, Euroleague’de yer alan kulüpler de dahil olmak üzere tüm takımların FIBA’nın takımları olduğunu söyledi. Bu kulüplerin sahiplerinin veya ortak sahiplerinin ECA bünyesinde bulunmasının bu durumu değiştirmediğini belirterek, "Onlara çok önem veriyoruz. Rol sahibi olmalarına, güçlü bir pozisyonları olmasına, para kazanmalarına çok önem veriyoruz ki bu geçmişte her zaman böyle olmadı. Bu belki de sorunun kalbindeki mesele" dedi. Bu nedenle uzun süredir Euroleague kulüplerini diyaloğa davet ettiklerini söyleyen Zagklis, 27 Mayıs tarihinde 10 yıl aradan sonra tüm kulüplerin ilk kez FIBA’nın evine geldiklerini ve onlar için tarihlerinden geçen bir yolculuk hazırladıklarını belirtti. Zagklis, "Tarihleri bu evden geçiyor ve biz onlara büyük saygı duyuyoruz; tıpkı ECA’nın liderliğine duyduğumuz gibi. Kişisel düzeyde ilişkilerimiz çok saygılı ve çok iyi" diyerek ilişkilerin olumlu yönde geliştiğini ifade etti. Zagklis, Euroleague ile iş birliği yapmayı umduklarını dile getirerek, "Ben çözüm bulmak için sonuna kadar uğraşmayı tercih ederim; bu naif görünmek olsa bile. Çünkü FIBA’nın rolü herkesi bir araya getirmektir" dedi. Ayrıca, FIBA’nın büyük kurumsal ortağının böyle bir girişime adım attığı bir dönemde bu sürecin parçası olması gerektiğini vurguladı. Bu girişimin Euroleague’e karşı olmadığı konusunda çok net konuşan Zagklis, yıllarca kopuk olan ilişkileri yeniden onarmayı başardıklarını, kulüplerle bağları yeniden kurduklarını ve tamamen tatmin olmasalar da doğru yönde bazı adımlar atıldığını söyledi. Euroleague CEO’su Paulius Motejunas ile kurduğu ilişkiden de övgüyle bahseden Zagklis, aralarında nerede anlaştıklarını ve nerede anlaşamadıklarını karşılıklı olarak iyi anladıklarını, bunun da ilerleme için önemli bir zemin oluşturduğunu ifade etti. Zagklis’ten NBA Avrupa eleştirilerine yanıt: "FIBA kontrol peşinde değil, net bir yapı peşinde" FIBA Genel Sekreteri Andreas Zagklis, NBA Avrupa projesiyle ilgili yöneltilen eleştirilere yanıt vererek, oluşturulmakta olan modelin Avrupa spor kültürüne ve FIBA kriterlerine son yıllarda uygulanan yapılara kıyasla çok daha uygun olduğunu söyledi. Zagklis, "Herkesi gerçeklere bakmaya davet ediyorum. Gerçekler oldukça açık. Tasarlanan yapı, son birçok yıldır sahip olduğumuz modellerden çok daha fazla Avrupa spor modeline ve FIBA kriterlerine uyumlu. FIBA kontrol saplantısı içinde değil; FIBA yapı ve net bir yol haritası konusunda saplantılıdır. Avrupa basketbolu ile uyumlu bir modele doğru çalışırken herkesle iletişim halinde olmalı ve bilgi vermeye devam etmeliyiz," dedi. "Yeni bir bölünme riski görmüyorum" Zagklis, olası bölünme eleştirilerine de karşı çıkarak mevcut durumun zaten parçalanmış olduğunu vurguladı. "Bence biz zaten parçalanmış durumdayız, dolayısıyla yeni bir bölünme riski görmüyorum. Yaklaşık 10 yıl önce bir anlaşma sağlayamamış olmamız ve BCL’in bu nedenle kurulmuş olması da aynı durumu gösteriyor. Bu nedenle bunların hiçbirinden endişe duymuyorum. ‘Bir turnuva daha istemiyoruz’ söylemini doğru bulmuyorum, çünkü her şeyi aynı çatı altında toplamamıza imkan verecek bir organizasyona ihtiyacımız var. Ve söylediğim gibi, aynı çatı FIBA çatısıdır; bu FIBA’nın her şeyi kontrol edeceği anlamına gelmez. Son yedi yıl ve bir günlük görev süremde böyle bir talepte hiç bulunmadık. Dolayısıyla bölünmeden korkmuyorum. Zaten parçalı bir yapımız var ve bundan memnun değilim" ifadelerini kullandı. Zagklis, mevcut durumun zaten yıllar önce kopukluk oluşturduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Biz zaten ayrılmış durumdayız. BCL kurulduğunda, yani on yıl önce bir anlaşma sağlayamamıştık. Zaten bölünmüş olan mevcut yapıdan memnun değilim. FIBA çok basit bir turnuva yapısı için mücadele ediyor. Ve bu yüzden Münih ve Brüksel’de mahkemelerde bize dava açıldı. Hem en güçlü kulüplerimiz hem de Euroleague tarafından. Onlar bu bölünmenin iyi olduğunu düşündüler, çünkü bu bir iş dediler. Münih’te davayı kazandık ve sonra ligler gelip BCL’de bizimle birlikte olmak istediklerini söylediler. Brüksel ise bize basketbolun bir iş olduğunu ve açık bir pazarda rekabet edilebileceğini söyledi. ECA’nın uğruna mücadele ettiği şey buydu o zaman. Ve şimdi, daha güçlü ve daha büyük finansal güce sahip bir organizasyon geliyor diye, yıllardır bir norm olarak kabul ettiğimiz bir şeyi tekrar konuşmak zorunda kalmamız bana garip geliyor. FIBA hala her şeyin aynı çatı altında olmasını istiyor. Seviye düzenleri konusunda nerede netlik var? Şu anda neden başkasının tekelini korumak zorunda olduğumuzu anlamıyorum."
Ankara Bakan Fidan: "Nusaybin ve mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatıyla ilgili sürecin tamamlanması lazım" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Suriye’de özellikle Nusaybin ve mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatıyla ilgili sürecin tamamlanması ve merkez hükümetin bir noktaya gelmesi lazım" dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Fidan, dış politika konularının kapsamının çok geniş olduğunu, tüm başlıklara ayrıntılı şekilde değinmenin genel kurul formatı içinde mümkün olmadığını belirterek, ihtiyaç duyan milletvekilleriyle detaylı değerlendirmeler için bir araya gelmeye hazır olduğunu söyledi. Bakan Fidan, dış politikada kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini önemsediklerini, ancak güvenlik ve diplomasi alanlarında hassasiyet gerektiren konular bulunduğunu vurguladı. Bakan Fidan, bu nedenle bazı başlıkların kapalı oturumlarda daha kapsamlı şekilde ele alınabileceğini ifade etti. Türkiye’nin dış politikadaki başarısını somut göstergeler üzerinden değerlendirdiklerini aktaran Fidan, "Bir önceki güne nazaran ulaştığımız coğrafya artıyor, ihracatımız artıyor, enerji ve savunma alanındaki işbirliklerimiz gelişiyor. Daha az yaptırıma tabi oluyor, daha fazla güvenlik ittifakı kuruyoruz. Tüm bu göstergeler dış politika performansımızın güçlü olduğunu ortaya koyuyor" dedi. ABD’nin yeni güvenlik doktrininin küresel dengeleri etkilediğini belirten Fidan, bu belirsizlik döneminde ulus devletlerin sorumluluklarının arttığını kaydetti. "(Gazze’de) Biz teknik olarak da hukuki olarak da garantör bir ülke değiliz, garantör bir ülke de yok ayrıca" Gazze konusunda Türkiye’nin tutumuna işaret eden Bakan Fidan, "Şarm el-Şeyh’te biz arabulucu dört ülke olarak bir irade beyanına, niyet beyanına imza attık. Bu barışın devam etmesiyle alakalı. Biz teknik olarak da hukuki olarak da garantör bir ülke değiliz şu andaki süreçte. Garantör bir ülke de yok ayrıca. Hukuki olarak da teknik olarak da garantör bir ülke yok. Ama biz garantör sorumluluğunu almaktan çekiniyor muyuz? Çekinmiyoruz. Önümüzdeki dönemde yapılacak olan anlaşmalar, çalışmalar veya hukuki çerçeve bunu iktiza ettirirse memnuniyetle. Ama biz bir garantörmüşüz gibi sorumluluk yüklenmeye, işbirliklerini ilerletmeye, anlaşmaları yapmaya, açıkta ve kapalıda çalışma her zaman için hazırız ve buna da devam ediyoruz. İsrail’in ihlalleri devam ediyor mu? Sonuna kadar devam ediyor. Barış ilerletmeye gönlü var mı? Kesinlikle yok. Bunun farkında mıyız? Tabii ki farkındayız. Bunu sizlere burada ifade etti mi defaatle, tabii ki ifade ettim. Bütün zaten çabalarımız uluslararası toplumu, Amerika’yı, New York’ta, Washington’da Cumhurbaşkanımızın gayretleriyle bir noktaya getirmeye çalışmak nedendi? İsrail’in üstünde baskı uygulamak içindi. Bunda da başarılı olduk mu bugüne kadar? Kısmen başarılı olundu. İsrail bir noktaya getirildi. Amerika barış anlaşmasını sahiplendi ve ilerletmeye çalışıyor ve biz de buna elimizden gelen desteği veriyoruz. İstediğimiz oranda tabii ki gitmiyor. İstediğimiz oranda insani yardım içeriye gitmiyor. Ama bunun için de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Nusaybin ve mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatıyla ilgili sürecin tamamlanması lazım" Konuşmasının sonunda Suriye sınır kapılarıyla ilgili değerlendirme yapan Fidan, "Bizim politika olarak bütün sınır kapılarımızı açmaya niyetimiz var. Fakat Suriye’de özellikle Nusaybin ve mücavirindeki sınır kapılarının açılabilmesi için 10 Mart mutabakatıyla ilgili sürecin tamamlanması ve merkez hükümetin bir noktaya gelmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.