GENEL - 18 Ocak 2012 Çarşamba 12:45

3. YARGI PAKETİ

A
A
A
3. YARGI PAKETİ

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı 3. Yargı Paketi’nden yaklaşık 2 milyon dosya etkilenecek. Yargılama süresinin kısatılmasını ve Danıştay’ın iş yükünün azaltılmasının hedeflendiği pakette, ayrıca basın ve ifade özgürlüğüne yönelik düzenlemeler de yer alıyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hakimevi’nde düzenlediği basın toplantısıyla 3. Yargı Paketi’ni açıkladı. Bakan Ergin’in bir sunum şeklinde gazetecilere anlattığı pakette ise önemli değişiklikler yer alıyor. Yarı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla bugüne kadar yapılan düzenlemelerin devamı niteliğinde olan bu üçüncü tasarıda ceza, icra-iflas, idari yargı mevzuatında değişiklik yapılarak yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amaçlanıyor.
3. Yargı Paketi’nde petrol boru hatlarının da önemi artarak koruma altına alınıyor. Petrol boru hattı üzerinden bir hırsızlık yapılması durumunda mevcut yasada 3 yıldan 7 yıla kadar, örgütlü ise 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası uygulanıyordu. Tasarı ise, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasının yanında, hırsızlığı gerçekleştirenlerin örgütlü bir şekilde hareket ettiklerinin tespit edilmesi durumunda bu ceza 7.5 yıldan 18 yıla yükseliyor. Petrol boru hattına zarar verilmesi ise, mevcut düzenlemede 1
yıldan 6 yıla kadar hapis cezası içerirken, tasarıyla bu ceza 4 yıldan 12 yıla kadar çıkarılıyor.
ÇEK BORCUNDAN DOLAYI HAPİS CEZASI YOK
TBMM Genel Kurul gündeminde olan çek borcu da Bakan Ergin’in açıkladığı pakette yer aldı. Yeni düzenlemeyle karşılıksız çek keşide edenlere, hapis veya para cezası verilmeyecek. Sadece çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanacak ve bu sayede borcunu ödeyemediğinden dolayı kimse hapse girmeyecek. Ayrıca bu uygulamayla da yargının iş yükü azalmış olacak.
Yargı’da yapılan değişiklikte icra konusunda da önemli düzenlemeler yer alıyor. İlamsız takiplerde alacağın miktarı aylık asgari ücret tutarının yani 886.50 TL’nin altındaysa doğrudan icra takibine başlanmayacak, icra takibine başlayabilmek için borçluya ’ödemeye davet yazısı’ gönderilecek. Borçlunun borcunu ödemesi halinde borçlu yukarıda belirtilen masraflardan kurtulacak ve ayrıca icra dairelerinde önemli bir iş yükünün gelmesi önlenebilecek.
Ayrıca vatandaşın evinde kullandığı lüzumlu eşyalar artık haczedilemeyecek. Borçlu ile aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için gerekli olan her türlü ev eşyası haczedilemeyecek. İstisna olarak ise, para, banknot, altın ve gümüş gibi değerli eşyalar haczedilebilecek. Haczedilen taşınır malların toplam değeri aylık asgari ücretin beş katının altında kalıyorsa, eşya eve götürülemeyecek, borçluya yediemin olarak bırakılacak.
İDARİ YARGI’DA YAPILAN YENİLİKLER
3. Yargı Paketi’nde İdari Yargı alanında da önemli düzenlemeler yapılıyor. Açıklanan pakette ilk olarak vatandaşların dilekçe vermek için mahkemelerde bekletilmeyeceği, idare mahkemelerindeki her türlü dilekçenin hakimi beklemeden evrak bürolarına teslim edileceği belirtiliyor. Bu uygulamada ayrıca vatandaşa dilekçenin evrak ve tarihini gösteren ücretsiz bir belge verilecek.
Yargılama süresinin kısaltılmasını hedefleyen düzenlemede ise, Danıştay’a gelmesine gerek bulunmayan davalar ile konusu 50 bin TL’nin altındaki davalar bölge idare mahkemesinde kesinleştirilecek. Bölge idare mahkemeleri ikiden fazla kurul halinde çalışabilecek ve davalar daha kısa sürede karara bağlanabilecek.
Danıştay’da görülen davaların azaltılması içinse, bakanlıkların ülke genelinde uygulanmayan imar planları gibi yerel nitelikli işlemleri yerel mahkemelerde görülecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun da içinde bulunduğu bazı üst kurullar tarafından tesis edilen işlemlere karşı açılan davalar idare mahkemelerinde görülecek.
Dikkat çeken bir diğer düzenleme ise, idari dava dairelerinde bekleyen dosyaların iki yılda bitirilmesinin hedeflenmesi için yapılan değişiklik. Bu değişiklikle, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 3 yıllık geçici bir süre için sürekli çalışabilecek şekilde yeniden düzenleniyor. Düzenlemeyle İdari Dava Daireleri’nde bekleyen 6 bin temyiz dosyası iki yıl içinde tamamen karara bağlanacak. Bu düzenleme yapılmadığı takdirde ise bu sürenin 10 yıldan aşağı olmayacağına pakette dikkat çekiliyor.
Yapılan değişikliklerin yargının iş yüküne sayısal olarak etkisine bakıldığında, değişikliklerden yaklaşık 2 milyon dosya etkilenecek. 2 milyon dosyanın türlerine bakıldığında ise, karşılıklı çek keşide etmekten kaynaklanan dosya sayısı 600 bin, önödeme kapsamına girecek dosya sayısı 65 bin, elektrik hırsızlığından ilk derece mahkemelerine gelen yıllık dosya sayısı 70 bin, elektrik hırsızlığından Yargıtay Ceza Daireleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunan dosya sayısı 53 bin, suç olmaktan
çıkan fiillere ilişkin dosya sayısı bin 500, kabahat sayısı 260 bin, icra dosya sayısı ise 1 milyon alarak göze çarpıyor.
BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
3. Yargı Paketi’nde basın ve ifade özgürlüğüne yönelik düzenlemeler de yer alıyor. Yapılan değişikliklerle ileriye dönük yayın durdurma olmayacağı belirtiliyor. Mevcut uygulamada, terör örgütünün faaliyetleri çerçevesinde; suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme, terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar ileriye dönük olarak 15 günden bir aya kadar durdurulabiliyordu. Düzenlemeyle, yayınların durdurulmasına ilişkin bu hüküm yürürlükten kaldırılıyor.
Yayınlar üzerindeki yasaklık konusunun kaldırılmasıyla ilgili olarak ise; hakkında yasaklama ve toplatma kararı verilmiş olan yayınlarla ilgili olarak belli bir sürede bu yayınlar hakkında mahkemelerce yeni bir yasaklama veya toplatma kararı verilmemiş olması durumunda, daha önceden verilmiş olan tüm toplatma kararları hükümsüz hale getiriliyor.
DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ
Basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup, adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; soruşturma evresinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine, kovuşturma evresinde kovuşturmanın ertelenmesine, kesinleşmiş olan mahkumiyet hükümlerinin infazının ertelenmesine karar verilecek.
Hakkında kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin; erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde aynı suçu işlememesi halinde, hakkındaki dosya işlemden kaldırılacak. Aksi takdirde soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına karar verilecek.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Eski eşi tarafından bıçaklanan kadın: “Öldükten sonra gelen adalet adalet değildir” Bursa’da evine girdiği esnada eski eşi tarafından 6 yerinden bıçaklanan kadın, çektiği video ile yaşadığı olayı anlattı. Eski eşinin serbest bırakılmasına tepki gösteren kadın, “Öldükten sonra gelen adalet adalet değildir” dedi. Olay, 19 Mayıs günü akşam saatlerinde İnegöl ilçesi Turgutalp Mahallesi Malazgirt Caddesi’nde meydana geldi. Evine giren Sevda Çakmak (30), apartmanın önünde bekleyen eski eşi Sezgin Aslan ile karşılaştı. Aslan, eski eşi Çakmak’a tekrar bir araya gelme teklifinde bulundu. Ret cevabı alınca öfkelenen Aslan, iddiaya göre eski eşini bıçaklayıp kaçtı. Polis ekipleri tarafından yakalanan Aslan, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. “Öldükten sonra gelen adalet adalet değildir” Hastanede video çekerek yardım isteyen Sevda Çakmak, “Müzisyenlik yaparak geçimimi sağlıyorum. 19 Mayıs gecesi kına gecesine gittiğim bir köyden dönüşte, arabamdan enstrümanlarımı indirirken eski eşim Sezgin Aslan pusuya yatmış, kendini kamufle etmiş. Evime kolonlarımı taşırken merdivenden indiğim sırada karşımda belirdi. Cebinden çıkardığı bıçakla beni 6 yerimden bıçakladı. Sadece bacağım değil, kalbimin altını da bıçakladı. Benim canım yandı, bana dikiş atıldı. Ben çocuğunu okutmaya çalışan güçlü bir anne olarak çalıştığım, ayakta durduğum, hiç kimseden bir beklentim olmadığı için durduk yere yaralandım. Bizim sesimiz olun, bu adamı nasıl serbest bırakırsınız. Beni ailem, çocuğum ve kardeşlerimle tehdit eden bir adamı nasıl serbest bırakırsınız. Daha önceden benim bir sürü şikayetim var. Elim ve bacağımda kesikler var. Her yere yazdık ama bizim sesimiz neden duyulmuyor. Öldükten sonra gelen adalet adalet değildir. Lütfen bana, çocuklarıma ve aileme yardımcı olun. Çok zor durumdayım. Ben bir anneyim, benim kanım yerde mi kalacak” şeklinde konuştu. Daha önce de şiddet görmüş Daha önceden de birçok kez şiddet gördüğünü söyleyen Çakmak, “Bir okulun önünde öğrenci ve velilerin gözleri önünde şiddete uğramış bir bayanım. Ben artık onurumu, gururumu, işimi koruyamaz bir duruma geldim. Tek bir canım kalmıştı, onu da parçalamaya kalktı” dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yeni anayasa vurgusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mevcut anayasanın yeni Türkiye’yi taşıması mümkün değil. 85 milyon olarak yeni yüzyılda, yeni anayasa ülküsünü gerçeğe dönüştürmemiz gerektiğine inanıyorum.Türk demokrasisi, yeni ve sivil bir anayasayı ülkemize kazandırarak darbe geleneği ile hesaplaşmasını tamamlamalıdır” dedi. Erdoğan ayrıca, İran için 1 günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayan Erdoğan, Milli Mücadele’de şehit düşenler başta olmak üzere yaklaşık bin yıldır vatan topraklarının müdafaası ve muhafazası uğrunda can veren bütün kahramanlara rahmet diledi. Hayatta olan gazilere sağlık ve afiyet temennisinde bulunan Erdoğan, istikbalin teminatı gençler için gece gündüz demeden koşturduklarını belirterek, son Kabine toplantısından bu yana gerçekleştirdikleri çalışma takvimlerinin yoğun olduğunu ifade etti. Komşu ülkelerden hükümet ve devlet başkanlarını Türkiye’de ağırladıklarını hatırlatan Erdoğan, Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın ziyareti ile iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 60. yıl dönümünün manasına uygun şekilde idrak edildiğini söyledi. Erdoğan, es-Sabah’ın Arap dünyasından sonra ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmasının iki ülke ilişkilerine verilen önemi gösterdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, imzalanan 6 yeni anlaşma ile Kuveyt ile işbirliğini bir adım öteye taşıdıklarını, ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkarmak istediklerini hatırlattı. Azerbaycan Başbakanı Ali Asadov’u kabulüne de değinen Erdoğan, tek millet iki devlet şiarıyla hareket edilen Azerbaycan’a Türkiye’nin desteğini ifade ettiklerini, Azerbaycanlıların Kahramanmaraş’ta inşa ettirdiği deprem konutlarının yapımının devam ettiğini aktardı. Erdoğan, bu konutlara iki ülke arasındaki sarsılmaz kardeşlik bağının bir sembolü olarak baktıklarını dile getirdi. Azerbaycan’ın Karabağ zaferi sonrasında Ermenistan’la yürüttüğü barış görüşmelerini yakından takip ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak 30 yıldır işgal altında bulunan 4 köyün Azerbaycan’a iadesi konusunda mutabakata varılmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Güney Kafkasya’da yakalanan tarihi fırsatın ziyan edilmemesi gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Azerbaycanlı kardeşlerimiz, barış isteyen taraf olduklarını bugüne kadar defalarca gösterdiler. Aynı uzlaşmacı tavrı Ermenistan yönetiminden de bekliyoruz. Bölgemizin istikrarsızlığından beslenen yabancı güçlerin kışkırtmalarına prim verilmemeli, oyunlarına gelinmemelidir” dedi. Türkiye olarak kalıcı barışa ulaşılması için her türlü çabayı göstereceklerini vurgulayan Erdoğan, Danıştay’ın 156. kuruluş yıl dönümünde Danıştay mensupları ve idari yargı camiasıyla bir araya geldiklerini belirterek, ”Adliyenin kapısını adaletin kapısı haline dönüştürmek için son 21 yılda pek çok adım attık. Hükümetlerimiz döneminde milletimizin takdiriyle gerçekleştirilen anayasa değişiklikleri, mevcut Anayasa’nın artık kangrene dönüşmüş sorunlarını giderdi. Yamalı bohçaya dönüşen 1982 Anayasası’yla ağır aksak bugünlere kadar gelebildik. Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü üzülerek ifade ediyorum, darbe anayasasıyla karşıladık ve geçirdik. Bunu, Türk siyaseti adına bir eksiklik olarak gördüğümü daha önce de dile getirdim. Ne yaparsak yapalım, Anayasa’ya darbecilerin zerk ettiği vesayetçi ruhu ortadan kaldıramadık. Karşımızda insicamı bozulmuş, bütünlüğü kaybolmuş, ileri demokrasi ve radikal vesayetin izlerini aynı anda taşıyan bir anayasa bulunuyor. Bu hakikati sadece biz değil, hukukçular da sık sık ifade ediyor” değerlendirmesini yaptı. Gelinen aşamada mevcut Anayasa’nın yeni Türkiye’yi taşımasının mümkün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Muhalif, muvafık, fark etmeksizin 85 milyon olarak yeni yüzyılda yeni anayasa ülküsünü gerçeğe dönüştürmemiz gerektiğine inanıyorum. Biz bunu kendimiz için istemiyoruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var, milletimizin buna ihtiyacı var. Gelecek nesiller özgürlükçü bir anayasayla yönetilmeyi hak etmektedir. Siyaset kurumu, sivil anayasa yapabilecek kudrete, toplumsal teslimiyete ve temsiliyete, olgunluğa sahiptir. Türk demokrasisi yeni ve sivil bir anayasayı ülkemize kazandırarak darbe geleneğiyle hesaplaşmasını tamamlamalıdır” açıklamasını yaptı. Danıştay programı ve ardından Meclis grup toplantılarında yeni anayasaya dair perspektiflerini ortaya koyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasanın sadece siyasetin konusu da olmadığını kaydetti. Sivil toplumun, akademinin, baroların, gazetecilerin ve darbelerin mağdur ettiği tüm kesimlerin de süreci sahiplenmesini arzu ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ülkemizin ve milletimizin müreffeh geleceği için konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi. ”Bayraktar Akıncı TİHA, İranlı kardeşlerimizin talebi üzerine arama kurtarma çalışmalarında aktif görev üstlendi” Türkiye’nin 2002’de yüzde 80 oranında dışa bağımlıyken, bugün savunma ihtiyaçlarının neredeyse tamamını yerli ve milli imkanlarla karşıladığını söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin dost ve kardeş ülkelerin taleplerini de tedarik etmeye başladığının altını çizdi. 10 sene önce 1,2 milyar dolar olan savunma ihracatının 4,5 kat artışla 2023 yılında 5,5 milyar dolara yükseldiğini, geçen sene 185 ülkeye 230 çeşit savunma sanayi ürünü ihraç edildiğini bildiren Erdoğan, “TB2, Akıncı, Anka ve Aksungur silahlı insansız hava araçlarımız ile SİHA teknolojisinde dünyada ilk üç ülke arasındayız. Şu an Afrika’dan Avrupa’ya 50’den fazla ülke Türk şirketlerinin ürettiği insansız hava araçlarını kullanıyor. İnsansız hava araçları sadece askeri alanda değil, tabii afetlerde, arama kurtarma faaliyetlerinde de kritik rol oynuyor. Manavgat’taki orman yangınından 6 Şubat depremlerine kadar pek çok afette İHA’ların ne kadar büyük bir imkan olduğunu bizzat tecrübe ettik” dedi. İran Cumhurbaşkanı Reisi ve beraberindeki heyetin vefat ettiği helikopter kazasında İHA’ların öneminin bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, ”Bayraktar Akıncı TİHA, İranlı kardeşlerimizin talebi üzerine arama kurtarma çalışmalarında aktif görev üstlendi” diye konuştu. Akıncı’nın zorlu hava şartlarına rağmen bölgede 7,5 saat arama tarama faaliyeti yaparak toplam 2 bin 100 kilometrelik uçuş gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, "Görevini başarıyla tamamladıktan sonra da ülkemize döndü” diye konuştu. Savunma sanayiinin Türkiye’deki belli çevreler tarafından sık sık hedefe konulduğunu belirten Erdoğan, tüm itibar suikastlerine rağmen özveriyle çalışan savunma şirketlerine teşekkürlerini ileterek, bugün savunma sanayiinde 3 bin 500’den fazla firmanın 80 bini aşkın personeliyle Türkiye için çalışmaya devam ettiğini bildirdi. 7-18 Mayıs tarihleri arasında icra edilen Deniz Kurdu-2 Tatbikatı’nda Türkiye’nin savunma kabiliyetini bir kez daha izleme fırsatı bulduklarını aktaran Erdoğan, ”Silahlı Kuvvetlerimiz karada, denizde ve havada vatanımızın güvenliğinin teminatı olmayı sürdürüyor. Donanmamız, mavi vatanın savunmasının yanı sıra dünya denizlerinde bayrağımızı dalgalandırarak küresel barış ve istikrara da katkı sunuyor. Tatbikatın planlanması ve icrasında emeği geçen tüm komutanlarımızı ve askerlerimizi tebrik ediyorum. Rabbim, Mehmetçiklerimizi her zaman ve her yerde muhafaza ve muzaffer eylesin diyorum” diye konuştu. “Üçüncü tarafların müdahalesine gerek duymadan komşuluk hukuku çerçevesinde Yunanistan’la temaslarımızın artmasından memnunuz" Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaretin ilişkilerde yeni sayfa açma iradesinin en son göstergesi olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Üçüncü tarafların müdahalesine gerek duymadan komşuluk hukuku çerçevesinde Yunanistan’la temaslarımızın artmasından memnunuz. Elbette birkaç görüşmeyle her sorunu çözecek değiliz. Ama ortak menfaat olduğu hususlarda uzlaşma zemini aramaktan da imtina etmeyeceğiz. Bunun sabır ve dirayet gerektiren bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Sayın Miçitakis’isin de bizimle aynı hissiyatı paylaştığını görüyoruz. Risklerin farkında olarak inşallah süreci kararlılıkla ilerleteceğiz. Yunanistan’la kısa sürede katettiğimiz mesafe bölgemizdeki diğer ülkeler için de örnek teşkil etmelidir. Türkiye uzatılan hiçbir eli havada bırakmaz, bırakmayacaktır. Karşılıklı saygı ve anlayış temelinde çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Bir diğer komşumuz Gürcistan’la iş birliğimizi geliştirme irademizi de sayın başbakanın ve heyetinin ziyaretinde bir kez daha ortaya koyduk. Organize suç ve FETÖ’yle mücadelede Gürcistan’ın bundan sonra daha fazla desteğini almayı ümit ediyoruz. Sayın başbakanın da bizimle hemfikir olduğunu görmek bizim için son derece anlamlıydı.” "Ziraat Bankamızın tarım sektörüne sağlayacağı yeni kredi tutarlarının hayırlı olmasını diliyorum" 15 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Ankara’da ziraat odaları ve kooperatiflerin temsilcileriyle bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, ertesi gün 80’inci genel kurulu münasebetiyle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyeleriyle bir arada olduklarını söyledi. Erdoğan, ”21. yüzyılın ahileri olan kardeşlerime Türkiye ekonomisine yaptıkları katkılar için teşekkür ediyorum. Cuma günü açıkladığımız Ziraat Bankamızın tarım sektörüne sağlayacağı yeni kredi tutarlarının hayırlı olmasını diliyorum. Kim ne derse desin biz çiftçimizin, üreticimizin alın teriyle topraklarımızı bereketlendiren tarım emekçilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz” dedi. "Nüfus, millet olarak en büyük gücümüzdür ve bunu korumak zorundayız" Ailenin önemine ve aileyi tehdit eden unsurlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ne mutlu bizlere ki aileye değer veren, aile yaşantısını önemseyen, aileyi mukaddes sayan bir kültüre, böyle bir köklü geleneğe sahibiz. İnancımızın aileye atfettiği önem, anayasamızın 41. maddesinde de yerini almıştır. Aile, Türk toplumunun temelidir tespitini yapan anayasamız devletin aileyi koruma görevlerini tek tek sıralamıştır. Alkol, içki, uyuşturucu gibi doğrudan insan sağlığını ve aileyi tehdit eden belalarla mücadeleden anne ve çocukların korunmasına kadar geniş bir yelpazede devletin sorumlulukları ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir. Ailelerimizin, aile yapımızın, aile değerlerimizin muhafazası bizim için vazgeçilmezdir. Aile, kültür emperyalizmine karşı en sağlam kalemizdir. Fakat son yıllarda aileye yönelik tehditlerin giderek arttığını müşahede ediyoruz. Kitle iletişim araçlarının ailevi değerleri gözardı eden yayınları, ahlaki ve kültürel yozlaşma sürecini beraberinde getiriyor. Küreselleşmeyle birlikte çeşitlenen arızi durumlar, toplumun çekirdeği olan aileyi pek çok riskle yüz yüze bırakıyor. Dünyanın birçok bölgesinde artık toplumlar yaşlanıyor. Yalnız yaşamayı tercih eden birey sayısı ve boşanma oranları artarken, evlilik oranları, buna bağlı olarak hane başına düşen çocuk sayısı azalıyor. Çocuk sahibi olmak, aileler için sürekli ertelenen bir durum haline geldi. Evlilikler ve doğurganlık hızı azalırken, tek ebeveynli ya da parçalanmış ailelerin sayısı günden güne çoğalıyor. Aile sıcaklığı tatmak, ailenin koruyucu şemsiyesi altında büyümek daha da zorlaşıyor. Bu küresel trendden maalesef biz de olumsuz etkileniyoruz. Bunu geçtiğimiz hafta açıklanan TÜİK verilerinde bir kez daha gördük. Türkiye İstatistik Kurumunun 2023 yılı doğum istatistikleri endişe vericidir. Buna göre 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı 2023 yılında 1,51’e gerilemiştir” diye konuştu. Türkiye’de nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altında olunduğunu söyleyen Erdoğan, ”Bunu açık söylüyorum. Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir. Mevcut durum ülkemiz için tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır. Biz bu tabloyu gördüğümüz için biliyorsunuz sürekli 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyoruz. Tavsiyemiz pek çok kez eleştiriye uğradı. Maalesef zaman öngörülerimizde bizi haklı çıkardı. En az 3 çocuk çağrımızın önemi bugün daha iyi anlaşılıyor. Şunu bir defa idrak etmemiz gerekiyor. Nüfus, millet olarak en büyük gücümüzdür ve bunu korumak zorundayız. Önümüzdeki dönemde inşallah bu konuda daha kararlı olacağız. Sadece boşanma ve evlilikten uzaklaşma değil, küresel cinsiyetsizleştirme projeleri de aileyi tehdit ediyor. Çok uluslu şirketler, kurumlar ve belli başlı devletler cinsiyetsizleştirme projelerini alenen destekliyor. Bu akımları fonlayanların amacının hak ve özgürlük olmadığını biliyoruz. Sapkın akımların meşrulaştırılmasına itiraz etmenin siyasi ve ekonomik maliyeti giderek yükseliyor. Küresel dayatmanın en bariz olduğu alanların başında cinsiyetsizleştirme politikaları geliyor. Bunun dünyada nasıl vahim boyutlara ulaştığına önceki hafta düzenlenen Eurovision yarışmasında bir kez daha şahit olduk. Özgürlük maskesi altında rol model olarak gençlere takdim edilen tuhaf tiplerin toplumsal yozlaşmanın Truva atları olduğu açıktır. Bu tür uluslararası etkinliklerde giyimiyle, tavrıyla, sözleriyle normal bir insana rastlamak neredeyse imkansız hale geldi” değerlendirmesini yaptı. "Belediyelerin görevi kamusal alanda içkiyi özendirici işler yapmak değil, insanları alkol belasından uzak tutmaya çalışmak olmalıdır" Bunun bilinçli bir politika olduğunun artık herkes tarafından kabul edildiğini aktaran Erdoğan, Türkiye’yi son 12 yıldır bu kepazelikten uzakta tutarak ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi daha iyi kavrıyoruz. Biz aynı çizgide kalmaya devam edeceğiz. Burada dikkatlerimizden kaçmayan bir hususu da dile getirmek isterim. Ülkemizde 31 Mart seçimleriyle el değiştiren bazı yerel yönetimlerin ilk icraatlarından biri görüyoruz ki içki tüketimin yaygınlaştırılması oluyor. Milletin onca derdi, beklentisi ve talebi varken bu politikaları düşündürücü olduğu kadar kaygı verici buluyorum. Kimse kusura bakmasın belediyelerin görevi kamusal alanda içkiyi özendirici işler yapmak, gazetecileri özel uçaklar tutup şarap festivallerine götürmek değil, insanları alkol belasından uzak tutmaya çalışmak olmalıdır. Biz bunların hiçbirini masum adımlar olarak değerlendirmiyoruz. Aile müessesesiyle bireyin ruh ve vücut sağlığını tehdit eden her türlü politikanın karşısındayız. Nesli ifsat edici girişimlere de müsamahayla yaklaşmayacağız. Güçlü aile yapısının tesisi için üzerimize düşen her görevi sorumluluk bilinciyle adım adım, fert fert planlayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 15 Mayıs Uluslararası Aile Günü vesilesiyle yayınladığımız ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi ve eylem planı bu hassasiyetimizin yeni bir sembolüdür” dedi. "İnşallah 2025 yılının son aylarına doğru bütün hak sahiplerine konut ve iş yerlerini teslim etmiş olacağız" Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nın hazırlık sürecinde tüm paydaşların katkısını almaya gayret ettiklerini söyleyen Erdoğan, ” Eylem planımızda beş stratejik amaç belirledik. Bu stratejik hedeflere ulaşmak için eylem planında yer alan 100 faaliyetin yakından takipçisi olacağız” diye konuştu. Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nın tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesi noktasında tüm kurumların gerekli katkıyı yapmalarını beklediğini dile getiren Erdoğan şunları kaydetti: “Asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerinde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale gelmiştir. Deprem bölgesinin yeniden imarı için 2024 yılı bütçesinden 1 trilyon liranın üzerinde kaynak aktardık. Geçtiğimiz sene de aşağı yukarı aynı tutarda bir harcama yapmıştık. Depremzedelerimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için canla başla çalışıyoruz. Deprem bölgesinde yürütülen faaliyetleri çok yakından takip ediyorum. Bugünkü kabine toplantımızda Çevre ve Şehircilik Bakanımızın bölgedeki son duruma dair kapsamlı sunumunu dinledik. Çalışmaların hızlandırılması noktasında gerekli talimatlarımızı verdik. Yaz aylarıyla birlikte inşallah inşaatlar daha seri bir şekilde tamamlanacak.” Bugüne kadar 412 bin 682’si konut, 38 bin 615’i ticarethane olmak üzere 451 bin 297 bağımsız bölümün büyük kısmının ihale sürecinin bittiğini ve inşaat faaliyetlerine başlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Toplam 1240 şantiyede 110 bin kişilik işçi ordumuzla 7/24 sahadayız. Ayrıca 4 bin 300’den fazla köyde köy evi inşa ettik. Şubat ve Mart aylarında 76 binden fazla afet konutunu vatandaşlarımıza teslim ettik. Yapımı biten konut ve köy evlerimizi her ay 10-15 bin olmak üzere etap etap teslim edeceğiz. Yıl sonuna kadar 200 bin konutu teslim etmeyi hedefliyoruz. İnşallah 2025 yılının son aylarına doğru da bütün hak sahiplerine konut ve iş yerlerini teslim etmiş olacağız. Yerinde dönüşüm projesine başvurular 256 bine ulaştı. Proje kapsamında 28 binden fazla vatandaşımız işlemlere başladı. Depremzede şehirlerimizde yapılacak içme suyu, atık su, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı projeleri için İlbank aracılığıyla yerel yönetimlere 64 milyar liralık hibe desteği sağlıyoruz. Şu an projelendirme çalışmaları sürdürülüyor. Bu yaz itibariyle altyapı çalışmalarına başlayacağız” dedi. Deprem bölgelerini yeniden ayağa kaldırıncaya kadar gece gündüz çalışacaklarını, süreci an be an takip edeceklerini vurgulayan Erdoğan, ”Bakanlığımız denizaltı biyo-çeşitliliğini, koylarımızın temizliğini ve deniz suyu kalitemizi korumak üzere harekete geçti. Göcek Mapa-Şamandıra Projesi ile 805 kilometrekarelik alan pilot bölge ilan edildi. İnşallah bununla denizlerin ormanları olan deniz çayırlarının korunmasını sağlayacağız. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın İbrahim Reisi ve beraberindeki heyet üyelerinin vefatından derin üzüntü duydum. Helikopter kazasında hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti adına kardeş İran halkına, devletine, hükümetine en samimi taziyelerimi iletiyorum” dedi. "İran halkının yaşadığı derin acıyı paylaşmak üzere ülkemizde 1 günlük milli yas ilan edilmesini kararlaştırdık" Kabine toplantısı esnasında Cumhurbaşkanı Vekili Muhammed Muhbir ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, "Telefon görüşmemizde de taziyelerimizi kendilerine ifade ettim. İran bizim sınır komşumuz, İran halkı da bizim kardeşimizdir. Asırlardır aynı coğrafyayı paylaşıyor, barış içinde yan yana çalışıyoruz. Ticaretten enerjiye, ulaştırmadan turizme, güvenlikten terörle mücadeleye geniş bir yelpazede çok boyutlu iş birliklerimiz var. İran’ın Filistin davasına verdiği güçlü desteği her zaman takdirle karşıladık. Bölgemizdeki sorunların çözümünde de Astana Süreci’nden itibaren İran’la yakın diyalog içindeyiz. İran’a karşı uygulanan tek taraflı yaptırımlara katılmayarak komşuluk hukukumuzun gereğini yerine getirdik. İran Cumhurbaşkanı merhum Reisi’yi en son 24 Ocak’ta Ankara’da ağırlamış, imzaladığımız 10 yeni anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşımıştık. Bugüne kadar en sıkıntılı zamanlarında Türkiye, İranlı kardeşlerine samimi destek vermiş, bu konuda tavizsiz bir duruş sergilemiştir. Helikopter kazasından sonra İran makamlarıyla temasa geçerek, arama kurtarma çalışmalarına katkı vermek için tüm imkanlarımızı seferber ettik” açıklamasını yaptı. Bundan sonra da aynı hissiyatla hareket edeceklerini aktaran Erdoğan, ”Kabine toplantımızda İran halkının yaşadığı derin acıyı paylaşmak üzere ülkemizde 1 günlük milli yas ilan edilmesini kararlaştırdık. İranlı kardeşlerimizin tekrar başı sağ olsun diyoruz. Geçen hafta büyük bir sel felaketiyle sarsılan Afganlı kardeşlerimize tekrar geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Bu zor günlerinde Afgan halkıyla dayanışmamızı göstermek için ilk etapta bir kargo uçağı dolusu yardım malzemesini Afganistan’a gönderdik. Toplam 24 tonu bulan yardım malzemelerimiz cuma günü Mezar-ı Şerif Havalimanı’na ulaştı. Şimdi de bölgeye 43 vagondan oluşan bir yardım treni gönderiyoruz. Afganistan 20. AFAD İyilik Trenimizin yüklemesi dün tamamlandı. Gümrük işlemlerinden sonra inşallah yarın bölgeye sevk edeceğiz. İyilik trenimize malzeme desteği veren tüm kurumlarımızı, vakıflarımızı, derneklerimizi, gönüllü kuruluşlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Toplantımızın ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.