POLİTİKA - 05 Ağustos 2022 Cuma 09:55

ANKASAM Genel Başkanı Prof. Dr. M. Seyfettin Erol: “Çin şu an için yaralı ejderha konumunda”

A
A
A
ANKASAM Genel Başkanı Prof. Dr. M. Seyfettin Erol: “Çin şu an için yaralı ejderha konumunda”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, "Çin yine bu tansiyonu bir anlamda yükselten ya da tehditleri bir anlamda daha yüksek seviyede ortaya koyan saldırgan bir güç pozisyonunda şu an ve bu durum dünyada algılanmaya başlamış vaziyette. Düne kadar yumuşak güç unsurlarıyla ortaya çıkan Çin, artık Tayvan kriziyle birlikte saldırgan ama saldırma kabiliyetinden yoksun. Çin şu an için yaralı ejderha konumunda” dedi.

Tayvan topraklarını kendi toprakları olarak gören Çin, diğer ülkelerin resmi Tayvan temaslarını ‘egemenlik ihlali’ olarak değerlendiriyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin geçtiğimiz gün gerçekleştirdiği Tayvan ziyareti, ABD ve Çin arasında yeni bir krize neden oldu. ANKASAM Genel Başkanı Prof. Dr. Seyfettin Erol, yaşanan gelişmeler sonrası Çin’in söylem bazında ortaya koyduğu ve bu anlamda çıtayı yükselttiği Tayvan krizinde, caydırıcılık gücünü ve prestijini kaybettiği bir durumla karşı karşıya kaldığını belirtti. Pelosi’nin Tayvan ziyaretiyle, ABD’nin Asya-Pasifik’te en büyük güç olduğunun ortaya konulduğunu vurgulayan Erol, bölgede yaşanan ABD-Tayvan-Çin krizini İHA muhabirine değerlendirdi.

“Çin’in gücünün ne kadar gerçekçi olduğu yönündeki soru işaretleri de artacak”

Erol, Pelosi’nin Tayvan ziyareti sonrası sürecin Çin’in en güçlü ve en hassas olduğu bir konuda geri adım atması olarak değerlendirilebileceğini belirterek, “Çin açısından ABD’nin bölgedeki o kuşatma ve Çin’i baskı altına alma politikasının daha da hızlanacağına işaret eder. Zira Çin’in bugüne kadar sergilemiş olduğu çok kutupluluk bağlamındaki yeni dünya düzenini inşası noktasında ortaya koyduğu söylemi destekleyecek bir güçten ve bunu yürütebilecek, uygulayabilecek bir hibrit savaş araçlarından yoksun olduğu Rusya-Ukrayna savaşı sonrası bir kez daha görüldü. Ondan ötürü bugün bakıldığında Çin’e dönük Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan bu konudaki birtakım soru işaretleri, buradaki tereddütler bugün Tayvan krizi ile perçinleşmiş vaziyette. Çin’in bu anlamda gücünün gerçekte ne olduğu ne kadar abartılı olduğu ya da ne kadar gerçekçi olduğu yönündeki soru işaretleri de artacak” ifadelerini kullandı.

“Çin şu an için yaralı ejderha konumunda”

Tayvan krizinin Çin açısından ciddi anlamda bir sıkışmışlık, baskı, çevreleme oluşturduğunu ve Tayvan’a müteakiben Çin’in yakın çevresinde başka istikrarsızlık alanlarının ön plana çıkabileceğini vurgulayan Erol, “ABD açısından bakıldığında burada ABD, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte gücünü oluşturan iki temel sacayağından biri olan Avrupa’da gücünü tesis ederken, bugün aynı durumu Tayvan üzerinden Pasifik’te de şu an büyük ölçüde gerçekleştirme yolunda adımlar atıyor. AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik Paktı) sonrası bu Tayvan krizi ABD’nin bölgede yeni ittifaklar, denklemler ve bu anlamda yeni iş birlikleri bağlamında Rusya’yı kuşatmaya dönük elini daha da kuvvetlendirici bir hamle olmuş oldu. Ve bugün Çin yine bu tansiyonu bir anlamda yükselten ya da tehditleri bir anlamda daha yüksek seviyede ortaya koyan saldırgan bir güç pozisyonunda şu an ve bu durum dünyada algılanmaya başlamış vaziyette. Düne kadar yumuşak güç unsurlarıyla ön plana çıkan Çin, artık Tayvan kriziyle birlikte saldırgan ama saldırma kabiliyetinden yoksun. Çin, şu an için yaralı ejderha konumunda” değerlendirmesinde bulundu.

“ABD, çok net bir şekilde AB ve NATO üzerindeki gücünü tesis etti”

Tayvan’da yaşanan gelişmelerin Rusya-Ukrayna savaşının ardından yeni bir cephe açıldığına işaret ettiğinin altını çizen ve bu durumun ABD’nin 11 Eylül sonrası hedeflerinden bir tanesi olduğunu anımsatan Erol, “Bu anlamda bakıldığında sonuçları itibarıyla en büyük projeydi diyebiliriz. Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden ABD, çok net bir şekilde AB ve NATO üzerindeki gücünü tesis etti. Ve batı içindeki liderliğini ortaya koydu. Batı içerisinde başlayan liderlik tartışmaları da Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte sona erdi. ABD’nin ortaya koyduğu iki hedeften bir tanesi şu an Ukrayna batağında ve Avrupa’yla karşı karşıya. Diğer ikinci hedef ve tehdit Çin’di. Bugün Tayvan kriziyle birlikte bunu bölgedeki diğer krizlerin de takip etmesi kaçınılmaz” diye konuştu.

“ABD, Çin’in sert, agresif yüzünü ortaya koymaya çalışıyordu”

Çin’in bölgedeki tutumunun Rusya açısından büyük bir hayal kırıklığı olduğunu kaydeden ve dünyada yükselen Çin açısından Tayvan krizinin bir prestij ve değer kaybı olduğunun altını çizen Erol, sözlerine şöyle devam etti:

“Çin’in bundan sonraki süreçte Tayvan ve diğer krizlerde önünde artık tek bir seçenek kalıyor. Şu ana kadar yumuşak güç unsurlarıyla bunu yapamadı. Burada bölgesel anlamda etki alanı oluşturamadı. Dolayısıyla Çin, savunma pozisyonuna geçebilir. Bu savunma pozisyonunda da askeri harekatlar dahil olmak üzere bütün bu yöntemlere başvurabilir. Daha kızgın, daha sert, daha agresif bir Çin; bu da ABD’nin zaten arzu ettiği bir politika. ABD, Çin’in sert, agresif yüzünü ortaya koymaya çalışıyordu.”

Prof. Dr. Erol, ayrıca ABD’nin son dönemlerde aktif olarak hiçbir savaşa girmediğini belirterek, ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşını dolaylı bir şekilde yürüttüğünü kaydetti. Öte yandan Erol, bu anlamda ABD’nin Rusya’yı ve Avrupa’yı yıpratma savaşına sokarak, bölgedeki siyasi gücünü pekiştirdiğini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.
Ankara Bakan Işıkhan: "’Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri görüşüldü. Milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sunumlarıyla devam etti. Sunumların ardından soru-cevap bölümüne geçilen toplantıda Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Burada konuşan Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2026 yılı bütçesinin düşük olduğuna yönelik iddialara yanıt vererek, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi merkezî yönetim bütçe kapsamı dışında olup ayrı bir bütçedir. 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrılan pay, Bakanlık bütçesi üzerinden SGK’ye ayrılan teşvikleri 261,3 milyar lira, açık finansman ise 43,7 milyar lira kalemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin finansman kaynağını sadece genel bütçeden aktarılan pay üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. SGK bütçesinin 2026 yılında 7 trilyon 130 milyar lira olacağı öngörülmektedir" ifadelerine yer verdi. "Dilovası yangınında ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız" Işıkhan, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Dilovası yangınında insanların ihmalden dolayı hayatını kaybettiği iddialarına da yanıt vererek, şu ifadelere yer verdi: "İlk anından itibaren ailelerimizin yanında oldum, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Olayla ilgili adli süreç hâlen devam etmektedir, yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle ve yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte, idari açıdan üzerimize düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdim, 3 başmüfettişimizi ve 2 müfettişi görevlendirdi. Soruşturma kapsamında SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürünü görevden aldık. Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkez Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü personelini görevden aldık. Hem adli hem de idari soruşturmalar eşzamanlı olarak devam etmektedir. Az önce açıkladığım gibi ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız." "‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Bakan Işıkhan, 2025 bütçesinde SGK’ye yapılan transferler arttığını ve sağlık sistemini kalkındırmak için bu transfer harcamalarının özel hastanelere gittiğini iddia edildiğini söyleyerek, "Bu iddia kesinlikle doğru değil. Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Genel Kurul toplantısı Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.