EKONOMİ - 29 Eylül 2014 Pazartesi 11:45

İgs’den ‘dev Mağaza’ Atağı

A
A
A
İgs’den ‘dev Mağaza’ Atağı

Giyim sanayisi ve perakendeciliğin öncüsü İGS markasını satın alan A1 Grup, Türkiye’nin en büyük erkek giyim mağazasını Ankara’da açtı.
Hazır giyim anlayışını 1960’lı yıllarda Türkiye’ye getiren ve kısa sürede Türkiye’nin en saygın erkek giyim markası haline gelen İGS, durağan geçen 10 yıllık sürecin ardından perakende sektörüne dev mağaza konseptiyle dönüş yaptı. Ankara’da İstanbul yolu üzerinde A City AVM’nin karşısında 2 bin 500 metrekaresi lojistiği olmak üzere toplam 5 bin metrekarelik bir mağaza yatırımı ile yeni bir konsepte imza atan İGS, art arda ’dev’ yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. İGS, bayram sonrasında da halen Ankara’da Konya yolu üzerindeki 440 metrekare büyüklüğündeki “VİP” mağazasının bitişinde bin 600 metrekarelik fabrika satış mağazasını hizmete sunacak. A1 Grup, birkaç yıl içerisinde bu konseptle 4 0 mağaza daha açmayı hedefliyor.
Başkentliler, İGS’nin açılışa özel tüm ürünlerinde uyguladığı Kurban Bayramı sonuna kadar sürecek olan ’3 Al 1 Öde’ kampanyasına yoğun ilgi gösterdi. Açılışla birlikte dev mağazaya akın eden müşteriler, kasalar önünde metrelerce kuyruk oluşmasına neden oldu.
50 BİN ÜRÜN BİR ARADA
İGS Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Erdoğan, tüm Türkiye’ye yaymayı hedefledikleri bu konseptte bir yanda ekonomik ürünlerin yer alacağı fabrika satış mağazası, diğer yanda ise VİP bölümün bulunacağını belirtti. Mağazaya gelen her müşterinin dilediği bedende her kesim, ithal ya da yerli kumaşlardan üretilmiş ürünleri bulabileceğini kaydeden Erdoğan, "Örneğin Ankara’daki mağazamızda 50 bin adet yeni sezon ürünü misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz. Mağazamızda 50 bin adet de stokta ürün bulunuyor. Hiçbir AVM mağazasında bu kadar ürünü bir arada bulma şansınız olmaz’’ ifadesini kullandı.
“KİRA VE İŞLETME MALİYETLERİNDEN TASARRUF”
İGS markasını kaliteden ödün vermeden, mağaza kiralarının ürün maliyetlerinin üzerindeki yükünü düşürerek daha ulaşılabilir fiyatlarla tüketiciye sunma gayreti içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Markalar, pahalı adreslerde dekorasyon maliyetleri yüksek mağazalar açıyorlar. Dolayısıyla bunlar fiyatlara yansıyor. Biz bu fabrika satış mağazaları ile düşük kiralama ve işletme maliyetlerinden yaptığımız tasarrufu tüketiciye hediye ediyoruz. Bu da fiyatlarımızı daha ulaşılabilir seviyelere çekmemizi sağlıyor. Kumaş ve işçilikte kaliteden kesinlikle ödün vermedik, vermeyeceğiz. Kullandığımız kumaş, İtalyan lüks markaların üretimlerinde kullanılan kumaşlardan farklı değildir. VİP kısmında satılan ürünlerimizin fiyatı da birebir aynı kalitedeki bir markanın fiyatının neredeyse üçte biri kadardır.’’
Dev mağaza projesinin Ankara’da iki, İstanbul’da ise Avcılar’da uygulandığını bildiren Erdoğan, "Bu konsepti önce Anadolu’ya yaymayı, sonra da yurt dışına taşımayı hedefliyoruz. Bir ilde çok sayıda mağaza açmaktansa her ürünün rahatlıkla bulunabileceği bu büyüklükte tek mağaza açmayı daha doğru buluyoruz. A1 Grup olarak önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ise bu konseptte 40 mağaza açmayı hedefliyoruz’’dedi.
Yaşar Erdoğan, İGS markasını A1 Grup bünyesine katmanın uzun bir sürecin sonunda gerçekleştiğini vurgulayarak, "İGS, gençliğimden beri hayranı olduğum bir markaydı. Allah kısmet etti aynı masada buluşma şansını yakaladık ve teklifimizi ilettik. Uzun sayılabilecek bir süreç sonunda markanın sahibi olan aile ile el sıkıştık. Markayı aldıktan sonra bu değerli markanın eski günlerindeki gücüne kavuşması için gece gündüz ekibimiz ile birlikte mesai yaptık. Sahibi olduğumuz iki ayrı AVM’yi yönettiğimiz için markaları tepeden objektif olarak görme şansımız oluyor. Kim ne yapıyor da başarılı oluyor, başarısızlıkların nedenleri neler, nerede hata yapılıyor görüyorsunuz. İGS son 10 yıldır ticari olarak durağan bir yapıya sahipti. Ancak marka bu dönemde yıpranmadı, sadece uykudaydı. Açılıştaki ilgiden bunu rahatlıkla görebiliyoruz’’ diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.