EĞİTİM - 15 Ağustos 2024 Perşembe 14:53

Dünyanın en yetkin bilim insanlarının yer aldığı UMTİK, Atılım Üniversitesi’nde başladı

A
A
A
Dünyanın en yetkin bilim insanlarının yer aldığı UMTİK, Atılım Üniversitesi’nde başladı

Atılım Üniversitesi’nde, bu yıl 20’ncisi düzenlenen ve makine tasarımı ve imalat alanında dünyanın en yetkin bilim insanlarının yer aldığı Uluslararası Makine Tasarım ve İmalat Kongresi’nin (UMTİK) ilk günü gerçekleştirildi.


İlk günün oturumları Prof. Dr. Metin Akkök’ün anısına ithaf edilen Kongre’ye Japonya, Kanada, Birleşik Krallık, Amerika, Çin gibi birçok ülkeden bilim insanları katıldı. Kongrenin bu yılki onursal konuşmacısı 2024 Haziran ayında Officer of the Order of Canada ünvanına layık görülen, British Columbia Üniversitesinden Prof. Dr. Yusuf Altıntaş. UMTİK’te Manchester Üniversitesinden Prof. Dr. Charlie C.L.Wang, Waseda Üniversitesinden Profesör Tomoyuki Miyashita, Koç Üniversitesinden Prof. Dr. İsmail Lazoğlu, Sabancı Üniversitesinden Bahattin Koç, ASHRAE TC 7.4 ’Sürdürülebilir Binalar İçin Ekserji’ Komite Başkanı Prof. Dr. Birol Kılkış, ODTÜ Emeritus Profesörlerinden Prof. Dr. H. Nevzat Özgüven, TUBİTAK UME’DEN Doç. Dr. Tanfer Yandayan konuşmacılar arasında yer aldı.


Kongre’de ayrıca Roketsan Akademi ve Savunma Sanayii Akademide TRIZ eğitimi veren Burak Can Çiçek tarafından, sınırlı sayıda katılımcıyla TRIZ paneli gerçekleştirilecek. UMTİK’de tasarım ve imalatta klasik yöntemlerden yapay zeka kullanımlarına, uzay ve havacılık mühendisliği tasarım ve simülasyonundan, akıllı sistemlere kadar birçok konu ele alınacak.



"’Bunu bir kongreyle taçlandırmamız gerekir’ dedik ve UMTİK fikri doğdu"


Türkiye’nin makine mühendisliği alanındaki tarihsel gelişimine önemli katkılar sağlayan Atılım Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Engin Kılıç, kongrenin kuruluş amacından bahsederek şunları söyledi:


"Biz akademisyen olarak edindiğimiz bilgi birikimini sanayiye nasıl aktarabiliriz diye düşünüyorduk. 1982 yılında ’Bu kadar bilgiyi biriktirdik ve sanayiye de aktarabilecek seviyeye geldik. Bunu bir kongreyle taçlandırmamız gerekir’ dedik ve UMTİK fikri doğdu. Türkiye’nin savunma sanayiindeki ilerleyişi, dışarıdan devamlı mercek altında ve bir tehdit altındayız. Büyük devletler, ’Bu tezgahları kullanmanıza müsaade etmeyebiliriz’ diyor. O zaman kendi CNC kontrol ünitemizi geliştirmemiz gerekiyordu. MİLTEKSAN firması bu konuda önemli adımlar attı ve 3 eksenli kontrol sistemini başardı."


UMTİK-2024 Kongresi, sanayi temsilcilerinin, akademisyenlerin ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşecek. Kılıç, öğrenciler için özel bir gün düzenlediklerini belirterek, "Bu kongrede, öğrencilerimizin de araştırma yapmaları ve bu araştırma sonuçlarını sunmaları bizim için çok önemli. Dördüncü günü tamamen öğrencilerimize ücretsiz olarak açıyoruz" ifadelerini kullandı.


Kongrede sunulan bildiriler hem akademik hem de sanayi dünyası için önemli referanslar oluşturacak. Katılımcılar, etkinlik süresince yeni teknolojileri tanıma ve bu teknolojilerin Türkiye’deki uygulama alanlarını keşfetme fırsatı bulacak. Kongre, 14-17 Ağustos tarihleri arasında Atılım Üniversitesi’nde düzenlenecek.




Dünyanın en yetkin bilim insanlarının yer aldığı UMTİK, Atılım Üniversitesi’nde başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Ayşenur Ezgi Eygi’nin dosyasını tüm delilleriyle beraber ibraz edeceğiz ve sonuna kadar onun haklarını savunacağız” Denizli’de AK Parti Türkiye Buluşmaları toplantısına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’nin AK Parti döneminde değişen adalet sistemi hakkında açıklamalarda bulundu. Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi hakkında da konuşan Bakan Tunç, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız iç hukuktan kaynaklanan soruşturma yetkisini kullandı ve soruşturma başlattı. Elimizde deliller, görüntüler var. O saldırganların kendi ülkemizde de yargılanması ve uluslararası alanda yakalanması için soruşturmamızı başlattık” dedi. Bir dizi ziyaret kapsamında kente gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Denizli İl Başkanlığı’nda düzenlenen AK Parti Türkiye Buluşmaları toplantısına katıldı. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlatan Bakan Tunç, “2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri geldiğinde vesayetçi anlayış devreye girdi. ’Cumhurbaşkanını meclise seçtirmeyiz’ dediler. Anayasa değişti mi? Hayır. Eskiden meclis seçiyordu. Mecliste Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldığında geçerli bir seçim olmasına rağmen dönemin YÖK Başkanı ‘Bu seçim geçersizdir’ diyebildi. YÖK Başkanı TBMM’de yapılan bir seçim için geçersizdir diyebiliyordu. O günlerden bugüne gelindi. Bugün duayen denilen gazeteciler, köşe yazılarında ahkam kesen gazeteciler, sosyal medyada kanalları olan yaşlı başlı, kelli felli gazeteciler o gün Genelkurmay Başkanının karşısına geçip ‘Meclisteki yapılan seçim ile ilgili karşı çıkmayacak mısınız’ dediler. O da ‘Evet, karşı çıkıyoruz’ dedi. Maalesef böyle dönemlerden geldik. Mecliste yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri iptal edildi. Referandumda bu kez Türkiye’nin ana muhalefeti bu kez halk da seçemez dedi. Böyle bir ortamlardan geçtik biz” dedi. “Darbecilerin yanında saf tutan, milletin hakkını hukukunu savunmayan bir yargı vardı” Türkiye’nin yakın tarihinden hatırlatmalar yapan Bakan Tunç, AK Parti’nin 2008 yılında laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle dava açıldığını ve 1 oy ile partisinin kapatılmaktan kurtulduğunu söyledi. 2012 yılında yaşanan MİT krizine de değinen Bakan Yılmaz Tunç, Türkiye ekonomisinin en parlak dönemi olarak gösterilen 2013 yılında Gezi Olayları ile Türkiye’de sokak darbesi yapılmaya çalışıldığını söyledi. Vesayetçi anlayışın başarılı olamadığı bu girişimlerin ardından önce emniyet yargı darbesi ardından ise 2016 yılında FETÖ’nün darbe girişimiyle hükümeti düşürebilmeyi amaçladıklarını ifade eden Bakan Tunç, “2016 yılına geldiğimiz zaman 15 Temmuz’da AK Parti iktidarını sona erdirmek ve Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için dışarıdan destekli eli kanlı FETÖ teröristleri 15 Temmuz gecesi tankları milletimizin üzerine sürdü. Cumhurbaşkanımız ‘Haydi milletim meydanlara ülkemize sahip çıkıyoruz’ dediğinde milletimiz meydana koştu. Yargı mensuplarımız adliyelere koştu ve o kahraman savcılarımız hemen o teröristler hakkında yakalama kararları çıkarttılar. Şimdi onların yargılamaları birçoğu bitti ve hapiste cezalarını çekiyorlar. Bu ülkede geçmişte de darbeler oldu. Bu ülkede 27 Mayıs Darbesi’ne bu ülkenin yargısı karşı gelmediler ve darbecilerin yanında durdu. Milletin hakkını savunacaklarına darbecilere savundular. Böyle bir yargı vardı. 12 Eylül’e geldiğimiz zaman bir sağdan bir soldan idam kararları veren bir yargı vardı. Darbecilerin yanında saf tutan milletin hakkını hukukunu savunmayan bir yargı vardı. Sonrasında 28 Şubat’ta da aynı şekilde darbecilere destek veren bir yargı vardı. Bu bizim yargı tarihinin üzülerek söylüyoruz kara lekeleridir ama 15 Temmuz’a geldiğimizde Türk yargısının halka nasıl savunduğunu, nasıl milli iradenin yanında olduğunu hep beraber gördük” şeklinde konuştu. “Darbe anayasadan kurtulma mücadelesini hep beraber vereceğiz” Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğini vurgulayan Bakan Tunç, “İnşallah Türkiye Yüzyılı’nın başında darbe anayasadan kurtulma mücadelesini hep beraber vereceğiz. 184 kez değişikliğe uğrayan anayasanın maddeler arasındaki bütünlüğü bozulduğunu görüyoruz. Burada anayasamızın gerçekleştirmiş olduğumuz gerek 2010 gerek 2017’de değişikliklerinde özellikle demokratik hukuk devletlerinde standardını daha da güçlendiren, yüksek standartlı bir demokrasi ülkemize kavuşturan değişikleri de muhafaza ederek, bir toplum sözleşmesi yaparak Türkiye Yüzyılı’na başlamamız lazım. Anayasamızda hak arama yollarını artıran çok önemli düzenlemeler yaptık. Bunları uygulamamız lazım. Kamu denetçiliği kurumunu geliştirmemiz lazım. Vatandaşlarımızın idare ile ilgili bir sorunu olduğunda mahkemeye gitmeden kamu denetçisine giderek sorunu çözebilmesi imkanını biz getirdik. Kişisel verilerin korunması, özel hayatın korunması bunlar önemli insan hakları. Bu ülkede bir daha darbe olmasın yargımız, hukukumuz, milli irademizin yanında olsun, hukuk devletinin yanında olsun diye önemli yapısal reformlar yaptık. Anayasa Mahkemesinin yapısı, HSK’nın yapısı, askeri şuranın yapısı. Yeni anayasa için bir sebep bile yeterli. Darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ile demokratik hukuk devletinde yolumuza devam etmemiz lazım” ifadelerini kullandı. “Ekonomi yönetimimiz tekrardan tek haneli rakamlara düşürecek” 6 Şubat depremleri ve çevre ülkelerde yaşanan olumsuzlukların Türkiye için ekonomik etkileri olduğunu belirten Adalet Bakanı Tunç, “Ülkemiz 6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadı. Şimdi hızlı bir şekilde şehirleri yeniden inşa etme gayretindeyiz. Bir taraftan yukarımızda Rusya ile Ukrayna savaşı ekonomik anlamda en çok bizi etkiledi. Hemen aşağıda Gazze savaşı bir taraftan Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kurma çabaları onu önlemek için çabamız devam ediyor. Öncesinde pandemi ile geçen kapalı kaldık. Tüm bunlar üst üste geldi. Bu etkenlerle ekonomimiz olumsuz etkilendi bunu kabul etmemiz lazım. Son 5 yıl özellikle ülkemizin dışındaki gelişmelerle de ekonomimizi etkileyen olumsuzluklarla karşılaştık. Enflasyon çift haneli rakamlara çıktı. Ekonomi yönetimimiz tekrardan tek haneli rakamlara düşürecek. Halkımızın alım gücünü yine yükselterek, emeklimizin, işçimizin, memurumuzun enflasyona ezdirmeden yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. “Ayşenur Ezgi Eygi’nin hakkını koruyacağız” Dünyadaki adaleti ve hakkı savunmaya devam edeceklerini ifade eden Bakan Tunç, 7 Ekim’den günümüze kadar Gazze’de bir soykırım yaşandığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bu soykırımın sonlanması için diplomatik çalışmalara ve insani yardımları sürdürdüklerini ifade eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, uluslararası sistemin oradaki zulmü durdurmaya yetmediğini söyledi. İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülen Türk vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi’nin hakkını koruyacaklarını ifade eden Bakan Tunç, “Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimiz İsrailli terörist askerlerce şehit edildi. Onun hakkını hukukunu koruyacağız. Hemen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız iç hukuktan kaynaklana n soruşturma yetkisini kullandı ve soruşturma başlattı. Elimizde deliller, görüntüler var. O saldırganların kendi ülkemizde de yargılanması ve uluslararası alanda yakalanması için soruşturmamızı başlattık. Uluslararası hukukta da Ayşenur’un hakkını savunacağız. Uluslararası Ceza Mahkemesine, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine ve Uluslararası Adalet Divanına Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimizin dosyasını tüm delilleriyle beraber ibraz edeceğiz ve sonuna kadar onun haklarını savunacağız. Bir kez daha ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum. Yarın inşallah onun cenaze merasiminde olacağız, dualar edeceğiz ve ailesine başsağlığı dileyeceğiz. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durdurulması. Türkiye olarak da Uluslararası Adalet Divanına katılma dilekçemizi verdik. Uluslararası Ceza Mahkemesinde de sivil toplum kuruluşlarımız, o teröristlerin, Netanyahu başta olmak üzere bunların yargılanmasıyla ilgili çalışmaları biz Türkiye olarak sonuna kadar takip edeceğiz” dedi.