ASAYİŞ - 12 Kasım 2024 Salı 16:13

Estetik ameliyat, genç kadının hayatını kabusa çevirdi

A
A
A
Estetik ameliyat, genç kadının hayatını kabusa çevirdi

Ankara’da özel bir hastanede geçirdiği estetik ameliyatın ardından sağlık problemleri yaşamaya başlayan kadın, öğrendiği gerçek karşısında hayatının şokunu yaşadı. Fiziksel ağrıları bir türlü geçmeyen ve vücudunda enfeksiyonlar oluşan kadın, ameliyatını yapan kişinin gerçek doktor olmadığını ve sahte diploma kullandığını iddia etti. Hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yıprandığını ifade eden mağdur kadın, 3 yıldır verdiği hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini söyledi.

Ankara’da yaşayan 38 yaşındaki B.K., iddialara göre, kendisini plastik cerrah olarak tanıtan V.K. tarafından 2021 yılında Keçiören’de yer alan özel bir hastanede göğüs silikonu ve karın gerdirme ameliyatı oldu. Operasyonun ardından ağrıları bir türlü geçmeyen ve vücudunda enfeksiyonlar oluşan B.K., yardım istediği doktorunun umursamaz tavırlarına maruz kaldı. Durumdan şüphelenen mağdur kadın V.K.’yi araştırmaya başladı. Kliniğine gittiği doktorunun diplomasını fotoğraflayan B.K., diplomanın üzerinde yazan üniversiteye başvurarak gerçek olup olmadığını öğrenmek istedi. Diplomanın sahte olduğu cevabının üzerine ilgili kurumlarla da iletişime geçen V.K., kayıtlarda böyle bir doktorun olmadığını öğrendi. Sahte doktora ameliyat olduğunu öğrenen kadın savcılığa suç duyurusunda bulundu. 3 sene önce açılan dosya yeterli delil olmadığı gerekçesiyle kapatılırken, olayın peşini bırakmayan B.K., avukatı ile birlikte topladığı yeni delillerle tekrar suç duyurusunda bulundu. Ameliyatında tanımadığı doktorların olduğunu söyleyen B.K., psikolojinin bozulduğunu, sağlık problemleri nedeniyle günlük hayatta zorluklar çektiğini dile getirdi. B.K., sorumluların en ağır cezayla yargılanmasını talep ederken, davanın avukatı Yiğit Kaymaz ise operasyonun yapıldığı hastanenin de olayın içerisinde olduğunu belirterek sorumluların en ağır cezayı alması için hukuk mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade etti.

“Ameliyat sonrasındaki şüpheli davranışları beni endişeye düşürdü”

Olayla ilgili konuşan mağdur kadın B.K., “2021 yılında bir ameliyat olmaya karar verdim. Hemşire bir arkadaşımın aracılığıyla bir kliniğe gittim. Doktorla konuşmam neticesinde, Ankara’nın bilinen hastanelerinden birinde ameliyathane kiralayarak orada ameliyat yapıldığını öğrendim. Maddi detayları görüştüm ve ameliyat tarihime karar verildi. Ameliyat sonrasındaki şüpheli davranışları beni endişeye düşürdü. Bir araştırma yapmak istedim. Yaptığım araştırmada kendisinin doktor olmadığını öğrendim. Hem Sağlık Bakanlığına hem de Tabipler Birliğine ulaştım. Klinik olarak kullandığı yerde drenlerimi çıkarttı. O drenlerimi çıkarttığında diplomasını gördüm ve şüphelendiğim için fotoğrafını çektim. Diplomasını sorgulattım. Üniversite böyle bir doktorunun olmadığını, böyle bir mezun vermediklerini söyledi. Bununla ilgili savcılığa suç duyurularında bulundum ama delil yetersizliğinden dolayı ret geldi” dedi.

Estetik ameliyat, genç kadının hayatını kabusa çevirdi

“Ağır tepkiler almaya başladım”

Ameliyat sonrası sahte doktoru tarafından sert tepkilere maruz kaldığını ifade eden B.K., “Taburcu sırasında bana antibiyotikle alakalı herhangi bir reçete vermedi. Bana evde herhangi bir antibiyotik kullanabileceğimi söyledi. Bu yüzden enfeksiyonla ilgili uzun süreçli bir ilaç kullanımı yapmak zorunda kaldım. Enfeksiyon vücudumdan gitmedi çünkü bana kullandırdığı antibiyotik yetersiz kaldı. Kendisine bununla ilgili itiraz ettiğimde, yeterli derecede ilgilenmediğini söylediğimde bana çok farklı tepkiler verdi. Tepkiler vermesi beni endişeye düşürdü. Bu yüzden bir araştırmaya giriştim. Sonrasında diğer doktorun benim ameliyatımı yaptığını söyledi. O kişiyi bana sadece üniversiteden hocası olarak tanıtmıştı. O kişiyi daha önce görmedim, muayene olmadım. Ben kendisini tanıyarak gittim o hastaneye, ona güvendiğim için bu ameliyat olduğumu, o hocayı tanımadığımı ve tanımadığım bir insana neden ameliyat olayım diye serzenişte bulunduğumda tepkileri daha ağır bir şekilde ilerlemeye başladı” diye konuştu.

Estetik ameliyat, genç kadının hayatını kabusa çevirdi

“Ankara’nın göbeğinde, hala kendini doktor olarak tanıtıp işlemler yaptığını biliyorum”

Ameliyatı yapan kişinin hala aynı işe devam ettiğini de ileri süren B.K., “Hesabına 20 bin liralık bir ödeme yaptım. Kendisine ödeme yaptığım için hastane ‘bize ödeme yapılmadı’ diyerek 20 bin lirayı icraya verdi, şu an icralık durumdayım. Bu karara da itiraz ettim. Doktor olmayan kişinin oradaki doktorla iş birliği yaparak bu şekilde insanları para için bıçak altına yatırıp ameliyat yapmaları, benim hayatımı tehlikeye atması çok korkutucu. Bununla ilgili birçok mağdur olduğuna eminim. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Tıp fakültesi okumamış, herhangi bir eğitimi yok. Üstünden yaklaşık 4 yıl geçmesine rağmen ben bu durumdan kurtulamıyorum. Her şey olabilirdi. Ankara’nın göbeğinde, hala kendini doktor olarak tanıtıp işlemler yaptığını biliyorum” ifadelerine yer verdi.

"Yaptığımız araştırmalarda yeni deliller bulduk"

Davanın avukat Yiğit Kaymaz ise, “Mağdur 2021 yılında geçirdiği bir ameliyattan dolayı yaşadığı zarardan dolayı tarafımıza başvurdu. Ancak söz konusu başvurudan önce de bir hukuk mücadelesi olduğunu, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu fakat delil yetersizliği sebebiyle dosyanın kapandığını söyledi. Bizler de yaptığımız araştırmalarda yeni deliller bulduk. Bu deliller doğrultusunda savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Yaptığımız incelemelerde hiç beklemediğimiz, herkesi üzen delillere ulaştık” dedi.

"Ameliyatlar sonucu birçok mağdurun olduğunu bulduk"

Araştırmalarını derinleştirdikçe çok sayıda mağdurun çıktığını tespit ettiklerini dile getiren Kaymaz, “Ankara’nın bilinen bir hastanesinde gerçekleştirilen ameliyatın görüntülerine, tanık ifadelerine ve bazı raporlara ulaştık. Araştırmalarımız neticesinde ameliyatı yapan kişinin sahte doktor diploması kullandığını tespit ettik. Diplomanın alındığı üniversiteye başvurduk, görüntüleri paylaştık. İlgili diğer birimlere de diplomayı sordurduk. Fakat hiçbir yerden olumlu bir geri dönüş alamadık ve diplomanın sahte olduğunu belirledik. Sahte doktorun birçok kişinin ameliyatını yaptığını, bu ameliyatlar sonucu bir çok mağdurun olduğunu bulduk. Kamera kayıtlarına ve diğer delillere de ulaştık ve suç duyurusunda bulunduk” şeklinde konuştu.

"Sonuna kadar takipçi olacağız"

Sürecin takipçisi olacaklarını ifade eden Kaymaz, “İlgililerin ceza alması için elimizden geleni yapacağız. Adalete olan inancımız sonsuzdur. Savcılarımız ve hakimlerimizle beraber bu konunun sonuna kadar takipçi olacağız. Kim suçluysa, hangi mağdurun canı yanmışsa, tekrarının yaşanmaması için var gücümüzle çalışacağız” dedi.

Ali Nargüner - Berkay Hasan Karayakas

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Özel halk otobüsü esnafından Saraçhane’de İBB’ye protesto İETT Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan özel halk otobüsü sahipleri, İBB’den yeterli ücret alamadıkları gerekçesiyle Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binası önünde protesto düzenledi. İstanbul’da 3 bin 41 İETT özel halk otobüsü sahibini temsilen bir araya gelen otobüs sahipleri, Saraçhane’de bulunan İBB binası önünde toplanarak bir protesto gerçekleştirdi. Ödemelerini alamadıklarını dile getiren otobüs sahipleri, güvenlik tedbirlerinin alındığı alanda yaşadıkları durumu protesto etti. Protestoda toplanan grup adına açıklamalarda bulunan Özel Halk Otobüsü Platformu sözcüsü avukat Erhan Güneş, mayıs ayından bu yana 4 defa toplandıklarını ancak İBB bürokratları tarafından "bugün, yarın, seçimden sonra" denilerek oyalandıklarını, 6 ayda bir adım ileri gidemediklerini dile getirdi. “Bizim İstanbul’da 3 bin 41 aracımız, araç başı 2 milyon TL’ye yakın alacağımız var. Bizler artık tekerimizi döndüremiyoruz.” diyen Güneş, “Esnafın içerisinde ticaret sicili bozulmayan hiç kimse kalmadı. En son biz ekimin üçünde buraya geldik. Ekimin üçünde İBB bürokratları bize dediler ki, biz komisyon kurduk, bundan sonra İstanbul’daki 3 bin 41 özel halk otobüsünün problemi bu komisyonda çözülecek. Bunun sözünü size veriyoruz, dediler. Biz de bürokratların sözüne itibar ettik. Eylemimize son verdik. Komisyonda 2 aydır iki toplantı oldu, iki toplantıda da bir tane lehimize bir madde değişmedi. İETT Genel Müdürlüğünün psikolojik baskısından mobbinginden bıktık. İETT Genel Müdürlüğünde TÜVTÜRK muayene kriterleri uygulanmıyor. Genel müdürü kendine özel 240 tane muayene kriteri oluşturmuş. Bakın bu 240 muayene kriteri bizim yönergemizde olmayan, teknik şartnamemizde olmayan şartlardır. Bunları defaten her sene maddelerini arttıra arttıra 240 kritere getirdi. Bizim araçlarımızı kendi muayene istasyonlarına çekiyor. Muayene istasyonlarında gereksiz can ve mal güvenliğini tehlikeye atmayacak kusurlardan araçların saatlerini kesiyor. Araçlarımızın saatlerini kestiği için seferden men ediliyor. İstanbul halkı burada mağdur oluyor, biz de mağdur oluyoruz.” dedi Tahkikat komisyon müdürü Yusuf Sevim’i hedef alan ve şoförlere gereksiz cezalar yazıldığını söyleyen Güneş, “Tahkikat komisyon müdürü Yusuf Sevim yazılan her raporu delil olmadan, herhangi bir itirazı kabul etmeden bize cezalar yazılıyor. Bu şekilde bizim içerideki alacaklarımız indirilmeye çalışılıyor. Şoför su içti, ceza yazıyor. Bir şoförün direksiyonda su içmek en doğal hakkıdır. Biz çok ağır şartlar altında çalışıyoruz. Bizim çalışma şartlarımız çok ağır olduğu için şoförlerimiz direksiyonda yeme içme gibi insani ihtiyaçlarını yerine getirmek zorundalar. Kırılma noktalarına uymazsan bin TL ceza, su içtin bin TL ceza, biz bir an önce İETT Genel Müdürlüğünün görevden alınmasını ve değiştirilmesini talep ediyoruz. Biz İETT Genel Müdürlüğü ile anlaşamıyoruz. İETT Genel Müdürlüğü asker kökenli olduğu için bizi sabah akşam içtiması gibi işletmeye çalışıyor. Bu bir ticari işletmedir. Filodan maksimum verim alınmaya çalışılır, sayın genel müdürümüz filodan minimum verim almaya çalışıyor. Eğer genel müdür İstanbul halkını düşünüyorsa, can ve mal güvenliğini tehlikeye atacak bir sebep yoksa o aracın hizmetini kesemez. İETT Genel Müdürlüğünün buradaki ikinci amacı bize yazmış olduğu cezalarla içerideki alacaklarımızı minimize etmeye çalışmaktır. Bir nevi bizi bir gelir kaynağı olarak görüyor. Hem biz mağdur oluyoruz, hem İstanbul halkı mağdur oluyor.” ifadelerini kullandı. Aybaşında ve ay sonunda 160’ar bin TL ödeme aldıklarını ancak aylık maliyetlerinin 400 bin TL olduğunu söyleyen Güneş, daha sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seslendi, “3 bin 41 aracın 5 milyar TL’ye yakın alacağı var. Bu 5 milyar TL’nin aylık bankalarda çalışılacak faizi bu esnafa ödetiliyor. Biz 30 gün çalıştık. Bize aybaşında 160 bin TL ödendi. Ay sonunda da 160 bin TL ödendi. Bu araçların maliyeti 400 bin TL. Özel halk otobüsü camiasının 2019 yılından önce filo yaş ortalaması 5’ti, şu an 11 olmuş. Araç değiştiremiyoruz. Her gün araçlarımız yollarda kalıyor. Her gün gereksiz yere İETT’nin baskısı oluştuğu için verimli çalışamıyoruz. Bizim bir an önce ödemelerimiz yapılsın. Sıkıntılarımız çözülsün. Bizim talep ettiğimiz bu. İBB meclis kararını tanımıyorlar. Meclis kararına göre temmuz ayında bize güncelleme yapmaları gerekiyordu. Biz bir enflasyon ülkesinde yaşıyoruz. Bize en az yüzde 50-60 güncelleme yapmaları gerekirken, sene başı geldi, yeni sözleşmeyi yapacağız, hala güncellememiz verilmemiş. Sayın Başkanım burada AK Partililer var, MHP’liler var, Dem Partili de var, CHP’li de var. Lütfen bir an önce bizim bu problemimizi çözün.” şeklinde konuştu. Demokratik protesto haklarını kullandıklarını ifade eden Güneş, Ekrem İmamoğlu’nun "Hak yemem hakkımı da yedirmem" sözlerine göndermede bulundu. Güneş, “Herhangi bir taşkınlık yapmadan iki araçla buraya geldik. Demokratik protesto hakkımızı kullandık. Sayın başkanımızdan ricamız bizim sesimizi duysun. Bir an önce ödemelerimizle ve içerdeki alacaklarla ilgili bir ödeme programı yapsın. İETT Genel Müdürlüğü ile ilgili de muayene kriterlerinizin bir an önce TÜVTÜRK muayene kriterlerine dönmesini talep ediyoruz. Bugün buraya araçlarımızla geldik. Demokratik protesto hakkımızı kullandık ama siz bir sabah kalktığınızda bu araçlar işe çıkmayabilir. 3 bin 41 aracın hak ediş problemleri içerideki ödemeleri bir şekilde çözülsün. Çözülmediği takdirde bu saatte buraya gelen esnaf gerekeni yapacaktır. Bir sonraki eylemimiz kontak kapatma olacaktır. Biz şu an İBB ve İETT tarafından ekonomik ve psikolojik baskı altındayız. Bu baskının bir an önce sonlandırılmasını talep ediyoruz. Yarın bu araçlardan birine herhangi bir ceza geldiğinde biz kontak kapatacağız. Yolcularla buraya geleceğiz. Madem Ekrem Başkan ’hak, hukuk, adalet’ diyorsa bu hakkı, hukuku, adaleti yerine getirsin. 2019 yılında biz ona oy verdiğimizde dedi ki ’Ben hak yemem, hakkımı yedirmem.’ Biz de hak yemiyoruz ama hakkımızı yedirmeyeceğiz.” dedi.
İzmir Başkan Pehlivan fahiş konser iddialarına meclis kürsüsünden yanıt verdi Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, cumhuriyetin 100. yılında Menemen’de düzenlenen konserlere ilişkin son dönemde maksatlı bir şekilde yeniden gündeme getirilen asılsız iddialara meclis kürsüsünden yanıt verdi. Pehlivan, "Bir konsere 70-80 milyon verenleri, yıllık konser harcaması 2 milyar liraya yaklaşanları aklamak için seçe seçe İzmir’in en büyük yatırımlarını yapan ilçe belediyesi Menemen’i mi seçtiniz? Bunların hepsi yalandır. Birbirinden ünlü 47 sanatçımızın Menemen’imizin dört bir köşesinde sahne alışının ortalama bedeli, her şey dahil sadece 1 milyon 900 bin TL’dir. Belediyemizi hedef alan tüm kötü niyetli girişimlere karşı tavrımız net olacak. Gerçeği yansıtmayan ve kamuoyunu yanıltan tüm yalan ve iftiracılara karşı hukuki mücadelemizi vereceğiz” dedi. Menemen Belediyesine yönelik son dönemde karalama kampanyasına dönüşen, konser harcaması iddialarına son noktayı Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan koydu. Menemen Belediye Meclisi’nin aralık ayı ilk oturumunda konuşan Başkan Pehlivan, iddiaların asılsız olduğunu, iyi niyetten uzak bir şekilde karalama kampanyasına dönüştüğünü söyledi. Başkan Pehlivan, "Son günlerde, Atatürk’ün ‘en büyük eserim’ dediği cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü için gerçekleştirdiğimiz etkinlikler üzerinden çeşitli manipülatif iddialar ortaya atılmaktadır. Bu iddiaların hiçbir şekilde gerçekle uzlaşmadığını açıkça belirtmek isterim. Ortada dolaşan asılsız iddialara bakar mısınız? ’500 milyon harcanmış, 300 milyon harcanmış, 200 milyon harcanmış, bir konsere 85 milyon verilmiş’ gibi tamamen hayal ürünü yalanlar dinliyoruz. Kutlamalarımızda, her biri birer sanatçı olan sunucularımız da dahil olmak üzere birbirinden ünlü toplam 47 sanatçımız sahne aldı ve bu organizasyonların ortalama maliyeti her şey dahil yalnızca 1 milyon 900 bin TL’dir. Ayrıca tüm bu etkinliklerin tasarruf tedbirlerinden önce olduğunu da altını çizerek belirtmek isterim. Bir konsere 70-80 milyon verenleri, yıllık konser harcaması 2 milyar liraya yaklaşanları aklamak için seçe seçe İzmir’in en büyük yatırımlarını yapan ilçe belediyesi Menemen’i mi seçtiniz?" dedi. "Hukuki haklarımızı kullanacağız" Başkan Pehlivan, "Belediyemizi hedef alan kötü niyetli girişimlere karşı tavrımız çok net olacak. Elbette bu olup bitenlere ilişkin hukuki haklarımızı kullanacağız. Menemen Belediyesi, yalnızca halkımıza fayda sağlayacak işlere odaklanmakta ve şeffaf bir şekilde çalışmaktadır. Yapılan maksatlı yorumlar, yalnızca gerçek başarılarımızı gölgelemeye yönelik kötü niyetli girişimlerdir. Bu tür çabalar ne iyi niyetle, ne ifade özgürlüğüyle, ne de gerçek habercilik anlayışıyla uzlaşmaktadır. Açık ve net söylüyorum; eleştiri başımızın üstünde ama Menemen’e saldırmaktan, Menemen Belediyesini karalamaya çalışmaktan vazgeçin. Menemen artık dört mevsim meyve veren bir ağaçtır. Bu ağacı kim taşlamaya kalkarsa; karşısında Aydın Pehlivan’ı bulacaktır, karşısında yıllar sonra hizmet almaya başlayan Menemen halkını bulacaktır” diye konuştu. "Menemen’e çağ atlattık" Menemen Belediyesi hakkında ortaya atılan iddiaların, başarıya gölge düşürme amacı taşıdığını belirten Başkan Pehlivan, "İş başına geldiğimiz ilk günden itibaren göreve dört elle sarılarak, hemşehrilerimizin uzun yıllardır dert yandığı kronikleşmiş sorunları çözdük. Hayali bile kurulamayan projeleri hayata geçirdik. Menemen, metropol ilçelerle rekabet eden modern bir şehir konumuna ulaştı. Bugün Menemen, köy görünümünden çıkmış ve herkesin hayranlıkla bahsettiği modern bir şehir haline gelmiştir. Bu değişim, belediyemizin vizyonu ve halkımıza duyduğu sorumluluk bilinci sayesinde gerçekleşmiştir. Bugün Menemen halkı, bu değişimin farkındadır ve geleceğe daha büyük bir umutla bakmaktadır" ifadelerini kullandı.
İstanbul A Milli Kadın Hentbol Takımı, Avrupa Şampiyonası’na veda etti A Milli Kadın Hentbol Takımı, Avrupa Hentbol Şampiyonası 3. maçında İsveç’e 47-19 mağlup olarak 1 puanla şampiyonaya veda etti. A Milli Kadın Hentbol Takımı, 2024 Avrupa Hentbol Şampiyonası A Grubu’ndaki üçüncü maçında İsveç ile karşı karşıya geldi. Macaristan’ın Debrecen şehrindeki Fönix Arena’da oynanan karşılaşmada hakemler Radojko Brkic ve Andrei Jusufhodzic görev yaptı. Milliler mücadeleye Merve, Yasemin, Aslı, Elif Sıla, Nur Ceren, Emine, Döne Gül ilk 7’si ile başladı. Maça etkili başlayamayan Ay-yıldızlılar, 10. dakikayı 8-3 geride geçti. İsveç kalan bölümlerde farkı açarken devre 25-12 İsveç üstünlüğüyle tamamlandı. İlk yarıda kaleci Yağmur Bembeyaz, rakibine kale alanı dışında yaptığı müdahale sonrasında kırmızı kartla oyun dışı kaldı. İkinci yarıda milliler farkı azaltmak için mücadele etse de İsveç buna izin vermedi ve milliler karşılaşmayı 47-19’luk skorla kaybetti. Ay-yıldızlılar bu sonuçla, ilk kez katıldığı Avrupa Hentbol Şampiyonası’na ön turdan veda etti. A Grubu’nu Macaristan 6 puanla grubu lider, İsveç de 4 puanla 2. sırada tamamlayarak Ana Tur maçlarında mücadele etme hakkı elde etti. Türkiye, Avrupa Hentbol Şampiyonası’nda grupta oynadığı 3 maçta 1 beraberlik, 2 mağlubiyet yaşadı. Debrecen ve Viyana’da oynanacak Ana Tur’da 12 takım altışarlı iki gruba ayrılarak, tek devreli lig usulü mücadele edecek. Final haftasında; grup birinci ve ikincileri yarı finalde eşleşirken, grup üçüncüleri beşincilik maçında karşılaşacak. Şampiyona 15 Aralık’ta oynanacak üçüncülük ve final maçı ile sona erecek.