GÜNDEM - 05 Haziran 2025 Perşembe 13:41

RTÜK ve CKD’den medya kuruluşlarına uyarı: "Kadına şiddet olaylarını reyting malzemesi yapmayın"

A
A
A
RTÜK ve CKD’den medya kuruluşlarına uyarı: "Kadına şiddet olaylarını reyting malzemesi yapmayın"

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), medya kuruluşlarını kadına yönelik şiddetin ekranlarda normalleştirilmesi konusunda uyardı.


RTÜK ve CKD tarafından televizyon ve dijital platformlara toplumsal sorumluluk çağrısı yapılırken, özellikle gündüz kuşağı programlarında kadınların yaşadığı mağduriyetlerin reyting uğruna istismar edilmemesi istendi.


RTÜK ve CKD iş birliğiyle düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" çalıştayının sonuç raporu yayımlandı


Raporda, medya kuruluşlarının yayın politikaları değerlendirilerek önemli tespitlere yer verildi. Bu tespitler arasında, reyting ve ticari kaygıların çoğu zaman kamu yararının önüne geçtiği, özellikle gündüz kuşağı programlarında şiddetin sıradanlaştırıldığı ve kadın mağduriyetinin reyting uğruna istismar edildiği vurgulandı.



"Gündüz kuşağı programları kadına yönelik şiddeti ve evlilikleri olumsuz etkiliyor"


Raporda en çarpıcı eleştiriler, gündüz kuşağı programlarına yönelik oldu. Kadına yönelik şiddetin sabah programlarından akşam dizilerine kadar gün boyunca ekrana taşınmasının, "kırık cam teorisi" etkisi oluşturarak şiddetin toplumda yeniden üretimine zemin hazırladığı belirtildi. Bu tür yapımların, çözüm üretmek yerine kışkırtıcı bir dille sunulduğu ve kamu kurumlarına olan güveni sarstığı ifade edildi.



"Kadın mağduriyeti reyting uğruna metalaştırılıyor"


Raporda, kadın bedeninin ve mağduriyetinin medya tarafından reyting uğruna metalaştırıldığına dikkat çekildi. "Gerçekleri gösteriyoruz" iddiasıyla sunulan yapımların, kadına yönelik şiddeti normalleştirdiği ve toplumda kanıksanmasına neden olduğu belirtildi. Kadınların yalnızca kurban ya da suçlu rollerinde ekrana yansıması; güçlü, üretken ve topluma katkı sunan kadın profillerinin ise arka planda kalması eleştirildi.



"Ekranlarda güçlü kadın figürleri öne çıkarılmalı"


Medyanın, Türk toplumunun tarihsel ve kültürel değerlerinden uzaklaştığı, Anadolu kadınının üretici ve dönüştürücü kimliğine yeteri kadar yer vermediği ifade edildi. Cumhuriyet Devrimi ile kamusal alanda güçlenen kadınların başarı öykülerinin görünmez kılınması, genç kuşakların kadın rol modellerinden yoksun bırakılması olarak değerlendirildi.



"Dijital platformlara denetimler artırılmalı"


Sosyal medya ve dijital platformlardaki denetimsizlik de raporda önemli bir başlık olarak yer aldı. TikTok ve YouTube gibi mecralarda kontrolsüz yayılan içeriklerin, özellikle gençleri "ahlaki çöküşe" sürüklediği vurgulandı. RTÜK ve BTK’nın dijital mecralar üzerinde daha etkin bir düzenleme ve denetim mekanizması kurması gerektiği önerildi.



"Magazin dili yerine güçlendirici haberler"


Raporda; medyada kadına yönelik şiddet haberlerinde kullanılan magazinsel dil, başlıkların sansasyonel olması ve mağdurların özel hayatının teşhir edilmesi eleştirildi. Bu tür haberciliğin, farkındalık oluşturmak yerine şiddeti sıradanlaştırdığına dikkat çekildi. Medyaya, çözüm odaklı ve güçlendirici bir haber dili benimsemesi çağrısı yapıldı.



"Kadına karşı şiddeti normalleştiren yapımlara cezalar arttırılmalı"


RTÜK’ün mevcut yaptırımlarının arttırılması gerektiği ifade edilen raporda, medya kuruluşlarına yönelik kamuoyuna açık ve net cezaların uygulanması gerektiği belirtildi. Ayrıca medya etiği, mağdur hakları ve toplumsal sorumluluk çerçevesinde bağlayıcı kuralların oluşturulması önerildi.



Raporda dikkat çeken öneriler sıralandı


Raporda, mevcut yayın politikalarına yönelik eleştirilerin yanı sıra, kadına yönelik şiddetle mücadelede medyanın daha bilinçli ve sorumlu bir rol üstlenebilmesi için çözüm önerilerine de yer verildi. Dikkat çeken bazı öneriler şu şekilde sıralandı:


"Kadına yönelik şiddet haberleri, şiddeti ortadan kaldırma amacına hizmet edecek şekilde; daha duyarlı bir dil ve sembolik görsellerle, mağdurun güçlü çıktığı veya şiddeti önlemeye yönelik çözüm önerilerinin de yer aldığı bir anlayışla sunulmalıdır. Şiddet haberlerinde kesin olmayan bilgilerin paylaşılması kesinlikle önlenmeli; cezasızlık algısı oluşturan ve gerçeği yansıtmayan içeriklerle etkin biçimde mücadele edilmelidir. Başarılı kadınların (bilim insanı, siyasetçi, asker, sanatçı vb.) hayat hikâyelerine ve topluma ilham veren kadın figürlerine medyada daha fazla yer verilmelidir.Kadın hakları ve şiddetle mücadeleye dair farkındalık oluşturan dizi, film ve belgesellere RTÜK, Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da Sivil Toplum Kuruluşları tarafından ’Kadın-Erkek Eşitliği Ödülü’ gibi teşvik edici ödüller verilmeli; kadın, çocuk ve aile dostu programlar vergi indirimi gibi desteklerle teşvik edilmelidir. Kadın haklarına ilişkin kamu politikaları, 6284 sayılı yasa, Alo 183, Alo 112 ve KADES gibi şiddetle mücadele mekanizmalarına dair bilgilere sadece kamu spotlarında değil; dizi, film ve diğer yapımlarda da yer verilmelidir. Gündüz kuşağı programlarında, kadına yönelik şiddeti irdeleyen ve çözüm yollarını ele alan, uzmanlar tarafından hazırlanmış içeriklere yer verilmelidir. Magazin dili yerine, çözüm odaklı, bilinçlendirici ve güçlendirici bir haber dili benimsenmelidir. TikTok, YouTube gibi dijital platformlar, RTÜK ve BTK iş birliğiyle etkin şekilde düzenlenmeli ve denetlenmelidir. Medya okuryazarlığı dersi, tüm eğitim kademelerinde zorunlu hale getirilerek müfredata dâhil edilmelidir. RTÜK bünyesinde, yapımcı ve yayıncılara yönelik ’yayın öncesi danışmanlık’ hizmeti sunacak bir rehberlik birimi oluşturulmalıdır. Medya kuruluşlarının hatalı yayınlar için kamuoyuna açık özür yayınlamaları ve gerektiğinde yaptırıma tabi tutulmaları zorunlu hale getirilmelidir. 2025’in ’Aile Yılı’ ilan edilmesiyle, aile yapısını ve kadını destekleyen medya içeriklerine öncelik verilmelidir."



RTÜK ve CKD’den medya kuruluşlarına uyarı: "Kadına şiddet olaylarını reyting malzemesi yapmayın"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu TEM Otoyolu’nun Bolu geçişi Ankara istikametinde 3 tırın yolu kapatması sonucu ulaşım durdu TEM Otoyolu’nun Bolu geçişinde, Ankara istikametinde 3 tırın yolu kapatması sonucu ulaşım bir süre durdu. Karayolları ekiplerinin ters yönden ulaşarak yaptığı müdahale ile trafik akışı kısmen sağlanırken, bölgede uzun araç kuyrukları oluştu. TEM Otoyolu’nun ve D-100 karayolunun Bolu geçişinde yoğun kar yağışı devam ediyor. Kış lastiği veya zincir takmadan yola çıkan araçlar ulaşımın aksamasına neden oldu. TEM otoyolunun Ankara istikametinde Çaydurt bölgesinde 3 şeridi, 3 tırın tedbirsizliği sonucu kapandı. Tırların yolu kapatmasıyla birlikte Ankara istikametinde ulaşım tamamen kesildi ve bölgede kilometrelerce araç kuyruğu oluştu. Ekipler ters şeritten müdahale etti Konuyla ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamada, "Anadolu Otoyolu’nun Ankara yönünde, Çaydurt Otoyol Dinlenme Tesisi’nin yaklaşık 1 kilometre gerisinde saat 23.15’te, 3 şeridin tamamında, 3 adet tırın tedbirsizliği sonucu yolu kapatması nedeniyle ulaşım geçici olarak kesintiye uğramıştır. Karayolları ekiplerince ters yönden müdahale edilerek otoyolda trafik akışı kısmen sağlanmış olup, ulaşımın normale dönmesi için çalışmalara devam edilmektedir" denildi. Bolu geçişinde zor anlar Otoyolun Bolu geçişinde yoğunluk ve kış şartları nedeniyle trafik zaman zaman durma noktasına geldi. Güzergah üzerinde yolda kalan tırlar ve otomobiller nedeniyle ulaşımda aksamalar yaşanırken, sürücüler zor anlar yaşadı. Öte yandan D-100 karayolunda da ulaşımda güçlükler yaşandı. Yolda kalan bir tır, Karayolları ekiplerine ait greyderin halatla çekmesi sonucu bulunduğu yerden kurtarıldı. Ekiplerin, TEM Otoyolu’nda ulaşımı normale döndürmek ve yolda kalan araçları kurtarmak için başlattığı çalışmalar aralıksız sürüyor.