ASAYİŞ - 21 Ekim 2023 Cumartesi 10:22

Şehit trafik polisinin kızı artık Ankara’nın trafiğinden sorumlu

A
A
A
Şehit trafik polisinin kızı artık Ankara’nın trafiğinden sorumlu

Ankara Emniyetinin ilk kadın Trafik Denetleme Şube Müdürü Sevil Atasoy, 1998’de şehit olan trafik polisi babasının izinden giderek mesleğinde 20. yılını geride bıraktı.


Eskişehir’de görevli trafik polisi babası Mehmet Bayraktar’ı 1998 yılında alkollü bir sürücünün kullandığı aracın çarpması sonucu şehit veren Sevil Atasoy, Ankara Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün ilk kadın müdürü oldu. 17 yaşında kazandığı Polis Akademisinden 2003 yılında mezun olan Atasoy, çocukluk hayali olan baba mesleğinde 20 yılı geride bıraktı. İki çocuk annesi Atasoy, çeşitli birimlerde görev aldıktan sonra ise 2017’de şehit babası gibi Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde göreve başladı. Ankara İl Emniyet Müdürü Engin Dinç’in görevlendirmesiyle 23 Ağustos’ta Trafik Denetleme Şube Müdürü görevine getirilen Atasoy, Başkent’in trafiğinden sorumlu olarak görevini sürdürüyor.


“Hayalim polis olmaktı ve hayalimi yaşıyorum”


Polis olmayı çocukluğundan beri istediğini söyleyen Atasoy, “Polis olmaya karar verme sürecim yok. Çocukluktan beri polisliği istiyordum, babamın da polis olması sebebiyle. Hayalim polis olmaktı ve hayalimi yaşıyorum. 6 yıldır Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde görevliyim. 2003 yılında İstanbul’da göreve başladım” dedi.


“Bu göreve geldiğimi en çok babamın görmesini isterdim”


Müdürlük görevine getirildiği için gurur duyduğunu belirten Atasoy, “Ankara İl Emniyet Müdürümüz Engin Dinç’in görevlendirmesi ile bu göreve gelmek beni mutlu etti ve gururlandırdı. Bu göreve geldiğimi en çok babamın görmesini isterdim. Gurur duyuyorum” ifadelerine yer verdi.


“Babam görevini çok seven, layığıyla yapan bir polisti”


Babasının mesleğini her zaman layığıyla icra ettiğini dile getiren Atasoy, “Babam 1998’de Eskişehir’de alkol uygulamasında, alkollü bir sürücünün çarpması sonucu şehit oldu. Görevini çok seven, layığıyla yapan bir polisti. Bize hep, ‘Ülkesini en çok seven, görevini en iyi yapandır’ derdi. Biz de kardeşlerimizle birlikte bu cümleyi meslek hayatımızda uygulamaya koyduk. Ondan gördüğümüz bu davranışlarla görevimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.


“Babam şehit olduktan sonra da kesinlikle polis olmam gerektiğini düşündüm”


Babasının şehit olması ardından polis olmak için daha kararlı adımlar attığını ifade eden Atasoy, “Babam mesleğini çok severdi. Çok sakin ve düzgün bir insandı. Emek vermeyi çok severdi. Kendini bu mesleğe adamıştı. Emek veren, başarmayı seven bir personeldi. Biz de bunları örnek aldık. Polis çocuğu olmak zordur ama gurur vericidir. Hepsi babaları ile gurur duyuyordur. Polis çocukları, mesleğin zorluğunu babaları ile birlikte yaşamış oluyorlar. Çocukken resmi törenlerde bize polis üniforması giydirirlerdi. Bu mesleğin çok içinde büyüdük. Babama da hep polis olmak istediğimi söylerdim. Babam şehit olduktan sonra da kesinlikle polis olmam gerektiğini düşündüm. Çok küçükken de istediğim için olacağımı da biliyorum zaten” dedi.


“Duygularınıza sahip çıkmanız gerekiyor”


Mesleki hayatlarında duygularını perdelemeleri gerektiğini değinen Atasoy, “Polis olup da olaylardan etkilenmeyenimiz yoktur. Benim de unutamadığım ve etkilendiğim çok olay var tabii. Özellikle çocuk ölümleri bütün meslektaşlarımızı etkiliyor ve derinden yaralıyor. Mesleğimizi en zor tarafı bu. Hem profesyonel olmak zorundasınız, hem de duygularınıza sahip çıkmanız gerekiyor. Bu duyguyu en çok çocuk ölümlerinde yaşıyorum. O duyguyu bastırmak zor ama profesyonellik onun önüne geçiyor. Bu acıları yaşamamak için kural ihlali yapmayalım, alkollü araç kullanmayalım, hız yapmayalım, emniyet kemerimizi takalım ve kurallara uyalım diyoruz. Kurallara uyduğumuzda bu acılar azalmış olacak” şeklinde konuştu.


“20 senedir bu teşkilatın içerisindeyim”


Akademi yıllarında zorlu eğitimlerden geçtiğini söyleyen Atasoy, “Dört senelik zorlu bir eğitim sürecinden sonra mezun oldum. Ardından da aktif birimlerde çalışmak istedim. İsteğim de gerçekleşti. 20 senedir bu teşkilatın içerisindeyim. Amacımız en iyi şekilde vatandaşlarımıza hizmet etmek” ifadelerine yer verdi.


“Trafik yoğunluğunun artığı yerlerde de ekip görevlendirmesi yapıyoruz”


Başkent’te güvenli trafik için gerekli çalışmaları yaptıklarını dile getiren Atasoy, “Sorumluluk alanımızda 800 personelimiz var. Bu şekilde görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Ana arter, kavşak ve trafiğin yoğun olduğu bölgelerde görevlendirmiş olduğumuz personellerimiz var. Kent Güvenliği Yönetim Sistemi (KGYS) üzerinden de sabah ve akşam trafik yoğunluğunu takip ediyoruz. Hem arkadaşlarımızın görmüş olduğu yoğunlukları, hem vatandaşlarımızdan gelen ihbarlarla ilgili en kısa sürede ekiplerimizi yönlendiriyoruz. Ekiplerimiz de vatandaşlarımızı en güvenli şekilde ulaşabilmeleri için görev yapıyorlar. Trafik yoğunluğunun artığı yerlerde de ekip görevlendirmesi yapıyoruz” dedi.


“Hedefimiz 65 bin çocuğumuzun eğitilmesi”


Okul çevrelerinde öğrenci güvenliğinin sağlanması için denetimler yapıldığını söyleyen Atasoy, “Okul servis araçlarına yönelik çalışmalarımız var. Haftanın her günü servis araçlarını denetliyoruz. İlçe emniyet müdürlükleri ve çocuk şube müdürlüğü ile işbirliği içerisindeyiz. Şubemizin personelleri ile yapmış olduğumuz servis denetimleri var. Hem araçların hem de sürücülerin denetiminde arkadaşlarımız faaliyet gösteriyor. Okullarda çocuklara yönelik vermiş olduğumuz trafik bilgilendirmesi eğitimlerimiz var. Hedefimiz bu konuda 65 bin çocuğumuzun eğitilmesi. Uzman personellerimiz tarafından ilk ve ortaokul çocuklarına yönelik eğitimlerimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı.


“Eğitimlerimiz sadece öğrencilerimizle sınırlı değil”


Söz konusu eğitimlerin çok yönlü olduğunu kaydeden Atasoy, “Çocukların yaş gruplarına yönelik eğitimlerimiz var. Eğitimlerimizin ana teması; emniyet kemeri takılması, karşıdan karşıya geçilmesi, yaya, araç ve yolcu güvenliği konusunda. Eğitimlerimiz sadece öğrencilerimizle sınırlı değil. Öğretmen ve servis sürücülerine de eğitim veriliyor. Trafik güvenliğinin eğitimle de sağlandığını değerlendiriyoruz. Bu konuda da birçok eğitim veriliyor” şeklinde konuştu.


“Amacımız kesinlikle vatandaşlarımızı cezalandırmak değil”


Vatandaşların trafikte daha güvenli olmaları için denetimlerin aralıksız sürdüğünü belirten Atasoy “Sorumluluk alanımız dahilinde özellikle alkol denetimlerine ağırlık veriyoruz. Modifiye araçlara yönelik denetimlerimiz var. Drift ve makas atan araçlara yönelik de denetimlerimiz var. İhlal ayrımı yapmaksızın, kural ihlali sayılan tüm ihlallere yönelik denetimlerimiz devam ediyor. Amacımız kesinlikle vatandaşlarımızı cezalandırmak değil. Bu nedenle arkadaşlarımız sahada. Güçlü ve profesyonel ekibimiz ve ciddi denetimlerimiz var. Denetimlerimizden de çok güzel geri dönüşler aldık” dedi.


“Polislik bir meslek değil yaşam tarzı”


Polisliğe gönül vermek isteyen gençleri aralarında görmekten mutluluk duyacağını ifade eden Atasoy, “Polislik bir meslek değil yaşam tarzı. Bu mesleğe giren sadece kendisi değil, ailesi ile birlikte bu mesleği yaşamış oluyorlar. Emek veren, bu özveriyi gösteren bütün gençleri aramızda görmek isteriz. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü olarak, vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için görev başındayız” diye konuştu.



Şehit trafik polisinin kızı artık Ankara’nın trafiğinden sorumlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam edildi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmal sonucu ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 7’nci duruşması görüldü. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu ileri sürülen Fırat Sarı ile birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan iddianame ana dava ile birleştirilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, yoklamaların alınmasının ardından sanıkların savunmaları ile başladı. Davada sanık sayısı 61 oldu Duruşmada, dava dosyasına eklenen evraklar okunduğu sırada, dosyadan ayrılan iki davanın ana dava ile birleştirildiği ve sanık sayısının böylece 61’e yükseldiği öğrenildi. Savunma yapan tutuklu sanık Şeyhmus Çelik, "Opara bebek, Fırat Sarı tarafından Birinci Hastanesi’ne gönderildi ve Hakan Doğukan Taşçı tarafından teslim alındı. Fırat Sarı tutuklanmadan önce saçsız bir insanken, soruşturma sonrası peruk takmıştır. Opara bebek Beylikdüzü Medilife Hastanesi’ne sevk edildi. Ben hastanede olmadığım gün Opara bebek ex oldu. Bunu diğer sanıklarda belirtmiştir. Hakan Doğukan Taşçı ve diğer sanıklar arasında geçen konuşmamada bebeğin ben hastanede yokken öldüğü bellidir. Ben bebekleri öldürmedim bu bellidir. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanık Rıza Keykubad’ın eşi tutuksuz sanık Hilda Keykubad da savunmasında, "Ben mesleğimin gerekliliğini en iyi şekilde yaptım. Evimi, eşimi, çocuğumu ihmal ettim ama hastalarımı ihmal etmedim. Hayatım boyunca, polis, adliye görmedim. Onurumla yaptığım mesleğimi ihmalden yargılanıyorum. Burada olmaktan utanıyorum, hicap duyuyorum, utanıyorum. Ben imzaladığım her evrakı ölen bebeklerin defin işlemleri tamamlansın diye, tedaviye gelen bebekler de iyileşsin diye imzaladım. Kaya bebek geldiğinde ben hastanede çalışmıyordum. Bebek Kaya hayatını kaybettikten sonra çalışmaya başladım. Bebek Kaya’nın ölüm belgesini doktorlar imzalamadı. Ben de bebek ortada kalmasın, evrakları eksik olmasın diye defin işlemleri için kendim imzaladım evrakları ve aileye teslim ettim. Bu aile şehir dışından gelmişti’’ diye konuştu. Mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.
İstanbul Sergen Yalçın’dan 5 değişiklik Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Fenerbahçe’ye konuk oldukları Türkiye Kupası C Grubu maçına Süper Lig’de son oynadıkları Çaykur Rizespor mücadelesinin 11’inden 5 değişiklik yaparak çıktı. Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Beşiktaş, Fenerbahçe’ye konuk oldu. Siyah-beyazlıların teknik direktörü Sergen Yalçın, Süper Lig’in 17. haftasında Dolmabahçe’de 1-0 kazandıkları Çaykur Rizespor karşılaşmasının 11’inden 5 değişiklik yaparak Kadıköy’de sahaya çıktı. Tecrübeli teknik adam, savunmada Taylan Bulut, Gabriel Paulista ve Rıdvan Yılmaz’ın yerine Gökhan Sazdağı, Emirhan Topçu ve David Jurasek’e şans verirken, Kartal Kayra Yılmaz ve Demir Ege Tıknaz’ın yerine ise Salih Uçan ile Devrim Şahin forma giydi. Beşiktaş’ın, Fenerbahçe maçı 11’i şu şekilde: "Ersin Destanoğlu - Gökhan Sazdağı, Tiago Djalo, Emirhan Topçu, David Jurasek - Salih Uçan, Orkun Kökçü, Milot Rashica, Vaclav Cerny, Devrim Şahin - Tammy Abraham." 3 oyuncunun ilk Fenerbahçe derbisi Siyah-beyazlı takımda 3 futbolcu ise ilk kez Fenerbahçe derbisi heyecanı yaşadı. Kartal’da; Tiago Djalo, David Jurasek ve Devrim Şahin ilk defa sarı-lacivertlilere karşı top koşturdu. Yedek kulübesinde bulunan Demir Ege Tıknaz, Kartal Kayra Yılmaz ve Taylan Bulut da ilerleyen dakikalarda görev alması durumunda sarı-lacivertli takıma karşı siftah yapacak. Rafa Silva kadroda yok Beşiktaş’ta Rafa Silva, Fenerbahçe karşılaşmasının geniş kadrosunda yer almadı. Rafa, tam 5 hafta aranın ardından ligdeki Çaykur Rizespor mücadelesinde kadroya girmesine rağmen formayı sırtına geçirememişti. Teknik Direktör Sergen Yalçın, fiziksel olarak hazır durumda bulunmadığını belirttiği Portekizli oyuncuya Fenerbahçe mücadelesinde şans tanımadı.
Trabzon Şenol Güneş: "Yurt dışından iki teklif vardı, kabul etmedim" Trabzonspor’un eski futbolcusu ve teknik direktörlerinden Şenol Güneş, Trabzon’da bir lisede düzenlenen söyleşiye katıldı. Söyleşi öncesinde horon ekibinin gösterisiyle karşılanan Güneş, daha sonra hayatına dair anılarını paylaşırken, öğretmen kimliği ve spor adamı tecrübesiyle katılımcılara önemli mesajlar verdi. Türk futboluna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şenol Güneş, Türk teknik direktörler arasında 1056 maçla en fazla karşılaşmaya çıkan isim olmasına da değinerek, rakamların çok üzerinde durmadığını söyledi. Yaklaşık 38 yıldır antrenörlük yaptığını hatırlatan Güneş, futbolculuk dönemiyle birlikte bu sürenin daha da arttığını ifade etti. Çocukluk döneminde futbola bakışın ve imkanların çok sınırlı olduğunu dile getiren Güneş, "Eğitimde, tesiste, malzemede ciddi eksiklikler vardı. Futbola bakış da olumsuzdu. Bu ortamda hem eğitimimi alarak hem de işimi iyi yapmaya çalıştım. Bunun karşılığını bugün Türkiye’nin her yerinde, hatta dünyada görüyorum. En büyük sermayem itibarım" dedi. Futbolun zamanla magazinleştiğine dikkat çeken Güneş, "Zaman zaman verdiğimiz mesajların yerini magazin aldı. Gündem futbolun dışına kaydı. Futbolun ekonomik tarafı kullanılırken, buna bağlı olarak kirlenme tarafına fazla kaçıldı. Üretmeden kolay kazanmak isteyenlerin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Antrenörler, oyuncular ve hakemler olarak futbola sahip çıkamadık. Yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç var. Türk futbolu ortak değerimizdir, erozyona uğrarsa herkes zarar görür" diye konuştu. "Trabzonspor’un önü açık" Trabzonspor’un mevcut durumunu da değerlendiren Şenol Güneş, bordo-mavili kulübün bir marka olduğunu vurguladı. Geçmişten ders alınması gerektiğini belirten Güneş, mazeretlerle yol alınamayacağını söyledi. ’Biraz iyi gidince çok iyiyiz, kötü gidince de bizden bir şey olmaz diyoruz’ sözlerinin doğru olmadığını ifade eden Güneş, Trabzonspor’un ekonomik, idari, sosyal ve teknik gerçeklerinin olduğunu dile getirdi. Uluslararası düzeyde rekabet edebilecek oyuncuların kazanılması gerektiğini ifade eden Güneş, "Kişiler üzerinden değil, doğru planlama üzerinden gitmeliyiz. Geçmişi kötülemeden, ders alarak geleceği planlamak gerekiyor. Hiçbir oyuncuyu büyütmeden ya da küçültmeden takım için değerlendirmeliyiz. Fatih Hoca’nın bunu iyi yapacağına inanıyorum. Trabzonspor’un önünün açık olduğunu düşünüyorum" dedi. "İki teklif vardı, kabul etmedim" Kendisine gelen transfer teklifleriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Güneş, yurtdışından iki takımdan teklif aldığını ancak kabul etmediğini açıkladı. Bu tür konuların magazinleştirildiğini belirten Güneş, "Çalışmayacağım desem yarın çalışırsan derler, çalışacağım desem kulüp bulamadı derler. Dedikodu çok olduğu için susmayı tercih ediyorum" ifadelerini kullandı.
İzmir Başkan Pehlivan: "Menemen, Şehit Kubilay ve silah arkadaşlarını bağrına bastı" Şehit Asteğmen Kubilay ile şehit bekçiler Şevki ve Hasan, şehadetlerinin 95. yıl dönümünde Menemen’de törenle anıldı. Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını her zaman saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmıştır. Her 23 Aralık’ta aynı inanç ve kararlılıkla burada olmaya devam edeceğiz" dedi. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, Menemen dışından gelen bir grubun ilçede başlattığı ayaklanma girişiminde şehit düşen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki, Yıldıztepe’de bulunan Kubilay Anıtı’nda anıldı. Düzenlenen törende Şehit Kubilay ve silah arkadaşları anılırken, Kubilay Anıtı’na çelenk sunuldu ve şehitlikte yatan vatan evlatlarının kabirlerine karanfil bırakılarak dualar okundu. "Şehit Kubilay’ı rahmet ve minnetle anıyoruz" Törene katılan ve 95 yıl önce bayraklaşan şehadetiyle İnkılap Şehidi olarak hafızalara kazınan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın aziz hatırasını her daim yaşattıklarını ifade eden Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, "Her 23 Aralık’ta burada, bu şehitlikte aynı inanç ve aynı kararlılıkla olmaya devam edeceğiz" dedi. "Dinmeyecek acı" Başkan Pehlivan, "İnkılap şehitlerimiz Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki; bu ülke için hiçbir zaman dinmeyecek bir acıdır. İlçemiz Menemen içinse tam anlamıyla derin bir yaradır. Asteğmen Kubilay’ın, kent dışından gelen karanlık odaklar tarafından şehit edilişinin hiçbir izahı yoktur. Ancak Menemen, o günden bu yana, Şehit Kubilay’ı ve silah arkadaşlarını bağrına basmış, aziz hatıralarını saygı, minnet ve sevgiyle yaşatmayı görev bilmiştir. Bu topraklarda doğan her Menemenli bilir ki; Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay sadece bir asker değildir. O, bir fikrin, bir inancın, bir Cumhuriyet idealinin temsilcisidir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyetimiz, uğruna şehit ve gazi olanların bizlere mukaddes bir emanetidir. Bu nedenle Şehit Kubilay’ı anmak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan bağlılığımızı tazelemektir. Onları hatırlamak, bu toprakların bağımsızlık ve özgürlük ruhuna olan sarsılmaz bağlılığımızı yeniden ifade etmektir. Şehit Asteğmen Kubilay’ın aziz hatırası bize, karanlığa karşı uyanık olmayı, ayrışmaya karşı birlik olmayı, umutsuzluğa karşı inancı korumayı öğretir. 23 Aralık tarihi, Menemen İnkılap Şehitleri’nin yası, saygıyla anıldığı günün adıdır. Bu ve bunun gibi anmalar, siyasete malzeme yapılamayacak kadar kıymetli ve ağır konulardır. Tıpkı dinimiz, kutsal kitabımız, bayrağımız, vatanımız ve elbette Atamız gibi, siyaset üstüdür. Bu nedenlerle bizler, tıpkı 10 Kasım’da Atatürk’ü andığımız gibi, her 23 Aralık’ta da Şehit Kubilay’ın yasını tutuyor, saygı ve minnetle anıyoruz. Ülkesi ve milleti için karanlığa karşı bedenini siper eden tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı, minnet ve hürmetle anıyorum. Böylesine karakterli, cesur ve vatanına adanmış evlatlar yetiştiren kıymetli ailelerine de şükranlarımı sunuyorum" dedi.