ASAYİŞ - 06 Eylül 2024 Cuma 15:24

Yolun karşısına yavaş geçtiği için sinirlendiği yayaya kafa attı

A
A
A

Ankara’da bir sürücü, iddiaya göre yolun karşısına yavaş geçtiği gerekçesiyle tartıştığı yayaya kafa atıp kaçtı. Saldırı anı güvenlik kamerasına yansıdı.

Mamak’ta akşam saatlerinde meydana gelen olayda, kimliği belirsiz bir sürücü, yolun karşısına geçmeye çalışan yayaya yavaş hareket ettiğini söyleyerek tepki gösterdi. Bununla yetinmeyen sürücü, sinirlendiği yayaya kafa attıktan sonra aracına binerek bölgeden uzaklaştı. Görüntünün sosyal medyada tepki çekmesinin ardından sürücü, polis tarafından yakalanıp gözaltına alındı. Kameraya yansıyan olayda, saldırının ardından yere düşen yayanın daha sonra ayağa kalkarak yürüdüğü görüldü.

Ali Nargüner

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının "Dijital Bağımlılık Çalıştayı"na ilişkin ön rapor tamamlandı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının dijital bağımlılıkla mücadele kapsamında gerçekleştirdiği çalıştayın ön raporuna göre, çocuklar bilgisayar oyunlarındaki güçlü karakterlerle kendilerini özdeşleştiriyor, onlardan güven ve cesaret kazanıyor. Oyun sırasında kendine yeni bir kişilik oluşturan çocuklar oyun bittikten sonra yalnız hissediyor, oyun oynayamadıklarında üzüntü ve güvensizlik duygusu yaşıyor. Bakanlık tarafından ilk defa "Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı" düzenlendi. Pazartesi yapılan çalıştayın açılışına Bakan Mahinur Özdemir Göktaş da katıldı. Edinilen bilgiye göre, çalıştayla ilgili hazırlanan ön rapor Bakan Göktaş’a sunuldu. Çalıştayda dijital bağımlılık konusu oluşturulan "Uzmanlar Masası", "Çocuklar Masası" ve "Yetişkinler Masası"nda çok yönlü olarak ele alındı. "Uzmanlar Masası" akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşurken "Yetişkinler Masası"nda çocukları oyunların başında saatler geçiren ebeveynler, "Çocuk Masası"nda ise çocuklar yer aldı. Bağımlılık tanımları, çözüm önerileri ve dijitalin sorunlu kullanımının gelecek projeksiyonunun değerlendirildiği çalıştayda, ayrıca çocukların dijital oyunlarla ilgili motivasyonlarını anlamlandırmaya çalışıldı, çocukların oyunda geçirdikleri süre, motivasyonları ve oyunlarına eşlik eden süreçler de ele alındı. Çalıştayın sonuçlarına yönelik hazırlanan ön raporda dijital bağımlılıkla ilgili çarpıcı tespitlere yer verildi. Buna göre, dijital oyunlardaki güçlü karakterler çocuklar üzerinde derin etki bırakıyor. Çocuklar bu karakterlerle kendilerini özdeşleştirirken oyunlarda güçlü, karanlık veya tüm silahları ustalıkla kullanabilen figürleri seçerek kendilerine güven ve cesaret kazandırdıklarını belirtiyor. Çocukların bir kısmı bu karakterlerin gücüne sahip olmayı arzuladıklarını ifade ederken, çocuklar oyun sırasında kendilerine yeni bir kişilik oluşturduklarını hissediyor. Oyun bittikten sonra ise çocuklar sosyal ilişkilerinde zayıflama ve sosyal izolasyon yaşıyor. Çocukların tamamı dijital araçların aileleriyle vakit geçirmelerine engel olmadığını belirtirken, çocuklar telefonlarını eline almadıklarında kendilerini bir boşlukta hissettiklerini, üzüntü ve güvensizlik duygusu yaşadıklarını ifade ediyor. Çalıştaya yönelik değerlendirme süreçleri devam ederken elde edilen sonuç ve önerilerin yeni bir çalıştayda ele alınması planlanıyor. Kamu kurum temsilcilerinin yer alacağı söz konusu çalıştayın yıl sonuna kadar toplanacağı kaydedildi.
Elazığ Başkan Canbay, “Dijital platformlardaki sahte etiketler, markamıza zarar veriyor” Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markasının tescilli olduğunu belirten Birlik Başkanı Fırat Canbay, “Fakat ürününü satmak isteyen ve bizimle ilgisi olmayan şahıslar, etiketimizin aynısını basıyor ve ürününe yapıştırarak internet üzerinden bazı alışveriş sitelerine koyuyor. Bu şekilde bizim hem vatandaş hem de markamızda zarar görüyor” dedi. Dünyada teknolojinin ilerlemesi ile alışverişin çoğunluğu artık internet ve dijital platformlar üzerinden yapılmaya başlandı. Tüketiciye ulaşmak isteyen birçok üretici, ürünlerini alışveriş sitelerine koyarak satmaya başladı. Bu durum hem üretici hem de tüketiciye de kolaylık sağlasa da dolandırıcılık ve sahte ürünlerde artış yaşandı. Bazı şahıslar ise ellerindeki balları satmak için tescilli olan Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markasını kullanmaya başladı. Şahıslar yaptıkları sahte etiketleri, ürünlerinin üzerine basarak internet üzerinden satışa koydu. Bu duruma tepki gösteren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, hem üreticilerin emeği hem de tüketici sağlığı için denetimlerin artması gerektiğini söyledi. Özellikle pandemiden sonra dijital platformlarda satış ağının arttığını vurgulayan Başkan Fırat Canbay, “Ama ne yazık ki bu dijital platformlarda bizlerin etiketleri üzerinden satılan ve bize ait olmayan ballara çok sık rastlanılmaktadır. Dolayısıyla burada satılan ürünler, gıda güvenliği noktasında denetime tabi tutulmuyor. Bunun yanında bizlerinde hakları suiistimal ediliyor. Dijital platformlarda satışları gerçekleştirilen ürün satışlarında ciddi anlamda denetimlerin oluşturulması gerekmektedir. Burada gerçekleştirilecek denetimler hem tüketiciler açısından gıda güvenliği oluşturacak hem de bizim gibi üreticilerin de hakları korunmuş olacaktır” diye konuştu. “Ürün kötü veya sahte çıkınca burada bizim etiketimiz zarar görüyor” İnternet üzerinden yapılan bazı satışlara bakıldığında birliklere ait etiket üzerinden satışlarla karşılaştıklarını dile getiren Başkan Canbay, “Bizlerin sahada ve STK olarak almış olduğumuz güveni buralarda suiistimal ediyorlar. Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği markası tescilli bir markadır. Fakat ürününü satmak isteyen ve bizimle ilgili olmayan şahıslar, etiketimizin aynısını basıyor ve ürününe yapıştırarak internet üzerinden bazı alışveriş sitelerine koyuyor. Bu şekilde bizim markamızda zarar görüyor. Çünkü vatandaşlar bizim markamıza ve ürünümüze güvenerek bunu alıyor. Ürün kötü veya sahte çıkınca burada bizim etiketimiz zarar görüyor. Hatta bundan dolayı oluşabilecek herhangi bir olumsuzlukta, üzerinde etiket olduğu için biz ceza yiyoruz. Alışveriş siteleri hiçbir zaman sorgulamadan ürünü sitesinde yayınlıyor. Bizim bunlarla ilgili hukuku sürecimizde sürüyor” şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’un illegal renkleri Duvarları, trenleri ve iz bırakabilecekleri birçok noktayı boyayan grafiticiler kimilerine göre vandal, kimilerine göre ise sokak sanatçıları. Türkiye’de trenlerin grafiti ile boyanması yasadışı olmasına rağmen sanatçılar, onlarca vagonu boyayarak şehri griden kurtarıp renk kattıklarını belirtiyorlar. Kökeni eski çağlara dayanan grafiti, kendini ifade etme gelecek nesillere bir mesaj ve iz bırakmak olarak asırlar boyunca şekil aldı. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası yükselen rap kültürü beraberinde birçok farklı sanatı getirdi. Duvarları ve trenleri boyayan gençler mesajlarını veya isimlerini göstermek istedi. Dünyada bazı ülkelerde trenlerin camlarını boyamadan yapılan grafitilere izin veriliyor. Ancak Türkiye’de yolculuk yapılan trenlerin vagonlarının boyanması yaşa dışı. Bazı belediyeler ise bu sokak sanatını değer görüp şehrin farklı noktalarında grafiticiler ile anlaşıp duvarları süslüyorlar. Grafiticiler ise bu işin bir düzen içerisinde kamu yararına çevrilmesinin şehre gri vagonlardan daha güzel estetik bir renk katacağını ifade ediyor. Onlarca boyalı grafiti vagonları ise havadan çekilen görüntülerde ilginç manzaralar oluşturdu. Adeta bir film platosunu andıran trenlerin bakım ve bekleme yeri görenlerin dikkatini çekiyor. İstanbul’da ise sürekli grafiti ile boyanmış vagonları görebiliyorsunuz. "Madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin" Grafitinin hip hop kültürünün en isyankar tarafı olduğunu ifade eden Ünlü Rap Sanatçısı Fuat Ergin, “Türkiye’de illegal şekilde duvar boyamak halkı bile kışkırtıyor. ’Sen terörist misin?’ diye sana saldırıp dövebiliyorlar. Ben rap yapmadan önce gider trenleri boyardım. Yazdıklarımız temizlenince Almanya’da camları çizmeye başladılar. Trenlere gittiğin zaman çok iyi eserler yapman gerekiyor. Çünkü onu herkes görüyor. Kamu malına zarardan doğan bir şey. Sistemin baskısına karşı verilen bir tepki aslında. Bu şehirde hepimiz birlikte yaşıyoruz. O zaman birbirimizi dinleyelim. Bu çocukları çağırın trenleri madem boyuyorsunuz, öyle bir boyayın ki herkes sevsin deyin. Türkiye modeli için bunu konuşuyorum. Almanya’da bunu yapamazsınız. Almanya’da bu iş illegal olmasından dolayı yaşıyor” diye konuştu. "Modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor" Türkiye’nin ilk grafiti ajansı Boyalı Ellerin kurucusu Ulaş Çelik, “Benim başladığım dönemlerde biraz daha kaçak kısmı bizleri cezbettiği için o şekilde başladık. Günümüzde modern çağın sanatı olarak kabul ediliyor. Birçok akademik eğitim almış kişilerde grafiti sanatı ile uğraşıyor. Artık ana akım sanat kollarından birisi oldu. Trenlere grafiti yapmak aslında bu sanatın ilk çıktığı günden bu güne gelen bir şeydir. Eskiden internet ağları çok gelişmediği dönemlerde çalışmalarımızı internete yükleyemediğimiz için trenlere grafiti yapardık. Özellikle yük trenlerine yapardık. Halkalıda tren garına gidip yurt dışındaki sanatçıların eserlerini görüp kendimizi geliştirmeye çalışırdık. Kaçak grafiti yapıyorsanız eğer yaptığınız grafitinin risk oranı yaptığınız çalışmanın karizmasını artırır” dedi. "Bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" Yurt dışında bazı ülkelerde camı boyamazsanız trenlere grafiti yapmak yasal olduğunu ifade eden Çelik, “Ben bunun doğru yöntem olduğuna inanıyorum. Ülkemizde ise Haydarpaşa Garı’nın tadilata alınması ile birlikte kullanılmayan trenler grafiticilere açılıp boyama izni verildi. Vatandaşlar tarafından sevilen bir proje oldu. Bu grafitli trenler moda ve film çekimleri için kullanıldı. Bence diğer yolcuların görüş hakkına zarar vermeden yapılan eserler şehre değer katacaktır. Bizim ülkemizde tren boyamak yasak. Bu devlet görevlileri ve grafiticiler için zor bir durum. Bence bunu kamu yararına çevirmek mümkündür" diye konuştu.