EKONOMİ - 19 Aralık 2025 Cuma 13:50

AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "2026 yılı turizmde bir geçiş yılı olacak"

A
A
A
AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "2026 yılı turizmde bir geçiş yılı olacak"

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Antalya turizminde 2026 yılını bir geçiş dönemi olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Büyük sıçramalar beklemiyoruz, çift haneli büyümelerin kolay olmadığı bir süreçten geçiyoruz. Kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi.


Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyelerini ağırlayan Kaan Kavaloğlu, Antalya turizm sektörünün mevcut durumu, pazar dinamikleri ve 2026 yılına yönelik beklentilere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.



"Antalya 17 milyon eşiğine yaklaşıyor"


Antalya turizminin mevcut durumu hakkında konuşan Kavaloğlu, kente gelen ziyaretçi sayısının 16 milyon 800 bini geçtiğini belirterek, bu rakamın geçen yıla göre yaklaşık yüzde 1,5’lik artış anlamına geldiğini söyledi. 17 milyon seviyesinin önemli olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı ile İsrail-Filistin geriliminin devam etmesinin yüksek oranlı büyümeleri zorlaştırdığını ifade etti. Kavaloğlu, "Bu şartlar altında 18-20 milyon gibi hedeflere kısa vadede ulaşmak kolay değil. 2026 yılına baktığımızda da benzer bir tablo görüyoruz. Yüzde 1-2’lik artı ya da eksi değişimler olabilir ancak büyük sıçramalar beklemiyorum" dedi.



"2026 yılı bir geçiş dönemi olacak"


Pazar dinamiklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, önümüzdeki yıla yönelik rezervasyonların önceki yıllara benzer seviyelerde seyrettiğini, tur operatörlerinin de çift haneli büyüme hedeflemediğini aktardı. 2026 yılının sektör açısından bir geçiş yılı olacağını belirten Kavaloğlu, Kış aylarındayız, yılbaşı yaklaşıyor. Ama önümüzdeki sene ile ilgili rezervasyonların da bir önceki seneki gibi geldiğini görüyoruz. Çok büyük artışları gözlemlemiyoruz. Demek ki bu rakam sabit bir şekilde devam edecek. Jeopolitik konumumuz nedeniyle şu anda bir dezavantaj yaşıyoruz. Ancak Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona erme ihtimali durumunda, turizm açısından bambaşka bir sezona evrilme ihtimali de bulunuyor. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Rusya, uzun bir aranın ardından 2019 yılında Antalya için yaklaşık 6 milyon seviyesine yaklaşmıştı. Bu yıl ise ilk kez yeniden 4 milyon seviyesinin yakalanması bekleniyor. Bu rakamın aşılmasının ardından, ikinci sıradaki Almanya, üçüncü sıradaki İngiltere ve dördüncü sıradaki Polonya pazarlarında çift haneli büyüme ihtimali artık oldukça sınırlı görünüyor. Tur operatörleriyle yaptığımız görüşmelerde de, planlanan uçuş kapasitelerinde çift haneli bir büyümenin ne beklendiğini ne de hedeflendiğini görüyoruz. Bu çerçevede 2026 yılının, 2025 yılına benzer bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. 2026 yılının bizim açımızdan temel özelliği ise bir geçiş yılı olmasıdır. Çünkü sıçrama beklenmeyen dönemlerde, en küçük makro ya da mikro olumsuzlukta, risklerin çok daha belirgin hale geldiği ve sektörün zorlandığı süreçler yaşanabiliyor" diye konuştu.



"Krizleri yönetmeyi bilen bir sektörüz"


Sektörün geçmişte yaşadığı zorluklara da değinen Kavaloğlu, 2019 yılında Thomas Cook’un iflasının ve ardından yaşanan pandemi sürecinin turizm sektörü üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu hatırlattı. 2024 yılında yaşanan tur operatörü iflasları ve uluslararası organizasyonların yüksek sezona denk gelmesine rağmen sezonun başarılı geçtiğini belirten Kavaloğlu, 2025 yılının ise ekonomik şartlar nedeniyle zor bir yıl olduğunu söyledi. Kavaloğlu, "Deprem sonrası yaşanılan finansal kriz, enflasyon baskısı, kur sabitlemesinin oluşturduğu baskı, bizi çok zorlayan bir döneme neden oldu. 2025 yılını da çok kolay atlattık diyemeyeceğim. Sektör için uzun zamandır bu kelimeyi kullanıyorum, dirayet kelimesini çok seviyorum. Dirayetin altında krizi yönetmeyi bilen, zor şartlarda bir araya gelmeyi bilen özellikle kamu, özel sektör endeksinde çok doğru işleri doğru zamanda yapabilen bir sektörüz. Dolayısıyla bu dirayetle 2025 yılını da atlattık. 2026 yılına da olumlu bakmaya çalışıyoruz ama önümüzde yine bizi çok zorlayacak, kolay geçmeyecek bir 2026 yılı var" dedi.



"2026’nın ilk ayları zor geçebilir"


Mevsimsellik konusuna da değinen Kavaloğlu, kış aylarının Antalya turizmi açısından en zor dönem olduğunu belirtti. Aralık ve ocak aylarında doluluk oranlarının düştüğünü, yılbaşı ve Noel dönemlerinde kısa süreli bir hareketlilik yaşandığını aktaran Kavaloğlu, 2026 yılında özellikle nisan ve mayıs aylarının iklim geçişi nedeniyle zor geçmesini beklediğini söyledi. Kavaloğlu, "Haziran itibarıyla yüksek sezon başlıyor. Kurban Bayramı ile birlikte 2026’da tam anlamıyla yüksek sezona girileceğini öngörüyoruz" ifadelerini kullandı.



"İlk dört pazar değişmeyecek"


Antalya’nın ana kaynak pazarlarının Rusya, Almanya, İngiltere ve Polonya olduğunu belirten Kavaloğlu, bu sıralamanın önümüzdeki dönemde değişmesini beklemediğini ifade etti. Ukrayna pazarında savaş sonrası yeniden toparlanma yaşandığını belirten Kavaloğlu, Avrupa’da yaşayan Ukraynalıların tatil tercihlerinde Antalya’nın öne çıktığını söyledi. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Antalya turizmi için önemli bir kaynak olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, bu grubun uzun süreli konaklamalarıyla sektöre ciddi katkı sağladığını ifade etti. İç pazarın da giderek daha bilinçli hareket ettiğini belirten Kavaloğlu, erken rezervasyon alışkanlığının iç pazarda yaygınlaştığını söyledi.



"Rekabetçi kalmak zorundayız"


Fiyat politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kavaloğlu, Türkiye’nin artık düşük fiyatlı bir destinasyon olmadığını, hem yabancı hem de yerli turistten hak ettiği geliri elde etmeyi hedeflediğini belirtti. 2026 yılında çift haneli fiyat artışlarına gitmediklerini vurgulayan Kavaloğlu, "Farklı ülkelerle karşılaştırmalar yapılıyor, özellikle Yunanistan ile kıyaslamalar gündeme geliyor. İç pazarın Yunanistan’a kayıp kaymadığı yönünde değerlendirmeler oluyor. Ancak elmayla elmayı kıyasladığımızda ve ülkemizde fayda-maliyet analizi yapıldığında, tüketicinin durumu belirleyici oluyor. Türkiye artık eskisi kadar indirimli bir ülke değil. Avrupalıya, Rusya pazarına ve iç pazara yönelik olarak hak ettiği geliri elde etme sürecinde olan bir ülkeyiz. Fiyatların sürekli çift haneli oranlarda artırılması halinde rekabetçi olma özelliğinin kaybedilmesi riski ortaya çıkıyor. Bu riski yaşamamak için dikkatli hareket ediyoruz. Bu nedenle 2026 yılında çift haneli bir fiyat artışı yapmamayı tercih ettik. 2025 yılının kolay geçmemiş olması ve kur dezavantajı da bu kararda etkili oldu. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da alım gücünün azaldığı bir dönemde, fiyatları gereğinden fazla artırmanın dengeleri bozacağını görüyoruz. Bu nedenle fiyat artışlarını sınırlı tuttuk. 2026 yılına daha umutlu bakabilmemizin nedenlerinden biri de rekabetçi olma özelliğimizi korumaya yönelik bu yaklaşımımızdır" dedi.


Geceleme gelirlerinin son dört yılda 85-87 dolardan 110 dolar seviyelerine yaklaştığını belirten Kavaloğlu, rakip ülkeler Fransa ve İspanya’nın bu alanda daha yüksek seviyelerde olduğunu ifade etti.



"Turizm milli bir sektördür"


Turizmin milli bir sektör olduğunun altını çizen Kavaloğlu, sektöre yönelik finansal desteklerin artırılması gerektiğini belirtti. Özellikle restorasyon ve yenileme yatırımları için uygun maliyetli kredi imkanlarının önemine dikkat çeken Kavaloğlu, "Kamu ve özel bankalar ile finans kuruluşlarının turizm sektörüne yönelik kredi imkânlarını artırmasını bekliyoruz. Özellikle otellerde restorasyon ve yenileme çalışmalarına yönelik finansmana ihtiyaç var. Turizm, ülkemiz için milli bir sektör ve yatırımların büyük bölümü öz kaynaklarla yapılıyor. Bu nedenle sektörün daha güçlü şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Rakip ülkeler bu tür kredilere çok düşük maliyetlerle ulaşabilirken, kur politikası nedeniyle kârlılıkların azaldığı bir dönemde bu durum sektörü zorluyor. Bu süreçte özellikle kış aylarında finansal olarak desteklenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Fonlar, indirimler ve teşvikler bu açıdan önem taşıyor. Milli bir sektörün rekabetçi olabilme özelliğini kaybetmemesi için, geçiş yılı olarak gördüğümüz 2026’yı ilave bir vergi yükü altında kalmadan tamamlamamız gerekiyor. Sektör, ekstra bir vergi yükünü kolaylıkla kaldıramaz. Paramızın değerli olmasını elbette isteriz. Enflasyonist bir baskı olmadığı bir dönemde bizim için kurun hiç artmasına ihtiyacımız yoktur. Dolayısıyla yeter ki enflasyon olmasın. Ancak enflasyonun sürdüğü ve istihdam maliyetlerinin arttığı bir dönemde fiyatları aynı oranda artırmak mümkün olmuyor. Turizm sektörü kazandığını yine sektör içinde değerlendiren, yatırımlarını büyük ölçüde kendi kaynaklarıyla yapan yapısıyla gerçek anlamda milli bir sektördür" ifadelerini kullandı.



"COP31 ve Dünya Uzay Kongresi önemli fırsat"


Antalya’nın 2026 yılında ev sahipliği yapacağı Dünya Uzay Kongresi ve COP31’e de değinen Başkan Kavaloğlu, bu organizasyonların Expo alanının yeniden değerlendirilmesi açısından önemli olduğunu ifade etti. Expo alanının COP31’e hazırlanması gerektiğini belirten Kavaloğlu, ilgili bakanlıklardan bu konuda geri dönüş beklendiğini söyledi.



"Bir Damla Bir Dünya bir farkındalık çağrısıdır"


AKTOB’un sürdürülebilirlik kampanyası "Bir Damla Bir Dünya" hakkında da bilgi veren Kavaloğlu, su tasarrufuna dikkat çekerek, tarım ve turizm politikalarının dengeli yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Kavaloğlu, doğal kaynakların korunmasının gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğunu ifade etti.



AKTOB Başkanı Kavaloğlu: "2026 yılı turizmde bir geçiş yılı olacak"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun TSO Başkan Yardımcısı Beytekin: "Önceliğimiz, üretim ve ihracat gücümüzü artırmak" "İhracatın Finansmanı Buluşmaları"nda konuşan Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Beytekin, "Oda olarak önceliğimiz, üretim ve ihracat gücümüzü artırmak, girişimcilerimize rekabet avantajı kazandıracak çözümleri üyelerimizle buluşturmak ve şehrimizin Türkiye’nin dış ticaret hedeflerine daha güçlü katkı sunmasına öncülük etmektir" dedi. İhracatçıları ve finans sektörü temsilcilerini bir araya getiren "İhracatın Finansmanı Buluşmaları", Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Beytekin: "Önceliğimiz, üretim ve ihracat gücümüzü artırmak" Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Beytekin, Samsun’un, güçlü üretim altyapısı, lojistik avantajları ve hızla büyüyen ihracat kapasitesiyle Karadeniz’in yükselen ticaret merkezlerinden biri olduğunu belirterek, "Sanayicimizin ve ihracatçımızın finansmana erişimini kolaylaştıracak araçların sahada anlatılması, bankacılık sistemi ile reel sektörün doğrudan temas kurması son derece değerli. Bugün burada amaç; firmalarımızın ihtiyaç duyduğu finansman imkanlarına en doğru ve en hızlı şekilde ulaşmasını sağlamak, yeni pazarlara açılma süreçlerini desteklemek ve ihracatta sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmektir. Paydaş kurumlarımızla birlikte yürütülen bu programın Samsun iş dünyasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Samsun TSO olarak önceliğimiz, üretim ve ihracat gücümüzü artırmak, girişimcilerimize rekabet avantajı kazandıracak çözümleri üyelerimizle buluşturmak ve şehrimizin Türkiye’nin dış ticaret hedeflerine daha güçlü katkı sunmasına öncülük etmektir. Bu değerli etkinlikte emeği geçen tüm kurumlarımıza teşekkür ediyor, firmalarımıza hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu. "Finansmana erişim son derece değerli" Karadeniz Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy ise yaptığı konuşmada, ihracatın, ülke ekonomisi için lokomotif görevi gördüğüne vurgu yaparak, "Türkiye ancak üretim ve ihracatla büyüyerek kalkınma yolculuğunda arzu ettiğimiz seviyelere ulaşabilecektir. Samsun, başta otomotiv, hububat, su ürünleri, çelik, elektrik ve elektronik sektörleri olmak üzere yıllık yaklaşık 1,6 milyar dolar ihracat gerçekleştiren önemli bir ihracat kenti konumunda yer almaktadır. İhracatçılarımızın son dönemdeki ortak sorunlarının en önemlilerinden birisinin finansmana erişimde yaşanan zorluklar olduğu bilinen bir gerçektir" ifadelerini kullandı. "İhracatın Finansmanı Buluşmaları", "Bankacılık ve Finans Paneli" ile sona erdi. Büyük ilgi gören etkinliğe yaklaşık 200 ihracatçı katıldı.
Denizli Babadağ Belediyesinin yapamadığı hizmetleri Denizli Büyükşehir ilçeye kazandırdı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun göreve başlamasının ardından Babadağ ilçesinde altyapıdan üstyapıya, sosyal desteklerden kültürel faaliyetlere kadar birçok alanda kapsamlı hizmet ve yatırımlar hayata geçirildi. 30 Mart 2024’te yapılan yerel seçimle iş başına gelen Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, göreve geldiği pek çok önemli proje ve hizmeti gerçekleştirerek, ‘Mutlu insanların şehri Denizli’ vizyonu ile Babadağ ilçesinde de gönülleri kazandı. İlçe genelinde içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarında önemli yenileme ve iyileştirme çalışmaları yapılırken, arıza yoğunluğu yaşanan bölgelerde hatlar modernize edildi, yeni içme suyu kaynakları devreye alındı ve içme suyu depoları tamamlandı. Devam eden çalışmalarla birlikte su kaynaklarının düzenlenmesi ve altyapının güçlendirilmesi sürdürülüyor. Modern bir kent meydanı oluşturuldu İlçe belediyesinin sorumluluk sahasında olmasına rağmen Babadağ Kent Meydanı, yapılan çevre düzenlemeleri, yenilenen zemin kaplamaları ve sosyal kullanım alanlarıyla ilçeye yakışır modern bir görünüme kavuşturuldu. Meydan düzenlemesiyle birlikte vatandaşların bir araya gelebileceği, sosyal ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapabilecek nitelikli bir kamusal alan oluşturuldu. Üstyapı kapsamında kilit parke döşemeleri, yol çizgi ve işaretleme çalışmaları, durak montajları, kent mobilyaları, park onarım ve düzenlemeleri gerçekleştirilerek ilçe merkezinde ve mahallelerde yaşam alanları iyileştirildi. Trafik güvenliğini artırmaya yönelik işaretleme ve bakım çalışmaları da ilçenin farklı noktalarında tamamlandı. Üretimden sosyal hayata Babadağ’da kapsayıcı destekler Babadağ’da tarımsal üretimi desteklemek amacıyla arıcılık, zeytin fidanı, gübre, mazot, yem ve toprak analizi destekleri sağlandı. Çiftçilere yönelik bu desteklerle kırsal kalkınmanın güçlendirilmesi hedeflendi. Sosyal belediyecilik anlayışıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara gıda, giyim, eşya, nakdi yardım, bayram destekleri, bebek ve asker çantaları gibi birçok alanda destek ulaştırıldı. Kültürel ve sosyal yaşamı canlandırmak amacıyla konserler, "Köyümde Sinema" etkinlikleri ve çeşitli organizasyonlar düzenlendi. "Babadağ’ı daha yaşanabilir, daha güçlü bir ilçe haline getiriyoruz" Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, göreve geldikleri günden bu yana Babadağ’ın her mahallesine eşit ve planlı hizmet ulaştırmak için çalıştıklarını belirterek, "Kent meydanımız başta olmak üzere hayata geçirdiğimiz yatırımlarla Babadağ’ı daha yaşanabilir, daha güçlü bir ilçe haline getiriyoruz. Altyapısı güçlü, sosyal yaşamı canlı, üreticisi desteklenen bir Babadağ için yatırımlarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.