ASAYİŞ - 31 Ağustos 2025 Pazar 11:35

Laboratuvarın dış cephe kaplamaları çöktü, ortalık savaş alanına döndü

A
A
A

Antalya’da özel bir laboratuvarın dış cephe kaplaması sabahın erken saatlerinde büyük bir gürültüyle yerinden kopup düştü. Yaralananın olmadığı olayda sese uyanan apartman sakinleri, "Çok büyük bir gürültü oldu. Binanın bir yeri çöktü gibi hissettik. Korktuk. Allah’tan pazar günü ve kimseye bir şey olmadı" dedi.

Olay, sabah 08.30 sıralarında Muratpaşa ilçesine bağlı Demircikara Mahallesi Burhanettin Onat Caddesi üzerindeki bir apartmanın giriş katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 5 katlı apartmanın zemin ve üst katında hizmet veren Özel Synevo Laboratuvarı’nın ön ve iki yan cephesinde üzerinde reklam panolarının bulunduğu dış cephe kaplaması henüz bilinmeyen bir sebeple yerinden koparak büyük bir gürültüyle düştü. Sese uyanan apartman sakinleri durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine, polis, AFAD ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Laboratuvarın dış cephe kaplamaları çöktü, ortalık savaş alanına döndü

Belirtilen adrese gelen polis ekipleri, binanın etrafında güvenlik önlemi alırken, AFAD ekipleri de cephenin altında kalan birinin olup olmadığını araştırdı. Yaralanın olmadığı olayda, haber verilip işyerine gelen çalışanlar da durumu yetkililerine bildirdi.

"Çok büyük bir gürültüydü"

Bina sakinlerinden Erkan Mat, "Çok büyük bir gürültü oldu. Binanın bir yeri çöktü gibi hissettik. Sallantı olmadı ama çok büyük bir gürültüydü. Korktuk. Allah’tan pazar günü kimseye bir şey olmadı. Tabi ön görülemez bir durum, büyük bir şanssızlık" dedi.

Laboratuvarın dış cephe kaplamaları çöktü, ortalık savaş alanına döndü

Polisin olayla ilgili incelemesi sürüyor.

Suat Metin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizin temel gündemi, ekonomik ve sosyal krizdir" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulumuzun temel gündemi, 2018 yılından bu yana kronikleşmiş olan ekonomik ve sosyal kriz olacaktır, hiç şüphe yok" dedi. Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulu’nun ilk toplantısı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Özel, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin gölge bakanlardan oluştuğunu hatırlatarak, "Politika kurullarımız 5 ila 7 kişilik heyetlerle birlikte çalışacaklar ve onlar da kendi altlarında sahadan kendi deneyimleriyle, kendi ilişkileriyle ve partinin insan kaynakları havuzuyla tam bir koordinasyon içinde adeta iktidara yürüyen bir yönetim ordusu olarak faaliyet gösterecekler. Bundan sonra Parti Meclisimizin, Merkez Yönetim Kurulumuzun ve Meclis Grubumuzun yanında Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ndeki Yürütme Kurulumuz da var. Bu üç kurulumuzla eş güdümlü, uyumlu bir şekilde vatandaşlarımıza kronikleşmiş ve çok iyi bildiğimiz, onların da yaşayarak bildikleri sorunlarını söylemenin ötesinde çözüm önerilerini söyleyecekler" ifadelerini kullandı. "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizin temel gündemi, ekonomik ve sosyal krizdir" Ofisi gündemine ve yapılacak çalışmalara ilişkin bilgi veren Özel, "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulumuzun temel gündemi, 2018 yılından bu yana kronikleşmiş olan ekonomik ve sosyal kriz olacaktır, hiç şüphe yok. Elbette adalet kriziyle, elbette Türkiye’de milli eğitimdeki, Türkiye’de iç işlerindeki, dış politikadaki krizlerde mücadele edeceğiz. Ama bu konularda çok yetkin isimler, çok önemli hazırlıklarını kamuoyuyla, sizlerle paylaşacaklar. Ama vatandaşın ’benim barınma sorunum ne olacak, benim geçinme sorunum ne olacak, benim ısınma sorunum ne olacak, evladımın okulu ne olacak, okula aç gidip aç gelen evladım ne olacak’ sorularına Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonra tamamen hedefe kilitlenmiş bir şekilde getireceği çözüm önerilerini bizlerden dinleyeceksiniz. Israrla, özenle üstünde durmak isterim ki; attığımız her adamın tek bir amacı var. Güven bekleyen, sarılacak bir dost bekleyen milletimizin, bize göstermek istediği güvene layık olmak" şeklinde konuştu. "Bir kusur varsa bizdeydi" Özel, rövanşist bir tutum içerisinde olmayacaklarını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "CHP’nin iktidarından zalimler korksun. Biz CHP olarak rövanş almaya, kavga yapmaya, bu iktidarı seçenlerden hesap falan sormaya gelmiyoruz. Bir kusur varsa bizdeydi. Biz kendimizi iyi anlatamadık, biz doğru kadrolarımızı, doğru programımızı, doğru önerilerimizi milletimize doğru arz edemedik. Bugüne kadar yetkiyi alamadık. Ama girdiğimiz değişim kurultayından sonra, girdiğimiz ilk yerel seçimde kadınlarıyla, gençleriyle, ölçme değerlendirmeyle, en doğru adaylarıyla, en doğru projeleriyle milletimizin karşısına çıkınca bu millet bizi hemen dört ay sonra birinci parti yaptı ve görev verdi. O günden beri de arı gibi gayretimizle, namusumuzla, emeğimizle çalışıyoruz. Millet hak edeni de haksızlık yapanı da görüyor. Millet mağduru da zulmedeni de görüyor. Millet dünün mağdurunun bugünün zalimi olduğunu, kendisine yapılanı yapılmayanı, misliyle fazlasını millet görüyor takdir ediyor. O açıdan umudumuz yüksek, moralimiz yerindedir." "Son Kürt ’sorunum kalmadı’ diyene kadar Kürt sorununu tanımayı taahhüt ediyoruz" Özel, vaatlerinden bahsederek şu ifadeleri kullandı: "Eşit yurttaşlığı, ’vazgeçilmezimiz’ olarak tarif ediyor; cemevlerinin ibadethane olmasını; bu ülkede birilerinin eşit, birilerinin daha az eşit sayıldığı düzenin son bulmasını; son Kürt ’sorunum kalmadı’ diyene kadar Kürt sorununu tanımayı, son Alevi ’eşit hissetmiyorum’ demeyene kadar Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini görmeyi ve yerine getirmeyi taahhüt ediyoruz. Kadınların arkasından devletin güvencesini çeken bir gece yarısı haksız operasyonuna karşı İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Demokrasi, adalet ve barış bize refahı getirecek. Sendika ve grev hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılması, memurların toplu sözleşmeyle ve grev haklarıyla birlikte güçlendikleri, polisin de sendikasının olabildiği, kamuda mülakatın kaldırıldığı, ilk elden 100 bin öğretmenin atamasıyla sözleşmeli öğretmenlik sisteminin bitirildiği bir milli eğitim politikasını taahhüt ediyoruz. Asgari ücretin istisna olduğu, komisyonun yapısının işçi lehine değiştirildiği, asgari ücretin açlık sınırının altında asla kalmadığı, ilk bir yıl alınan ve kıdemle hızla uzaklaşılan bir ücret olduğu, asla temel ücrete evrilmediği bir düzeni öneriyor ve emekli maaşlarının da asgari ücret seviyesine çıkarılmasını taahhüt ediyoruz. Bu sene için asgari ücret önerimiz 39 bin lira, en düşük emekli maaşı önerimiz de 39 bin liradır. Çiftçi ÖTV ve KDV’siz mazotla 55 liraya değil, 33 liraya tarımda mazot kullanacak. Ayrıca milli gelirin yüzde 1’i olarak tarif edilmiş olan tarım desteklerinin beşte bir noktasında, binde iki noktasında yapıldığını hatırlatıp, bunu ilk bütçemizde düzeltmeyi taahhüt ediyoruz. Gençleri okutup işsiz bırakan sisteme son vermeyi, Avrupa’nın hatta dünyanın okuyanların, bir üniversiteden mezun olanların olmayanlara göre daha zor iş bulduğu bir kabus ülke olmaktan ülkeyi çıkaracağız. Gençler sınav peşinde koşmaktan yorulmayacaklar. YÖK kalkacak, üniversiteler bağımsız olacak."
İstanbul Trendyol Süper Lig: RAMS Başakşehir: 5 - Gaziantep FK: 1 (Maç sonucu) Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında RAMS Başakşehir, sahasında karşılaştığı Gaziantep FK’yı 5-1 mağlup etti. Maçtan dakikalar (İkinci yarı) 53. dakikada Fayzullayev’in sağ taraftan içeri yerden pasında savunmada Arda, Selke’den önce müdahale yapmak isterken topu kendi filelerine gönderdi. 3-1 68. dakikada Shomurodov’un pasında Umut Güneş’in penaltı noktası gerisinden ayak içi vuruşunda meşin yuvarlak sağ alt köşeden ağlara gitti. 4-1 70. dakikada savunma arkasına atılan uzun pasta topla buluşan Harit’in ceza sahası içine girdikten sonra sol çaprazdan aşırtma vuruşunda meşin yuvarlak az farkla uzak direk dibinden auta gitti. 76. dakikada Gaziantep temsilcisinde Rodrigues, hakem Ali Şansalan ile girdiği diyalog sonrası kırmızı kart ile oyun dışında kaldı. 84. dakikada sol tarafta topla buluşan Brnic’in çalımlarla ceza sahası içine girdikten sonra sol çaprazdan vuruşunda meşin yuvarlak kaleci Zafer’in altından ağlara gitti. 5-1 Stat: Başakşehir Fatih Terim Hakemler: Ali Şansalan, Samet Çavuş, Murat Şener RAMS Başakşehir: Muhammed Şengezer, Onur Bulut (Festy Ebosele dk. 46), Leo Duarte, Jerome Opoku, Ömer Ali Şahiner, Onur Ergün (Berat Özdemir dk. 46), Umut Güneş (Jakub Kaluzinski dk. 79), Abbosbek Fayzullayev, Eldor Shomurodov, Amine Harit (Ivan Brnic dk. 71), Davie Selke (Bertuğ Yıldırım dk. 71) Yedekler: Doğan Alemdar, Nuno Da Costa, Miguel Crespo, Hamza Güreler, Ousseynou Ba Teknik Direktör: Nuri Şahin Gaziantep FK: Zafer Görgen, Semih Güler (Lungoyi dk. 46), Abena, Arda Kızıldağ (Tayyip Talha Sanuç dk. 69), Perez (Sorescu dk. 57), Melih Kabasakal (Ogün Özçiçek dk. 57), Camara, Rodrigues, Kozlowski, Maxim (Boateng dk. 69), Bayo Yedekler: Burak Bozan, Bacuna, Kulasin, Yusuf Kabadayı, Nizet Teknik Direktör: Burak Yılmaz Goller: Eldor Shomurodov (dk. 21), Abbosbek Fayzullayev (dk. 29), Arda Kızıldağ (dk. 53 k.k.),Umut Güneş (dk. 68), Ivan Brnic (dk. 84) (RAMS Başakşehir) Camara (dk. 26) (Gaziantep FK) Kırmızı kart: Rodrigues (dk. 76) (Gaziantep FK) Sarı kartlar: Onur Ergün, Onur Bulut, Jakub Kaluzinski (RAMS Başakşehir), Arda Kızıldağ, Camara, Kozlowski (Gaziantep FK)
Ankara AK Parti Sözcüsü Çelik: "Bir ülkede iki ordu olmaz, iki silahlı güç olmaz" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "SDG tarafından zaman zaman şu yönde talepler gelmektedir; ‘biz blok hâlinde, özel bir güç olarak sistemin parçası olalım.’ Ancak bunu daha önce de söyledik; bunun ne anlama geldiğini başka ülkelerde görüyoruz. Bir ülkede iki ordu olmaz, iki silahlı güç olmaz" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında partinin kongre merkezinde gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesinde yürüttüğü çalışmalarda çok önemli bir aşamanın tamamlandığını ve gelinen noktada siyasi partilerin raporlarını teslim ettiğine dikkati çekerek, "Cumhur İttifakı üyeleri olarak hem bizim hem de Milliyetçi Hareket Partisi’nin verdiği raporlarda ortaya koyulan ilkeler ortaktır ve benzerdir. Yaklaşımlar ve değerlendirmeler konusunda büyük bir oranda uyum vardır. Bu da Cumhur İttifakı açısından, böylesine büyük bir meselenin çözümü için Türkiye’yi terörsüz günlere ve bağlantılı olarak bölgemizi terörsüz bir ortama kavuşturmak amacıyla takip edilen bir iradeyi ifade etmektedir. Şimdiye kadar yol haritası işlemiştir" dedi. AK Parti olarak sunulan raporda görüşlerinin çok açık bir şekilde ifade edildiğini belirten Çelik, "Arkadaşlarımız da aynı şekilde, bu bütçe vesilesiyle yapılan konuşmalarda bunu net bir biçimde ortaya koymuşlardır. Önümüzdeki dönemde şimdiye kadar boşaltılan mağaralar vardır, sembolik düzeyde bırakılan silahlar vardır. Önümüzdeki dönemde silahların bırakılması, silahların yakılması konusunda atılacak adımlar; terör örgütünün fesih sürecinin fiilî olarak görülebildiği, tespit ve teyit edilebildiği birtakım raporların ve gözlemlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu durum, birçok konuyu son derece kolaylaştıracaktır" diye konuştu. "Cumhurbaşkanımızın koyduğu şaşmaz irade 17-25 Aralık’ta ve 15 Temmuz gecesinde girişimlerin bertaraf edilmesini sağlamıştır" FETÖ terör örgütü tarafından Türkiye’nin milli egemenliğine yönelik gerçekleştirilen 17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünün yıl dönümüne de değinen Çelik, "Cumhurbaşkanımızın o gün ortaya koyduğu şaşmaz irade, hiçbir tereddüt göstermeden sergilediği güçlü duruş; hem 17-25 Aralık’ta hem de 15 Temmuz gecesi bu girişimlerin bertaraf edilmesini sağlamıştır. Dolayısıyla burada, belki de Türk devlet hayatının, siyasi hayatımızın ve toplumsal hayatımızın en büyük tehlikelerinden biri bu şekilde savuşturulmuş oldu" ifadelerini kullandı. "İsrail Genelkurmay Başkanı’nın ‘Sarı Hat yeni sınırdır’ demesi, aslında ateşkesin tam zıttına bir açıklamadır" Varılan ateşkes anlaşmasını ihlal etmeye dönük olarak İsrail tarafından her gün yeni bir eylem ve saldırganlık üretildiğini vurgulayan Çelik, "Şu ana kadar Gazze’nin yüzde 58’i fiilen işgal altındadır. Burada tabii birtakım hatlar oluşturulmuştur. Bunlardan biri ‘Sarı Hat’tır. Aslında ‘Sarı Hat’, ateşkese ulaşmak için gerekli askerî önlemlerden biri olarak ortaya konulmuştur. Ancak İsrail Genelkurmay Başkanı’nın ‘Sarı Hat yeni sınırdır’ demesi, aslında ateşkesin tam zıttına bir açıklamadır. Bu, ateşkese hizmet eden değil; tam tersine Sarı Hat’ı bir ilhak olarak konumlandıran bir açıklamadır. Bu durum, ateşkesin bütün mekanizmalarına ve ateşkese ulaşmak için işletilmesi gereken yol haritasının tüm dinamiklerine aykırıdır. Dolayısıyla burada, ‘Sarı Hat’ başta olmak üzere bütün bu hatların aslında geçici bir askerî önlem olduğunu ve ateşkese ulaşmak amacıyla oluşturulduğunu unutmamak gerekir" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. "Galip bey bugün bir açıklama yapmış, açıklamasında herhangi bir bakanımızı kastetmediğini ifade ediyor" Bir gazeteci tarafından AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu’nun Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı hedef aldığı iddia edilen sözlerinin sorulması üzerine Çelik, "Cumhurbaşkanımızın, devletimizin başı olarak çizdiği dış politika çizgisi; hem kabinedeki bütün arkadaşlarımız tarafından hem de genel başkanımız olarak partimiz tarafından aynen takip edilmektedir. SDG konusunda da bakanlarımız arasında ya da parti yetkililerimiz arasında herhangi bir görüş ayrılığı ya da görüş farklılığı yoktur. Aynı şekilde, kabinedeki hiçbir arkadaşımızın Cumhurbaşkanımızın iradesi dışında bir faaliyeti ya da söylemi söz konusu değildir. Bu konuda görüşümüzü baştan beri söylüyoruz. Bu çerçevede Dışişleri Bakanımızın söyledikleri de Cumhurbaşkanımızın iradesinin bir neticesidir. Millî Savunma Bakanımızın ve Millî İstihbarat Teşkilatımızın yürüttüğü faaliyetler de bu iradenin ve bu çerçevenin içerisindedir. Bizim burada yaptığımız açıklamalar da aynı şekilde bu iradenin kapsamındadır. Bütün bunlar, siyaset yapıcı kurumlar tarafından olgunlaştırılarak Cumhurbaşkanımıza; çeşitli güvenlik ve değerlendirme toplantıları vesilesiyle arz edilmektedir. Konular en stratejik ayrıntılarına kadar ele alınmakta, bir çerçeve oluşturulmakta ve en sonunda devletimizin başı olarak Cumhurbaşkanımızın verdiği talimatlar yerine getirilmeye çalışılıyor. Dolayısıyla burada bakanlarımız arasında ya da parti ile kabine arasında bir çelişki aramak doğru değildir. Zaman zaman bazı yorumlar görüyoruz; ’şu kişi sert konuşuyor, bu kişi yumuşak konuşuyor’ deniliyor. Böyle bir durum söz konusu değildir. Tutumumuz nettir. Bu nedenle; Dışişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı arasında, bu konuda herhangi bir ayrım ya da farklı bir yöne bakma söz konusu değildir. Biraz önce bahsettiğim mekanizma çerçevesinde, devletimizin başı olan Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade ve verdiği talimatlar yerine getirilmektedir. Galip bey bugün bir açıklama yapmış, kendisinin başka bir şeyi kastederek bu sözleri söylediğini, burada herhangi bir bakanımızı kastetmediğini ifade ediyor" cevabını verdi. "Bir ülkede iki ordu olmaz, iki silahlı güç olmaz" Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in SDG’nin entegrasyonuna yönelik ifadelerinin sorulması üzerine Çelik, "SDG tarafından zaman zaman şu yönde talepler gelmektedir; ‘biz blok hâlinde, özel bir güç olarak sistemin parçası olalım.’ Ancak bunu daha önce de söyledik; bunun ne anlama geldiğini başka ülkelerde görüyoruz. Bir ülkede iki ordu olmaz, iki silahlı güç olmaz. Ordu düzeyinde iki silahlı güç olacağı düşünülüyorsa bunun sonu iç savaş senaryosudur. Böyle bir senaryoda Araplar kaybeder, Türkmenler kaybeder, Kürtler kaybeder; Aleviler, Sünniler, Nusayriler, Ezidiler, Şiiler herkes kaybeder. Bizim arzu ettiğimiz ise Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın birlikte kazandığı; kardeşçe, onurlu, refah ve barış dolu bir geleceğin bölgemizde inşa edilmesidir. Dolayısıyla ‘10 Mart mutabakatını kabul ediyorum ama bunu bloklar hâlinde uygularım’ demek, aslında ordu içinde yeni bir ordu olarak faaliyet göstereceğim demektir ki bunun ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu sözlerin söylenmesinin sebebi maalesef bir yanlışlıktır" dedi. "Türkiye’nin milli güvenliğini sağlamak için askeri ve diğer alanlardaki hazırlığı her zaman var" Çelik, 10 Mart Mutabakatı’na uyulmadığı takdirde bir operasyonun söz konusu olup olunmayacağı sorulması üzerine şu cevabı verdi: "Türkiye’nin milli güvenliğini sağlamak için askeri ve diğer alanlardaki hazırlığı her zaman var, bunda bir problem yok. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iki-üç gün, iki-üç hafta ya da iki-üç ay beklemesine bile gerek yok. Şu anda Cumhurbaşkanımız ‘başkomutan’ olarak emir verdiği anda silahlı kuvvetler, bunu yerine getirecek hazırlıklara sahiptir. Biz, bunlara ihtiyaç kalmamasını istiyoruz. Bunlara ihtiyaç duyulduğu zaman bu tereddütsüz yerine getirilir" ifadelerini kullandı. "DEM Parti tarafından Cumhurbaşkanımızdan randevu isteyeceği ifade edildi, henüz onunla ilgili bir takvim yok" DEM Parti tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşme talebinin gelip gelmediğinin sorulması, DEM Parti’nin AK Parti grubuyla hafta sonu gerçekleştirdiği görüşmenin hatırlatılması üzerine Çelik, "Cumhurbaşkanımızdan randevu isteyeceklerini ifade ettiler, henüz onunla ilgili bir takvim yok. Biz, bu tip görüşmelerde bir araya geldiğimizde gerçekten nezaket içerisinde herkes görüşlerini en kapsamlı bir şekilde söylüyor. Bu seferde aynı şekilde onlar da biz de görüşleri nezaketli bir şekilde söyledik. Ortak düşündüğümüz noktalar, ortak düşünmediğimiz noktalar var. Komisyona verdiğimiz raporda ortaya koyduğumuz ilkeler doğrultusunda, eğer orta yollar bulunabilirse, bunun önümüzdeki dönemde ilerlemeyi kolaylaştırabileceğini düşünüyoruz" diye konuştu. "İshak arkadaşımıza yönelik gerçekleştirilen bu eylemi en güçlü şekilde kınıyoruz" TBMM’de 2026 yılı bütçe görüşmelerinin tamamlanıp oylama sürecine geçileceği sıra milletvekilleri arasında yaşanan arbedenin sorulmasının ardından Çelik, "Siyasette zaman zaman tansiyon yükselebiliyor. Keşke bu tansiyon hiçbir zaman fiziki şiddete dönüşmese ama dün maalesef İshak arkadaşımıza yönelik çok açık bir şiddet eylemi gerçekleştirildi. Sözün cevabı sözle verilir. Bir kişi beğenmediği bir durumu sözle ifade edebilir. Ancak İshak arkadaşımıza yönelik gerçekleştirilen bu eylemi en güçlü şekilde kınıyoruz. Akşam kendisiyle beraberdik. İshak bey, ortamı yatıştırmak ve tarafları ayırmak amacıyla oradayken, ismini anmak istemediğim bir kişi tarafından saldırıya uğramıştır. Sonrasında CHP Grup Başkanvekilleri gelerek üzüntülerini ifade ettiler. Bunu önemli buluyoruz. Ancak esas olan, İshak beye yapılan bu saldırının hiçbir şekilde kabul edilemez bir barbarlık ve vandallık. Bunun için açık bir özür dilenmesi son derece önemlidir. Ayrıca bu barbarlığı ve vandallığı gerçekleştiren kişiyle ilgili olarak CHP tarafından bir ceza sürecinin işletilmesi de Meclis’in itibarı ve mehabeti açısından son derece kıymetli olacaktır" ifadelerini kullandı. "Her tartışmada AK Parti sıralarına dönerek ‘Atatürk düşmanısınız’ şeklinde istismar siyaseti yapmak meseleyi çözmemektedir" Siyasi alanda birçok tartışmanın yaşanabileceğini ve siyasi akılla cevap verilemeyecek bir konu olmadığını kaydeden Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Sık sık tartışma şu noktaya getirilmektedir: Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşanlar, ’Biz Atatürk’ün partisiyiz, Cumhuriyet’i kuran partiyiz’ demektedir. Atatürk’ün genel başkanlığını yaptığı bir partinin devamı olmak ki bunun da ayrıca tartışılması gereken boyutları vardır bugünkü yöneticilerin ya da siyasi faaliyette bulunanların bütün yanlışlarını örtmek için bir gerekçe olamaz. Biz bugün yapılan bir yanlıştan, yanlış bir politikadan, yanlış bir davranıştan söz ediyoruz. Ancak hemen konu buraya çekiliyor. Dün grup başkanımız da sordu; ‘eğer Atatürk’ün partisiyiz diyorsanız ve bizi suçluyorsanız, ikinci genel başkanınız Cumhurbaşkanı olduğunda neden Atatürk’ün ismini ve resmini paradan kaldırdı?’ Bu açık bir sorudur. Demek ki her alanda, pür bir şekilde ‘Atatürk’ün partisiyiz’ demek, CHP’nin bütün eylemlerini temize çekmiyor. Ben de buradan bir soru sorayım; Atatürk, vasiyetinde kendisine ait olan İş Bankası hisselerinden elde edilen temettülerin Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na verilmesini istedi. Ancak CHP bunu defalarca yerine getirmemiş, Atatürk’ün vasiyetine uymamıştır. Bu kurumlar, Atatürk’ün vasiyeti gereği kendilerine verilmesi gereken temettüleri, CHP Atatürk’ün vasiyetine uymadığı için mahkeme kararıyla almak zorunda kaldı. Cep telefonundan ’CHP İş Bankası hisseleri temettü Atatürk’ şeklinde arama yapabilir; bu konuda çok uzun bir yargı süreci çıkıyor. Bu nedenle her tartışmada ’Atatürk’ün partisiyiz’ demek ya da AK Parti sıralarına dönerek ’Siz Atatürk düşmanısınız’ şeklinde bir istismar siyaseti yapmak meseleyi çözmemektedir. Bu sağduyulu bir yaklaşım da değildir."