GÜNDEM - 13 Ağustos 2024 Salı 07:54

Çayın limonlu içildiği Bayburt’ta artan limon fiyatları çayların tadını kaçırdı

A
A
A
Çayın limonlu içildiği Bayburt’ta artan limon fiyatları çayların tadını kaçırdı

Bayburt’ta pazar yerinin zam şampiyonu 100 lirayla limon oldu. Taze limonun kilosu 60-70 liraya alıcı bulurken sulu, yatak limon pazarda 80-100 liraya satılıyor. Çayın limonsuz içilmediği Bayburt’ta limonun kilo fiyatı cep yakarken, çay ocağı, kahvehane sahipleri artık çayın yanına limon bırakırken iki kere düşünüyorlar.


Artan limon fiyatlarının limonlu çay keyfini kaçırdığını belirten çaycılar, "Limonun tanesi 15 lira olur mu? Bayburtlular bu duruma alışsalar iyi olacak. Yapacak bir şey yok" ifadelerini kullandılar. Bununla birlikte tarım sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ve yatırımcılarla düzenlenen toplantıda konuşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, artan limon fiyatlarıyla ilgili, "Şu son dönemdeki fiyat artışının, içeride limon olmamasıyla ilgili hiçbir yönü yok. Burada fahiş fiyat konusu var. Onda da Ticaret Bakanlığımız her zaman olduğu gibi çok ciddi bir şekilde üzerine gidiyor" ifadelerini kullanmış, limon fiyatlarındaki artış nedeniyle Ticaret Bakanlığının çalışma başlattığını, ilgilendiğini söylemişti.



Yatak limon denilen eski mahsulün artık depolarda kalmadığını, fiyatların bu yüzden yüksek olduğunu belirten pazarcı esnafından Mehmet Baştürk, "Bayburtlular olarak limonsuz çay içemiyoruz. Çayımıza limonumuzu sıkıyoruz, öyle içiyoruz. Çay sayesinde akşama kadar ancak ayakta durabiliyoruz, çay hararetimizi alıyor. Limonun bu sene bu kadar zamlı olmasının sebebi, limonların depolarda çürümesi. Taze limonun da yeni yeni piyasaya çıkması, yüksek fiyatların ateşini söndürmüyor. Yatak limonun son postası geldi, bu hafta da geçen senenin limonlarını sattıktan sonra eski mahsul efsane olacak. Yeni mahsulün limon depolarına girip sulu hal alması da nerden baksanız 3 buçuk ayı bulacak" diyerek konuştu.



Uzun yıllardır pazarcılıkla uğraşan 71 yaşındaki pazarcı Talat Çalgan, pazarda en çok zamlanan ürünün limon olduğunu söyleyerek, "Limonun kilo fiyatı 100 lira. Eski limon, yatak limonun fiyatı bu. Yeni limonun kilo fiyatı ise 70 lira. Vatandaş daha çok yatak limonu tercih ediyor. Pazarda en çok zamanlanan ürün ise limon" dedi.



Taze limonun kilosunun 65 lira, yatak limonun ise kilo fiyatının 100 lira olduğunu söyleyen Ömer Gencer isimli pazarcı, "Taze limonun kilosu 65 lira, yatak limonun kilosu 100 lira. Arasındaki fark şu; biri yatak limon, geçen senenin limonu, daha sulu. Diğeri de taze limon daha kuru olur, suyu yatak limona göre daha az çıkar. Geçen haftalarda da limon pahalıydı, 80 ila 100 lira arasındaydı" diyerek konuştu.



Babasının işlerine yardım eden genç pazarcı Kerem Baştürk, "Şu an en çok zammı limon gördü, limon zam rekoru kırdı" ifadelerini kullanarak limon fiyatlarının giderek daha da yükseleceği tahmininde bulundu. Pazar yerinin zam şampiyonun limon olduğuna vurgu yapan Baştürk, "5-6 ay öncesine kadar limonu 10 liraya, 15 liraya satıyorduk şimdi 100 lira bandında fiyatlar, daha fazla zamlanacak diye düşünüyorum. Pazar yerinin zam şampiyonu limon diyebiliriz çünkü limon çok fazla zamlandı. Üreticiler çok şikayetçi, alıcılar da bu durumdan çok şikayetçi. Kahvehanelerde, çay ocaklarında limonlu çay içilirdi artık önümüze limonlu çay pek nadir geliyor. Çoğu çay ocağı, kahvehane artık limon almıyor. Eskiden çok fazla limon satışımız vardı, şu an satışlarımız yarı yarıya düştü" ifadelerini kullandı.



"Önceden 20-25 limonu 25 liraya satıyorduk şimdi 4-5 limon 100 lira!"



Artan fiyatlar nedeniyle limon satışlarının düştüğünü, diğer ürünlere göre satışların iyi olmadığını aktaran pazar esnafı Akgün Kara, "Pazar yerinin zam şampiyon ürünü limon şu an. Yatak limonun kilosu 80-100 lira civarında, yeni çıkan taze limonun kilo fiyatı ise 50-60 civarında. Limonun şu an satışı iyi değil, öteki ürünlerde satışlarımız iyi. Kışın 20-25 limonu 25 liraya satıyorduk, şimdi 4 tane, 5 tane limon 100 lira, vatandaş alamıyor" dedi.



"Çayımız limonlu olur. Limon, olmazsa olmazlarımızdandır"



Bayburtluların çayı limonla severek içtiğini ifade eden Musa Altuntaş isimli Bayburtlu vatandaş, "Çayımız limonlu olacak, Bayburtlular çayı limonlu içer, çayın yanında kesme şeker, akide olacak. Limon, olmazsa olmazlarımızdandır" sözlerini kullandı.



"Bayburtlular artık çayı limonsuz içmeye alışsınlar"



Kral lakaplı çay ocağı işletmecisi Muhammet Elçi, çayın yanına artık limon bırakamadığını, yüksek fiyatlardan dolayı böyle bir karar aldığını belirterek, "Limonun tanesi 15 lira olmuş, ne yapacağız? Bayburt gibi bir yerde limonun tanesi 15 lira olur mu? Artık Bayburtlular çayı limonsuz içmeye başladılar. Alışacaklar bu duruma, yapacak bir şey yok, bundan sonra böyle" şeklinde konuştu.


"Çayın yanına limon koymadığımızda tepki alıyoruz"



Önceden çayın yanına kullanılsın kullanılmasın çay ocağı esnafı olarak her zaman limon bıraktıklarını belirten çay ocağı işletmecisi Mehmet Sever, artık isteyen müşterilerin çaylarının yanına limon bıraktığını söyledi. Çay ocağında limon tüketiminin yarı yarıya düştüğünü kaydeden Sever, "Eskiden çayların yanına limonu daha rahat verebiliyorduk. Şimdi fiyatlar arttığından dolayı zorlanıyoruz. İstediğimiz gibi çayların yanına limon bırakamıyoruz, kısıtlama yaptık. Normalde çay ocağımızda günlük 40-50 limon tüketiyorduk şu an yarıya düştü. Önceden günde 40 limon harcıyorduk, şimdi 20 limona düşürdük. Çayın yanına limon koymadığımızda tepki görüyoruz, limon vermeyince müşteriyle ters düşüyoruz. Müşteriyle ters düşmemek için mecbur çayın yanına limon bırakıyoruz. Limon vermeyince de müşteri kaybı olacağından mecbur çayın yanında limon bırakıyoruz" diye konuştu.



Çayın limonlu içildiği Bayburt’ta artan limon fiyatları çayların tadını kaçırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya’da 1. Kısa Film Yarışması’nın ödülleri törenle sahiplerini buldu Malatya Valiliğinin destekleriyle Yeşilyurt Belediyesi öncülüğünde İnönü Üniversitesi ile Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenen ‘Gençlik ve Ailem’ konulu ödüllü 1. Kısa Film Yarışması’nın ödül töreni yoğun katılımla gerçekleştirildi. Ünlü sanatçıların da katıldığı gecede, dereceye giren genç yönetmenler aile bağlarını, gençliğin sorunlarını ve toplumsal değerleri konu alan filmleriyle izleyicilerden ve jüri üyelerinden tam not aldı. Gençlerin sanatsal üretimlerini teşvik etmeyi, aile kavramına dikkat çekmeyi ve toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan 1. Kısa Film Yarışması tamamlanırken, dereceye giren genç yönetmenlerin ödülleri düzenlenen törenle takdim edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın destekleriyle ‘2025 Aile Yılı’ etkinlikleri kapsamında gerçekleşen film yarışmasının ödül töreni büyük bir katılım altında gerçekleşti. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, Turgut Özal Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Erdem, Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Mehmet Fatih Güven, Kurum Müdürleri, yarışmanın jüri heyeti, yürütme ve danışma kurulu üyelerinin yanı sıra yönetmenler, sanatçılar, sponsor firma yetkilileri ve öğrenciler katıldı. Çok sayıda filmin yönetmenliğini yapan Ahmet Kapucu ve Abdullah Harun İlhan ile sinema sanatçıları Bora Cengiz, Seher Terzi ve Ömer Duran da törene katılarak genç yönetmenlerin heyecanını paylaştılar. Öğrenciler, yönetmenler ve sanatçılara büyük ilgi gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra devlet konservatuvarı sanatçılarından Orçun Akgün ile Güneş Açıkgöz tarafından gerçekleşen müzik performansı ödül gecesine ayrı bir güzellik kazandırdı. İnönü Üniversitesi öğrencilerinin de yoğun ilgi gösterdiği törenin açılış konuşmasını yapan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, aileyi anlatan her eserin toplumsal hafızaya önemli katkılar sunduğuna dikkat çekerek, "Aile bizleri ayakta tutan, bizi biz yapan, hafızamızı ve geleceğimizi şekillendiren en kıymetli değerdir. İşte bu yarışma, gençlerimizin aileyi kimi zaman bir anı, kimi zaman bir çatışma, kimi zaman bir umut ışığı, kimi zaman da bir fedakârlık hikâyesi üzerinden nasıl yorumladığını gösteren nadide bir sanat çalışması oldu" dedi. Yarışma için çekilen her filmin ortak değerlere, kültüre ve geleceğe dokunan bir mesaj niteliğinde olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Geçit, "Kısa film, hem duyguyu hem düşünceyi en yoğun biçimde aktaran özel bir sanat dalıdır. Genç yönetmenlerimiz de bugün, kameralarını aile kavramının kalbine çevirerek ortaya hem teknik hem duygusal anlamda çok değerli eserler koydular. Her bir gencimize yürekten teşekkür ediyorum. Onların bu üretkenliği, geleceğimiz adına hepimize büyük umut vermektedir. Bu projeyi birlikte gerçekleştirdiğimiz İnönü Üniversitesi ve Turgut Özal Üniversitesi yöneticilerine ve akademisyenlerine ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Gençlerimize hem alan açan hem de rehberlik eden bu güçlü iş birliği, şehrimizin kültür ve sanat hayatını daha da zenginleştiriyor. Jüri üyelerimize de emekleri, titiz değerlendirmeleri ve katkıları için teşekkür ediyorum. Bugün ödül alacak eserler elbette çok kıymetli; fakat yarışmamıza katılan tüm gençlerimizin çalışmaları bizim için aynı ölçüde değerlidir. Çünkü sanatın olduğu yerde kaybeden olmaz, üreten herkes kazanır. Yeşilyurt Belediyesi olarak gençlerimizin yeteneklerini ortaya çıkaracak, onların kendilerini ifade etmesine imkân tanıyacak kültür, sanat ve eğitim projelerine her zaman destek sunmaya devam edeceğiz." diye konuştu. Organizasyonun paydaşlarından olan Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat ise üniversite olarak kültürel ve sanatsal faaliyetlere destek vermeyi öncelik haline getirdiklerini ifade ederken, dereceye giren genç yönetmenleri tebrik etti ve yarışmanın hayata geçmesinde büyük emek sarf eden Yeşilyurt Belediyesi ile tüm kurumlara teşekkürlerini sundu. Aile içi iletişim, kuşaklar arası bağlar, gençliğin sorunları ve umutları gibi konuları ele alan filmler, izleyicilerden ve jüri üyelerinden tam not aldı. Gençler, aile birliğini, sevgi bağlarını, kuşaklar arası iletişimi ve aile içindeki dayanışmayı kısa film diliyle etkileyici biçimde yorumladı. Kısa film, sinema, medya ve akademi alanında uzman isimlerden oluşan jüri heyeti filmleri teknik kalite, senaryo derinliği, özgünlük, mesaj gücü ve yönetmenlik başarısı gibi kriterlere göre değerlendirdi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda dereceye giren filmler törende açıklandı. 80 film başvurusundan 41 filmi değerlendirmeye alan jüri heyetinin ortak kararı neticesinde Üniversite ve Serbest Çalışma kategorisinde birinci ‘Kalem’ adlı filmiyle Ahmet Serhat Ak olurken, ikinci ‘Yankı’ filmiyle Serdal Altun, üçüncü ‘Aile’ filmiyle Kübra Bal oldu. Jüri özel ödülüne ‘Civciv’ filmiyle Turgut Kanal ile ‘Anne Seni Annemle Tanıştırayım mı?’ filmiyle Elif Örüm layık görülürken, mansiyon ödülleri ise ‘Çıpa’ filmiyle Kenan Karayiğit ile ‘Bir Sabah Küçük Bir İsyan’ filmiyle Mehmet Rutkay Açıkgöz’e gitti. Ortaokul ve lise kategorisinde ise ‘Okulda Bir Gece’ adlı filmiyle Yusuf Karaaslan ödül almaya hak kazandı. Dereceye giren yarışmacılara ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edilirken, yarışmanın jüri heyeti, yürütme ve danışma kurullarında görev alan akademisyenlere ve destek sunan sponsor firmalara teşekkür plaketi verildi.
Karabük Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatay mimari çağrısına bilimsel katkı Karabük Üniversitesi (KBÜ) Kamu Politikaları Araştırma ve Geliştirme Merkezi’nin (KAPGEM) yayımladığı 9. Politika Raporu’nda, yatay mimariyle hem Türkiye’nin konut ihtiyacının ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 1’lik bir alanında karşılanabileceği hem de depreme dayanıklı ve insani kentler inşa edilebileceği ortaya konuldu. Hazırlanan "Yatay Mimari Politika Raporu" başlıklı rapor, Safranbolu Kampüsü Taş Bina’da düzenlenen toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya; KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, rektör yardımcıları Prof. Dr. Elif Çepni, Prof. Dr. Hasan Solmaz ve Prof. Dr. İsmail Karaş ile akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı. Rektör Prof. Dr. Kırışık, üniversite bünyesinde politika üretimi ve sosyal inovasyonu bir araya getiren bütüncül bir yapı inşa ettiklerini belirtti. Kırışık, "Bir ekosistem kurmaya çalışıyoruz. Ekosistemimizin birinci ana parçası Sosyalfest idi. İkinci ana parçası KAPGEM idi. Şimdi üçüncü parçasını kuruyoruz. O da Sosyal İnovasyon Merkezi" dedi. Sosyal İnovasyon Merkezinin kuruluş kararının alındığını ifade eden Kırışık, bu yapıyla üniversitedeki projelerin ve KAPGEM bünyesinde geliştirilen politika raporlarının sahaya yansıtmayı hedeflediklerini söyledi. - Yatay mimari sayılarla ortaya konuldu Yatay mimari tartışmalarına rakamsal bir perspektif sunduklarını vurgulayan Kırışık, Türkiye’nin konut ihtiyacına ilişkin dikkat çekici bir hesaplama yaptıklarını belirtti. Kırışık, "Her üç kişiye 300 metrekarelik bir alan versek, yani 200 metrekare bahçe ve 100 metrekare konut olacak şekilde düşündüğümüzde, Türkiye’nin tamamına yaydığımızda bu yerleşimin Muş ili kadar bir alan kapladığını hesapladık. Bu da Türkiye yüzölçümünün yaklaşık yüzde 1,1’i" ifadelerini kullandı. Dikey yapılaşmanın sosyal etkileri Dikey yapılaşmanın özellikle çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çeken Kırışık, apartman yaşamının sosyal sorunları artırdığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Şu anda çocuklarımız apartmanda; ‘kızım, oğlum yapma, hoplama, zıplama’ denilerek büyüyor. Enerjisini atamıyor, koşamıyor, temiz havayla buluşamıyor." Kırışık, yatay mimarinin daha sağlıklı bir yaşam ortamı sunduğunu vurguladı. Yatay mimari dünyada bir gelişmişlik göstergesi Yatay mimarinin dünyada bir gelişmişlik göstergesi olarak ele alındığını ifade eden Kırışık, bu yaklaşımın mahalle kültürünü güçlendiren ve üretkenliği artıran bir yaşam modeli sunduğunu dile getirdi. Kırışık, "İnsanımızı insanca yaşayabileceği, çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurabileceği bir mimariye kavuşturmak arzusundayız." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatay mimari çağrısına katkı Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık, yatay mimari yaklaşımının devlet politikalarıyla örtüştüğüne dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yöndeki talimatlarını hatırlattı ve KAPGEM tarafından hazırlanan raporun bu sürece katkı sunmayı amaçladığını ifade etti. Raporun akademik çerçevesi KAPGEM Kentleşme Politikaları Masası Başkanı Prof. Dr. Hatice Selma Çelikyay ise raporun geniş bir veri seti ve analizle hazırlandığını belirterek, sunumunda temel bulguları özetledi. Çelikyay, Türkiye’de büyükşehirler başta olmak üzere kentsel alanlarda yaşam alanlarının giderek daraldığını, nüfusun belirli bölgelerde yoğunlaşmasının kentsel yoğunlaşmayı artırdığını ifade etti. Nüfusun büyük bölümü sınırlı alanlarda yaşıyor Çelikyay, TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 67,9’unun "yoğun kent" olarak tanımlanan yerleşimlerde yaşadığını belirterek, bu alanların ülke yüzölçümünün yalnızca yüzde 1,6’sını oluşturduğunu kaydetti. 2022 yılı itibarıyla bu alanlarda yaklaşık 58 milyon kişinin ikamet ettiğini söyleyen Çelikyay, söz konusu durumun dengeli kentleşme ihtiyacını ortaya koyduğunu ifade etti. Çelikyay, yatay mimarinin yalnızca bir konut tercihi değil, aynı zamanda depreme dayanıklı, güvenli ve dirençli kentlerin oluşturulması açısından da stratejik bir kent politikası hedefi olduğunu vurguladı. OECD ülkelerinde yatay mimari eğilimi artıyor Sunumda, dünyada yatay mimariye yönelik eğilimin arttığına da dikkat çekildi. OECD verilerine göre, müstakil bahçeli konut oranlarının Yeni Zelanda’da yüzde 83, Avustralya’da yüzde 70, Japonya’da yüzde 60, ABD’de yüzde 54 ve Kanada’da yüzde 52 seviyelerinde olduğu aktarıldı.