GÜNDEM - 12 Aralık 2025 Cuma 10:32

Bozüyük’te şiddetle mücadele bilgilendirmesi

A
A
A
Bozüyük’te şiddetle mücadele bilgilendirmesi

Bozüyük’te Kadına Şiddetle Mücadele kapsamında vatandaşlara bilgilendirme yapıldı.


Bilecik Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından Bozüyük’te düzenlenen bilgilendirme çalışmasına Bozüyük Kaymakam Adem Öztürk de katıldı. Etkinlikte vatandaşlara 183 İhbar Hattı, Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES) uygulaması ve 112 Acil Durum Hattı hakkında bilgilendirme yapıldı. Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES)’in kullanımı uygulamalı olarak anlatılırken, şiddetle mücadelede acil başvuru mekanizmalarına dikkat çekildi.



Bozüyük’te şiddetle mücadele bilgilendirmesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Salmonella enfeksiyonuna karşı altın kuralları uzmanı açıkladı Gıda zehirlenmesi vakalarındaki artış sürerken, uzmanı Salmonella enfeksiyonunun mutfaktaki gizli kaynaklarına dikkati çekti. Öğr. Gör. Hacer Alpteker, el hijyeninin yanı sıra az pişmiş et ürünleri, kaynağı belirsiz sular, iyi yıkanmamış sebzeler ve evcil hayvanların da enfeksiyon riski taşıdığı belirterek vatandaşların önlem alması istedi. Türkiye genelinde son günlerde artış gösteren ve hastanelerin acil servislerinde yoğunluğa neden olan gıda zehirlenmesi vakaları, gözleri mutfak hijyenine çevirdi. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Hacer Alpteker, son dönemde artan gıda zehirlenmesi vakalarına ilişkin Salmonella enfeksiyonuna dikkati çekti. "En temel bulaşma yolu, hijyen alışkanlıklarının kötü olması" Salmonellanın güvenli olmayan içme suları, iyi pişmemiş tavuk, kırmızı et, yumurta ve çiğ süt ürünleri vasıtasıyla bulaşabildiğini belirten Alpteker, "Özellikle hijyene dikkat etmediğimiz her durumda Salmonella enfeksiyonu karşımıza çıkabilir. Toplumda Salmonella ile enfekte olmuş hasta kişiler eğer hijyen kurallarına dikkat etmezlerse, en basitinden tuvaletten çıktıktan sonra elleri yıkamamak gibi, kirli elleriyle ortak alanlara dokunmak gibi çok kolay insandan insana da bulaşabilir. Ayrıca Salmonella bakterisi çiğ süt ve süt ürünleriyle, iyi pişirilmemiş yumurtayla bulaşabilir ama en temel bulaşma yolu, hijyen alışkanlıklarının kötü olması, kanalizasyon sularıyla içme sularının kirlenmesi, yeterince uygun şekilde klorlanmaması, Salmonella bulaşmış sebze ve meyvelerin çiğ tüketilmesi gibi yollarla insandan insana ya da insanlara bulaşmasıdır" dedi. "Çok daha tehlikeli olanları var" Öğr. Gör. Hacer Alpteker, geçtiğimiz günlerde ülke gündeminde tartışmalara sebep olan "Salmonella gıda zehirlenmesine mi yol açıyor?" sorusuna da cevap verdi. Gıda zehirlenmesine ve sindirim sisteminde ishallere sebep olabilecek pek çok etkenin bulunduğuna dikkati çeken Alpteker, "Salmonella da bunlardan bir tanesi. Çok daha ciddi, tehlikeli olanları da var ama hepsinden Salmonella sorumludur diyemeyiz" dedi. "Toplumdaki her yaş grubunda görülebilir" Hastalığın her yaş grubunda görülebileceğini aktaran Alpteker, "Yaşlılar, bağışıklık sistemi iyi olmayan, bağışıklığı zayıflamış kişiler, bebekler ve çocuklar Salmonella enfeksiyonlarından çok daha fazla etkilenecek gruptur. Risk grubu olarak da bu kişileri tanımlayabiliriz. Diğer yaş gruplarında Salmonella enfeksiyonları herhangi bir kayba ya da ciddi bir hastaneye yatışa gerek olmadan iyileşebilecekken, bu grupta hastaneye yatışa ya da istenmeyen sonuçlara sebep verebilir" diye konuştu. Enfeksiyonun belirtilerine de değinen Alpteker, hastalığın ateş, karın ağrısı, bulantı, kusma, kramp ve ishalle kendini gösterdiğini kaydetti. "Hijyen alışkanlıklarına dikkat etmek gerekir" Hacer Alpteker, hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: "Salmonella hastalığından korunmak için aslında çok basit önlemler alabiliriz. Bunların en başında, el yıkama ve hijyen alışkanlıklarına dikkat etmek gerekir. Mutlaka yemeklerden önce ve sonra ellerin sabunla beraber düzgünce yıkanması, tuvaletten önce ve tuvaletten çıktıktan sonra ellerin yine aynı şekilde yıkanması çok önemlidir. Güvenli olmadığını düşündüğümüz hiçbir suyu tüketmememiz gerekiyor, mutlaka güvenli su temin etmemiz gerekiyor. Evimizde sebze ve meyvelerimizi bol akarsu altında iyice yıkamamız gerekiyor. Eğer pişirilerek tüketilebilecek bir durum varsa mutlaka iyi pişirmemiz gerekiyor. Yine et ve et ürünlerinin iyi pişirilerek tüketilmesi, pastörize ya da steril süt tercih edilmesi gerekiyor. Hasta insanların, gerekiyorsa mutlaka tedavi olması ya da diğer insanlara bulaştırmayı önlemek için el yıkamaya dikkat etmesi, kirli elleriyle etrafa dokunmaması gerekiyor. Mutfakta çiğ yumurta tüketiminden uzak kalmak, bazen rafadan ya da az pişmiş yumurtalar tercih edilebiliyor fakat yumurtaları da bu anlamda iyi pişirerek tüketmek gerekiyor. Bir de evcil hayvanlardan da bir miktar Salmonella bakterisi bulaşabiliyor, bunu unutmamak lazım. Özellikle sürüngenler dediğimiz hayvanlar, kaplumbağalar, kuşlar gibi hayvanlardan da bulaşma söz konusu. Bunun için bu tür hayvanlar varsa onların temizliği ve bakımında da dikkatli olmamız gerekiyor."
Antalya Antalya’da çiftçiler 1,5 dönümlük tarlaya 13 bin marulla Türk bayrağı deseni oluşturdu Antalya’da iki üreticinin, bir buçuk dönümlük tarlaya diktiği marullarla hilal ve yıldız deseni oluşturması yoğun ilgi gördü. Üreticiler, "Vatan ve bayrak sevgimizi toprağa yansıttık" dedi. Muratpaşa ilçesi Zümrütova Mahallesi’nde iki üreticinin bir buçuk dönümlük araziye yerleştirdikleri binlerce marulu özel bir düzenle dikerek oluşturduğu Türk bayrağı deseni dikkat çekti. Kırmızı yapraklı marulların arasına yerleştirilen açık yeşil kıvırcık marullarla verilen hilal ve yıldız formu, bölgeden geçenlerin yoğun ilgisini çekiyor. "Yaklaşık 13 bin marul ektik" Türk bayrağı figürünün fikir babası ve uygulayıcılarından çiftçi Recep Ülker, bir ay önce ekime başladıklarını belirterek şunları söyledi: "Marulu bir ay önce, Kasım’ın birinde ektik. Türk bayrağını geçen sene de denemiştik ancak dolu ve hava şartları nedeniyle olmamıştı. Bu yıl kuzenimle birlikte yeniden niyetlendik, uğraştık. Hava yine zorlasa da çok güzel bir duruma getirdik. Vatanımıza, milletimize, bayrağımıza bağlı olduğumuz için böyle bir çalışma yapmak istedik ve ortaya gerçekten güzel bir görüntü çıktı. Burası yaklaşık bir buçuk dönüm ve buraya 13 bin marul ektik. Bayrak formu için ortaya kıvırcık marul yerleştirdim. Hasada yaklaşık 15 gün var. Görenler ‘İlk defa böyle bir şey gördük, çok güzel olmuş’ diyerek çok memnun olduklarını söylediler. Sosyal medyada paylaştıktan sonra da herkes arayıp tebrik etti. Bu da beni gururlandırdı. Bir dahaki sefere daha büyük bir alanda yapmak istiyorum." "Vatan ve bayrak sevgisini böyle yansıttık" Ülker, uzun yıllardır yeşillik üretimi yaptığını aktararak şöyle devam etti: "Benim mesleğim çiftçilik; maydanoz, roka gibi yeşilliklerle uğraşıyoruz. Bu bayrak fikri geçen sene aklımıza gelmişti ama hava şartlarından dolayı gerçekleşmemişti. Bu yıl kendi tarlamda yeniden denemeye karar verdik. İlk günlerde yağmur çok yağınca ‘belki olmayacak’ diye düşündük ama ‘Olacak inşallah’ diyerek işe devam ettik. Gerekli tüm bakımları, takviyeleri yaptık ve sonunda çok güzel bir görüntü ortaya çıktı. Vatan ve bayrak sevgimizi toprağa bu şekilde yansıtmış olduk. Ne mutlu Türküm diyene." Üreticilerden Sadık Şam ise çalışmayı kuzeniyle birlikte hayata geçirdiklerini belirterek şunları söyledi: "Antalya’nın yerlisiyiz. Aynı zamanda çiftçilik ve tarımla uğraşıyoruz. Geçen sene biz bu kırmızı marulu benim tarlada denedik. Hava şartlarından dolayı pek tam randımanlı olmadı. Bu sene de kuzenimle, dayıoğlum Recep Ülker’le beraber aynı uygulamayı yaptık. Hava şartları bu sene el verdi. Ondan dolayı biraz daha güzel oldu. Ve gelişime şu an daha açık. İçimizdeki bayrak vatan sevgisini topraklara yansıtalım dedik. Böyle bir görüntü, böyle bir görsel oluştu. Bundan dolayı mutluyuz. Çevremizdeki arkadaşlar, eş dost yaptığımız uygulamayı başarılı buldu. Güzel buldular." Hilal ve yıldız görünümü veren marulların hasadına yaklaşık iki hafta kaldığı belirten üreticiler, gelecek sezon çalışmayı daha büyük bir alanda yeniden uygulayacaklarını da sözlerine ekledi.
Eskişehir Üniversite öğrencileri Eskişehir’in yöresel lezzetleri için mutfağa girdi Hızır Bey Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Öğrenci Yurdu’nda kalan 4 öğrenci, "Ninemin Tarifleri" etkinliği kapsamında Eskişehir’in yöresel tatları için kollarını sıvadı. Sorpa çorbası, balaban köftesi ve Kızılinler Mahallesi’nde yetişen balkabağından pişirilen coğrafi işaret belgeli kabak tatlısını yapan öğrenciler, hem eğlenceli vakit geçirdi hem de geçmişten gelen lezzetleri, yapım sürecini öğrendi. Eskişehir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, üniversite öğrencilerinin sosyal ve kültürel gelişimlerine katkı sunmaya yönelik projelerini sürdürüyor. Bu kapsamda farklı illerden Eskişehir’e yükseköğrenimlerini gerçekleştirmek için gelen Muttalip Orta Mahallesi’nde bulunan Hızır Bey KYK Öğrenci Yurdu’nda kalan 4 öğrenci, "Ninemin Tarifleri" etkinliği kapsamında Eskişehir’in coğrafi işaret belgesiyle tescillenen yöresel tatları pişirdi. Yurttaki usta şeflerin yönlendirmesiyle kent belleğinde ait, Kırım’dan Anadolu’ya 18. yüzyılın sonunda göç eden Tatarların yerleştirildiği Eskişehir ile özdeşleşen sorpa çorbası, 1930’lu yıllar itibariyle Eskişehir mutfağına kazandırılan Balaban Köftesi ve Kızılinler Mahallesi’nde yetişen balkabağından pişirilen coğrafi işaret belgeli kabak tatlısını yapmak için Hızır Bey KYK Öğrenci Yurdu mutfağına giren öğrenciler keyifli anlar yaşadı. "Eskişehir’in yöresel yemeği olduğunu bilmiyordum, etkinlikte öğrenmiş oldum" Van’dan Eskişehir’e gelen Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Esmanur Demirhan, "Bugün menümüzde 3 çeşit bulunuyor. Kuzu sorpa çorbamız, balaban köftemiz ve kabak tatlımız var. Burada yapılan yemekler bizim oradakiler ile benziyor. Doğu tarafında da yapılan çorbalar yapılıyor. Doğu tarafında sulu yemekler çok yapılır, benzerlikler var. Annem ve babam çalıştığı için ben daha önceden de yemek yapardım. Köfte olarak benzerliğimiz, bizim de Kürt köftemiz var. Bulgurla ve unla yapılan bir köftemiz var. Şekil aldıktan sonra suda haşlanan ve sarımsaklı yoğurt ile salçalı sos eşliğinde yenilen bir yemeğimiz var. Yurtta hocalarımız özel menüler çıkartıyorlar, onlarla besleniyoruz. Düzenlenen etkinliğin benim için katkıları oldu. Mesela, balaban köftenin, sorpa çorbasının ve kabak tatlısının Eskişehir’in yöresel yemeği olduğunu bilmiyordum. Bunları etkinlik sayesinde bugün öğrenmiş oldum. Bilmediğim şeyler öğreniyorum, bence bu güzel bir şey. Ayrıca, yeni arkadaşlarla tanışıyorum. Burada ilk defa tanıştığım arkadaşlarım var. Sosyalleşiyorum, güzel oluyor" dedi. "Projemizin adı, ’Ninemin Tarifleri’" Eskişehir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı Hızırbey Yurt Müdürlüğü’nde çalışan Eğitim Sorumlusu Şeyma Yenioğlu, "Aslında bakanlığımızın bir sürü projesi var. Ben 9 senedir kurumdayım ve bir sürü proje yaptık ama bu geleneği, göreneği devam ettirdiğimiz güzel projelerden biri. Kız öğrenciler bu projeyi yapmayı çok seviyorlar. Projemizin adı, ’Ninemin Tarifleri’. Bugün biz de öğrencilerimizle hep beraber Eskişehir yöresine ait kuzu sorpa çorba, balaban köfte ve Kızılinler’in meşhur kabağından tatlı yaptık. Tabii ki uyum sağlamakta zorlanan öğrencimiz de oldu ama zaten kendi yaşadıkları bölgelerde benzer yemekler olduğu için aslında hem deneyim kazanmış hem de kendi yörelerine ait yemeklerle kıyas yapmış oluyorlar. Bence bu 3 yemeği, mutfakta ustamızın da desteğiyle keyifli ve başarılı bir şekilde yaptılar" ifadelerini kullandı. "Beraber güzel yöresel yemekler yaptık" Yurtta görevli Diyetisyen Zeynep Gölcük ise, şunları söyledi: "Bugün ’Ninemin Tarifleri Atölyesi’nde buluştuk. Bakanlık tarafından desteklenen bir proje. Öğrencilerimiz ve ustamızla beraber güzel yöresel yemekler yaptık. Kabaki güzel bir tatlı. Tabii ki içinde şeker içeriyor ama yine tercih edilebilir. Balaban köfteye dönecek olursak; yoğurt ve köfte protein, ekmek karbonhidrat kaynağı. Çorbamızın da terbiyesinde protein bulunuyor, içinde et var. Bu şekilde güzel bir çorba. Yağ ve sos oranına dikkat ettiğimiz sürece güzel yemekler."