ASAYİŞ - 01 Ağustos 2024 Perşembe 11:40

Bir damla su için boğazlarına kadar çamura giriyorlar

A
A
A

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde hırsızlar nedeniyle mağdur olan çiftçiler bir damla su alabilmek için boğazlarına kadar çamura giriyor. 83 yaşındaki yaşlı adam su çekebilmek için boynuna kadar çamura giren torununu gözünü bir an bile kırpmadan bekliyor.

1980 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı kırsal Akçapınar Mahallesi Uluabat gölü kıyısına yaklaşık 4 bin dönüm alanı sulayacak su pompaları konuldu. 2008 yılında hırsızlar su pompalarını çaldıkları sırada çiftçilere yakalandı. İhbar üzerine su pompalarının bulunduğu bölgeye gelen jandarma, şüphelileri gözaltına aldı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen hırsızlar tutuklandı. Bir süre cezaevinde kalan hırsızlar cezalarını çektikten sonra yeniden su pompalarının bulunduğu alana geldi. Su pompalarına elektrik akışını sağlayan trafoyu patlatan hırsızlar bu sefer tüm malzemeleri alarak sırra kadem bastı. Geçimini zeytin ve incir yetiştiriciliğinden sağlayan halk yaklaşık 15 seneden buyana ağaçlarını kendi bulduğu ilkel yöntemlerle suluyor.

Bir damla su için boğazlarına kadar çamura giriyorlar

Traktörlerine bağladıkarı su tanklarıyla sulama yapan çiftçiler, Uluabat gölünden su alabilmek için göl ile kuruyan dere yatağı arasındaki bataklık alana boğazlarına kadar girip hayatlarını tehlikeye atıyor. Ellerindeki hortumla boylarını aşan çamurun içinden göle ulaşan çiftçiler gölden tanklara su çekip ağaçlarını sulama mücadelesi veriyor. Tüm yurdu etkisi altına alan Eyyam-ı Bahur sıcakları çiftçilerin işini daha da zorlaşıyor. Çiftçiler düzenli sulama yapamadığı için yaklaşık 4 bin dönüm üzerinde bulunan incir ve zeytin ağaçları kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. 4 bin dönüm alanda üretilen 900 ton zeytin ve 400 ton incir Avrupa’ya ihraç ediliyor.

Bir damla su için boğazlarına kadar çamura giriyorlar

Tarlasına su taşıyabilmek için boğazına kadar çamura giren Recep Işık, "Mahsullerimizi sulamak için uğraşlar veriyoruz. İkişer üçer hafta arayla ancak sulayabiliyoruz. Gölle kanalları birleştirmek için uğraşıyoruz ama açsak da yine kapanıyor. Biz uğraşlarımıza devam edeceğiz. Kanallarımızın çalışmasını istiyoruz. Böyle taşıma suyla sulamakla olmuyor. Boynuma kadar bataklığa giriyorum hiç olmuyor. Daha yaşlılarımız var bataklığa giren ben en genç olanlarıyım. Boynuma kadar batağa girip ekinlerimizi, meyvelerimizi sulamak için hayatımı tehlikeye atıyorum. 83 yaşındaki dedem bana bir şey olmasın diye başımda bekliyor. Bu durum 10-15 senedir böyle. 3 tonluk suyla da zaten meyve sulanmaz. Yetkililerden yardım istiyoruz" dedi.

Bir damla su için boğazlarına kadar çamura giriyorlar

Torunuma çamurun içinde bir şey olmasın diye bekliyorum diyen Ahmet Yılmaz, "Mahsullerimizi sulamak için su almaya uğraşıyoruz. Torunumu saldım beline kadar suya ben de onu bekliyorum bir şey olmasın diye. Bu kanallar 83 senesinde oldu, bunları çaldılar bir daha bakan olmadı bize. Bu gölün her tarafında su var bizim köyümüzde yok. Bizde ihracat malı zeytin ve yemiş var. Onları sulayamıyoruz bu sefer ne oluyor çıkmaya gidiyor. Düzgün mal yetiştiremiyoruz. Tankerlerle sulamaya uğraşıyoruz. Tanker kaç ağaç sular, iki ağaç. Koca gün iki ağaç için uğraşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bir damla su için boğazlarına kadar çamura giriyorlar

Akçapınar Mahallesi muhtarı Özgür Işık, "Yaşamış olduğumuz çileyi görüyorsunuz. Bu gölün etrafındaki bütün köyler sulama yapıyor. Bir Akçapınar köyünde yok. Sulama sistemimizin tekrar faaliyete geçmesini istiyoruz. Bir hırsız köyün geleceğiyle oynadı. Geldi trafoyu çaldı, bizden önceki yönetimler de buna el atmadılar. Şimdi biz geldik su yok. 2008’den beri bizim tek ihtiyacımız su. Vatandaşlar boyunlarına kadar çamura girip su almaya uğraşıyorlar. Mağduruz, saatlerce uğraşıp sadece iki ağacı suluyoruz. Biz sulama kanallarının çalışmasını istiyoruz. İhracat değeri yüksek siyah incir ve zeytin, nadide bitkiler bunlar. Bu köyde 400-450 ton siyah incir, 800-900 ton zeytin ihracatı yapıyoruz. Su alabilirsek daha da verim alacağız" dedi.

Ahmet Berke Erdal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’daki kayıp adamdan 17 gündür haber yok Bursa’nın Mudanya ilçesinde 28 Kasım 2025 tarihinden bu yana kendisinden haber alınamayan Mustafa Abi için başlatılan arama çalışmaları aralıksız sürüyor. Kayıp ihbarının ardından geçen 17 güne rağmen herhangi bir ize ulaşılamadı. Daha önce de kayıp haberlerine konu olan Mustafa Abi için Jandarma Komutanlığı’na bağlı Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekipleri, bölgede çalışmalarını devam ettiriyor. İlk 7 gün boyunca ise AFAD ve çok sayıda sivil toplum kuruluşuna bağlı arama kurtarma ekipleri de çalışmalara destek verdi. Ekipler, Mustafa Abi’nin kaybolduğu günden itibaren köy ve çevresinde yaklaşık 30-35 kilometrelik geniş bir alanı kapsayan çember içerisinde detaylı arama yaptı. Ormanlık alanlar, kırsal bölgeler ve geçiş güzergâhları tek tek taranmasına rağmen, şu ana kadar herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Kayıp Mustafa Abi’nin eşi Ayla Abi, yaşadıkları çaresizliği dile getirerek, "Günlerdir evimizde huzur yok, uykusuz bekliyoruz. Köylülerimiz ve jandarma ekipleri ellerinden geleni yapıyor ama hâlâ bir sonuç yok. En azından bir haber alsak, bir iz bulunsa, bu belirsizlik çok zor" ifadelerini kullandı. Ailesi, Mustafa Abi’yi gören ya da yerini bilen vatandaşların vakit kaybetmeden 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak bilgi vermelerini istedi. Mustafa Abi’den gelecek umut verici bir haber, ailesi ve yakınları tarafından endişeyle bekleniyor.
Ankara MHP Lideri Bahçeli: "Türk dili; millet olma şuurunu besleyen, tarih bilincini diri tutan ve kültürel sürekliliği temin eden temel sütundur" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü; kökü mazinin derinliklerine uzanan, istikbale yönelen büyük Türk milletinin müşterek hafızasını, irfanını ve tarihi yürüyüşünü idrak etmeye imkan sunan müstesna bir gündür" dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü dolayısıyla yazılı mesaj yayımladı. "15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü; kökü mazinin derinliklerine uzanan, istikbale yönelen büyük Türk milletinin müşterek hafızasını, irfanını ve tarihi yürüyüşünü idrak etmeye imkan sunan müstesna bir gündür" diyen Bahçeli, mesajında bugünün önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: "Türk dili; millet olma şuurunu besleyen, tarih bilincini diri tutan ve kültürel sürekliliği temin eden temel sütundur. Altaylar’dan Balkanlar’a, Hazar havzasından Akdeniz’e uzanan geniş coğrafyada Türkçenin taşıdığı anlam dünyası; birlik fikrini pekiştiren, dirliği esas alan ve kardeşlik hukukunu muhafaza eden bir medeniyet tasavvurunu yansıtmaktadır. Bu itibarla, Türkçenin tarihi derinliğini ve ifade kudretini tahkim etmek; onu yozlaşmadan, yabancılaşmadan ve anlam kaybından uzak tutarak gelecek nesillere güçlü, sahih ve köklü bir miras halinde intikal ettirmek, kültürel sürekliliğin teminatı olmanın yanında milli varlığın korunmasına yönelik stratejik bir sorumluluk mahiyeti taşımaktadır. 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü vesilesiyle; Türk diline emek veren ilim insanlarını, münevverleri ve gönül erlerini selamlıyor; Türk milletinin diliyle, kültürüyle ve ülküsüyle ilelebet var olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum."