SAĞLIK - 02 Temmuz 2025 Çarşamba 09:19

Bu sendrom her 10 kadından birinde görülüyor

A
A
A
Bu sendrom her 10 kadından birinde görülüyor

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nefise Nazlı Yenigül, adet düzensizliği, tüylenme ve kilo kontrolünde zorlukla kendini belli eden polikistik over sendromunun, zamanında fark edilmemesi halinde diyabetten kalp hastalıklarına kadar birçok ciddi sağlık sorununa yol açtığını söyledi.


Acıbadem Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nefise Nazlı Yenigül doğurganlık çağındaki her 10 kadından birinde görülen polikistik over sendromu (PCOS) hakkında önemli bilgiler verdi. PCOS’un kadın sağlığını pek çok açıdan tehdit eden yaygın bir hormon bozukluğu olduğunu belirten Doç. Dr. Yenigül, "Bu sendrom yumurtlama düzensizlikleri, erkeklik hormonlarının artışı ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük yumurtanın bulunması ile kendini gösteriyor. En sık karşılaştığımız belirtiler arasında adet düzensizliği, yüzde ve vücutta tüylenme artışı, akne, saç dökülmesi, kilo alımı ve kilo vermede zorlanma yer alıyor" dedi.


Polikistik over sendromunun tek bir nedene bağlı gelişmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Yenigül "Hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler rol oynamaktadır. Ailede PCOS öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir. Bunun yanı sıra insülin direnci, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzı bu tabloyu ağırlaştırabilir" diye konuştu.


"Metabolizmayı da etkiliyor psikolojiyi de"


PCOS’un yalnızca üreme sistemini değil, tüm vücut sağlığını etkilediğini vurgulayan Doç. Dr. Yenigül, bu sendromun her kadında farklı belirtilerle ortaya çıkabildiğini söyledi. Hormonal dengesizlikler, sivilce ve tüylenmenin yanı sıra adet düzensizlikleri, kilo yönetiminde zorlanma ve psikolojik etkiler görülebildiğini; bazı kadınlarda ise yumurtlama bozukluğu nedeniyle çocuk sahibi olmanın zor bir hale geldiğini ifade etti.


PCOS tanısında en az iki kriterin dikkate alındığını belirten Doç. Dr. Yenigül, "Yumurtlama bozukluğu, erkeklik hormonlarında artış ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük yumurta varlığı tanıyı destekler. Ancak ilk adetin ardından geçen ilk 8 yıl içinde genç kızlara bu tanının hemen konulması önerilmemektedir. Bu dönemde belirtilere yönelik yaklaşım tercih edilmelidir" dedi. Tanıdan önce tiroid ve diğer hormonal hastalıkların dışlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.


"Doğurganlık sorunları genellikle tedavi edilebiliyor"


PCOS tedavisinin kişisel ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gerektiğini anlatan Doç. Dr. Yenigül "Tedavide ilk basamak yaşam tarzı değişikliğidir. Sağlıklı beslenme ve egzersiz, tedavinin temelini oluşturur. Adet düzeni ve tüylenme sorunlarında doğum kontrol hapları, metabolik sorunlarda destek tedaviler kullanılabilir. Doğurganlık isteği olan hastalarda ise yumurtlamayı uyaran ilaçlar ya da tüp bebek gibi yöntemlere başvurulabilir" diye konuştu.


PCOS’un yumurtlama bozukluğu nedeniyle infertilite riskini artırabildiğine değinen Doç. Dr. Yenigül bu durumun genellikle başarıyla tedavi edilebildiğini söyledi. Yumurtlamayı başlatmak için kullanılan ilaç tedavileri ve aşılama gibi yöntemlerin ilk basamakta uygulanabildiğini anlatarak gerekirse hormon tedavileri ya da tüp bebek prosedürlerinin devreye girdiğini ve böylece çoğu kadının sağlıklı şekilde gebe kalabildiğini ifade etti.


"Yaşam tarzı değişikliği tedavinin temelidir"


Bu sendromun uzun vadede kontrol altına alınabilmesi için sağlıklı yaşam alışkanlıklarının büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Yenigül, "Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, yalnızca adet düzenini değil, hormon dengesini, insülin direncini ve psikolojik durumu da olumlu etkiler. Kişiye özel, sürdürülebilir bir beslenme planı en doğru yaklaşımdır. Küçük bir kilo kaybı bile yumurtlama düzenini olumlu yönde etkileyebilir" açıklamasında bulundu.


"Uzun vadede ciddi sağlık sorunları gelişebilir"


Polikistik over sendromunun zamanla bazı kronik hastalıkların gelişmesine zemin hazırlayabildiğini belirten Doç. Dr. Yenigül şunları dile getirdi:


"Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları, uyku apnesi ve rahim içi kanseri gibi riskler artmaktadır. Ayrıca depresyon, kaygı bozuklukları ve yeme bozuklukları da sık görülebilir. Bu nedenle düzenli hekim kontrolleri, kan testleri ve yaşam tarzı düzenlemeleri oldukça önemlidir".



Bu sendrom her 10 kadından birinde görülüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir cezaevlerinde 5 bin 742 hükümlü ve tutuklu bulunuyor Adli Kolluk Değerlendirme Toplantısı’nda, 24 Aralık 2025 tarihi itibariyle Eskişehir Ceza İnfaz Kurumları’nda 5 bin 26 hükümlü ve 716 tutuklu olmak üzere toplam 5 bin 742 kişi bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Eskişehir Adliyesi Yunus Emre Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. "Güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır" Ardından, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah tarafından açılış konuşması yapıldı. Karakülah, adli kolluğun, ceza adalet sisteminin temel unsurlarından biri olduğunu belirtti. Başsavcısı Üzeyir Karakülah, "Suçun aydınlatılması, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması, mağdurun korunması ve şüphelinin haklarının gözetilmesi noktasında gösterilen her titiz çalışma, adaletin doğru ve zamanında tecellisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede, soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan kararlar, ancak sizlerin titizlikle yürüttüğünüz çalışmalar ile verilebilir. Unutulmamalıdır ki; güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır. Bu noktada, kurumlarımız arasındaki koordinasyonun artırılması, suçla mücadelede daha etkin olma yolunda büyük önem taşımaktadır. Adli kolluk ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasındaki koordinasyonun güçlenmesi, hem soruşturmaların hızını hem de hukuki güvenliği artırmaktadır. Elbette değerlendirme toplantıları, yalnızca başarıların konuşulduğu değil; eksikliklerin, yaşanan sorunların ve geliştirilmesi gereken alanların da samimiyetle ele alındığı toplantılardır. Gerçekleştirdiğimiz bu toplantıyla da yargı hizmetlerinin daha etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesini amaçlamaktayız" şeklinde konuştu. Adli kolluk birimlerinin bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar hakkında istatistikler paylaşılması sonrası basına kapalı şekilde devam eden programda, karşılaşılan sorunlar ve gelecek döneme ilişkin hedeflerle ilgili değerlendirmeler yapıldı. Programa; Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah’ın yanı sıra İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, İl Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz, Gümrük Müdürü Muhammet Uçar, Orman Bölge Müdürü İsmail Çetin, Uludağ Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürü Vekili Mustafa Aşıcı, Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları ve kolluk amirleri katıldı.
Erzurum ETÜ’de "Erzurum’daki kütüphaneleri tanımak ve tanıtmak" söyleşisi düzenlendi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Merkez Kütüphanesi ev sahipliğinde "Erzurum’daki Kütüphaneleri Tanımak ve Tanıtmak" başlıklı söyleşi programı gerçekleştirildi. Erzurum’daki kütüphanelerin mevcut durumu, sundukları imkânlar ve kütüphanelerin kültürel hayattaki yerini konuşmak amacıyla düzenlenen programa ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naim Ürkmez, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Moderatörlüğünü ETÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Süleyman Yıldız’ın üstlendiği programda, Atatürk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkan Vekili Murat Üstündağ, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Daire Başkanı Mustafa Keleş ile İsmail Saib Sencer İl Halk Kütüphanesi Müdür Vekili Hatice Doğulu konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar kendi kurumlarında yürütülen kütüphane hizmetleri, kullanıcı odaklı uygulamalar ve kütüphanelerin sosyal yaşam içindeki rolüne ilişkin görüş ve deneyimlerini paylaştı. Programda konuşan ETÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Yıldız ise Erzurum’un tarih boyunca ilim ve irfanın önemli merkezlerinden biri olduğuna dikkat çekerek, kütüphanelerin yalnızca kitapların saklandığı mekânlar olmadığını, aynı zamanda geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran, bireyin kendini ve dünyayı anlamasına katkı sağlayan canlı kültür merkezleri olduğunu vurguladı. 2025 Yılı YÖK Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda Erzurum Teknik Üniversitesi’nin, kütüphane hizmetlerinden duyulan memnuniyet oranında yüzde 80,86 ile Türkiye genelinde zirvede yer aldığını hatırlatan Yıldız, bu sonucun nitelikli hizmet anlayışı ve kullanıcı odaklı çalışmaların önemli bir göstergesi olduğunu ifade etti. Programı, kütüphanelerin dijital çağda nasıl daha etkin kullanılabileceği, gençlerin kütüphanelere ilgisinin artırılmasına yönelik çalışmalar ve kurumlar arası iş birliğinin önemi gibi konular çerçevesinde gerçekleştirilen değerlendirmelerin ardından soru cevap bölümü ile sona erdi.
Denizli Denizli için kapsamlı turizm yol haritası belirlendi Denizli’nin 2026-2030 turizm vizyonu dijitalleşme, gastronomi, kültür, sürdürülebilirlik ve deneyim odaklı projelerle şekilleniyor. Denizli Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serkan Bertan, kentin sahip olduğu güçlü turizm potansiyelini daha etkin ve sürdürülebilir biçimde değerlendirmek amacıyla Denizli Turizm Yol Haritası’nı kamuoyuyla paylaştı. 2026-2030 yıllarını kapsayan yol haritası; dijital turizm, gastronomi, kültürel miras, doğa turizmi ve ulaşım başlıkları altında çok sayıda somut öneri içeriyor. Prof. Dr. Bertan, Denizli’nin Pamukkale ve antik kentler başta olmak üzere önemli değerlere sahip olmasına rağmen, bu potansiyelin bütüncül bir planlama ile desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Hazırlanan yol haritasının temel yaklaşımının sürdürülebilirlik, dijital entegrasyon ve deneyim odaklı turizm olduğu ifade edildi. Hop-On Hop-Off ve dijital rehber ön planda Yol haritasında, Denizli Sesli Rehber Mobil Uygulaması temel alınarak şehir merkezini ve ören yerlerini kapsayan Hop-on Hop-off tur sistemi önerildi. Pamukkale, Karahayıt, Hierapolis, Laodikya ve şehir merkezini kapsayan bu tur kapsamında DenizliCard ile müze, teleferik ve alışverişte indirimli kombine bilet uygulamaları öngörüldü. Turizm noktalarına 118 adet karekodlu dijital levha, antik kent girişlerine ve toplu taşıma alanlarına karekodlu bilgilendirme panoları yerleştirilmesi planlandı. Havalimanı, Pamukkale ve Hierapolis girişlerinde dijital tanıtım merkezleri kurulması da öneriler arasında yer aldı. Gastronomi, doğa ve kültür rotaları Denizli mutfağının turizmle daha güçlü entegrasyonu için Gastronomi Yolu, Yöresel Lezzetler Yolu, Coğrafi İşaretli Ürünler Yolu, Karanlık Gökyüzü Park Yolu ve Sakin Şehir Rotaları gibi tematik turizm yolları planlandı. Elmalı Köyü’nün Gastroköy olarak konumlandırılması, Karataş Mesireliği’nin Gastropark haline getirilmesi ve Yeryüzü Pazarları’nın yaygınlaştırılması hedeflendi. Ayrıca, Denizli mutfağının korunması ve tanıtımı amacıyla Gastronomi Müzesi/Evi kurulması, kadın kooperatifleri aracılığıyla yöresel yemeklerin sunulması ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin yeniden canlandırılması önerildi. Yaşayan müzeler, çarşılar ve deneyim alanları Yol haritasında; tarihi konakların ve yapıların deneyim odaklı yaşayan müzeler haline getirilmesi, el sanatları ve somut olmayan kültürel mirasın ziyaretçilerle buluşturulması da önemli yer tuttu. Kaleiçi Çarşısı, Peynirciler Çarşısı ve Babadağlılar Çarşısı’nın yaşayan kültür alanları olarak yeniden düzenlenmesi önerildi. Ulaşım, sürdürülebilirlik ve termal turizm Ulaşım başlığında; uluslararası uçuşların artırılması, charter seferler, hızlı tren hattı, şehir merkezi-Pamukkale arasında nostaljik tren projesi gibi öneriler yer aldı. Termal turizm için ise Termal Turizm Master Planı hazırlanması, "Termal Kent Denizli" markasının güçlendirilmesi ve wellness odaklı tesislerin desteklenmesi gerektiği belirtildi. Denizli için ortak turizm vizyonu Prof. Dr. Serkan Bertan tarafından hazırlanan Denizli Turizm Yol Haritası; kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün ortak hareket etmesini hedefliyor. Yol haritasının hayata geçirilmesiyle Denizli’nin yalnızca günübirlik ziyaret edilen bir destinasyon olmaktan çıkarak, konaklama süresi uzun, marka değeri yüksek bir turizm kenti haline gelmesi amaçlanıyor.
Adıyaman ADIMEK’in yıl sonu sergisi açıldı Adıyaman Belediyesi Kadın ve Gençlik Merkezi (ADIMEK) kursiyerlerinin yıl boyunca hazırladığı el emeği göz nuru eserler, ‘Üreten Kadın Güçlü Kadın’ sergisiyle vatandaşların beğenisine sunuldu. Adıyaman Belediyesi’nin kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımını artırmak amacıyla sürdürdüğü eğitim çalışmaları meyvelerini veriyor. Kadın ve Gençlik Merkezi bünyesindeki usta öğreticiler ve kursiyerler tarafından hazırlanan ürünler, düzenlenen görkemli bir sergiyle kapılarını açtı. Açılış törenine Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin yanı sıra Adıyaman Baro Başkanı Av. Bilal Doğan, STK ve siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Programda yöresel kıyafetli çocukların müzik eşliğinde sunduğu çiğköfte yoğurma gösterisi katılımcılardan büyük alkış aldı. Serginin açılış konuşmasını yapan Başkan Tutdere, Adıyaman’ın her geçen gün daha dirençli ve modern bir kent haline geldiğini vurguladı. 2025 yılının son günlerinde umut dolu mesajlar veren Tutdere, "Belediye olarak şehrimizi yeniden ayağa kaldırmak için mesai mefhumu gözetmeksizin çalışıyoruz. Gün geçtikçe iyileşiyor, çocuklarımız ve halkımız için daha güzel bir Adıyaman’ı hep beraber inşa ediyoruz. Zor günler geride kalıyor; artık geleceğe tüm farklılıklarımızla ve umutla bakıyoruz. 2026 yılının, sorunlarını büyük ölçüde aşmış bir Adıyaman’ın yılı olacağına inanıyorum. Bir taraftan altyapı seferberliği yürütürken, diğer taraftan halkımızı kültür ve sanatla buluşturuyoruz. ‘Halkın belediyesi’ olarak her platformda vatandaşımızla iç içe olmak en büyük mutluluğumuz. Bugün burada sadece bir sergi değil, büyük bir felsefeyi ve emeği görüyoruz. Kadınların ne kadar üretken ve büyük bir güç olduğunun en somut kanıtı bu stantlardır" diye konuştu.