GÜNDEM - 25 Nisan 2025 Cuma 14:46

Büyükşehir’den ’Osmanlı’dan Günümüze Bursa Emek ve Endüstri Tarihi Sempozyumu’

A
A
A
Büyükşehir’den ’Osmanlı’dan Günümüze Bursa Emek ve Endüstri Tarihi Sempozyumu’

Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Tarih Vakfı’nın katkılarıyla düzenlenen ‘Bursa Emek ve Endüstri Tarihi Sempozyumu’nda konuşan Başkan Mustafa Bozbey, kentin her bir değerine sahip çıkmak ve gelecek kuşaklara aktarmak zorunda olduklarını hatırlattı.


Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’nın Tarih Vakfı ve Bursa Kent Konseyi katkılarıyla düzenlediği ‘Osmanlı’dan Günümüze Bursa Emek ve Endüstri Tarihi Sempozyumu’, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Paralel oturumlar ve yuvarlak masa toplantılarıyla iki gün sürecek sempozyumda, bilim insanları ve araştırmacılar tarafından Osmanlı klasik döneminden günümüze uzanan geniş bir zaman aralığında Bursa’da emeğin ve endüstrinin tarihine ilişkin özgün çalışmalar anlatılacak. İki gün boyunca 6 oturumun ve 3 yuvarlak masa tartışmasının yapılacağı sempozyuma, Türkiye’den ve uluslararası araştırma kurumlarından birçok bilim insanı da katkı sağlıyor. Programın açılış törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Yıldız ve Mehmet Emin Direkçi, Tarih Vakfı Genel Sekreteri ve Eş Başkanı Nurşen Gürboğa, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi daire başkanları ve yöneticileri ile tarih meraklıları katıldı.


Bursa’nın hem endüstriyel anlamda liderlik hem de sendikalaşma konusunda önemli gelişmelere ev sahipliği yaptığını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, tarih boyunca birçok yeniliğin, farklılığın ve kritik süreçlerde kararların alındığı bir kent olduğunu ifade etti. Sempozyumdaki çıktıların son derece önemli olduğunu dile getiren Başkan Bozbey, "Bursa’nın 8 bin 500 yıllık bir geçmişi var. Selçuklu dönemine ait izler de var. Bu dönemlerin de zamanla emek ve endüstri incelenmesi gerekir. Bursa’nın her bir değerine sahip çıkmak ve gelecek kuşaklara aktarmak zorundayız. Ancak bu sorumluluk duygusuyla hareket edilirse daha yaşanılabilir bir kent oluşturabiliriz. 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı çalışmalarında Bursa’nın geçmişinde var olan emek ve endüstri ilişkilerine de yer vermeliyiz. Ancak o zaman kentin geleceğine doğru bir şekilde yön verebiliriz. Sempozyumun hayırlı olmasını diliyorum. Tüm katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi.


Tarih Vakfı Genel Sekreteri ve Eş Başkanı, aynı zamanda Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Nurşen Gürboğa, Bursa’nın emek ve endüstri alanında köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyledi. Bursa’nın tarihi süreç içerisinde her zaman önemli bir kent olduğunu anlatan Gürboğa, iktisadi öneminin ise 14. yüzyıla kadar dayandırılabileceğini belirtti. Osmanlı’nın sanayileşme, kapitalistleşme ve emek süreçlerinin Bursa tarihinden izlenebileceğini anlatan Gürboğa, "Türkiye Cumhuriyeti’nin devletçilik modelini, 1960’lardaki ithal ikameci sermaye birikimini, 1980’ler sonrasındaki ihracata dayalı büyüme modelini, 2000’lerdeki küreselleşme ve taşeronlaşma gibi işçilik türlerini, güçlü sendikal mücadeleyi Bursa’nın özgün tarihinde izleyebiliyoruz. Bursa, ipek tarihiyle çok özdeşleşmiştir. İpeği izlediğimizde Bursa’nın tarihini de izleyebiliyoruz. Göçmen şehri olan Bursa bize çok şey anlatıyor. Sempozyum boyunca bu uzun ve köklü tarihin belirli kesitlerine bakacağız. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, Bursa’nın emek ve endüstri tarihini kayıt altına almak amacıyla sempozyumu düzenlediklerini söyledi. Sempozyumun düzenlendiği eski Merinos Fabrikası’nın arşivini de Tarih Vakfı ile birlikte derleyip toparlayacaklarını açıklayan Özkılınç, "Merinos’un görsel ve yazılı tüm arşivini dijital hale getirerek araştırmacıların ve okurların hizmetine sunacağız. Sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.


Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy da sempozyumda özellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar olan endüstrileşme ve emek bölümünün ele alınmasının önemli olduğunu anlatarak programa katılan ve emeği geçenlere teşekkür etti.


Konuşmaların ardından Başkan Mustafa Bozbey tarafından Nurşen Gürboğa’ya ve konuşmacılara günün anısına hediye takdim edildi.


İbn Haldun Üniversitesi’den Suraiya Faroqhi’nin ‘Erken modern dönemde (16.,17. ve 18. yüzyıllarda) Bursa’da tekstil sektöründe çalışanlar’ konulu sunumunun ardından sempozyum, oturum bölümleriyle devam etti.



Büyükşehir’den ’Osmanlı’dan Günümüze Bursa Emek ve Endüstri Tarihi Sempozyumu’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."