EKONOMİ - 06 Şubat 2018 Salı 15:09

Gemlik’te hayat durdu

A
A
A
Gemlik’te hayat durdu

Kanun Hükmünde Kararname ile Bursa’nın Gemlik ilçesinde tüm binaların taşınacağı konusunda vatandaşın kafasında algı oluştuğu için hayat adeta durma noktasına geldi.

Kanun Hükmünde Kararname ile Bursa’nın Gemlik ilçesinde tüm binaların taşınacağı konusunda vatandaşın kafasında algı oluştuğu için hayat adeta durma noktasına geldi. Emlakçısından müteahhidine, sarf malzemecisinden boyacısına kadar herkes kan ağlıyor.


Bursa’nın Gemlik ilçesinde deprem tehlikesi altında bulunan yerleşim yerlerinin şehrin dışında bulunan yerlere nakledilmesi 24 Aralık’ta yayımlanan 696 Sayılı KHK ile önü açılırken, vatandaşın tüm Gemlik’in taşınacağını kulaktan kulağa yayması tüm esnafı olumsuz etkiledi. Riskli binaların dönüşümü için Manastır mevkiinde bulunan Cumhuriyet Mahallesi’ndeki 300 hektarlık alan belirlenirken, 100 bin nüfusu aşan Gemlik şehir merkezinin tamamının taşınacağı yönündeki spekülasyonlar ilçede hayatı kilitledi.


Gemlik’te ilk kentel dönüşümü gerçekleştirenlerden biri olan Müteahhit Hamza Aygün, “Bugüne kadar Gemlik’te hatırı sayılır bir dönüşüm gerçekleştirdik. 24 Aralık 2017 tarihinde 696 sayılı kanunla Gemlik’in taşınması gündeme geldi. 696 sayılı kanunnamenin 25’inci geçici maddesi ile 7269 sayılı kanuna Gemlik ilçesi ilave edildi. Depremsellik nedeni ile taşınma gündeme geldi hemen akabinde belediye başkanı, çevre ve şehircilik bakanı, cumhurbaşkanı Gemlik’in taşınacağını söyledi. Daha sonra Gemlik taşınmıyor, dönüşüyor demeye başladılar. Bu konuyla ilgili ciddi anlamda toplantılar yapıldı. Ancak kanun da olduğu gibi duruyor ve bunda sadece taşınmaktan bahsediliyor. Biz şuan da depremsellik nedeni ile değil ekonomik anlamda ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü bu açıklamalar ciddi anlamda ekonominin durmasına sebep oldu. Özellikle inşaat ve emlak sektörü büyük sıkıntı içerisine girdi. 1996 yılından önce yapılan dairelere bankalar kredi vermedikleri ve teminata kabul etmedikleri için ticari kredilerde bile ilerleyen dönemlerde çok ciddi sorunlar oluşacak. Bu sıkıtı da Gemlik’e dalga dalga yayılmaya başlandı’ dedi.


Psikolojik bir kriz yaşandığını ifade eden Aygün, “İnsanlar daha önce yapılan 50 bin kişi tabut üzerinde yaşıyor açıklamaları yüzünden zaten ürkmüştü. Bu KHK sonrasında da ekonomik deprem yaşadı. Şimdi bunun giderilmesi için toplantılar ve açıklamalar yapılıyor. Fakat bizim beklentimiz bu sıkıntı nereden meydana çıktıysa oradan düzeltilmesini istiyoruz. 696 sayılı KHK’da belirtlilen 7269 sayılı kanunun Gemlik için uygun olmadığını ve ağır olduğunu düşünüyoruz. Bizim önerimiz 7269 sayılı kanun ilgi tutularak değil de 6306 sayılı kanun ilgi tutularak bu konunun gündeme getirilmesini istiyoruz. Orman vasfını yitirmiş alanların rezerv alan statüsüne sokularak 6306 sayılı kanunla yapılmasını istiyoruz. Zira daha güncel bir kanun ve birkaç defa güncelleme geçirdi. Bu kanununla Türkiye’nin birçok yerinde çok güzel dönüşümler yapıldı. 2 kanun arasındaki en önemli fark birinde devlet eliyle gelip bir yerden dönüşüm söz konusuyken, diğerinde vatandaş ne istiyorsa o yapılıyor. Özetle 7269 sayılı kanunla değil 6306 sayılı kanunla Gemlik’in dönüşmesinden yanayız’ şeklinde konuştu.


Son dönemde vatandaşların evlerinde herhangi bir tadilat yaptırmadığını da belirten Aygün, ‘Gemlik ekonomisi de bundan etkilenmeye başladı. Gemlik bu kadar değersiz bir ilçe değil. Gemlik bir çok ilden daha iyi bir ekonomiye sahip bir yer. Limanı, tarımı, turizmi ve sanayisiyle çok önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Türkiye’nin yıldızı olabilecek bir ilçe. Bu belirsizliğin ortadan kaldırılmasını sağlayarak halkımız şunun farkına varmalı. Gemlik dönüşmeli, Gemlik için bu bir ihtiyaç. Eski ve çarpık yapılaşma dönüşmeli, taşımalı sistem de olmalı ilçe seyreltilmeli. Dönüşüm en güzel şekliyle nasıl yapılabilir. Bunlar yapılırken ekonomi de göz önünde bulundurulmalı. Ben halkımıza çok iyi bir Gemlik’te oturmanın yakın zamanda mümkün olabileceğini söylemek istiyorum. İnsanlar evlerine yatırım yapmaktan korkmasınlar’ diye konuştu.


KHK’dan sonra inşaat işlerinde sıkıntılar çıkmaya başladığını belirten inşaat firması yetkilisi Şakir Kutlay, "Hisartepe bölgesinde iş yaptığımız için Arap ve dışarıdan gelen müşterilere hitap eden projelerimiz var. Gemlik için demiyoruz ama dışarıdan gelen müşteri olaya bölge bazında bakmıyor bütün Gemlik yıkılacak gözüyle bakıyor. Dışarıya sattığımız konutları bir kısmı şuan da vatandaş tarafından geri satılmaya çalışılıyor. Bu inşaat işinde çok ciddi olumsuzluklara yol açtı. Devletin biran önce bu işe el atıp ciddi açıklamalar yapmaları gerekiyor. Gemlik’in bugünden daha güzel olacağı yönünde bununla ilgili projeler hazırlandığı söylenmekte. Bugün şer olarak gördüğümüz yarın bize hayır olarak dönebilir. Ama yapılacak olan ne varsa bunun görsel olarak halka biran önce gösterilmesi gerekiyor’ dedi.


Gemlik Belediyesi tarafından ise ilçenin her tarafındaki reklam panolarına bilgilendirme afişleri asıldı. ’Gemlik taşınmıyor, dönüşüyor’ ifadesinin bulundu afişlerde şu ifadeler yer verildi:


“Mevcut imar alanlarına yine ruhsat verilecek. Merkezde ticari ve sosyal hayat yine devam edecek. Dönüşümde zorlama olmayacak. Sadece riskli binalar dönüşecek. Yerinde dönüşüm teşvik edilecek. Yapılacak deniz manzaralı konutlar isteyene maliyetine verilecek. Dönüşüm alanı, liman depolama alanı yapılmayacak. Deprem sonrası yapılan binalarda oturanlar hangi mahallede olursa olsun oturmaya devam edecek. Dönüşüm alanları şehrin ihtiyaç duyduğu çocuk parkı, otoparklar, spor alanları gibi sosyal donatı alanları olacak.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Fransızların 1922 petrol planı: Erzurum neden ilk hedef? Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, araştırmacı-yazar Taner Özdemir, Osmanlı arşivlerinde yaptığı incelemeler sırasında Doğu Anadolu’nun enerji tarihine yeni bir boyut kazandıran çarpıcı bir belgeye ulaştı. 11 Mart 1922 tarihli bu belge, Omnium adlı Fransız petrol şirketinin özel bir heyeti Erzurum merkezli geniş bir coğrafyada petrol araştırması yapmak için Osmanlı hükümetinden resmî izin istediğini gösteriyor. Şirketin görevlendirmeyi planladığı araştırma ekibinin Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Siirt ve Zaho bölgelerinde inceleme yapmayı talep etmesi, Erzurum’un listenin ilk sırasında yer almasıyla daha da dikkat çekici hâle geliyor. Bu durum, dünya enerji devlerinin yüz yıl önce bile Erzurum’un yeraltı potansiyeline odaklandığını açık biçimde ortaya koyuyor. İngilizlerin ilginç tespiti Özdemir’in ortaya çıkardığı bu arşiv belgesi, Erzurum’un yalnızca stratejik ve askerî önem taşıyan bir şehir olmadığını; aynı zamanda uluslararası petrol rekabetinin erken dönem kilit merkezlerinden biri olduğunu gösteriyor. 1922 gibi siyasi açıdan kırılgan bir yılda bile bölgenin petrol açısından hedef seçilmesi, Erzurum’un jeolojik değerinin yabancı ülkeler tarafından yakından takip edildiğini kanıtlıdağını vurgulayan Araştırmacı Taner Özdemir, "Bu belge, benzer şekilde İngiltere’nin Doğu Anadolu’da yürüttüğü jeolojik çalışmalarla da örtüşüyor. İngiliz uzmanlar, Musul petrollerinin beslendiği yeraltı damarlarının kuzeyde bir kaynak hattına dayanması gerektiğini raporlarında ifade ederken, bu hattın Erzurum’dan başladığını belirtiyordu. İngiltere’nin Musul üzerindeki stratejik hesabının arkasında Erzurum’un jeolojik konumu olduğunu gösteren bu bulgular, bölgenin 20. yüzyılın başındaki enerji politikalarındaki önemini doğruluyor" diye konuştu. "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır" Erzurum’un petrol potansiyelini ortaya koyan en dikkat çekici gelişmelerden birisinin ise 1930’lu yıllarda yaşandığını hatırlatan Özdemir, "Dönemin Türk mühendisleri, Musul petrollerinin oluşum hatlarını detaylı biçimde inceleyen bir çalışma hazırladı. Bu çalışma, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası basında da yankı buldu ve Mısır’ın ünlü El Ahram Gazetesi tarafından yayımlandı. Haberde, Türk mühendislerin ulaştığı çarpıcı sonuca yer veriliyordu: "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır." Bu tespit, hem coğrafi hem jeolojik verilerle desteklenmiş, Erzurum’un petrol açısından taşıdığı önemin dünya kamuoyuna duyurulmasını sağlamıştı. Türkiye sınırları dışındaki bir gazetenin, özellikle de Orta Doğu’nun en etkili yayın organlarından birinin bu bulguyu manşetlerine taşıması, meselenin uluslararası ağırlığını gözler önüne seriyordu. "Ruslar Erzurum’da kaya formasyonlarını inceledi" Erzurum’un petrol geçmişi yalnızca Fransa ve İngiltere’nin değil, Rusya’nın da ilgisini çektiğini belirten Özdemir, şöyle konuştu "Çarlık Rusyası’nın jeologları, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Erzurum’da kaya formasyonlarını incelemiş, petrol emareleri taşıyan bölgeleri haritalandırmış ve bu çalışmaları "potansiyel enerji sahası" değerlendirmeleriyle desteklemişti. Sovyet döneminde de araştırmalar sürdürülerek Erzurum, yeraltı damarlarının karakteri açısından stratejik bir alan olarak kaydedildi. Tüm bu çalışmalar bir araya getirildiğinde, Erzurum’un enerji tarihinin bugüne kadar yeterince ele alınmadığı açıkça görülüyor. Hem Fransızların 1922 tarihli arşiv talebi, hem İngiliz ve Rus jeolojik raporları, hem de Türk mühendislerin 1930’larda El Ahram tarafından dünyaya duyurulan bilimsel tespitleri aynı noktada birleşiyor; Erzurum, uluslararası petrol araştırmalarının göz ardı edilmiş merkezidir. Bugün dünyada enerji politikaları yeniden şekillenirken ve Türkiye yerli kaynaklarını değerlendirme konusunda yeni adımlar atarken, Erzurum’un yüz yılı aşkın geçmişe dayanan bu kayıtları yeni bir tartışmanın başlangıcını işaret ediyor. Siyah elmasın izleri yeniden Erzurum’a çıkıyorsa, belki de artık şu soru yeniden sorulmalıdır: "Erzurum’un altındaki sır neden bu kadar uzun süre bekletildi ve şimdi onu konuşmanın zamanı geldi mi?"
Adana Yarım asırlık okulda yıkım çalışmaları başladı: Mezunlar son kez hüzünle gezdi Adana’nın Kozan ilçesinde 1973 yılında eğitim-öğretime açılan ve binlerce öğrenci mezun eden Kahramanmaraş depreminde hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi yıkım için çalışmalar başladı. Mezunlardan bazıları gelerek okulu son kez hüzünle gezdi. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerde orta hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi binasında yapılan teknik incelemeler sonucunda yapının eğitim ve öğretime uygun olmadığı belirlendi. Okul binası içerisinde bulunan Şehit İbrahim Yüce köşesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından koruma altına alınırken, kuruma ait eğitim materyalleri ilçe milli eğitim müdürlüğü ekiplerince tahliye edildi. Yıkım ihalesini alan firma yetkilileri ise hurda ve söküm çalışmalarına başladı. Önümüzdeki günlerde tamamen yıkılması beklenen okulun, yeni dönemde meslek lisesi olarak eğitim hayatına devam edeceği öğrenildi. Okula gelen eski mezunlar ise koridorlarda ve sınıflarda son kez gezerek hatıralarını tazeledi. Deprem sonrası tahliye edilen okulun öğrencilerinin ise eğitimlerine Şehit Cengiz Eroğlu Anadolu Lisesi’nde devam ettiği öğrenildi. Duygu dolu anların yaşandığı ziyarette 2018 yılında okuldan mezun olan ve şuan beden eğitimi öğretmenliği yapan Durmuş Akbaş "Aynı zamanda okul temsilciliği ve futbol takımının kaptanıydım. Burası bizim için farklı bir ortamda. Burada nasıl aile olunur, arkadaş olunur öğrendiğimiz beraber üzülüp güldüğümüz günleri adeta yeniden yaşadım. Nöbetçi öğretmenin sesini koridorda gezerken yeniden duydum sanki" dedi. 2018 Mezunlarından Ömer Faruk Kayboz ise," Lise yıllarımız apayrı güzeldi. Öğretmenlerimiz ile çok güzel hatıralarımız var, içimiz buruk" diye konuştu.