ÇEVRE - 20 Ekim 2021 Çarşamba 14:04

Tapuya gidene fidan hediye

A
A
A
Tapuya gidene fidan hediye

Türkiye genelinde yaşanan orman yangınlarından dolayı geri dönüşümü sağlamak adına ‘Bir Yanarız Bin Çoğalırız’ sloganıyla Tapu ve Kadastro 14.

Türkiye genelinde yaşanan orman yangınlarından dolayı geri dönüşümü sağlamak adına ‘Bir Yanarız Bin Çoğalırız’ sloganıyla Tapu ve Kadastro 14. Bölge Müdürlüğü öncülüğünde duyarlılığı artırmak adına başlatılan “Bir İşlem Bir Fidan, Bir Fidan Bir Orman” etkinliği hayata geçirildi.


Edirne’de ormanları korumak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğünde çalışan personeller tarafından, işlem yapan vatandaşlara her işlem akabinde fidan dağıtımı yapılıyor. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında duyarlılığın arttırmak ve iklim değişikliğine bağlı kuraklığın giderilmesine, temiz hava ve ekolojik dengenin sağlanmasına yönelik ağaçlandırma ve orman gelişimine katkı sunularak, farkındalığın arttırılması için Tapusunu yapmaya gelen vatandaşlara fidan hediye edildi.



“Ağaç dikmek hayırlı iştir”


Edirne Tapu Kadastro Bölge Müdürü Hayrullah Akdemir, "Bir kimse ağaç diker de o ağacın meyvesinden bir insan ya da Allah’ın mahlûkatından herhangi bir varlık yerse bu, o ağacı diken kimse için sadaka olur. Düsturu ile tüm vatandaşlarımızı gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz en anlamlı ve faydalı işlerden biri olan fidan dikimine bir fidan bir orman projemize davet ediyoruz” dedi



“Tapu işlemini yapan vatandaşlarımıza fidan hediye ediyoruz”


Edirne’de böyle güzel bir etkinlik içinde yer aldığı için mutlu olduğunu belirten Edirne Tapu Müdürü Remzi Çivi ise, “Her işleme bir fidan, bir fidana bir orman etkinliği çerçevesinde tapuda işlem yapan vatandaşlarımıza bahçelerine, ormanlarımıza ağaç dikmek üzere birer fidan hediye ediyoruz. İnşallah memleketimize yeşil ormanlar kazandırmak dileğiyle bu uygulamamız başarılı olur” diye konuştu.



“Her İşleme Bir Fidan Bir Fidana Bir Orman”


Edirne Tapu Kadastro Müdürlüğünden Destek İşletme Şube Müdürü Kamil Beğenmiş, “Türkiye genelinde meydana gelen yangın felaketleriyle başlayan bir sürecimiz vardı. Burada da bölge müdürümüzün girişimleriyle birlikte bölge müdürlüğümüze bağlı tapu müdürlüklerinde görev yapan personeller yapmış oldukları işlemlere münhasır olmak üzere ’Her İşleme Bir Fidan Bir Fidana Bir Orman’ projemiz kapsamında hem Dünyada ki küresel ısınmadan hem de iklim değişikliklerinin bir farkındalığı olarak böyle bir projeyi gündeme getirdik. Uygulamasından da çok memnunuz hem vatandaşlarımız hem de memurlarımız bu uygulama ile bir farkındalığı ortaya çıkarttığını gözlemleyerek gördük. Projede emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.



“Ormanlarımız Ülkemiz için çok değerli”


Tapu işlemlerini yapmak için müdürlüğe geldiğini ve kendisine fidan hediye edildiği için mutlu olduğunu ifade eden Merve Şedik Kuşoğlu, “Tapumuzdan memnunuz işlemlerimizi kolay ve rahatlıkla yapıyoruz. Fidan işlemi de çok güzel olmuş. Çok düşünceli bir hareket ormanlarımız bizim için, ülkemiz için çok değerli. Bende hemen ekimini dikimini yapacağım, teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.



“Aldığım fidanı evimin bahçesine ekeceğim”


Tapu müdürlüğünden aldığı fidanı kendi bahçesine ekeceğini söyleyen Ali Ceylan ise, “Bizim güzel bir bahçemiz var. Bu fidanı da bahçenin güzel bir yerine ekme ekmek istiyoruz. Evimizi aldık ve böyle bir şey görünce şaşırdım” şeklinde konuştu.



“Bir fidan bir evlat demektir”


Evinin tapusunu yaptığını ve aldığı fidan için mutlu olduğunu belirten Ömer Akça, "Ağaç dikelim, ağaca sevgimizi verelim. 1 fidan bir evlat demektir. Onun için herkesin güzel duygularla yaklaşmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Şanlıurfa ’2029 Dünya Gastronomi Şehri’ unvanına aday gösterildi Şanlıurfa, köklü gastronomi mirası, kültürel zenginliği ve sürdürülebilir üretim geleneği sayesinde Uluslararası Gastronomi, Kültür, Sanat ve Turizm Enstitüsü tarafından 2029 Dünya Gastronomi Şehri unvanına aday gösterildi. Gastronominin kadim merkezlerinden biri olarak kabul edilen Şanlıurfa, uluslararası alanda önemli bir adaylıkla gündeme geldi. Tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra köklü mutfak geleneğiyle öne çıkan tarihi kent, Uluslararası Gastronomi, Kültür, Sanat ve Turizm Enstitüsü (IGCAT) tarafından verilen 2029 Dünya Gastronomi Şehri (World Region of Gastronomy) unvanına aday gösterildi. Türkiye’nin bu alanda aday gösterilen ilk şehri Şanlıurfa oldu. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Şanlıurfa mutfağı; lahmacun, kebap çeşitleri, borani ve yöreye özgü birçok lezzetiyle hem Türkiye’de hem de dünyada tanınmaktadır. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, 2029 Dünya Gastronomi Şehri (World Region of Gastronomy) unvanına aday gösterilmesi konusunda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Haliliye Belediye Başkan Vekili Halil Yetkin, Eyyübiye Belediye Başkan Vekili Hüseyin Aslıhan, Karaköprü Belediye Başkan Vekili Fırat Sultan, Harran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ahmet İlyas ve Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Nasan Bülbül katıldı. Toplantıda konuşan Gülpınar, Şanlıurfa’nın gastronomi alanında uluslararası ölçekte yeni ve güçlü bir sürecin resmi adımını attığını belirterek, IGCAT tarafından verilen Dünya Gastronomi unvanının yalnızca mutfak lezzetlerini değil; kültürel mirasın korunmasını, yerel üretimin desteklenmesini ve sürdürülebilir kalkınmayı esas alan çok yönlü bir vizyonu temsil ettiğini vurguladı. "Mutfak kültürümüz insanlık tarihinin en eski dönemlerine uzanıyor" Şanlıurfa’nın gastronomi geçmişinin insanlık tarihinin en eski dönemlerine dayandığını ifade eden Gülpınar, Karahantepe ve Göbeklitepe kazılarında ortaya çıkarılan yiyecek kalıntıları, taş tezgahlar, öğütme ve ezme taşları ile tahıl işleme izlerinin bu durumu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Gülpınar, ortak sofralar, üretim alanları ve paylaşım kültürünün "Halil İbrahim Sofrası" geleneğiyle bugün hala yaşatıldığını dile getirdi. Gülpınar, resmi adaylık süreci kapsamında kapsamlı bir gastronomi stratejisi ve eylem planı hazırlıklarına başlanacağını açıkladı. Bu süreçte, unutulmaya yüz tutmuş yerel yemeklerin gün yüzüne çıkarılarak kayıt altına alınması ve turizme kazandırılması, ata tohumları ile yerel üretimin desteklenerek gastronomi ile tarımın birlikte güçlendirilmesi hedefleniyor. Ayrıca hijyen, gıda güvenliği ve sertifikasyon alanlarında standartların yükseltilmesi planlanırken, yerel mutfağın Şanlıurfa’nın UNESCO Müzik Şehri kimliğiyle bütünleştirilmesiyle çok duyulu kültürel etkinliklerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. Tüm bu çalışmalarla Şanlıurfa’nın gastronomi alanında ulusal ve uluslararası ölçekte örnek gösterilen bir şehir haline getirilmesi hedefleniyor. "Amacımız gastronomi mirasını gelecek kuşaklara aktarmak" Konuşmasında hedeflerini de paylaşan Gülpınar, "Amacımız; Şanlıurfa’nın gastronomi mirasını dünyaya tanıtmak, nitelikli gastronomi turizmini geliştirmek ve bu zenginliği gelecek kuşaklara güçlü bir vizyonla aktarmaktır" dedi. Gülpınar ayrıca Harran Üniversitesi, ilçe belediyeleri, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ve Slow Food Türkiye’ye desteklerinden dolayı teşekkür etti. Basın toplantısı, Başkan Gülpınar’ın gazetecilerin sorularını yanıtlamasıyla sona erdi. IGCAT Dünya Gastronomi Şehri unvanının önemi IGCAT (International Institute of Gastronomy, Culture, Arts and Tourism) Dünya Gastronomi Şehri unvanı; gastronomiyi yalnızca yemek kültürü olarak değil, kültürel mirasın korunması, yerel üretimin desteklenmesi, sürdürülebilir kalkınma, hijyen ve gıda güvenliği başlıklarıyla birlikte ele alan saygın bir uluslararası değerlendirme sistemi. IGCAT, çalışmalarını Dünya Turizm Örgütü (UN Tourism) ilkeleriyle uyumlu şekilde yürütmekte; şehirlerarasında uluslararası iş birlikleri, bilgi paylaşımı ve ortak projeler geliştirilmesini teşvik ediyor. Bu yönüyle unvan, şehirler için yalnızca prestij değil, küresel ölçekte sürdürülebilir gelişim ağına dâhil olma fırsatı sunuyor. Şanlıurfa, Türkiye’den bu unvan için resmi aday ilan edilen ilk şehir Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile IGCAT arasında gerçekleştirilen ön görüşmelerin ardından; Şanlıurfa’yı temsil etmek üzere Harran Üniversitesi, Haliliye Belediyesi, Eyyübiye Belediyesi, Karaköprü Belediyesi, GAP İdaresi, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ve Slow Food Türkiye’nin dahil olduğu güçlü bir paydaşlık komisyonu oluşturulmuştur. Hazırlanan başvuru dosyası, Barcelona’da düzenlenen IGCAT Danışma Kurulu Toplantısı’nda değerlendirilerek Şanlıurfa, Türkiye’den bu unvan için resmî aday ilan edilen ilk şehir oldu.
Aydın Kuşadası’nda son bir haftada 3 deniz kaplumbağası ölü bulundu Kuşadası kıyılarında son bir haftada biri yeşil deniz kaplumbağası, ikisi caretta caretta olmak üzere üç deniz kaplumbağası ölü olarak bulundu. Yapılan ilk incelemelerde kaplumbağaların hedef dışı av nedeniyle boğulmuş olabileceği değerlendirildi. Kuşadası kıyılarında son bir hafta içerisinde üç deniz kaplumbağasının ölü olarak bulunması dikkat çekti. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) tarafından yapılan açıklamaya göre, kaplumbağalardan ikisi kumsala vururken, biri Kuşadası Sahil Güvenlik ekipleri tarafından denizden çıkarıldı. Ölen kaplumbağalardan birinin Yeşil Deniz Kaplumbağası, ikisinin ise İribaşlı Deniz Kaplumbağası olduğu belirlendi. Kaplumbağalar üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir yara ya da darp izine rastlanmazken, her üç kaplumbağanın da büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak takılarak nefes alamadıkları için boğulmuş olabilecekleri düşünülüyor. Bölgede deniz kaplumbağalarının ölüm nedenleri arasında genellikle trol ve gırgır gibi büyük balıkçı teknelerinin ağları, denize atılan plastik ve naylon atıkların yutulması ile sürat yapan teknelerin çarpması olduğuna dikkat çeken EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; "Kuşadası kıyılarında son bir haftada 3 deniz kaplumbağası ölü olarak bulundu. Kaplumbağalar üzerinde yapılan incelemelerde, herhangi bir yara gibi bir bulguya rastlanmadı. Her üç kaplumbağanın da büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak yakalanıp, boğuldukları düşünülmektedir. Bölgemizde deniz kaplumbağalarının ölüm nedenlerine bakıldığında, genellikle trol, gırgır gibi büyük balıkçı teknelerinin ağlarına hedef dışı av olarak yakalanıp, nefes almak için su yüzeyine çıkamadıklarından dolayı boğuldukları görülmekte, bazen denize atılan plastik naylonları deniz anası sanarak yuttuğundan, bazen de sürat yapan teknelerin çarpmaları sonucu yaşamlarını kaybettikleri tespit edilmektedir. Denizler bu nadir canlıların yaşam alanları olduğundan, özellikle deniz insanlarının bu konuda duyarlı olmaları, kıyılarımızda plastik, naylon gibi atıkların suya atılmaması, her an su yüzeyine nefes almak için çıkabilecek bir kaplumbağanın çarpılmaması için süratten kaçınılması çok önemlidir. Her üç kaplumbağanın ölçüleri, doku ve keratin örnekleri alınarak, DNA çalışması yapılması için bilim danışmanımız ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Türkozan’a gönderildi. Caretta carettalardan birinin dişi olduğu, Sahil Güvenlik ekiplerinin denizden çıkardığı kaplumbağanın ise 122 cm boyunda erişkin erkek bir deniz kaplumbağası olduğu görüldü" dedi. Denizlerde nadir görülen erkek carettanın ölmesinin popülasyonun geleceği için çok üzücü olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Türkozan ise yapılan bilimsel çalışmalardan, çiftleşme dönemlerinde erkek bireylerin birden fazla dişiyle çiftleşerek neslin devamı için genetik çeşitliliği artırdığını, deniz kaplumbağalarının eşeysel olgunluğa ulaşmasının 25-30 yıl sürdüğünü ve aynı zamanda iklim değişikliği ile gelecekte dişi ağırlıklı popülasyonların beklendiği bir dönemde, Kuşadası’nda ölen bu erkek bireyin kaybının popülasyonun devamı açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Gaziantep İnfertilite tedavisinde erken başvuru uyarısı Çocuk sahibi olmak isteyen ancak doğal yollarla gebelik elde edemeyen çiftlerde infertilite oranı her geçen yıl artıyor. Medical Point Gaziantep Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sedat Baylar, infertilitenin bir hastalık değil, tedavi edilebilir bir durum olduğunu belirterek çiftleri "gecikmeden başvuru" konusunda uyardı. Toplumda her 6-7 çiftten birinde infertilite görüldüğünü söyleyen Op. Dr. Sedat Baylar, hem kadın hem de erkek kaynaklı birçok faktörün gebeliği zorlaştırabileceğini ifade etti. Hormonal bozukluklar, yumurtlama problemleri, tüplerin tıkalı olması, endometriozis, ileri yaş ve erkeklerde sperm sayısının ya da hareketliliğinin düşük olmasının en yaygın nedenler arasında bulunduğunu açıkladı. "İnfertilite tedavisinde kişiye özel yaklaşım şart" Tedavinin başarısının, doğru tanı ve kişiye özel planlama ile arttığını belirten Op. Dr. Baylar, "İnfertilite, çoğu çift için duygusal olarak yorucu bir süreçtir. Bu nedenle hem tıbbi hem psikolojik olarak çiftlerin yanında olmak çok önemlidir. Önce detaylı bir değerlendirme yapıyor, ardından çiftin durumuna göre en etkili tedavi yöntemini belirliyoruz" dedi. Baylar, yumurtlama tedavileri, aşılama (IUI) ve tüp bebek (IVF) uygulamalarının çiftlerin durumuna göre başarıyla uygulanabildiğini söyledi. "Bir yıl denemeye rağmen gebelik yoksa uzman değerlendirmesi gerekli" Op. Dr. Sedat Baylar, 35 yaş altında bir yıl, 35 yaş üzerinde ise altı ay düzenli ilişkiye rağmen gebelik oluşmazsa mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini vurguladı. Ayrıca sigara kullanımı, fazla kilo, düzensiz beslenme ve stresin kadın ve erkek fertilitesini olumsuz etkilediğini belirterek yaşam tarzı değişikliklerinin de tedavide önemli bir yer tuttuğunu ifade etti.
Kayseri Erciyes’te sezon 18 Aralık’ta başlıyor Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; Erciyes Kayak Merkezi’nde yeni sezon için tüm hazırlıkların tamamlandığını belirterek, "Türkiye’nin ve dünyanın gözdesi Erciyes’te pistlerimiz kayak severleri bekliyor. Erciyes’te her şey tamam, sezon 18 Aralık’ta başlıyor" dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Erciyes Kayak Merkezi’nde 18 Aralık 2025 itibarıyla, ilk etapta Tekir Kapı 13 No’lu pistte kış sezonunun başlayacağını duyurdu. Dünya standartlarındaki altyapısı, geniş pist ağı ve modern tesisleriyle Erciyes’in yeni sezona hazır olduğunu vurgulayan Başkan Büyükkılıç, Kayseri’nin turizmdeki iddiasını her geçen gün daha da güçlendirdiğini ifade etti. Toplam 112 kilometrelik pist uzunluğu, 19 mekanik tesis ve 41 farklı pist ile Erciyes’in, Türkiye’nin en büyük ve en donanımlı kayak merkezlerinden biri olduğunu belirten Büyükkılıç, geçtiğimiz sezon yaklaşık 3 milyon ziyaretçiyi ağırlayan merkezin yalnızca kış turizmiyle sınırlı kalmadığını söyledi. Büyükkılıç, Erciyes’in, Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, uluslararası spor organizasyonları ve yıl boyu süren etkinlikleriyle Kayseri’nin sporuna, turizmine, ekonomisine ve tanıtımına büyük katkı sağladığını dile getirdi. Erciyes’in uluslararası alandaki başarısına da dikkat çeken Başkan Büyükkılıç, "Erciyes, ‘Dünyanın En İyi 25 Kayak Merkezi’ listesinde Türkiye’den yer alan tek merkez oldu. Bu gurur tablosu, doğru planlama ve güçlü vizyonun bir sonucudur" dedi. Başkan Büyükkılıç, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin vizyon projelerinden biri olan Erciyes Kayak Merkezi’nin, Türkiye’nin en gelişmiş yapay karlama altyapısına sahip olduğunu da hatırlattı. Erciyes A.Ş. bünyesindeki 154 adet suni karlama makinesi ve saatte 9 bin metreküp kar üretme kapasitesi sayesinde, doğal kar yağışı olmasa dahi pistlerin kayak severlerle buluşturulduğunu belirten Büyükkılıç, sezonun ilkbaharın sonlarına kadar uzadığını kaydetti. İlk etapta Tekir Kapı 13 No’lu pist, misafirlerini ağırlayacak "Erciyes’te her şey tamam. Tüm kayak tutkunlarını, 18 Aralık’ta başlayacak yeni sezonda Erciyes’e bekliyoruz. İlk etapta Tekir Kapı 13 No’lu pist, misafirlerini ağırlayacak, diğer pistler de ilerleyen günlerde hazır oldukça açılacak" diyen Başkan Büyükkılıç, Kayseri’nin turizmde yükselen marka değerinin Erciyes ile taçlandığını sözlerine ekledi. Öte yandan pist ve teleferik güncel bilgisi, Erciyes A.Ş.’nin resmi internet sitesi www.kayserierciyes.com.tr adresinden takip edilebilecek.