EĞİTİM
06 Aralık 2025 Cumartesi - 11:24 Hasan Kalyoncu Üniversitesi, UI GreenMetric’te son 5 yılda 174 basamak yükseldi Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), üniversite kampüslerindeki sürdürülebilirlik uygulamalarının ve yeşil kampüs göstergelerinin değerlendirildiği uluslararası UI GreenMetric 2025 sıralamasında 8 bin 150 puanla büyük başarı göstererek dünya 201’incisi oldu. Son 5 yılda 174 sıra birden yükselen HKÜ, Türkiye’de 23’üncü, vakıf üniversiteleri arasında 5’inci sıraya yerleşti. Her yıl dünyanın seçkin üniversitelerini binalar ve altyapı, atık yönetimi, enerji ve iklim değişikliği, su yönetimi, ulaşım ve eğitim olmak üzere altı alanda değerlendiren UI GreenMetric, yükseköğretim kurumlarını her kategori için ayrı ayrı puanlayarak uluslararası bir performans tablosu sunuyor. 2025 değerlendirmesinde HKÜ; Binalar ve Altyapı kategorisinde bin 325, Enerji ve İklim kategorisinde bin 675, Atık Yönetimi kategorisinde bin 425, Su Yönetimi kategorisinde 750, Ulaşım Hizmetleri Yönetimi kategorisinde bin 575 ve Araştırma ve Eğitim kategorisinde bin 400 puan olmak üzere toplam 8 bin 150 puan elde etti. HKÜ böylece dünyanın bin 745 yeşil ve çevreci üniversitesi arasında 201’inci, Türkiye’den katılan üniversiteler arasında 23’üncü, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada yer alarak bu alandaki iddiasını bir kez daha ortaya koydu. "Gelecek yıl hedefimiz dünyada ilk 150 üniversite arasına girmek" HKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Gül Rengin Küçükerdoğan, sıralamadaki başarıyla ilgili şu değerlendirmede bulunarak, "UI GreenMetric’e ilk kez 2021’de katıldığımızda dünya üniversiteleri arasında 375’inci sıradaydık. Bugün ise dünyada 201. sırada yer almak, sürdürülebilirlik alanındaki tüm çalışmalarımızın uluslararası arenada tescil edildiğinin açık bir göstergesidir. Yenilenebilir enerji yatırımlarımız sayesinde kampüsümüzün enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’ini güneş enerjisinden karşılıyoruz. Çatılarımıza yerli üretim güneş panelleri kurarak kurulu gücümüzü 2,3 megavata çıkardık. Sıfır Atık belgesi almamız, kampüs genelinde on bine yakın fidan dikmemiz, bisiklet yolları ve yağmur suyu toplama sistemleri oluşturmamız çevreye duyarlı yaklaşımımızın somut örnekleridir. Eğitim ve araştırma faaliyetlerimizde sürdürülebilirliği merkeze alıyor, öğrencilerimizi bu bilinçle yetiştiriyoruz. Türkiye’de 23’üncü, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada yer almamız HKÜ’nün yalnızca bölgesel bir aktör değil, küresel ölçekte bir üniversite olduğunu göstermektedir. Hedefimiz; aynı kararlılıkla ilerleyerek, gelecek yıl UI GreenMetric dünya sıralamasında ilk 150 üniversite arasına girmek ve çevresel sorumluluğu gelecek nesillere güçlü bir miras olarak bırakmaktır. Emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 11:21 Yeni nesil yazmakta zorlanıyor Çeşitli etkenler çocuklarda yazı bozukluğuna sebep olurken, yeni nesil yazmakta zorlanıyor. Yazı yazmanın, parmaklarda ve bileklerde küçük ve hassas kas hareketleri gibi ince motor becerisi gerektirdiğini belirten uzmanlar, küçük yaştan itibaren devamlı ekranla haşır neşir olan çocuklarda ince motor becerisi gelişmediği için zamanla çocukların yazı yazmakta zorluk çekebileceğini ve bunun da yazı bozukluğuna sebep olabileceğinin altını çiziyor. Çocukların yazı yazmakta güçlük çekmesinin ve yazı bozukluğunun altında çeşitli sebepler yatıyor. Gelişen teknoloji ile birlikte gelen yenilikler de bu süreci etkiliyor. Ekranla devamlı haşır neşir olan çocuklarda ince motor becerisinin gelişmemesi, eğitim sistemindeki çoktan seçmeli testler, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, kısa mesajlar, emojiler, görseller, eğitimdeki doküman fazlalığı gibi çeşitli etkenler yazı yazmayı zorlaştırabiliyor ve yazı bozukluğuna sebep olabiliyor. "Mavi ekranlar çocuklarda devamlı orayla haşır neşir olduğundan dolayı yazı yazması için gerekli olan el, kol becerisi gelişmiyor." Yazı yazmanın insanların duygu, düşünce ve hissiyatını simgelerle aktarma biçimi olduğunu belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "İnsanlar yazı yazma sürecinde sahip olduğu duyguyu, düşünceyi, fikrini simgelerle ifade etmeye çalışır. Ama yazı yazma süreci fiziksel, duyusal ve zihinsel bir beceri de gerektirir. Bu beceriler çoğu zaman öğrenciye bir takım zorluklar da çektirebilir. Bu zorluklar zamanla öğrencinin bir yazı bozukluğuna sebep olabilir. Öğrencinin yazı bozukluğuna sebep olabilecek bir takım değişkenler var, etkenler var. Bunlardan birisi mavi ekranın etkisi diyorum ben buna. Yani çocuklar küçük yaştan itibaren mavi ekranla karşı karşıya. Bu mavi ekranlar çocuklarda devamlı orayla haşır neşir olduğundan dolayı yazı yazması için gerekli olan el, kol becerisi gelişmiyor. Bu zamanla gelişmediği için de bunlara ince motor becerisi diyoruz, ince motor becerisi gelişmediği için de zamanla çocuk yazı yazmakta bir zorluk çekebilir ve bu yazı bozukluğuna sebep olabilir. Diğeri kırmızı kalem etkisi. Yani çocuk yazı öğrenirken disiplinin çok hakim olduğu, kuralların hakim olduğu ve çocuğa sert değişiklikler yaptığımız zaman bu kırmızı kalem zihniyeti dediğimiz bir inanca sahip oluyor çocuklar. Bu da yazı yazmayla ilgili bir korkuyu ortaya çıkartabiliyor. Bu korku da zamanla bir yazı bozukluğuna sebep olabiliyor. Diğer bir olay ölçme değerlendirme. Yani bizim şu anda eğitim sistemimiz çoktan seçmeli test dediğimiz ölçme araçlarına dayalı bir şekilde gerçekleşiyor. Dersler işlenirken, öğrenme gerçekleşirken daha çok öğretmenler soru çözme üzerinden bunu gerçekleştiriyor. Bu soru çözme de okuma ve işaretleme becerisi gerektiriyor. Bu okuma ve işaretleme becerisi de zamanla çocuklarda bir yazı yazma isteksizliği oluşturabilir. Bu da yazı bozukluğuna sebep olabilir" dedi. "Kısa mesajlar, emojiler, görseller fiziksel bir şekilde yazı yazmayı daha eziyetli, zorlu bir süreç haline getirebilir" Yazı yazmanın aynı zamanda bir dikkat ve konsantrasyon işi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "Şu anda okullara baktığımız zaman çocuklarımızda dikkat ve konsantrasyon bozukluğuna sahip olan öğrencilerin oranı yüzde 11 civarında. Hatta pandemi döneminde ciddi bir artış meydana geldi. Öğretmenler çocukların dikkat süresinin kısaldığını dile getiriyor. Yazı yazmak da bir dikkat ve konsantrasyon gerektirdiği için bu dikkati ve konsantrasyonu gösteremeyen öğrencilerde bir yazı bozukluğu ortaya çıkabilir. Yine sosyal medya etkisi diyorum, sosyal medya da, yapay zeka da bizim yerimize yazı yazabiliyor. Yani daha çok kısa mesajlar, emojiler, görseller fiziksel bir şekilde yazı yazmayı daha eziyetli, zorlu bir süreç haline getirebilir. Zamanla da bu çocuklarda yazı bozukluğunu ortaya çıkarabilir. Diğer bir etki doküman fazlalığı. Aslında eğitimin tedarikçileri çok fazla. Yani yardımcı ders kitapları olsun, test kitapları olsun, ana ders kitapları olsun, fotokopiler olsun hatta akıllı defterler dediğimiz uygulamalar var. Aslında bu doküman fazlalığının içerisinde çocuklar yazı yazmaya fırsat bulamıyor. Bulamadığı zaman da bu yazı bozukluğu dediğimiz olay ortaya çıkabiliyor" ifadelerini kullandı. "Yazı yazmak aynı zamanda stratejik bir olaydır" Yazı yazmanın çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Yılmaz, "Biz yazı yazarken beynimizin bazı bölgelerinde aktivite oluyor. Öğrenme dediğimiz şey aslında beyinde meydana gelen bir kimyasal değişimdir. Yani çocuk öğrenme sürecinde yazı da yazarsa hem beyni daha iyi gelişiyor hem de öğrenmesinin niteliğini de arttırıyor. Aynı zamanda yazı yazmak anlamlı öğrenmeyi de sağlıyor. Nedir anlamlı öğrenme? Çocuk yazı yazarken kendi kelimesini, kendi cümlesini kullanıyor. Çocuk geçmişte yani yeni gelen bilgiyi geçmişte gelen bilgilerle ilişkilendirdiği için anlamlı öğrenmeyi ve derin öğrenmeyi sağlayabiliyor. Yine araştırmalar şöyle diyor; yazı yazmak aynı zamanda hatırlamayı da sağlıyor. Bu hatırlama bilgiyi hatırlama, bilgiyi geri getirme, çocuklarda ciddi bir oranda akademik başarının artmasına da sebep olabiliyor. Yine yazı yazmak aynı zamanda stratejik bir olaydır. Yani çocuğun ders işlenirken stratejik bir şekilde notlar alması hem derse katılımını arttırıyor hem de çocuk ders sürecinde gelen bilgiyi, kavramları kendi cümlesiyle ifade ettiği, yazılı bir şekilde ifade ettiği için bu akademik başarıyı, öğrenme niteliğini de artırabiliyor. En son yazı yazmak fikri bir eylemdir. Çünkü biz düşüncelerimizle yazılı bir şekilde fikri, hayatımızı, düşüncemizi ifade etmeye çalışıyoruz. Bu düşünceyi de beyni de geliştirebiliyor. Çocuklardaki tabletler, akıllı telefonlar bir şekilde gelen mesajları yani sesli mesajları kayıt altına alabiliyor. Bu kayıt altına alma zamanla çocuklarda yazı yazmaya karşı bir isteksizlik oluşturabiliyor. Hatta bu zamanla yazı bozukluğunu ortaya çıkartabiliyor" diye konuştu.
Uluslararası Sürdürülebilirlik ve Matematik Performansı ödüllendirildi
26 Kasım 2025 Çarşamba - 09:03 Uluslararası Sürdürülebilirlik ve Matematik Performansı ödüllendirildi Gökkuşağı Cambridge International School, uluslararası standartlardaki kurumsal yönetim anlayışı doğrultusunda yürüttüğü çalışmaların sonuçlarını iki farklı küresel platformda elde ettiği başarılarla ortaya koydu. Okul, STEM temelli "Sürdürülebilir Gelecek" projesiyle Global Sustainability Awards 2025’te ödüle layık görülürken öğrencileri de Uluslararası Abaküs Matematik Olimpiyatı’nda (IAO) "Very Good Performance (Çok İyi Performans)" derecesi elde etti. Okulun yönetim felsefesi adına açıklama yapan Genel Müdür Mesut Döner, bu çifte başarının duygusal bir tesadüf değil, veri odaklı ve analitik yönetim sistemlerinin doğrudan çıktısı olduğunu vurguladı. "Global Sustainability Awards 2025’teki liderlik ödülümüz, eğitimi bir yönetim bilimi olarak ele alan sistemimizin ve IB’nin etik liderlik felsefesinin uluslararası alanda ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Bu yönetim sistemi; planlı, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir kaliteyi esas alır. Bu kurumsal yaklaşımımızın bir sonucu olarak, öğrencilerimizin IAO’daki çok iyi performansı da, sistemimizin analitik düşünceye yaptığı yatırımın somut bir ROI (Yatırımın Geri Dönüşü) belgesidir. Başarı, tesadüfi değil, yönetilen bir süreçtir" açıklaması yaptı. Analitik zekâ ve etik liderlik taahhüdü Mesut Döner, "Sürdürülebilirlik projesindeki liderlik ödülü, Gökkuşağı’nın çevre ve sosyal sorumluluğa olan bağlılığını küresel düzeyde kanıtlarken, IAO başarısı da STEM alanındaki üstün yetkinliklerinin somut bir göstergesi oldu. Bu çifte zafer, okulun hem analitik zekâ hem de etik liderlik alanında ne kadar iddialı olduğunu ortaya koydu" dedi. Mesut Döner sözlerini, okulun 5 şehirdeki stratejik taahhüdünü yineleyerek tamamladı: "Bu ödüller, Gökkuşağı’nın Ankara, Bursa, İzmir, Antalya ve İstanbul’daki tüm kampüslerinde aynı yüksek kalite standardını sürdürme hedefimizin bir sonucudur. ’We promise the world, TOMORROW will be better than YESTERDAY!’ taahhüdümüz, uluslararası başarılarla tescillenmiştir. Geleceğin küresel liderlerini yetiştirmeye, kanıtlanmış bir sistemle devam edeceğiz." Eğitimde uluslararası standartlar 1997 yılından bu yana Türkiye’nin stratejik merkezlerinde IB ve Cambridge International programlarını uygulayan Gökkuşağı Kolejleri, eğitimi uluslararası standartlarda bir yönetim bilimi olarak ele alıyor. Kurum, öğrencilerini analitik düşünceye sahip, küresel ölçekte başarılı liderler olarak yetiştirmeyi amaçladığını belirtiyor.
TEÇ-SEN ve DMK üyelerinden ‘Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği’ sınavları ile ilgili düzenleme talebi
25 Kasım 2025 Salı - 18:13 TEÇ-SEN ve DMK üyelerinden ‘Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği’ sınavları ile ilgili düzenleme talebi Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası (TEÇ-SEN) ile Devlet Memurları Konfederasyonu (DMK) üyeleri, yaptıkları basın açıklamasıyla görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavıyla ilgili yeni düzenlenme yapılmasını talep etti. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında planlama hataları olduğunu ileri süren TEÇ-SEN ve DMK üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir araya geldi. Mevcut sistemin çalışanların kariyer planlamalarında belirsizliklere neden olduğunu belirten sendika yetkilileri, sorunun düzelmesi için birçok eğitimciden topladıkları dilekçeleri de bakanlığı ileteceklerini kaydetti. "Kamu çalışanlarının ne zaman sınava gireceklerini bilmek istiyoruz" Grup adına basın açıklaması yapan TEÇ-SEN Genel Başkanı Ümit Demirel, "Artık merkezi bir sınav sistemi kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Bir kişinin vicdanına bırakılsın bu sınavlar istemiyoruz. Sınavlar bir takvim çerçevesinde açıklansın istiyoruz. Bu takvim çerçevesinde kamu çalışanlarının ne zaman sınava gireceklerini bilmek istiyoruz" dedi. "Sınavlar yönetmelikte açıkça belirtilecek tarihlerde ve en geç iki yılda bir yapılmalıdır" TEÇ-SEN Genel Başkan Vekili Salih Burçin Poyraz ise, "Milli Eğitim Bakanlığı’ndan talebimiz nettir, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları derhal açılmalı, sınav takvimleri gecikmeye mahal vermeden açıklanmalıdır. Sınavlar yönetmelikte açıkça belirtilecek tarihlerde, en geç iki yılda bir yapılmalıdır. Sınav takvimi Milli Eğitim Bakanlığı çalışma takviminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmeli, şeffaf ve düzeni olan bir sistem kurulmalıdır. Sınav soruları, kadro ve görev tanımlarıyla uyumlu, ölçülebilir, anlaşılır ve adil bir zorluk düzeyinde hazırlanmalı. Geçmişte kadroların boş kalmasına yol açan aşırı zorlayıcı uygulamalara son verilmelidir" diye konuştu. "Kariyer hakkını savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz" Düzenlemenin yapılması için verdikleri mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden Poyraz, "Sınava tabi kadrolara yapılan sınavsız atamalar iptal edilmeli. Kariyer ve liyakat ilkesi yalnızca kağıt üzerinde değil, fiilen hayata geçirilmelidir. 76. madde kapsamında gerçekleştirilmiş atamaların iptali için açtığımız ve kazandığımız davaların gereği derhal yerine getirilmelidir. Raporlarımızla, dilekçe eylemlerimizle, hukuki girişimlerimizle ve gerektiğinde alanlarda eğitim çalışanlarının kariyer hakkını savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında adalet tesis edilene kadar, sınav takvimleri standart, öngörülebilir ve iki yılda bir yapılır hale gelene kadar, sınav soruları makul, ölçülebilir ve görevle uyumlu bir çizgiye oturtulana kadar durmayacağız, susmayacağız, hep birlikte başaracağız" şeklinde konuştu. Basın açıklaması, konuşmalardan sonra sendika üyelerinin ellerindeki balonları gökyüzüne bırakmaları ile sona erdi.
TEÇ-SEN ve DMK üyelerinden ‘Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği’ sınavları ile ilgili düzenleme talebi
25 Kasım 2025 Salı - 18:11 TEÇ-SEN ve DMK üyelerinden ‘Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği’ sınavları ile ilgili düzenleme talebi Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası (TEÇ-SEN) ile Devlet Memurları Konfederasyonu (DMK) üyeleri, yaptıkları basın açıklamasıyla görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavıyla ilgili yeni düzenlenme yapılmasını talep etti. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında planlama hataları olduğunu ileri süren TEÇ-SEN ve DMK üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir araya geldi. Mevcut sistemin çalışanların kariyer planlamalarında belirsizliklere neden olduğunu belirten sendika yetkilileri, sorunun düzelmesi için birçok eğitimciden topladıkları dilekçeleri de bakanlığı ileteceklerini kaydetti. "Kamu çalışanlarının ne zaman sınava gireceklerini bilmek istiyoruz" Grup adına basın açıklaması yapan TEÇ-SEN Genel Başkanı Ümit Demirel, "Artık merkezi bir sınav sistemi kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Bir kişinin vicdanına bırakılsın bu sınavlar istemiyoruz. Sınavlar bir takvim çerçevesinde açıklansın istiyoruz. Bu takvim çerçevesinde kamu çalışanlarının ne zaman sınava gireceklerini bilmek istiyoruz" dedi. "Sınavlar yönetmelikte açıkça belirtilecek tarihlerde ve en geç iki yılda bir yapılmalıdır" TEÇ-SEN Genel Başkan Vekili Salih Burçin Poyraz ise, "Milli Eğitim Bakanlığı’ndan talebimiz nettir, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları derhal açılmalı, sınav takvimleri gecikmeye mahal vermeden açıklanmalıdır. Sınavlar yönetmelikte açıkça belirtilecek tarihlerde, en geç iki yılda bir yapılmalıdır. Sınav takvimi Milli Eğitim Bakanlığı çalışma takviminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmeli, şeffaf ve düzeni olan bir sistem kurulmalıdır. Sınav soruları, kadro ve görev tanımlarıyla uyumlu, ölçülebilir, anlaşılır ve adil bir zorluk düzeyinde hazırlanmalı. Geçmişte kadroların boş kalmasına yol açan aşırı zorlayıcı uygulamalara son verilmelidir" diye konuştu. "Kariyer hakkını savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz" Düzenlemenin yapılması için verdikleri mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden Poyraz, "Sınava tabi kadrolara yapılan sınavsız atamalar iptal edilmeli. Kariyer ve liyakat ilkesi yalnızca kağıt üzerinde değil, fiilen hayata geçirilmelidir. 76. madde kapsamında gerçekleştirilmiş atamaların iptali için açtığımız ve kazandığımız davaların gereği derhal yerine getirilmelidir. Raporlarımızla, dilekçe eylemlerimizle, hukuki girişimlerimizle ve gerektiğinde alanlarda eğitim çalışanlarının kariyer hakkını savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında adalet tesis edilene kadar, sınav takvimleri standart, öngörülebilir ve iki yılda bir yapılır hale gelene kadar, sınav soruları makul, ölçülebilir ve görevle uyumlu bir çizgiye oturtulana kadar durmayacağız, susmayacağız, hep birlikte başaracağız" şeklinde konuştu. Basın açıklaması, konuşmalardan sonra sendika üyelerinin ellerindeki balonları gökyüzüne bırakmaları ile sona erdi.
GARDEN Projesi Türkiye’de SUBÜ liderliğinde ilerliyor
25 Kasım 2025 Salı - 17:57 GARDEN Projesi Türkiye’de SUBÜ liderliğinde ilerliyor Üniversiteler, araştırma kurumları ve uzman enerji kuruluşlarının yer aldığı uluslararası konsorsiyum tarafından yürütülen ‘GARDEN’ isimli Avrupa Birliği projesinin Türkiye ayağındaki çalışmaları SUBÜ liderliğinde gerçekleştiriliyor. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), Driving Urban Transitions (DUT) çağrısı çerçevesinde desteklenen ‘Grid-Aware Decarbonization of Electricity-driven Neighbourhoods (GARDEN) isimli proje çerçevesinde çalışmalar yürütüyor. Avrupa’nın enerji dönüşümü ve sürdürülebilir kentsel yaşam hedefleri doğrultusunda yürütülen projede SUBÜ Türkiye ulusal ortağı olarak; enerji konsepti, mekansal analiz, elektrikli araç davranış modelleme, şarj rezervasyon sistemi, paydaş etkileşimi ve yaygınlaştırma faaliyetlerinde de aktif görev alıyor. Proje; Avusturya, İsviçre ve Güney Kıbrıs’tan üniversiteler, araştırma kurumları ve enerji alanında uzman kuruluşların yer aldığı uluslararası bir konsorsiyum ile birlikte yürütülüyor. Proje kapsamında, SUBÜ’den Proje Yürütücüsü olarak Dr. Öğretim Üyesi İlker Dursun ile Araştırmacı Dr. Öğretim Üyesi Abdulkadir Özden, Akdeniz Üniversitesi’nden ise Dr. Öğretim Üyesi Sıtkı Güner görev alıyor. Sakarya Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (SEDAŞ), Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği’nin paydaş olarak destek verdiği projede Türkiye’deki pilot bölgelerde enerji talebi, elektrikli araç kullanım eğilimleri ve bölgesel şarj altyapısına ilişkin veri toplama ve analiz çalışmaları devam ediyor. SUBÜ’nün proje kapsamında Avrupa’daki konsorsiyum ile yürüttüğü iş birliğinin, Türkiye’nin enerji dönüşümü hedeflerine önemli katkı sunması, üniversitenin uygulamalı araştırma ve sürdürülebilir şehirler vizyonunu güçlendirmesi hedefleniyor. 2027 yılına kadar devam edecek projede SUBÜ tarafından geliştirilen çıktılar, Avrupa genelindeki uygulamalarla entegre edilerek uluslararası etki üretilmeye çalışılacak.
Miniklerle suyun geleceği için farkındalık buluşması
25 Kasım 2025 Salı - 17:55 Miniklerle suyun geleceği için farkındalık buluşması SASKİ, Büyükesence ve Sarıcalar İlkokulu’nda düzenlediği eğitimlerle çocukları suyun korunmasına yönelik eğitim verdi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), suyun geleceğini güvence altına almayı hedefleyen Su Müfettişi eğitimlerine hızla devam ediyor. Son olarak Erenler Büyükesence ve Sarıcalar İlkokulu’nda düzenlenen eğitimde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine dayanan küresel riskler anlatıldı. Suyun vücuttaki temel işlevleri, dünya üzerindeki dağılımı ve doğal döngüsü örneklerle aktarıldığı eğitimde minik öğrenciler, vücudun büyük bölümünün sudan oluştuğunu öğrendi ve suyun yalnızca içecek olarak değil, yaşamı sürdüren temel unsur olduğunu kavradı. Ayrıca minik su koruyucularına evlerde uygulanabilecek pratik tasarruf yöntemleri aktarıldı. Damlatan bir musluğun yıl içinde ciddi miktarda su kaybına neden olabileceği belirtilerek düzenli bakımın önemine dikkat çekildi. Diş fırçalarken musluğun kapatılmasının dakikada yaklaşık 9 litre suyu koruyabileceği, sebze ve meyvelerin akan su yerine kap içinde yıkanmasıyla yılda yüksek miktarda suyun kazanılabileceği animasyonlarla anlatıldı. Eğitimin sonunda öğrenciler, Hızırilyas İçmesuyu Arıtma Tesisi’nde suyun uzun ve meşakkatli bir işlem sürecinden geçerek musluklara ulaştığını öğrendi. Minik su koruyucuları açık muslukları kontrol etmek, bilinçsiz kullanıma karşı çevrelerini uyarmak ve suyun değerini korumak için söz verdiler. Eğitim sonunda öğrencilere su tasarrufunu teşvik eden hediyeler ile bilgilendirici çizgi romanlar dağıtıldı.