SAĞLIK - 06 Ekim 2025 Pazartesi 11:16

Genel Cerrahi Uzmanı Feridun Baysal: "Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanır"

A
A
A
Genel Cerrahi Uzmanı Feridun Baysal: "Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanır"

Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen ikinci kanser olduğunu aktaran Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Feridun Baysal, "Birinci sıraya akciğer kanseri ikinci sıraya ise meme kanseri gelir. Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanır. Bu nedenle oldukça önemlidir" dedi.


Elazığ Medilines Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Feridun Baysal, meme kanseri hakkında değerlendirmelerde bulunarak her 8 kadından birinin meme kanserine yakalandığını ifade etti.


Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen ikinci kanser olduğunu aktaran Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Feridun Baysal, "Birinci sıraya akciğer kanseri ikinci sıraya ise meme kanseri gelir. Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanır. Bu nedenle oldukça önemlidir. Meme kanserine yakalanmamak için hastaların takip edilmesi gerekiyor. Takipte de ailenizde meme kanseri yoksa 40-50 yaş aralığında iki yılda bir mamografi ve meme ultrasonunu birlikte öneriyoruz. 50 yaşından sonra ise yılda bir defa meme ultrasonunu öneriyoruz. 50 yaşından sonra adet görülen dönemlerde adetin birinci gününden itibaren sayılacak 12-14 günleri arasından mamografi çekilmesi çekim açısından daha değerlidir. Ondan dolayı da bu tarihler arasında öneriyoruz. Mamografi ile meme ultrasonunu birbirini tamamlayan iki tektik olarak görüyoruz. Meme MR’ını gereken hastalarda biz kendimiz istiyoruz. Çünkü biyopsi endikasyonunu arttıran bir tetkiktir. Rutin taramada meme MR’ı kullanmıyoruz. Rutin taramalarda meme ultrasonunu da tek başına önermiyoruz. 40 yaşından sonra mamografiyle birlikte öneriyoruz. Kadınların banyoda kendilerini sabunluyken muayene etmeleri çok önemli. Memelerini saat yönünde muayene ederlerse görebilecekleri ve hissedecekleri bir kitlede hemen doktora başvurmalarını öneriyoruz. Meme baş akıntıları bizler için önemli. Kendi kendine gelen akıntılar bizim için çok değerli. Kadınların memelerinin uçlarını asla sıkmamalarını istiyoruz. Kendi kendine gelen akıntılardan da kanlı akıntılar değerlidir buna dikkat etmek lazım. Kanlı akıntılarda hemen doktora başvurmalarını öneriyoruz. Beyaz akıntılarda da bir hormon bozukluğu olabilir" diye konuştu.



"Gen mutasyonu bulunan erkeklerde meme kanserini sık görürüz"


Meme kanserinin kadınlarda sık görüldüğünü fakat erkeklerde de olduğunu belirten Opr. Dr. Baysal, "Özellikle gen mutasyonu bulunan erkeklerde meme kanserini sık görürüz. Kadınlara göre yüzde 1 oranında daha düşüktür ama erkek meme kanseri hastalarımız da var. Bunlara dikkat etmek lazım. Erken adet görmeye başlayıp geç menopoza girmek meme kanseri riskini arttırır. Bunların yanında sigara içmek, şeker hastası olmak da meme kanseri riskini arttırır. Ailenizde meme kanseri varsa over, tiroit, kolon ve pankreas kanserlerine de uyanık olmak lazım. Bunlar BRCA 1 BRCA 2 mutasyonları risk açısından değerlendirilmelidirler. Özellikle erken yaşlarda kansere yakalanmış bir birey varsa çok uyanık olmak lazım. Geçmişte kullanılan doğum kontrol haplarının halk arasında meme kanseri riskini arttırdığı söyleniyor ama öyle bir durum yok. Gece yatarken sütyen takanlarda lenfatik dolaşımlar engellendiği için meme kanseri riski artıyor. Koltuk altına deodorant ve roll-on kullanılması özellikle de alüminyum içeren deodorant ve roll -onlar meme kanseri riskini arttırabilir."



"Bu konuda hassas olmakta fayda var"


Meme kanseri teşhisisin biyopsi ile konduğunu aktaran Baysal, "Biyopsiden korkmamak lazım. Eğer memenizde bir kitle tespit edildiyse bu kitlenin takibinin yapılması lazım. Kitle büyüyorsa veya meme kanseri riski içeren görünümler görüyorsa mutlaka biyopsi almak lazım. Biyopsiler, doku biyopsisi şeklinde olmalıdır. İğne biyopsisi şeklinde değil. Tanı konulduktan sonra ameliyat öncesi kemoterapi veya bazı ilaçlar var o ilaçların verilmesi. Ameliyat sonrası da radyoterapi veya kemoterapi gibi teknik ve tedavilerle meme kanseri sorunu çözülecektir. Bu konuda hassas olmakta fayda var" ifadelerini kullandı.



Genel Cerrahi Uzmanı Feridun Baysal: "Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa "Bursa modeli, Türkiye’ye örnek olacak" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, şehir planlamalarının bütüncül bir anlayışla ele alınması halinde kentlerin kazanacağını ve insanların mutlu olacağını söyledi. Uzlaşı kültürüyle herkesin sözünün yer aldığı bir ’Kent Anayasası’ oluşturduklarını belirten Başkan Bozbey, "Biz tarımı, doğayı, havamızı, suyumuzu koruyarak, kentimizi insanların keyifle yaşayacağı bir ortama getirerek süreci yönetmek istiyoruz" dedi. Bursa Büyükşehir Belediyesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Bursa Teknik Üniversitesi ve Bursa Planlama Ajansı iş birliğiyle ‘Değişimin Eşiğinde’ temasıyla hazırlanan Dünya Şehircilik Günü 49. Kolokyumu, alanında uzman isimlerin katıldığı paneller, oturumlar, bildiriler, forumlar, çalıştaylar ve sergilerle devam ediyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de moderatörlüğünü Yaman Kaya’nın yaptığı ‘Bursa Yerel Oturumu’ paneline konuşmacı olarak katıldı. En başta ülkedeki planlama anlayışının konuşulması gerektiğini söyleyen Başkan Bozbey, Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1950’ye kadar olan kısımda devletin örnek alınacak şehir planlaması çalışmaları yaptığını, 1950’den sonra ise ciddi sorunlar yaşandığını dile getirdi. 1960’tan sonra Bursa’nın geleceğinin de şehir plancılığı açısından değiştiğini belirten Bozbey, yoğun göçler ve kaçak yapılaşmayla birlikte Bursa’nın çehresinin tamamen değiştiğini ifade etti. Dağdan bakıldığında artık ‘Yeşil Bursa’ değil ‘Gri Bursa’ görüldüğünü anlatan Başkan Bozbey, "Plan, aslında birçok şey ifade ediyor. Planlama anlayışımızı geliştirmediğimizde, kentleri insanların yaşamaktan zevk alacağı mekanlara dönüştürmedikçe halkı mutlu edemeyiz. Bursa’nın nüfusu şu anda 3.3 milyona ulaştı. Bizler günlük verileri ele alarak Bursa’nın geleceğini planlamak gerektiğinin şart olduğunu söylüyoruz. Bursa bu zamana kadar hep yatay büyümüş. Alternatif ulaşım alanları oluşturulamamış. Ovayı koruyalım derken başka yerler kaçak inşaatlara teslim edilmiş" diye konuştu. "Planlamalar, bütüncül bakış açısıyla yapılmalı" Bursa’nın nüfusu artarken su konusu da planlanmadığı için bugün su sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken Başkan Bozbey, verilerin 1998 yılından itibaren kentteki yağış miktarının azaldığını gösterdiğini dile getirdi. Başkan Bozbey, "Marmara Bölgesi’ne 30 milyon insan yığıldı. Şimdi müsilaj gibi konulardan bahsediyoruz. Şehir ve ülke planlamasının aslında bütüncül bir bakış açısıyla yapılması gerektiğini gösteriyor. Bursa’yı planlarken, Bursa’nın çevresindeki etkileri de göz önüne almalıyız. Marmara’yı da bütüncül bir şekilde ele almalıyız. Böyle yapılırsa Bursa da, diğer kentler de kazanır ve insanlar mutlu olur" dedi. "Bizler bir ‘Kent Anayasası’ oluşturuyoruz" Göreve geldikten sonra Bursa Planlama Ajansı’nı kurduklarını hatırlatan Başkan Bozbey, ilerleyen süreçte Türkiye’de örneği olmayan Akademik Danışma Kurulu’nu oluşturduklarını söyledi. Böylelikle planlama süreçlerinin sadece başkana veya siyasi iradeye bağlı kalmadığının altını çizen Başkan Bozbey, toplumun büyük kesiminin de kentin geleceğine katkı sağlamış olduğunu dile getirdi. Bursa’yı uzun vadeli planlamak zorunda olduklarını belirten Başkan Bozbey, "2050 vizyonlu 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nı hazırlarken vatandaşlarla, sanayicilerle, akademik odalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla konuşuyoruz. Uzlaşı kültürüyle herkesin sözünün yer aldığı bir ’Kent Anayasası’ hedefliyoruz. 17 sektörel çalışma gurubu kuruldu. Her bir sektörle ilgili arkadaşlarımız yoğun bir çalışma yaptılar. Her bir sektörle bir araya gelip son aşamada yine değerlendirme aldılar. İnternette bir portal oluşturarak herkesin şikayet ve önerilerini dile getirmesini sağlayacağız. Bizler bir ‘Kent Anayasası’ oluşturuyoruz. Bu çalışmaya öncelikle Bursalıların sahip çıkması lazım. Ovadaki her kaçak yapı, ovanın katledilmesi demektir. Suyumuzun azalması demektir. Sorunların büyümesi demektir. Biz, güncel veriler üzerinden planı hazırlıyoruz. Bu plana herkesin sahip çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu. "Topraklarımızın her bir metrekaresini korumak zorundayız" Yaşanan tüm sorunlarının çözümünün şehir planlamasından geçtiğini aktaran Başkan Bozbey, kentsel dönüşüm uygulamalarında da mahallenin dokusunu bozmamaya, komşuluk ilişkilerinin devam etmesine, kentsel ihtiyaçların giderilebilmesine önem verdiklerini anlattı. JICA ile yürütülen projenin önemli olduğuna vurgu yapan Başkan Bozbey, çalışmalarla birlikte ‘Bursa Modeli’ oluşturmaya çalıştıklarını, sanayi bölgelerinin de projeye dahil edildiğini belirtti. Dağ yöresinde toprakların neredeyse üçte birinin üçüncü ele geçtiğine, Yenişehir gibi bölgelerde ise oranın üçte birden fazla olduğuna dikkat çeken Başkan Bozbey, "Tüm bunlara rağmen tarımı desteklemek için çok ciddi gayret sarf ediyoruz. Birçok konuda destek veriyoruz. Aile işletmelerini çoğaltmaya çalışıyoruz. Tarlaların boş bırakılmamasını istiyoruz. Gerekirse ürünü satın alıyoruz. Çiftçi iyi bir gelir elde ederse toprağını da satmayacaktır. Gençlerin de tarıma yönelmesini sağlamalıyız. 2050 vizyonlu Çevre Düzeni Planı’nda kesinlikle tarımın özel bir yeri var. Topraklarımızın her bir metrekaresini korumak zorundayız. Bizler bu anlayışa sahibiz. Biz tarımı, doğayı, havamızı, suyumuzu koruyarak, kentimizi insanların keyifle yaşayacağı bir ortama getirerek süreci yönetmek istiyoruz" dedi. Oturumun ardından Türkiye’nin farklı şehirlerinden kolokyuma katılan belediyelerin şehir planlama temalı stantlarını ziyaret eden Başkan Mustafa Bozbey, çeşitli okulların öğrencileri tarafından hazırlanan sergiyi de gezerek, yetkililerden bilgi aldı.
Ankara Ankara’da kuyumculara sahte altın satan 3 şahıs gözaltına alındı Ankara’nın Sincan ilçesinde 3 farklı kuyumcuya sahte altın satan 3 kişi yakalandı. Ankara Batı Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma sonucu Dolandırıcılık Büro ekipleri tarafından çalışma yapıldı. 04 Kasım Salı günü Ankara’nın Sincan ilçesinde 3 farklı kuyumcuya sahte altın satan İ.İ., N.S. ve S.Ş. dördüncü ncü kuyumcuda yakalandı.. Kuyumcuya sahte altın satılmak isterken, S. Ş isimli kadın suçüstü yakalandı. Yakalanan S. Ş isimli kadını sorgulayan ekipler, kadından aldığı bilgiyi değerlendirerek bir başka kuyumcuyu aynı yöntemle dolandırmaya çalışan N. S. isimli kadını da yakaladı. Geriye dönük kamera çalışmaları sonunda kadınları yönlendiren İ.İ. isimli şahsı kullandığı araçta yakalayan ekipler, araçta yaptıkları aramada 2 adet daha sahte ziynet eşyası ve elde ettikleri 40 bin lira ele geçirildi. Ele geçirilen malzemelerin incelemesi yapıldı. Kuyumcular odasından alınan cevapta malzemelerin altın suyuna batırıldıkları ancak işçiliğin ustaca yapıldığı, orijinal altından ayırt edilmesinin zor olduğu anlaşıldı. Şahısların alınan ifadelerinde sahte altınları İstanbul’dan getirdikleri anlaşıldı. İ.İ. isimli şahıs, N.S. ve S.Ş. isimli kadınları örgütlediğini, sattıkları malzemelerden kadınlara pay verdiğini itiraf etti. Kameralara yansıyan görüntülerde kadın şahısların farklı kuyumculara aynı zamanda girdikleri, kuyumcuların şüphelenmemeleri için rahat tavırlar sergiledikleri dikkatlerden kaçmadı. Şüphelilerin üzerlerinden çıkan sahte altınlara incelenmek üzere el koyulurken müşteki kuyumcular tespit edilerek paraları ise geri iade edildi. Şüphelilerin işlemlerinin devamı için adliyeye sevk edildiği öğrenildi.