YEREL HABERLER - 29 Şubat 2012 Çarşamba 10:54

LOKANTACILAR VE PASTACILAR FEDERASYONU BAŞKANI AYKUT YENİCE’DEN İLGİNÇ TESPİT

A
A
A
LOKANTACILAR VE PASTACILAR FEDERASYONU BAŞKANI AYKUT YENİCE’DEN İLGİNÇ TESPİT

Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, Türkiye’de kadınların iş hayatına atılması ve yoğun çalışma temposu nedeniyle ‘kalbe giden yolun mideden geçtiği’ gerçeğinin unutulmaya başlandığını söyledi. Güzel ve özenle hazırlanmış bir yemeğin sadece karın doyurmakla kalmayıp, eşler arasındaki sevgiyi de perçinlediğini belirten Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, her geçen gün unutulmaya yüz tutan Türk Mutfağı ve yerine alan fastfood tarzı gıdaların aslında önemli bir beslenme alışkanlığının yitirilmesi ile birlikte insanların hem sağlığını hem de sevgisini azaltmaya başladığını söyledi. ‘Kalbe giden yol mideden geçer’ sözünün boşuna söylenmediğini de belirten Başkan Yenice, “Anne’den kıza ve kaynanadan geline aktarılan damak tatları ortadan kalkmak üzere. Bu nedenle Türk mutfağı ve geleneksel Türk yemekleri okullarda da öğretilmelidir” dedi.
Bir milletin en önemli özelliklerinden birinin de beslenme alışkanlığı ve geleneksel damak tatları olduğunu hatırlatan Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, bir çok gelenek ve görenek gibi Türk Mutfağı’nın da zamanın şartlarına ve ekonomiye yenik düşmeye başladığını söyledi. Olağanüstü bir mutfak kültürü olan Türklerin, bu zenginliklerini her geçen gün kaybettiğini ifade eden Yenice, “Yanlış politikalar, özenti ve çeşitli nedenlerden dolayı Türk mutfağı fastfood adı verilen ayaküstü hazır gıdalara yenik düşmek üzere. Bunun çok çeşitli sıkıntılar doğuracağının bilinmesini istiyoruz. Çağın en büyük hastalıkları arasında yer alan obezitenin temel nedenlerinden biri ayaküstü yenen fastfood tarzı gıdalardır. Türk kadının iş hayatına atılması ve yoğun çalışma temposu önemli bir kültürü ortadan kaldırmaya başladı. Artık ne anneler kızlarına, ne de kaynanalar gelinlerine çok önemli bulduğumuz damak tatlarını aktaramaz oldu. Dünyada İtalyan ve Fransız mutfağının bir numara olmasının en önemli nedeni devlet denetiminde olmasıdır. Vakit geç olmadan Türk mutfağı da devlet denetimine alınmalıdır” dedi.
“SADECE PATLICAN’IN 256 ÇEŞİT YEMEĞİ VAR”
Bugün Türkiye’de sadece patlıcanla yapılan 256 yemek çeşidi bulunduğunu ancak bunlardan yaklaşık 100 tanesinin farklı isimlerle anılan aynı yemekler olduğunu ifade eden Yenice, “Bu kültürün yaşatılabilmesi için önce annelerimize ardından eğitim sektörüne büyük görevler düşüyor. Bana göre genç nesle evde ve okulda bu kültür öğretilmeli” dedi.
“İŞKEMBE ÇORBASINI EVLİYA ÇELEBİ BİLE TARİF ETMİŞ”
Konuşmasında Avrupa Birliği (AB) adı altında kendimize has bazı değerlerinde yanlış tanıtıldığını ve küçümsendiğini işaret eden Aykut Yenice, bir zamanlar AB normları gereği yasaklanacağı ileri sürülen kokoreç ve işkembe çorbası gibi yiyeceklerin aslında köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. Usulüne uygun ve temiz hazırlanması halinde Türklerin kültüründe yer alan gıdaların hem nefaset hem de gıda bakımından çok güzel odluğunu ifade eden Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, “Ünlü Seyyah Evliye Çelebi seyahatnamesinde işkembe çorbasından övgü ile söz etmiştir. Bu ve buna benzer bir çok kültürümüz biz sahiplenmediğimiz için başka ülkeler tarafından sahiplenilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Aziz Yıldırım: "Şampiyon olursak seçilme şansımız azalacak, yine de Fenerbahçe şampiyon olsun" Fenerbahçe Başkan Adayı Aziz Yıldırım, "Fenerbahçe’nin galip gelmesi, şampiyon olması hepimizi mutlu eder. Galatasaray maçı için ’Biz Galatasaray’ı yeneceğiz’ dedim. Öyle bir noktaya geldik ki, şampiyon olursak seçilme şansımız azalacak. Başkanlık ve yönetim kurulunu kaybedelim ama yine de Fenerbahçe şampiyon olsun" dedi. Fenerbahçe Kulübü’nde 30-31 Mayıs’ta, çoğunluk sağlanamazsa 8-9 Haziran’da gerçekleştirilecek olağan seçimli genel kurulda aday olan Aziz Yıldırım, kongre üyeleriyle buluştu. Kalamış’ta bulunan bir restoranda kongre üyeleriyle bir araya gelen Aziz Yıldırım, tezahüratlar ve meşaleler eşliğinde mekana giriş yaptı. Kongre üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği yemekte Yıldırım, yaptığı konuşmada, "Hepimiz Fenerbahçeliyiz. Fenerbahçe’nin galip gelmesi, şampiyon olması hepimizi mutlu eder. Galatasaray maçı için ’Biz Galatasaray’ı yeneceğiz’ dedim. Öyle bir noktaya geldik ki, şampiyon olursak seçilme şansımız azalacak. Başkanlık ve yönetim kurulunu kaybedelim. Ama yine de Fenerbahçe şampiyon olsun. Çocuklar 10 yıldır mutlu olmuyordu. Aday olmamın sebebi bu çocuklar. Bu gidişatın kulübe zarar vereceği için aday oldum. Şampiyon olursak Fenerbahçeli çocuklar üzülmeyecektir" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe’ye sahip çıkmalıyız" Fenerbahçe’de amatör branşların başarılı şekilde devam ettiğini de vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi: "Biz spor kulübüyüz. Amatör branşlar bizim bıraktığımız şekilde devam ediyor. Dörtlü Final’e çıkan takımımız inşallah şampiyon olup ikinci kez bu kupayı getirir. Seçimde kim kazanırsa kazansın, Fenerbahçe camiası 3 Temmuz’da olduğu gibi birlik, beraberlik içinde devam etmelidir. Kim seçilirse seçilsin, hiç önemli değil. Biz Fenerbahçe’yiz, en büyüğüyüz, en büyük olmaya da mecburuz. Kuva-yi Milliye’yi canlandıran kulüptür burası. 3 Temmuz’da bunu gördük. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’ne sarılalım ve bu ülkenin ileriye gitmesi için çalışalım. Hepinizi çok seviyorum. Biz Fenerbahçe’yiz. 1919’dan bu yana bu cumhuriyetin kuruluşu için her şeyi yaptık. Onun için Fenerbahçe’ye sahip çıkmalıyız, kavga değil barış yapmalıyız." Aziz Yıldırım, konuşmasının ardından destekleri için kongre üyelerine teşekkür etti.
İstanbul Prof. Dr. Görür: "’Benim ülkem deprem ülkesi’ diyelim, deprem dirençli yerleşim alanları yapalım, bu işi kökten çözelim" Eyüpsultan’da düzenlenen ’İstanbul’da Deprem ve Kentsel Dönüşüm’ konulu panele katılan Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, "Fayları ve depremi bırakalım. Bir kabul yapalım. ’Benim ülkem deprem ülkesi’ diyelim. Madem öyle, deprem dirençli yerleşim alanları yapalım. Bu işi kökten çözelim" dedi. Eyüpsultan’da İstanbul Müteahhit ve İş İnsanları Derneği (İMİDER) tarafından ’İstanbul’da Deprem ve Kentsel Dönüşüm’ konulu panel düzenlendi. Eyüpsultan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Eyüpsultan Belediye Başkanı Dr. Mithat Bülent Özmen, Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt, siyasi parti temsilcileri, meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, muhtarlar, kentsel dönüşüm kapsamındaki site yöneticileri ve inşaat sektörü temsilcileri katıldı. Deprem konulu bir slayt gösteriminin ardından panelde, Yüksek İnşaat Mühendisi Mahir Polat, Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt ve Eyüpsultan Belediye Başkanı Dr. Mithat Bülent Özmen sunum yaptı. Katılımcılara, beklenen İstanbul depremi hakkında ise Prof. Dr. Naci Görür bilgi verdi. "Deprem dirençli yerleşik alanları oluşturalım" Marmara Bölgesi’nde 7.5 şiddetinde deprem öngördüğünü söyleyen Prof. Dr. Naci Görür, "Marmara Denizi’ndeki fay sistemi 160 kilometre uzunluğunda Kuzey Anadolu hattının kuzey kolu. Hala denizin içerisinde. Marmara Denizi’nde bu fayın en son deprem tarihi, 1766 Ağustos ve Mayıs ayıdır. Hatta 22 Mayıs, yarın da depremin yıldönümü. Binlerce insanı o zaman öldürdü. İstanbul 1766 yılında 7 şiddetinin üzerinde 2 deprem yaşıyor. Şu an sene 2024. Bu fay sistemi her 250 yılda bir deprem görür. Yani 250 senede enerji birikiyor ve deprem yapıyor. Rahatlıyor ve 250 sene sonra bir daha oluyor. 1766 yılının üzerine 250 ekleyin ve 2016 yapar. O yüzden biz ’İstanbul’u depreme hazırlayın’ diye bağırıyoruz. ’Marmara Bölgesi’ne ve İstanbul’a dikkat edin’ diyoruz. Fay hattı kırılırsa 7.5 şiddetine varan deprem olacak. Benim derdim, deprem dirençli yerleşik alanları oluşturalım. Deprem mekanizması bu ülkede 13,6 milyon sene önce başladı. 13,6 milyon seneden beri bu topraklarda deprem oluyor" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Naci Görür, "Eyüpsultan’ın güney alanlarına dikkat etmemiz gerekiyor. Bizim için yumuşak karnımız Eyüpsultan’ın güney kısmı. Deprem kentindeki belediye başkanları, depremi belirli ölçüde bilmek zorundadır. Afet yönetimi, afet işleri ve deprem. Marmara Bölgesi, Türkiye ekonomisinin yani gayri safi milli hasılanın yüzde 60’ına yakınını sağlıyor. En ihtiyaç olduğu zamanda ekonominin çarkları dönmeli ki bize verilen zararı kolay atlatalım" şeklinde konuştu. "Fayları ve depremi bırakalım, deprem dirençli yerleşim alanları yapalım" Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu kabul ederek depreme dirençli yerleşim alanları yapılması gerektiğini belirten Görür, "Depremleri faylar üretiyor. Fay araştırmaları yapmak çok güzel. Üniversitelerimiz var onlar araştırsınlar. Kamuoyunun önünde tartışmaya gerek yok. Biz 40 sene dağlarda çalıştık. Çalışsın, fayları bulsun, yazsın, çizsin, uluslararası dergilerde yayınlasın. Uluslararası bilim platformlarında bunu tartışsın. Gerekiyorsa devlet büyüklerine bilgi versin. Bizim bir derdimiz var. O da şu; Türkiye Cumhuriyeti bir fay örgüsüyle karşı karşıya. Türkiye’nin hemen hemen her yeri canlı faylarla örülmüş bir vaziyettedir. Bugün, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa diğer gün muhakkak bir büyük deprem oluyor. Ben diyorum ki; fayları ve depremi bırakalım. Bir kabul yapalım. ’Benim ülkem deprem ülkesi’ diyelim. Madem öyle, deprem dirençli yerleşim alanları yapalım. Bu işi kökten çözelim. Konuşulması gereken konu bu" dedi.