ASAYİŞ - 02 Mart 2012 Cuma 22:21

ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ İFADE VERDİ

A
A
A
ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ İFADE VERDİ

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen "Balyoz Planı" davasında Tuğgeneral Levent Gözkaya’nın ardından "İnternet Andıcı" davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral İlker Başbuğ, tanık olarak ifade verdi.
Tanık sıfatıyla ifadesine başlanmadan önce kimlik tespiti sırasında ikamet adresi sorulan Başbuğ, "Biliyorsunuz bir süredir Silivri" dedikten sonra Fenerbahçe Orduevi’ndeki konutlarında ikamet ettiğini söyledi.
Başbuğ’un tanık olarak çağrılmasına neden olan 3 Ocak 2003 tarihli mesaj formunu incelemesi için veren Başkan Diken, ’’5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığında düzenlenen plan seminerinden önce sizin de imzanızın bulunduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığının 1. Orduya gönderdiği bir mesaj emri var. Bunda Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo (OEYTS) oynanmaması isteniyor. Bu mesaj emrini neden gönderme ihtiyacı hissettiniz. Emirde oynanmaması istenmemesine rağmen seminerde OEYTS oynandığı anlaşılıyor.
Daha sonra bununla ilgili bir işlem yaptınız mı?" diye sordu. Soruya cevap vermeden önce bazı noktalara değinmek istiyorum diyen Başbuğ, Türkiye’nin o dönemde yaşadığı Irak operasyonuyla ilgili süreci anlattı.
İddianameye konu olan mesaj emrinin verildiği 2002- 2003 yılları arasında Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olduğunu belirten Başbuğ, "1. Ordu Komutanlığı’nın icra etmiş olduğu seminer, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının tatbikat programının bir gereğidir. 1. Ordu Komutanlığı seminere ilişkin planla ilgili 12 Aralık 2002 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yazı yazarak bilgi vermiştir. Sonra da buna mukabil, 3 Ocak 2003 tarihinde mesaj emri çektik. Plan seminerini öyle oynayın ki,
amacına daha uygun olmalı. Mesaj emrinin birinci maddesinde ’1. Ordu’nun öngördüğü OEYTS’yi Kara Kuvvetleri reddediyor’ deniliyor. ’Oynamayacaksın dedi’ deniliyor. Hayır yok öyle bir durum. Sadece ’OEYTS’yi modifiye edin, bazı maddelerini tadil edin’ deniliyor. Mesaj emri OEYTS’yi reddetmemektedir. ’Oynamayın’ denilmesi başta bahsettiğim kurallara karşı ters düşer. Ama ilerde ’OEYTS’yi modifiye ederek oynayabilirsin’ deniliyor. Modifiye ettikten sonra da oynayacağın tarihi bildir deniliyor" dedi.
1.Ordu Komutanlığı’nın tatbikat programını planlama ve çalışması yapmakla görevli olduğunu belirten Başbuğ, "Olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo, 2000 tarihli Milli Askeri Stratejik Dokümanına göre düzenlenmiştir. Bu belgenin üzerinde ise Milli Güvenlik Stratejisi vardır" dedi. Türkiye’nin o tarihlerde çevresinde yaşanan savaş ortamına dikkat çeken Başbuğ, "Bu planların ortaya çıkmasından sonra gizlilikleri ortadan kalktı. Kimse merak etmesin planları değiştirdik" dedi. Başbuğ, Senaryonun içeriğinde
eğer bir suç unsuru varsa bize sormanız lazım. Neden oynanmasına müsaade ettiniz diye sormalısınız. 1. Ordu bizim mesaj emrimizden sonra çalışmalarına devam ediyor" şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanlığı raporlarına şüpheyle bakılmasının kendilerini çok üzdüğünü belirten Başbuğ, "Genelkurmay Başkanlığı yalan söylemez sayın hakim. Eksiklik ya da yanlış bilgi olabilir ama Genelkurmay Başkanı da dahil, karargah asla yalan söylemez. Seminer evraklarının neden imha edildiği sorusuna da; tüm seminer evrakları 5 yıl sonra emir gereği güvenlik nedeniyle imha edilir. Başka bir sebepten değil. Gözlemci heyeti bu tatbikatlarda en ufak olağan dışılık görürse bize rapor eder. Görevleri budur,
böyle bir şey olmadı" ifadesini kullandı.
Başbuğ’a daha sonra mahkeme heyeti, duruşma savcıları ile sanık ve sanık avukatları sorularını yöneltti.
Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, Başbuğ’a; "Siz Kara Kuvvetleri Komutanı adına OEYTS’in oynanmamasın diye emir verdikten sonra 1.Ordu Komutanlığı OEYTS’i oynayabilir mi" şeklindeki sorusuna sanık avukatları tepki gösterdi. Bu sırada Savcı Kırbaş ile bir sanık avukatı arasında başlayan tartışmanın üzerine Mahkeme Başkanı Diken, Savcı Kırbaş ve avukatın mikrofonlarının kapatılması talimatını verdi.
Başkan Diken daha sonra Savcı Kırbaş ve avukatlara, "Duruşmanın yönetimi başkana aittir. Karşılıklı tartışma içerisine girmeyin" şeklinde uyarıda bulundu. Daha sonra söz alan bir kısım sanık avukatı Şeref Dede Cumhuriyet Savcılarının sadece sanıkların aleyhine değil lehlerine de delil toplamaları gerektiğini hatırlatarak duruşma savcılarının kamu adına görev yaptıklarını unutmamaları gerekir dedi.
Daha sonra söz isteyen Savcı Kırbaş, "Biz gerçeğin ortaya çıkması için çalışıyoruz. Duruşma tutanaklarına baktığımız zaman sorduğumuz her soruya sanık avukatları müdahale ediyor. Biz avukatlara nasıl avukatlık yapmaları gerektiğini söylüyor muyuz ki avukatlar Savcılık makamına nasıl çalışmaları gerektiğini söylüyor" diyerek Avukat Şeref Dede’nin açıklamalarına tepki gösterdi.
Sanık ve avukatların Başbuğ’a sorularını sorması ile devam eden duruşmada Savaş Kırbaş, seminere ilişkin tanık İlker Başbuğ’a soru sorduğu sırada sanık avukatları ve duruşmayı izlemeye gelen CHP İzmir Milletvekili Mahmut Tanal tepki gösterdi. Bunun üzerine Savcı Kırbaş, "Siz hangi hakla müdahale diyorsunuz?" diyerek Tanal’a tepki gösterdi.
Söz almak isteyen Tanal’a Mahkeme Başkanı Ömer Diken, "Siz milletvekilisiniz, sizin burada bir müdahale ve söz hakkınız yoktur. Sizin oturduğunuz bölümü biz tutuksuz sanıklara ayırmıştık. Orada oturmanıza kim izin verdi" dedi. Bunun üzerine CHP’li vekil Tanal, "Personelinize sorun" diye cevap verdi. Diken, "Milletvekili olduğunuz için size saygı gösterdik. Lütfen yerinize oturun. Biz Türk milleti adına yargılama yapıyoruz. Siz ise seçilmiş bir milletvekilisiniz. Sizin göreviniz yasamadır, bizimki de
yargıdır" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Kırbaş, "Nasıl olur, bir milletvekilinin bana müdahale hakkı yoktur. Mahkemeleri kaldıralım, milletvekilleri gelsin" diyerek Tanal’a tepkisini sürdürdü.
Duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, bazı sorularda Ege Denizi’nde Yunanistan karasularının 6 mil olduğuna değinilmesi üzerine, hukuk fakültesinde uluslararası hukuk dersinde bunu gördüklerini belirterek, Yunan karasularının 6 mil olarak görülmesine ilişkin açıklamada bulundu. Bunun üzerine Başbuğ, "Siz askerliğinizi iyi yapmışsınız sayın başkan" demesi üzerine Diken, "Askerlikten değil, uluslar arası hukuktan biliyorum" dedi. yc belirten Başbuğ, "Genelkurmay Başkanlığı yal
Yaşan tartışmaların ardından Başbuğ’un ifade alma işlemi tamamlandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.