YEREL HABERLER - 02 Mart 2012 Cuma 14:06

BİGA’DA HAYVAN SAHİPLERİ HIRSIZLIK OLAYLARINA KARŞI UYARILDI

A
A
A
BİGA’DA HAYVAN SAHİPLERİ HIRSIZLIK OLAYLARINA KARŞI UYARILDI

Biga Kaymakamı Fatih Genel, son zamanlara ilçe ve köylerde görülen hayvan hırsızlıklarına karşı vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Kaymakam Fatih Genel, yaptığı açıklamada son aylarda ilçe genelinde hayvan hırsızlıklarının artış göstermeye başladığını belirterek, “Yaşamlarını hayvancılık sektörüne bağlı olarak sürürden vatandaşlarımızın büyük zorluklarla sahip oldukları hayvanlarının, geçimini illegal yollardan sağlamayı meslek haline getirmiş kişiler tarafından çalınması, aile ekonomileri ile ülke ekonomisine önemli ölçüde zarar vermektedir. Hayvan hırsızlığını meslek edinmiş ve yaşamlarının bu yolla devam ettiren suçlularla mücadele etmenin en tekili yolu olaylar meydana gelmeden önce etkili tedbirler almakla olmaktadır” dedi.
Kaymakam Genel, hayvan hırsızlıklarını önlemek için alınması bazı tedbirlerin alınmasının gerektiğini de belirterek, “Bu sebeple hayvanlar hiçbir zaman başıboş olarak bırakılmamalıdır. 24 saat gözetim altında bulundurulmalıdır. Hayvan barınakları sağlam olmalı, binaların kapı ve pencerelerinde kilit ve alarm bulundurulmalıdır. Hayvan sahipleri sürünün büyüklüğüne göre yeteri kadar çoban temin etmelidir. Hayvan barınakları ve otlaklarda yeteri kadar çoban köpeği bulundurulmalıdır. Hayvan sahipleri dikkatli olmalı, çevrede dolaşan yabancı veya şüpheli şahısları her türlü olumsuz durumu önemli önemsiz ayrımı yapmadan kolluk birimine ve muhtara bildirmelidir. Hayvanlarının kula küpelerinin zamanında takılarak kayıt altına alınmaları sağlanmalıdır. Bilhassa milli maç düğün ve şenlik gibi zamanlarda hırsızlık olaylarına karşı daha dikkatli olunmalıdır” dedi.
Kaymakam Genel, hırsızlıkları önleme maksadı ile hayvan sahiplerinin, gerekli tedbirleri almamaları durumunda ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesindeki “Emre Aykırı Davranış” yazısına göre yasal işlem yapılacağını sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis İncekaya Krateri doğal manzarasıyla hayran bırakıyor Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan İncekaya Krateri, doğal manzarasıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Tatvan ilçesine bağlı İncekaya köyünde yer alan İncekaya Krateri, mağarası ve görüntüsüyle dikkatleri çekiyor. Dünya’nın ikinci büyük krateri olma özelliğine sahip Nemrut Kraterinden sonra ilçedeki ikinci krater olan İncekaya Krateri, ilçenin önemli turizm destinasyonları arasında bulunuyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 1500’lü yıllarda İncekaya (Por) köyünde yaşayan dedesi Hüseyin Dede’nin (Bapir-i Kal) Türbesi de bu köyde bulunuyor. Gerek türbe ziyareti, gerek mağara ziyareti ve gerekse doğal güzelliği görmek için her gün onlarca kişi köyü ziyaret ediyor. Van Gölü kıyısında saklı kalmış doğal güzelliği fotoğraflamak isteyen bir grup fotoğraf sanatçısı, yaklaşık bin 800 rakım yükseklikte bulunan kraterin zirvesine çıkarak doğal güzelliği fotoğrafladı. Krater zirvesine ulaşmak için yaklaşık 1 buçuk saat zirve yürüyüşü yapan fotoğraf sanatçıları, gördükleri manzaraya adeta hayran kaldı. Farklı çekim teknikleri ve dron çekimleri ile krateri fotoğraflayan grup, krater ve bölgenin doğal güzelliklerine dikkat çektiler. “Krater olma özelliğine sahip" İncekaya Krateri ile ilgili bilgi veren Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Öğretim Üyesi ve Doğa Fotoğrafçısı Oktay Subaşı, İncekaya Kraterinin ilçede bulunan iki kraterden biri olduğunu ifade etti. Uzun yıllardır bölgeyi fotoğraflayan Şubaşı, bölgenin doğal güzelliklerine dikkat çekerek, “İncekaya Krateri, Nemrut Kraterinden sonraki ikinci kraterimiz. Bölgedeki bu coğrafi oluşumlar, volkanik özelliklerinden kaynaklanıyor. İşte bu volkanik özelliklerinden dolayı zaman içerisinde bu yükseltiler ve bu koylar oluşmuştur. Bölgede ayrıca müthiş bir doğa güzelliği var. Çeşitli bitkiler, kelebek ve kuş türleri açısından da yine görülmesi gereken yerlerden biri. Bu gün bizlerde fotoğrafçı arkadaşlarımızla birlikte Tatvan ilçemizin güzel mekanlarından biri olan İncekaya köyüne geldik. İncekaya köyü, gerçekten gelip görülmesi gereken güzel yerlerden biri. Bizlerde fotoğrafçı arkadaşlarımızla birlikte bu güzelliği fotoğraflamak için zirve tırmanışı yaptık. Yaklaşık bir buçuk saatlik bir yürüyüşün ardından zirveye ulaştık. Karşımızda masmavi Van Gölü kıyısında bulunan İncekaya köyümüz var. Muhteşem bir manzarası var. Şimdi bu güzel ve özel alanı fotoğraflıyoruz. Burası görülmesi gereken güzel yerlerden biri, herkese gelip görmeyi tavsiye ediyoruz” dedi. "Hayran kaldık” Fotoğraf Sanatçısı ve Dron Pilotu Hakan Okay ise, ilk defa zirveden görme imkanı bulduğu İncekaya Kraterine hayran kaldığını söyledi. Uzun soluklu bir zirve yürüyüşü sonrasında zirveye ulaştıklarını anlatan Okay, “Bu gün bir birinden değerli fotoğraf sanatçısı ağabeyimizle İncekaya köyünü görüntülemek için zirveye çıktık. Karşımızda doğal görüntüsüyle bizleri hayran bırakan bir görüntü var. Buradan dron çekimleri başta olmak üzere farklı tekniklerle bol bol çekimler yaptık. Bir birinden değerli kareler yakaladık. İnşallah çekmiş olduğumuz görüntü ve fotoğraflarla bu köyümüzün eşsiz güzelliğini daha da tanınır hale getireceğiz. Burası bölgemizin doğal güzelliklerinden sadece biri. Bölgemizin buna benzer birçok doğal güzelliği mevcut. Bizlerde bu vesile ile herkesi bu doğal güzellikleri gelip görmeye ve gezmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
Hatay Vefakar kadın, depremle birlikte 5 kız annesi oldu Hatay’da depremde eltisini ve kayınbiraderini kaybeden Dilber Dayaklı, onlardan geriye kalan 5 kız çocuğuna annelik yapıyor. Deprem öncesi 4 erkek evladı olan vefakar anne, depremle beraber 9 çocuğa annelik yapmaya başladı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkım Hatay’da olmuş ve yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin yok ettiği Antakya ilçesi Kuyulu Mahallesi’nde yaşayan 39 yaşındaki Tarık Dayaklı ile 38 yaşındaki Meyyada Dayaklı çifti, 5 kız çocuğuyla birlikte aynı dairede depreme yakalandı. Asrın felaketinde Dayaklı çifti hayatlarını kaybederken 5 kız çocuğu depremden sağ kurtulmayı başardı. Anne ve babalarını kaybeden 5 kız çocuğuna yengeleri olan 42 yaşındaki Dilber Dayaklı ve eşi sahip çıktı. Depremden önce kız çocuğu olmayan ve 4 erkek evladı olan Dayaklı, asrın felaketiyle birlikte 9 çocuğa annelik yapmaya başladı. Her zaman bir kız çocuğunun olmasını istediğini dile getiren vefakar anne, eltisi ve kayınbiraderinin 5 kız evladını sahiplenmesiyle adeta kız çocuğu hasretini giderdi. Depremden önce Anneler Günü’nü 4 evladıyla kutlayan Dayaklı, eşinin yeğenlerine olan davranışı ve samimiyetiyle takdir topluyor. Çocuklar ise yengelerine ‘anne’ diye hitap ederek adeta yürekleri ısıtıyorlar. “Benim şuan 5 kız, 4 erkek olmak üzere 9 çocuğum var” Depremden sonra eltisi ve kayınbiraderinin çocuklarına sahip çıkan fedakar anne Dilber Dayaklı, "Depremde eltimi ve kayınbiraderimi kaybettim. Depremde birçok kişiyi kaybettik ama en yakınım eltim ve kayınbiraderimdi. Onlardan geriye kalan 5 çocuk var ve onları sahiplendik. Benim şuan 5 kız, 4 erkek olmak üzere 9 çocuğum var. Önceden kız çocuğum yoktu ama hep isterdim ve Rabbim böyle nasip etti. Allah bizlere ömürler versin. Onlara daha iyi bir gelecek verelim. Hepsi okula gidip geliyor. Hepsini okula götürüp getirmek zahmetli oluyor. Ben her şeyleriyle ilgileniyorum. Neredeyse bütün çocuklarım aynı yaştalar" dedi. "İki haftadır bana anne diye sesleniyorlar" 5 kız çocuğuyla birlikte yaralarını sardığını ifade eden fedakar anne Dilber Dayaklı, çocukların kendisine ‘anne’ dediklerini belirterek "Onlarla çok mutluyum. Onlarla yaramı sarıyorum. Depremden sonra benimde annem hastalığa yakalandı ve kaybettim. Onları çok iyi anlıyorum. Ben 42 yaşındayım. Bu kadar acı çekiyorum. Onlarınki daha fazladır. Ben anaç bir kadınım. Biz hep böyleyiz, hiç ayrılamıyoruz. Bütün gün böyleyiz. Bana anne demeyi iki haftadır söylemek istiyorlardı. İki haftadır bana anne diye sesleniyorlar. Bazen yenge bazen de anne demek istiyorlar. Nasıl istiyorlarsa öyle hitap etsinler. Benim için fark etmiyor" şeklinde konuştu. "Yengem bizim annemiz gibi oldu" Yengesinin kendilerine çok iyi baktığını dile getiren Lana Dayaklı, "Yengem ve amcamla birlikte yaşıyoruz. Günlerimiz iyi geçiyor. Onlar çok iyi biriler. Yengem bizim annemiz gibi oldu. Onları çok seviyoruz" ifadelerini kullandı.
Konya Yarım asırdır sabah ezanından önce dükkanını açıyor Konya’nın Tarihi Bedesten Çarşısında yarım asırdır sabah ezanından önce, aynı saatte babasından kalma dükkanını açan Mehmet Ulupolat, oğlu ile birlikte bedesten esnafına kahvaltı hazırlıyor. Konya’da bulunan Tarihi Bedesten Çarşısında Kapu Camisinin altında babasından kalan dükkanda oğlu ile birlikte kahvaltı salonu işleten Mehmet Ulupolat sabah erken saatlerde dükkanını açarak esnafa kahvaltı hazırlıyor. Akşam geç saatlere kadar dükkanında oğlu ile birlikte çalışan Mehmet Ulupolat, 2 oğlunun da bu dükkanda büyüdüğünü söyledi. Bedesten esnafının olmazsa olmazı haline gelen kahvaltı salonunda her şey organik bir şekilde hazırlanıyor. “Burası bizim dedemizden kalma dükkan” Mehmet Ulupolat 2 kardeş Kapu Camisi’nin altından kahvaltı salonu işlettiklerini belirterek, “İki de oğlumuz var, onlarla birlikte çalışıyoruz. 1973’ten bu zamana kadar burası kahvaltı salonu olarak çalışıyor. İnşallah böyle de gideriz. Hiçbir katkı ve haramla bizim işimiz olmaz. Çocuklarımı da bu dükkanda büyüttüm. Kendi yemediğimiz hiçbir ürünü müşterimize vermeyiz. En güzel neyse onu satmaya gayret ederiz. Burası bizim dedemizden kalma dükkan. Dedemizden babamıza, babamızdan bize, bizden de evlatlarımıza kalacak. İnşallah bugüne kadar haramla uğraşmadık, haram kazanmadık” dedi. Sabah erken saatlerde dükkanı açtığını ifade eden Mehmet Ulupolat, “Sabah ezanlar okunmadan dükkanımı açarım. Akşam ezanı ile de kapatırım. Sabahtan akşama kadar bu dükkandayız. Bedesten esnafı da ağırlıkla gelir bize. Müşterilerimizin çoğu da Bedesten esnafıdır. Esnaflardan da herkes bilir bizi” şeklinde konuştu. “1973’ten beri dedemin başlattığı bu işi biz devam ettiriyoruz” Mehmet Ulupolat’ın oğlu Ahmet Ulupolat ise “Babam ve amcam ile birlikte çalışıyoruz. 1973’ten beri dedemin başlattığı bu işi biz devam ettiriyoruz. Babam da amcam da başımızdalar, bize yardımcı oluyorlar. Sabahları erkenden gelerek kahvaltılarımızı güzel bir şekilde hazırlamaya çalışıyoruz. İnsanlarımızın en önemli şeyi zaman olduğu için zamanla ayarlı olarak kimseyi bekletmeden, zamanlı bir şekilde, ayarlı bir şekilde halletmeye çalışıyoruz” diye konuştu. “Güzel bir şekilde hizmetimizi yapmaya çalışıyoruz” Çocukluğundan beri geldiği dükkanda şimdi çalıştığını ifade eden Ahmet Ulupolat, “Çocukluğumuzdan beri gelip gittiğimiz dükkandır burası. Babamızın yanına 7 yaşından beri gelip gidiyoruz. Burada Kapu Camisi esnafına ve diğer vatandaşlara güzel bir şekilde hizmetimizi yapmaya çalışıyoruz. Hizmet sektörü olduğu için biraz yoruluyoruz. Sabah namazı geliyoruz, akşam namazı çıkıyoruz. Ama bunu yine de severek yapıyoruz” dedi. “Babayla çalışmak güzel bir duygu” Babası ile çalışmanın güzel bir duygu olduğunu anlatan Ahmet Ulupolat, “Babayla çalışmak güzel bir duygu. Biraz zor olsa da imtiyazsız olmaz. Ama geçim ehli olmak lazım her durumda. Bir anlaşmazlık olduğu zaman susmayı bilmek lazım. Biraz geri adım atmak lazım. Ortada bir yanlış olduğunun farkına varsak bile hemen toparlamasını yaparım, düzeltirim ve devam ederiz işimize. Pek fazla üstelemeyiz. Çünkü üstüne gittiğimiz zaman gereksiz tartışmalar ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
Hatay Vefakar kadın, depremle birlikte 5 kız annesi oldu Hatay’da depremde eltisini ve kayınbiraderini kaybeden Dilber Dayaklı, onlardan geriye kalan 5 kız çocuğuna annelik yapıyor. Deprem öncesi 4 erkek evladı olan vefakar anne, depremle beraber 9 çocuğa annelik yapmaya başladı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok yıkım Hatay’da olmuş ve yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin yok ettiği Antakya ilçesi Kuyulu Mahallesi’nde yaşayan 39 yaşındaki Tarık Dayaklı ile 38 yaşındaki Meyyada Dayaklı çifti, 5 kız çocuğuyla birlikte aynı dairede depreme yakalandı. Asrın felaketinde Dayaklı çifti hayatlarını kaybederken 5 kız çocuğu depremden sağ kurtulmayı başardı. Anne ve babalarını kaybeden 5 kız çocuğuna yengeleri olan 42 yaşındaki Dilber Dayaklı ve eşi sahip çıktı. Depremden önce kız çocuğu olmayan ve 4 erkek evladı olan Dayaklı, asrın felaketiyle birlikte 9 çocuğa annelik yapmaya başladı. Her zaman bir kız çocuğunun olmasını istediğini dile getiren vefakar anne, eltisi ve kayınbiraderinin 5 kız evladını sahiplenmesiyle adeta kız çocuğu hasretini giderdi. Depremden önce Anneler Günü’nü 4 evladıyla kutlayan Dayaklı, eşinin yeğenlerine olan davranışı ve samimiyetiyle takdir topluyor. Çocuklar ise yengelerine ‘anne’ diye hitap ederek adeta yürekleri ısıtıyorlar. “Benim şuan 5 kız, 4 erkek olmak üzere 9 çocuğum var” Depremden sonra eltisi ve kayınbiraderinin çocuklarına sahip çıkan fedakar anne Dilber Dayaklı, "Depremde eltimi ve kayınbiraderimi kaybettim. Depremde birçok kişiyi kaybettik ama en yakınım eltim ve kayınbiraderimdi. Onlardan geriye kalan 5 çocuk var ve onları sahiplendik. Benim şuan 5 kız, 4 erkek olmak üzere 9 çocuğum var. Önceden kız çocuğum yoktu ama hep isterdim ve rabbim böyle nasip etti. Allah bizlere ömürler versin. Onlara daha iyi bir gelecek verelim. Yoğun geçiyor. Hepsi okula gidip geliyor. Hepsini okula götürüp getirmek zahmetli oluyor. Ben her şeyleriyle ilgileniyorum. Neredeyse bütün çocuklarım aynı yaştalar" dedi. "İki haftadır bana anne diye sesleniyorlar" 5 kız çocuğuyla birlikte yaralarını sardığını ifade eden fedakar anne Dilber Dayaklı, çocukların kendisine ‘anne’ dediklerini belirterek "Onlarla çok mutluyum. Onlarla yaramı sarıyorum. Depremden sonra benimde annem hastalığa yakalandı ve kaybettim. Onları çok iyi anlıyorum. Ben 42 yaşındayım. Bu kadar acı çekiyorum. Onlarınki daha fazladır. Ben anaç bir kadınım. Biz hep böyleyiz, hiç ayrılamıyoruz. Bütün gün böyleyiz. Bana anne demeyi iki haftadır söylemek istiyorlardı. İki haftadır bana anne diye sesleniyorlar. Bazen yenge bazen de anne demek istiyorlar. Nasıl istiyorlarsa öyle hitap etsinler. Benim için fark etmiyor" şeklinde konuştu. "Yengem bizim annemiz gibi oldu" Yengesinin kendilerine çok iyi baktığını dile getiren Lana Dayaklı, "Yengem ve amcamla birlikte yaşıyoruz. Günlerimiz iyi geçiyor. Onlar çok iyi biriler. Yengem bizim annemiz gibi oldu. Onları çok seviyoruz" ifadelerini kullandı.
Hatay Depremde 3 evladını kaybeden Taha Duymaz’ın annesinin buruk Anneler Günü Hatay’da asrın felaketinde 2 kardeşiyle birlikte hayatını kaybeden Taha Duymaz’ın annesi Meryem Duymaz, Anneler Günü’nü buruk geçiriyor. Acı dolu anne, “Taha çok iyi bir çocuktu ve bana çok düşkündü. Bana anneler gününde hediye getirirdi” dedi. Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı Güveççi Mahallesi’nde yaşayan ve yaptığı yemeklerin tariflerini sosyal medyada paylaşarak kısa sürede milyonlarca insanın sevgisini kazanan Taha Duymaz, 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremde hayatını kaybetmişti. Depreme Antakya ilçesinde yaşayan halasının evinde yakalanarak hayatlarını kaybeden Taha Duymaz ve 2 kardeşi, Güveççi Mahallesi’nde defnedilmişti. Asrın felaketinde 3 evladını kaybeden anne Meryem Duymaz, Anneler Günü’nü buruk yaşıyor. Bütün gün ağlayarak evlatlarının hasretiyle yaşayan anne Duymaz, “Taha çok iyi bir çocuktu ve bana çok düşkündü. Bana anneler gününde hediye getirirdi” diyerek geçtiğimiz yıllarda yaşadığı güzel günleri yad etti. Yaptığı yemeklerle fenomen olan evladı Taha Duymaz’ın Anneler Günü’nde kendisine hediye getirmeyi ihmal etmediğini söyleyerek Meryem Duymaz, “Umut, Melek ve Taha 3 evladım da depremde vefat etti. Halası ve kocası da aynı odada 5 kişi vefat ettiler. Taha çok iyi bir çocuktu ve bana çok düşkündü. Bana anneler gününde hediye getirirdi. Bir defa bilezik getirdi, bir defa saat getirdi. Bir anneler gününde de elbise aldı. Çok zor, rabbim kimsenin başına vermesin. Bütün gün evde ağladım. Taha olsaydı, bana bir sürü hediye getirirdi” dedi.