GENEL - 09 Mart 2012 Cuma 14:12

"NUH`UN ÇİÇEKLERİ" KİTAPLAŞTIRILDI

A
A
A
"NUH`UN ÇİÇEKLERİ" KİTAPLAŞTIRILDI

Ağrı Dağı’ndaki saklı güzellikleri keşfetmek amacıyla başlatılan ’Nuh’un Çiçekleri Projesi’ tamamlandı. Ağrı Dağı’nda yetişen çok sayıda farklı türdeki çiçeğin fotoğrafı kitap haline getirildi.
Ağrı Dağı’nın heybetli görüntüsün büyüsüne kapılan bir kaymakam, bir botanik bilimci, bir fotoğrafçı ve bir üniversite hocasının yollarının yine aynı dağın eteklerine kesişmesiyle başlayan ’Nuh’un Çiçekleri Projesi’ tamamlandı. Proje sonunda Ağrı Dağı’nda yetişen eşsiz güzellikteki onlarca çiçek türünün fotoğraflarının yer aldığı bir de kitap yayınlandı.
PROJEYİ, AĞRI DAĞI’NA HAYRAN KALAN KAYMAKAM BAŞLATTI
Doğu’nun Çukurovası olarak adlandırılan Iğdır’ın Aralık İlçesi Kaymakamlığı ile Iğdır Üniversitesi’nin, Iğdır Valiliği himayesinde gerçekleştirmiş oldukları, Doğubeyazıt Kaymakamlğı, Karakoyunlu Kaymakamlığı ve Sırtçantam Gezi Kültürü Dergisi’nin de destekçisi olduğu proje, Aralık Kaymakamı Mehmet Fatih Çilekli’nin girişimleriyle başlatıldı. Aralık ilçesine tayin olup Ağrı Dağı’nın heybetli görüntüsüne hayran olan Çilekli, daha sonra Doç. Dr. Yusif Zeynalov ve fotoğraf sanatçısı İsmail Şahinbaş ile
birlikte Ağrı Dağı’ndaki botanik yaşam ile ilgili bir çalışma yapmaya karar verdi. 2011 yılı Mayıs ayında Iğdır Üniversitesi ve Iğdır Valiliği’nin de katkılarıyla "Ağrı Dağı Florası-Nuh’un Çiçekleri Projesi"ni başlatan ekip, çalışmaların ilk sonuçlarını ’Nuh’un Çiçekleri" adını verdikleri bir çalışmayla kitaplaştırdılar. Kitapta, Ağrı Dağı’nın eşsiz manzaralarının yanı sıra, çok sayıda farklı çiçek türünün benzersiz fotoğrafları yer alıyor.
4 ÜLKEDEN GÖRÜLEN YÜCE DAĞ
Projeyle ilgili olarak yayınlanan kitapta, "Anadolu’nun hatta Avrupa’nın en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, bütün heybetiyle Iğdır Ovası’ndan yükselirken gizlediği sırları ile bizi kendisine çekiyor ve Ağrı Dağı’nın florasına merakımız bizi bu projeyi başlatmamıza neden oluyordu. Dört ülkeden birden, yani Türkiye, Nahcivan, İran ve Ermenistan’dan görülen bu büyük dağ aslında adına ve şanına layık çok şeyi hak ediyordu. Ağrı Dağı’nın florasına olan merak bizi Aralık İlçesi Kaymakamlığı ile Iğdır Üniversite
Ziraat Fakültesi olarak bir araya getirdi ve işe başladık" ifadeleriyle bu projenin amacı ve başlangıcı anlatıldı.
NEDEN "NUH’UN ÇİÇEKLERİ" DENİLDİ?
Kitapta, projenin isminin neden Nuh’un Çiçekleri olduğu da anlatılarak, "Nuh Peygamber’in Büyük Tufan’dan sonra gemisini indirdiği rivayet edilen bu dağdan ilham alarak ’Nuh’un Çiçekleri’ dedik bunun adına, başladık Nuh’un izinde yürümeye" denildi.
YENİ TÜRLER KAYIT ALTINA ALINIYOR
Proje, bölgede bulunan floranın tespit edilerek vejatasyon özelliklerinin belirlenmesinin yanı sıra tesadüf edilmesi muhtemel endemik türlerin kayda geçirilmesi ve kaybolmaya yüz tutmuş türlerin korunmaya alınmasını da içeren bir çalışma.
AVRUPA’DA 12 BİN BİTKİ TÜRÜ VARKEN TÜRKİYE’DE ŞU ANA KADAR 10 BİN TÜR TESPİT EDİLDİ
Dünyada 750 binin üzerinde bitki türünün bulunduğu ve bunlardan henüz 500 bininin tanımlandığı tahmin edilmektedir. Türkiye ise sahip olduğu eşsiz coğrafi konumu, iklim ve toprak çeşitliliği sayesinde bu sayının büyük çoğunluğunun coğrafyasında barındırıyor. Öyle ki, Avrupa ülkelerinin tümünde 12 bin bitki türü tespit edilmişken, ülkemizde ise literatüre kaydedilmiş 10 bin civarında bitki türü bulunuyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.