EKONOMİ - 15 Mart 2012 Perşembe 18:58

BABACAN: "İŞİN ÖZÜ GÜVEN"

A
A
A
BABACAN: "İŞİN ÖZÜ GÜVEN"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, güven ortamının Türkiye’nin ekonomik büyümesinde en önemli unsur olduğunu belirterek, "Memlekette bir güven ortamı var. Birçok batı ülkesinde güven ortamı olmadığı için harcama olmuyor. Bizde de ise tam aksine halkımız harcamaya hazır. İş dünyamız yatırım yapmaya hazır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bursa Valisi Şahabettin Harput’u makamında ziyaret etti. Babacan, daha sonra Bursalı sanayicilerle bir araya geldi. Buradaki konuşmasında, Türkiye’nin reformlarıyla tarihi bir dönemin içinde olduğunu ifade eden Babacan, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine ilham kaynağı olduklarını kaydetti. Yaptığı ekonomik reformlarla batılı ülkeleri tarafından merakla takip edilen Türkiye’nin parmakla gösterildiğini kaydeden babacan, "Türkiye’nin yaşadığı bu başarı, aynı zamanda önemli bir
fırsat. ’Artık başardık. Buradan geri dönülmez’ diye bakmamak lazım. Farklı politikalar uyguladık. Farklı sonuçlar aldık. Türkiye’deki ekonomik büyümenin temelinde özel sektör var. Bu ekonomik büyüme varsa, özel sektörün katkısıyla oldu. Özel tüketim harcamalarıyla oldu. Devlet harcamaları demek devletin borcu demek. Geliriniz var ve bu yüzden harcama yapıyorsanız sorun yok. Ama geliriniz yoksa açık verirsiniz" diye konuştu.
Son 3 yılda Avrupa’nın birçok ülkesinde acı tecrübelere şahit olduklarını söyleyen Babacan, "İşin özü güven. Güven unsuru sağlandıktan sonra işler kolaylaşıyor. Bu ortamı sağlamazsanız sonuç almak çok zor. G-20 toplantılarına sık sık katılıyoruz. Merkez bankası başkanlarıyla görüştüm. ABD merkez bankası trilyonlarca doları karşılıksız bastı ve piyasaya sürdü. Şirketlerin kasasında 2 trilyon dolar para duruyor dediler. Bankaların kullanmadığı fazla likiditesi de bu kadar. Bu bizim tahminlerimiz. Peki bu
kadar para duruyor. Ekonomik büyümeyi anlamlı şekilde sağlayamıyorlar. Halk korkuyorsa, tüketmiyorsa, yatırım yapmıyorsa, ne yaparsanız yapın, isterseniz ortalığı paraya boğun ekonomik büyüme olmaz. Oysa biz karşılıksız tek bir kuruş basmıyoruz. Bankalar üzerinde sıkı ve katı politikalar uyguluyoruz. Buna rağmen büyüme var. Güven ortamı Türkiye’nin ekonomik büyümesinde en önemli unsurdur" ifadelerini kullandı.
"AVRUPA’NIN DURUMU ORTADA"
Artık ’devlet harcamayı artırsın’ sözlerini duymadıklarını hatırlatan Babacan, "2003-2004 ve 2009’da çok duyduk. Çok kişi geldi, ’Avrupa yapıyor. Devlet niye harcama yapmıyor?’ dediler. ’Yunanistan yapıyor’ dediler. Hepsinin halini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de bütçe konusundaki sıkı duruşumuz sürecek. 2014’de bütçe açığını yüzde 1’e indireceğimizi söyledik. Geçen sene yüzde 1.4’tü. Avrupa’da yüzde 7, ABD’de yüzde 10. Bu istikrarımız devam edecek" dedi.
Kıdem tazminatı ile ilgili olarak güzel bir hazırlık yaptıklarını söyleyen Babacan, "İlgili bakan arkadaşlar ile bu konuyu gözden geçireceğiz. Meclis tatile girmeden 30 Haziran’dan önce bu işi bitirmek istiyoruz" dedi.
Yatırım ortamını iyileştirmek için ciddi adımlar attıklarını ifade eden Babacan, "Fakat hâlâ sorunumuz çok. Bazı anlamlarda bürokrasi çok. Bir işadamımı geldi bana, ’bir işlem yapmak için 358 tane imza atmak zorunda kaldım’ dedi. Yatırım ortamını iyileştireceğiz" ifadelerini kullandı.
İş dünyasının Avrupa’nın yanı sıra farklı pazar alanlarına yönelmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, "Gümrük birliği ile ihracat hamlesinin ilk çıktığı dönemde Avrupa bizim için önemli unsurdu. Daha da ilerlemek istiyorsak, Avrupa’nın dışındaki pazarlara da yönelmemiz lazım. Afrika’daki büyükelçilik sayımız 27’ye çıktı. Seneye 34’e çıkaracağız. THY, bazı seferlerde zarar etmesine rağmen Afrika ülkelerindeki 19 ülkeye sefer yaptı. Bunların niye yapıyoruz? İş dünyamız için ticari zemin oluşturuyoruz"
dedi.
Konuşmaların ardından program basına kapalı olarak devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Bir haftadır çatıda olan kedi kurtarılmayı bekliyor Eskişehir’de bir haftadır binanın çatısında mahsur kalan kedi kurtarılmayı bekliyor. Mahalleli, durumu itfaiyeye bildirdiklerini ancak sonuç alamadıklarını söyledi. Emek Mahallesinde yurt dışında yaşayan bir aileye ait olduğu öğrenilen evin çatısında bir kedi mahsur kaldı. Kedinin çıkamadığını gören mahalle sakinleri durumu hem itfaiye ekiplerine hem de muhtara bildirdi. Emek Mahalle Muhtarı Sibel Akın, Eskişehir Büyükşehir Belediyesine bağlı itfaiye ekiplerini aradı. Ancak iddiaya göre olumsuz yanıt alındı. “7-8 gündür indiremedik, itfaiyeyi aradık ‘gelemeyiz’ dediler” Mahalle sakinlerinden ve kediye yardım etmeye çalışan Semih Akıl, kedinin 7 ya da 8 gündür çatıda olduğunu ifade etti. Kediyi indirmediklerini ifade eden Akıl, “Aşağıdaki ağaçtan tırmanmış, fakat geri indiremiyor. Sabah ben ağaca tırmandım, kasa uzattım o halde de inmedi itfaiyeye haber verdik. İtfaiye bize ‘Hayvanın bir yerde sıkışık olması lazım’ diyor. Ben de "Geziniyor ama indiremiyoruz, zaten ev sahiplerinin ikisi de yurt dışında, evin çatısına çıkamıyoruz, haber de veremiyoruz" dedim. Ondan sonra biz itfaiyeyi iki kere aradık, bir babam aradı bir de ben aradım. Ben hatta muhtarımıza da ben haber verdim, kendisi de iletti aynı şekilde ama gelemeyeceklerini söylüyorlar. "İleteceğiz diyorlar ’ama gelen giden yok. Ufak tefek bir şeyler atıyoruz, ama su hiç içemiyor. Gece gündüz miyavlıyor, zaten sesi falan gitti iyice kısıldı” diye konuştu. “Kedi 7 gündür aç susuz orada kaldı” Emek Mahalle Muhtarı Sibel Akıl, kediyi kurtarmak için her yola başvurduklarını ancak bir sonuç alamadıklarını söyledi. İtfaiye ekiplerinin defalarca aranmasına rağmen gelmediklerini anlatan Muhtar Akıl, konuşmasının devamında şunları söyledi: “İtfaiye Müdürlüğünü aradım. Kedi zor durumda olmadığı sürece, yani herhangi bir sıkışma olmadığını veya herhangi bir kuyu tarzında ya da baca tarzında bir yere düşmediği takdirde maalesef bu şekilde çatıdan kedi almaya gelemeyeceklerini söylediler. Ama benim hatırımı kırmayıp geleceklerini söylediler, ama yine ekip gelmemiş. Biz de farklı bir yol denedik. Şu an emniyet müdürlüğümüz de bu işin içerisine girdi. Yani kedi sadece çatıda da değil oraya sıkışmış aynı zamanda inemiyor da. Zaten ve 7 gündür maalesef aç susuz. Konu komşu bir şeyler atmaya çalışıyorlar çatıya, ama maalesef yüksek olduğu için ulaşamıyorlar da. Yani kedi zor durumda. Havalar soğuk, kaldı ki orada sonuçta hayvan sevenlerimiz var. Yani hayvan koruma derneklerimiz var işte hayvanları koruyalım diye pek çok haberler yapılıyor ama biz ihbarda bulunuyoruz. Maalesef gelen giden olmuyor.”
Ankara MEB’den afet durumlarında çocuk haklarını gözeten proje Milli Eğitim Bakanlığı, afet durumlarında ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki çocukların haklarının korunması amacıyla hazırlanan “Afet ve Acil Durumlarda Çocuk Hakları ve Eğitim” projesini tanıttı. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Konferans Salonu’nda “Afet ve Acil Durumlarda Çocuk Hakları ve Eğitim” projesinin tanıtımı gerçekleştirildi. Etkinlikte ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki çocukların haklarının korunması için yapılan çalışmalar anlatıldı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, yaptığı konuşmada çocukların başta eğitim olmak üzere bütün haklarının Bakanlık tarafından gözetildiğini belirterek, “Zorunlu eğitim çağındaki her çocuğun fırsat ve imkan eşitliği temelinde eğitim almasını sağlamak, bilgi kaynaklarına erişim imkanını arttırmak, okullarda eğitsel amaçlı oyun ve eğlence alanları oluşturmak, yatılı bölge okullarında bütün çocukların güvenliği, temizlik, barınma, giyim, beslenme ve iletişim ihtiyaçlarının karşılanması yer almaktadır” ifadelerini kullandı. Savaş, salgın, afet ve küresel ısınma gibi zorlayıcı yaşam olaylarının çocukların hayatını olumsuz etkilediğini dile getiren Ökten, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Bakanlığımız, depremin meydana geldiği andan itibaren depremden etkilenen bölgeler ve depremzede vatandaşlarımız için seferber oldu. Bölgede birçok faaliyet ve çalışma yürüttü. Bu çalışmaları yürütmeye de devam etmektedir. Bakanlığımız, afet bilinci, iklim değişikliği, yenilikçi çözümler ve coğrafya gibi dersler ile ülkemizin zorlayıcı yaşam olayları karşısında bilinçlenmelerini sağlayan içerikler sunmaktadır.” Projenin içeriğini aktaran Ökten, “Hazırlanan öğretim programları ile tehlike ve kaza durumlarında kendilerini nasıl korumaları ve neler yapmaları gerektiği konusunda eğitim verilmektedir. İlköğretimde afet durumlarını tanıyabilme, acil durumlardaki davranışlar, yetkililerle etkili iletişim kurabilme, afet öncesi, sonrası ve sırasında yapılması gerekenler ile ilgili bilgilendirmeler yapılmaktadır” şeklinde konuştu. Programa Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Cihad Demirli, UNICEF Türkiye Temsilcisi Paola Marchi, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.