GÜNDEM - 01 Mayıs 2024 Çarşamba 11:33

Kent Meydanında 1 Mayıs İşçi Bayramı davul zurna eşliğinde kutlandı

A
A
A
Kent Meydanında 1 Mayıs İşçi Bayramı davul zurna eşliğinde kutlandı

Erzurum’da Yakutiye kent meydanında 13 sendika başkanı ve üyeleri 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla davul zurna eşliğinde halaylar çekti.


1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günü olduğunu ifade eden Türk İş Erzurum İl Temsilcisi ve Demir Yol İş Sendikası Şube Başkanı Yusuf Gökcan, günün şartlarına uygun seviyede eşit ve adil ücret uygulanması vergide adaletin sağlanması gerektiğini söyledi.


Gökçan, “1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günüdür. Bu gün o gündür. Bugün biz emekçilerin; Günün şartlarına uygun seviyede eşit ve adil ücret uygulanmasını; Vergide adaletin sağlanmasını; Özgürce örgütlenmemize imkan verilmesini; Tüm haklarımızın korunup geliştirilmesini; Gelişen üretim teknolojilerine uyum sağlayacak işçi eğitimlerinin yapılmasını; İş sağlığı ve güvenliğinin gerektirdiği şartlara uygun çalışma ortamlarının sağlanmasını, Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğimizi, meydanlarda haykıracağımız gündür. 17 Kasım 2019 tarihinde Çin’de başlayıp tüm ülkeleri etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin; 2022 yılında askeri operasyon ile başlayıp devam eden Rusya-Ukrayna Savaşının; İsrail’in Filistin topraklarına girip Filistin halkını hunharca yok etmek için başlattığı zulmün; Acımasızca oluşturulan terör eylemlerinin; Ülkemizi ve tüm dünya ülkelerinin ekonomisini olumsuz etkilemesi, tüm bu olayların yanında 6 Şubat tarihinde 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin ülkemizde can ve mal kaybına da neden olması, ülkemizin olumsuz etkilenmesini daha da ağırlaştırmıştır. Ülkemizin ekonomide yaşadığı sıkıntıya bağlı olarak yüksek oranda devam eden enflasyonla mücadele ile sağlanan ücret artışlarına rağmen, ücretlerin reel değerini düşürmesi işçimizi, emeklimizi dayanılması güç geçim sıkıntısına sokmuştur. Adil olmayan vergi sistemimize bağlı olarak ücretlerden yüksek oranda vergi kesilmesi ile işçi Ocak ayında aldığı ücreti yılın yarısından itibaren alamamaktadır. Ücretlere uygulanan düşük vergi dilimlerinin oluşturduğu bu uygulama, işçinin örgütlü olmadığı işyerlerinde ücretlerin düşük gösterilmesine; İşçinin sosyal sigorta hakkını kaybetmesini dahi göze alarak kayıt dışı çalışmaya teşvik etmesine; Ülkenin bu nedene bağlı olarak önemli miktarda vergi kaybına yol açmıştır.”



Kaçak İşçi Çalıştırılması Kolaylaştırıldı


Yapılan mücadeleye rağmen halan sürmekte olan örgütlenmenin önündeki engeller, kaçak işçi çalıştırılmasını kolaylaştırıldığını belirten Türk İş Erzurum İl Temsilcisi ve Demir Yol İş Sendikası Şube Başkanı Yusuf Gökcan, iş sağlığı ve iş güvenliği şartlarına uygun olmayan ortamlarda çok düşük ücretlerle, çağdaş köle şartlarında işçi çalıştırılmasına devam edilmesi ülkenin önemli sorunlarından biri olarak devam ettiğini söyledi.


Gçkçan, “İş sağlığı ve iş güvenliği şartlarına uygun olmayan ortamlarda çok düşük ücretlerle, çağdaş köle şartlarında işçi çalıştırılmasına devam edilmesi ülkemizin önemli sorunlarından biri olarak devam etmektedir. Sendikaya üye olmak isteyen işçinin işten çıkartılması neredeyse normal bir uygulama haline gelmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çoğu haklarından mahrum olarak taşeron işçilerin çalıştırılmaya devam edilmesi önemli bir sorun olarak gündemdedir. Halen ülkemizde kayıt dışı çalıştırılan işçi oranı yüzde 30 seviyelerinde devam etmektedir. Geçmiş yıllardan beri devam eden işsizlik yapısal sorun haline gelmiştir. TÜİK’in 2024 Şubat ayı verilerine göre işsizlik oranı %8,7’dir. İşsizlik oranı erkeklerde %7,3 iken, kadınlarda %11,3 seviyesindedir. Genç nüfusun işsizlik oranı ise %15,6’dır. Genç nüfusun işsizlik oranının yüksek oluşu, geleceğimizin güvencesi olan Sosyal Güvenlik Kurumunun aktif pasif dengesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunun verilerine göre, ülkemizde her gün 5 işçi iş kazası sonucu hayatını kaybetmektedir. İş Sağlığı, İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre 2023 yılında 1929 işçi iş kazaları sonucu hayatını kaybetmiştir. Ülkemiz ölümlü iş kazalarında Avrupa ülkeleri içinde birinci sırada, İLO’nun 12 Temmuz 2023 tarihinde güncellenen verilerine göre, dünya ülkeleri sıralamasında ise ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından 11. ölümlü iş kazası sayısı bakımından 15. sırada yer almaktadır. Ülkemizde hemen hemen her gün en az bir kadın hunharca öldürülmektedir. Diğer bir kanayan yaramız ise çocukların her türlü şiddete karşı korunamaması ve çocuk işçiliğidir ve tüm bu konular gündemde yeteri kadar yer almamaktadır. Bugün Emek ve Dayanışma Günümüzde tüm sorunlarımızı bir kez daha haykırıyor, kamuoyu ile iktidar ve muhalefet partileriyle paylaşıyor, sorunlarımıza kısa sürede çözüm getirilmesini talep ediyoruz. Gece - gündüz, kış - yaz, soğuk - sıcak, yağmur - kar demeden çalışarak üreten biz işçiler, emeğimizin karşılığı olan ve geçim sıkıntısı çekmeden, aile bireylerimizle birlikte çağdaş düzeyde yaşayacak ücret istiyoruz. Asgari ücretin yoksulluk sınırının üstünde belirlenmesini istiyoruz. Emekli aylığı alt sınırının asgari ücret düzeyine yükseltilmesini istiyoruz. Gelir vergisinde adaletin sağlanmasını, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istiyoruz. Yapılacak yasal düzenlemelerle örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Ülkemiz şartlarına uygun projelerin uygulanarak, etkin denetimin yapılarak kayıt dışı istihdamın önlenmesini istiyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan taşeron işçilerinin, ilgili kurumların kadrolarına geçirilmelerini ve kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron işçi çalıştırılmasına son verilmesini istiyoruz. İşyerlerinin düzenli ve etkin denetimlerinin yapılarak mevzuatın ve teknolojinin gerektirdiği önlemlerin alınmasını ve ölümlü iş kazanlarının sonlanmasını istiyoruz. Başta sanayi olmak üzere istihdam imkanı sağlayacak yatırımların teşvik edilerek beyin göçünün önlenmesini ve işsizlik oranının kabul edilir bir düzeye çekilmesini istiyoruz. Çocukların her türlü şiddetten korunmasını ve ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin önlenmesini, faillerine caydırıcı ağır cezaların verilmesini ve bu tür eylemlerin son bulmasını istiyoruz. Çocukların çalıştırılmasındaki en büyük nedenlerden biri yoksulluk ve eğitimsizliktir. Erken yaşta çalışmaya başlayan çocukların, kendi yaşıtları ile oynayıp, eğlenip, güven içinde öğrenimlerini sürdürmelerini istiyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında kutladığımız Emek ve Dayanışma Günümüzde, haykırdığımız sorunlarımızın çözüme kavuşturulmasını bekliyor, tüm emekçilerimizin dayanışma gününü kutluyoruz.” diye konuştu.



Kent Meydanında 1 Mayıs İşçi Bayramı davul zurna eşliğinde kutlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun 160 yıldır dinmeyen acı: Samsun’da Çerkezler atalarını andı Çerkez Sürgünü ve Soykırımı’nın 160. yılı Samsun’da yapılan etkinlikle anıldı. Samsun’da 21 Mayıs 1864 Çerkez Sürgün ve Soykırımı’nın 160. yıldönümü nedeniyle anma etkinlikleri düzenlendi. Tütün İskelesinde toplanan Çerkezler ağıtlar söyleyerek, denize kırmızı karanfil bırakıldı. Sürgünde hayatını kaybeden ve Çerkezlerin adlarına hazırlanan temsili mezar taşları da anma töreninde sergilendi. Programda konuşan Samsun Çerkez Derneği Başkanı İlhan Ayrancı, "Çerkezler ve diğer Kuzey Kafkasya halkları binlerce yıldır yaşadıkları vatanlarını savunmuş ve diğer halkların vatanlarını işgal etmek peşinde olmamıştır. Orantısız güçlere karşı tamamen kuşatılmış vatanımızı 1763-1864 arasında 101 yıl savunan atalarımız, 21 Mayıs 1864 tarihinde son savaşı da kaybettiler. Savaş sürecinde sivillere yönelik toplu öldürme, ekinlerin ve köylerin yok edilmesi suretiyle yaşam imkanlarının ortadan kaldırılması gibi uluslararası hukuk çerçevesinde tipik soykırım suçları işlenmiştir. Savaştan sonra ise Çerkezlerin kalan nüfusunun tamamına yakını Osmanlı coğrafyasına sürgüne tabi tutulmuştur. Hem bu etnik temizlik ve hem de soykırım ayrı ayrı insanlığa karşı suç niteliğindedir. Çerkezler dağınık iskan edilmiş olmalarına rağmen 160 yıldır yaşadıkları ülkelere her bakımdan nüfuslarına oranla çok üst düzeyde katkı vermektedir. Bugün baktığımızda dünya; demokratik değerlerden, barış ve huzur ortamından uzaklaşarak yeni bir kaos ortamına doğru sürüklenmektedir. Çevremizde büyük insani krizler, savaşlar, yeni soykırımlar yaşanmaktadır. Çok dikkatli olmamız ve dayanışma içinde hareket etmemiz gerekiyor. Tüm ülkeleri ve anavatanımızı büyüyen bu yangından korumamız; bir yandan da küresel yangını demokratik, insani, barışçıl değerler ile söndürmeye çalışmamız gerekiyor. Sürdürülebilir bir barış karşılıklı saygıya dayalı, farklılıkları zenginlik olarak gören demokratik çoğulcu bir anlayışın toplumda ve dünyada hakim olması ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda yetkililer başta olmak üzere hepimize önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Savaşta ve sürgünde kaybettiklerimizi, bugüne kadar kültür, kimlik ve adalet mücadelemize emek verenlerden vefat edenleri saygı ve rahmetle anıyoruz. Demokratik taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi. Programa ayrıca Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk, Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel ve Çerkez vatandaşlar katıldı.
Ankara TBMM’de 6-8 Ekim olayları tartışması yaşandı TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti grup önerisi görüşmeleri sırasında 6-8 Ekim olayları tartışması yaşandı. TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti, 6-8 Ekim olaylarının araştırılması için grup önerisi verdi. Grup önerisi üzerine DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş konuştu. Beştaş, 6-8 Ekim olaylarını hatırlatarak, “Kobani’de ne oldu? 15 Eylül’de IŞİD, Kobani’yi kuşattı ve Salih Müslim acil yardım talebinde bulundu, yüz binlerce insanın, 400 bin Kobanilinin ölüm tehdidi altında olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Stefan de Mistura 7 Ekim’de açıklama yaptı ve katliam riskine dikkat çekti, ’Kobani halkını koruyalım’ çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri de aynı çağrıyı yaptı. Bütün dünyada bu çağrılar çığ gibi büyüdü ve 25 Eylülden sonra bütün dünyada, bütün kıtalarda Kobani halkıyla dayanışma eylemleri yapıldı ve IŞİD protesto edildi. Bu protestolar 25 Eylül’de başladı, neden 6 Ekim geçiyor; onu da bir soru olarak koyuyorum. 6-8 Ekim’de genel kabul gören veri -çünkü iktidar soruşturmuyor, kovuşturmuyor, failleri bulmuyor, yakalamıyor, ceza vermiyor- 54 ölüm ve bunların 47’si partimizden, HDP’li, partimizin üyeleri, yöneticileri” ifadelerini kullandı. Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, 2 bin 700 müştekinin bütün suçlardan beraatine karar verildiğini aktardı. İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz da, 6-8 Ekim olaylarına gelene kadar yaşananları anlattı. CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ise, 6-8 Ekim olaylarına ilişkin davayla ilgili olarak, "Bu dosyadaki ana kurgu şunun üzerine kurulmuş, iddianamede ’Abdullah Öcalan’dan aldıkları talimat üzerine sosyal medya paylaşımlarıyla, demeçlerle halk sokağa çağırıldı ve onlarca insanın ölümü, yaralanması, maddi, manevi zararlar ortaya çıktı, bundan ötürü bu insanlar cezalandırılmalıdır’ deniliyor değil mi? Burası net. Peki, değerli arkadaşlar, öyleyse Abdullah Öcalan niye bu dosyada sanık değil? Bakın, çok net bir soru soruyorum size. Öyleyse Abdullah Öcalan niye bu dosyada sanık değil? Niye biliyor musunuz? Cezaevinde olması engel değil yani bunu da mı biz söyleyelim. Çünkü yargının bir siyasi operasyon olarak kullanıldığının onlarca delilinden biri. Bakın, size bir şey daha söyleyeceğim; bunun cevabını veremeyeceksiniz, biliyorum, bir şey daha söyleyeceğim: Değerli arkadaşlar, bu dosyaya ilişkin kamuoyunca çok tartışma oldu ve bütün tartışmalarda ’Yasin Börü’nün katilleri, katilleri’ dendi. Bakıyorsunuz, o, 40’a yakın ilde o kadar vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralandı, postaneler yakıldı, okullar yakıldı; bunlara ilişkin kurulan bir hüküm yok. Demokratik bir ülkede ne olması lazım? Bütün bunları yapanların faillerinin cezalandırılması lazım. nerede? Suçun işlendiği yerde. Öyle değil mi? Yani demokratik bir ülkede olması gereken bu değil midir? Peki, değerli arkadaşlar, bunu da geçtik” dedi. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, IŞİD’in bir kenti yok etme tehdidi olduğu için demokratik çağrı yapıldığını iddia etti. Beştaş da, 6-8 Ekim olaylarında Kürt düşmanlığı yapıldığını ve IŞİD tarafından Kürt kökenli insanların yok edilmek istendiğini öne sürdü. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin de, Kobani’de yapılan konusunda herkesin destek vereceğini belirterek, "Ama siz kendi içinde yaşadığınız şehirleri altüst etmeye davet ediyorsunuz. PKK’nın yaptığı davete icabet ediyorsunuz, üstelik el yükseltiyorsunuz. Sizin birinci meseleniz asla ve asla bu ülke değil, sizin meseleniz bu ülke değil. Siz Meclisi bir araç olarak kullanıyorsunuz, bir daha söylüyorum” dedi. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, çözüm sürecinde toplumu ikna için hükümetin, devletin yürüttüğü bir süreç olduğunu hatırlatarak, o süreçte kendilerinin de bunun niçin gerekli olduğunu anlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Kayseri Eryılmazlar Grup Şirketi’nden açıklama: "Karalama kampanyası ile en başta ülkemiz ekonomisine zarar verildiği bilinmelidir" Eryılmazlar Grup Şirketleri hakkında bazı haber siteleri tarafından basında ’Demir Yumruk Operasyonu’ olarak bilinen soruşturma sonrası yapılan incelemelerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından firmaya 5 milyar TL ceza kesildiği iddiaları şirket tarafından yalanlandı. Eryılmazlar grup şirketleri hakkında bazı haber siteleri tarafından basında ’Demir Yumruk Operasyonu’ olarak bilinen soruşturma sonrası yapılan incelemelerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından firmaya 5 milyar TL ceza kesildiği iddia edilmişti. Şirket avukatı tarafından yapılan açıklamada; yapılan haberlerin gerçeği yansıtmadığı bildirildi. Şirket avukatı İbrahim Öner tarafından yapılan açıklama şu şekilde: “Öncelikle basında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtmek isteriz. Bahsi geçen incelemeler ve yargı süreci hâlihazırda devam etmektedir. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’na bağlı vergi müfettişleri tarafından devam eden incelemeler gizlilik içerisinde yürütülmektedir. Hiç bir şekilde gerçekle uyuşmayan ve somut dayanağı olmayan bilgilerin bu şekilde basın mensuplarına sızdırılması Eryılmazlar Grup Şirketleri hakkında karalama ve itibar suikastı amacı taşımaktadır. Müvekkil şirketler hakkındaki doğruluk payı bulunmayan, gerçeği yansıtmayan mahrem bilgileri sızdıranlar ve habercilik adı altında bu bilgileri paylaşanların tek amacı incelemelerini gerçekleştiren Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı müfettişlerini ve yargıyı etkilemek olduğu kanaatindeyiz. Bu kapsamda müvekkil şirket yetkililerinin inceleme veya yargı faaliyetleri çerçevesinde kamu görevlilerine teslim ettikleri gizli kalması gereken belgeler ve incelemeler ile ilgili basın mensuplarının bilgi edinmesini sağlayan ve habercilik adı altında gerçeği yansıtmayan haberler yaparak paylaşanlar hakkında yasal yollara başvurulacaktır. Ülkemizde bulunan yaklaşık 30 adet demir çelik fabrikasından iki tanesi müvekkil Eryılmazlar firması tarafından işletilmektedir. Yaklaşık bin 500 kişinin istihdam edildiği ülkemizin demir çelik ihtiyacının karşılanmasında önemli yeri olan müvekkil firma aleyhine habercilik adı altında yapılan karalama kampanyası ile en başta ülkemiz ekonomisine zarar verildiği bilinmelidir. Art niyetli ve tarafsızlığını yitirmiş kişiler tarafından basında Demir Yumruk Operasyonu olarak lanse edilen soruşturmanın başlatıldığı gün Eryılmazlar firması Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Eryılmaz adına Hüseyin Eryılmaz’ın tüm şirketlerinin arkasında olduğunu, yargıya ve adalete güveninin tam olduğunu beyan etmiştik. Müvekkil şirket yetkililerinin Adalete ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurumlarına olan inançları tamdır. Müvekkil şirket yetkilileri bugün de aynı duruşu sergilemektedirler. Üretmeye, çalışmaya ve katkı sağlamaya devam etmektedirler. Sonuç olarak idare tarafından gerçekleştirilen incelemeleri ve yargı sürecini etkilemek amacı ile haksız, mesnetsiz ve gerçeklik payı bulunmayan haberler ve paylaşımlar ile müvekkil şirket ve yetkililerini hedef alan iddialara karşı yasal sürecin tarafımızca başlatılacağını ve bunun takipçisi olacağımızı beyan ederek; adalet tecelli ettiğinde hafızalarda bu haberlerin, paylaşımların ve iddiaların değil, Yüce Türk Milleti adına verilen kararın yankılarının kalacağını belirtmek isteriz.”
Mardin Mardin’de iki kız kardeşin okuma azmi engel tanımıyor Mardin’in Artuklu ilçesinde yaşayan 2 kız kardeş, eşyasız ama kitap dolu evlerinde tüm zorlukları aşarak üniversiteyi kazanmak istiyor. Kız kardeşleri küçük yaşta evlendirilen ve kendileri okumayı başaran Hazal Aybüke Atay (25) ve kız kardeşi Ayşil Neva Atay (19), okumak için destek bekliyor. Kendileri de evlendirmek isteyen fakat okumak isteyen kız kardeşler okuma azimlerini sürdürüyor. Batman’da şehit edilen Aybüke öğretmenin hayatını kendine örnek alan kız kardeşlerden Hazal, ismine mahkeme kararıyla "Aybüke" öğretmenin ismini ekletti. Atay, “Genelde kitaplarla örülü bir hayatımız var. Sürekli kitaplarla haşır neşir bir şekilde bilgi edinmeye çalışıyoruz. İsmime gelecek olursak, 2017 yılında mezuniyet senemde Şehit Şenay Aybüke Yalçın öğrencilerine karne dağıttıktan sonra terör örgütü tarafından şehit edildi. Şehit Aybüke öğretmenin üzerimde çok farklı bir etkisi oldu. Uzun süre etkisinden çıkamadım. Her yıl kendisini saygıyla anıyorum. Onun ismini yaşatmak istedim ve gerekli müracaatlarda bulundum. Şu an Aybüke öğretmenimizin ismini taşıyorum. Bizim de öğretmenlerimiz var, biz de karne alıyorduk. Şehit edildiği gün aklıma öğretmenlerim geldi” diye konuştu. Kız kardeşi Aysil Neva Atay ise bugüne kadar yüzlerce kitap okuyarak hukuk fakültesini okumak için hazırlandığı, sınavı kazanıp kadınların hakkını savunmak için hakime olmak istediğini belirtti. Her çocukta olduğu gibi kendi okuma merakının da çocukken başladığını vurgulayan Atay, "Hukuk alanında uzman bir hakim olmak istiyorum. Fakat oldukça kaynak eksikliğim var" ifadelerinde bulundu.
Edirne Vali, öğrencilere okul sevgisi aşıladı Edirne Valisi Yunus Sezer, öğrencilerin devamsızlık yapmaması ve öğrencilere okul sevgisini aşılamak amacıyla çocuklarla birlikte geleneksel oyunlar oynadı. Edirne Valisi Yunus Sezer, Barutluk Mahallesi’nde bulunan ve pilot okul olarak seçilen Fevzi Paşa İlkokulu bahçesinde oluşturulan “Geleneksel Oyun Alanı” projesi ile dezavantajlı öğrencilerle birlikte topaç çevirme, beş taş, ip atlama ve daha birçok oyun oynayarak çocukların devamsızlık sorununun önüne geçilmesini hedefledi. Hayatta geçirilen proje ile devamsızlık yapan yaklaşık 1300’e yakın öğrenciye okul sevgisi aşılandı. Öğrenciler geleneksel oyunlar oynayarak okullu oldu. Proje sayesinde devamsızlık yapan öğrenciler geleneksel oyunlar oynayarak hem eğleniyorlar hem de öğreniyorlar. Vali Sezer, Edirne’deki diğer okullarda da benzer alanların oluşturulacağını ve devamsızlık sorununun önüne geçilerek, öğrencilerin okullu sevmelerinin amaçlanacağını belirtti. “Çocukların okulu sevmeleri çok önemli” Edirne Valisi Yunus Sezer, "Öğrencilerin hem akademik başarılarını artırmak hem de sosyal, sportif ve kültürel gelişimlerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Öğrencilerimizin okula devamıyla ilgili sıkıntı yaşıyoruz sene başından beri. Çocuklarımızı okulu sevdirme, okulla ilgili olarak aileleriyle okulu bir araya getirme ve çocuklarımızı evlerinde ziyaret ederek eksikleri varsa onları bir şekilde giderme ve her halükarda çocuklarımızın okullara devamını sağlama amacıyla bir dizi proje yürüttük. Yaklaşık 1300’e yakın devamsız öğrencimiz vardı. Bu öğrencilerimizin şu anda neredeyse tamamı devam eder duruma geldiler. Bu söylediklerim sürekli devamsız öğrencilerimizdi. Şimdi öğrencilerden çok az bir kısmı bazen işte aralıklı olarak devamsızlık yapıyorlar. Onlarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Burada çocuklarımız hem okulu sevsinler, hem gelsinler burada enerjilerini atsınlar, hem de geleneksel oyunlarımızı öğretelim diye hocalarımız, öğretmenlerimiz, müdürümüz, milli eğitimimiz yoğun bir çaba içerisinde. Burada da okul bahçesini geleneksel oyunların oynanabileceği şekilde dizayn etmiş durumdalar. Biz de çocukluğumuzu hatırladık. Burada hem halat çekmece, hem topaçla ilgili topaç döndürmece, bunlar çocukluğumuzda çok vardı. Şimdi çocukların, yeni neslin de bunu öğrenmesi bizim açımızdan çok önemli. Hem eğleniyorlar, hem öğreniyorlar, hem de geleneksel oyunlarımızı unutmuyorlar, hem de okulu seviyorlar. Bu çok önemli, çocukların okulu sevmeleri çok önemli” dedi.