SAĞLIK - 27 Ocak 2025 Pazartesi 09:51

Rahim ağzı kanseri ‘önlenebilir’ bir kanser türü

A
A
A
Rahim ağzı kanseri ‘önlenebilir’ bir kanser türü

Kadınlarda en sık görülen kanser tiplerinden rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir kanser olduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Selen bunun için kadınların HPV ve Smear testiyle tarama programına katılmasını ve 9 yaşından büyük çocuklara HPV aşısı yapılmasını tavsiye etti.


Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Sevgi Selen, Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı. Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen dördüncü kanser olduğunu ve dünya genelinde jinekolojik kanserler içinde en sık görülen kanser türü olduğunu belirtti. Dr.Selen rahim ağzı kanserinin en önemli etkeninin Human Papilloma Virüs (HPV) olduğunu ve bu kanserin, rahim ağzındaki hücrelerin anormal şekilde çoğalmasıyla oluştuğunu anlattı. Bu hastalığın en yaygın nedeni olan HPV enfeksiyonunun genellikle cinsel yolla bulaştığını ve kadınlarda genellikle belirti göstermeden ilerleyebildiğini ifade etti. Dr. Selen uygulanan tarama programları sonucunda rahim ağzı kanserinin erken teşhis şansının arttığını ve bu sayede ‘gelişim aşamasında önlenmesi mümkün olan genital kanser’ olarak anıldığını da dile getirdi.



“Vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulması önemlidir”


Rahim ağzı kanserinin erken evrelerde belirgin semptomlar göstermeyebileceğinden bahseden Dr. Selen “İlerleyen aşamalarda ise cinsel ilişki sırasında ağrı ve sonrasında vajinal kanama, adet dönemleri dışında veya menopoz sonrası kanama, ağır kokulu vajinal akıntı ve pelvik bölgede ağrı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin varlığında vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulması önemlidir” dedi.


Hastalığın tanısında, düzenli jinekolojik muayeneler ve smear testlerinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Selen, smear testinin rahim ağzından alınan hücre örneklerinin mikroskop altında incelenmesiyle kanser öncesi lezyonların veya kanserin erken evrede tespit edilmesini desteklediğini anlattı. Ayrıca, HPV testi ile virüsün varlığı ve tipinin belirlenerek risk değerlendirmesi yapılabileceğini sözlerine ekledi.



“Tarama programı 30 yaşından sonra başlıyor”


Her yıl dünya genelinde yaklaşık 500 bin kadına rahim ağzı kanseri tanısı konulduğunu belirten Dr. Selen “Rahim ağzı kanseri genellikle orta ve ileri yaş kadınlarda görüldüğü doğru. Ancak daha erken de rastlanabilir. Özellikle erken dönemde ve kanser öncesi evrelerde hiç belirti göstermeden ilerleyebilir. Bu yüzden Farkındalık Ayı içinde olduğumuzu da hatırlatarak tüm kadınlara smear ve HPV testleri ile tarama yapılmasının önemini anlatmak istiyoruz. Belirti olmasa da bu tarama testlerini yaptırmalısınız” dedi.


Ülkemizde tarama programının 30 yaşından sonra başladığını belirterek tarama programı hakkında bilgi veren Dr. Selen şunları ifade etti:


“Taramanın başladığı 30 yaşından sonra co-test uygulanabilir yani HPV DNA ve smear bir arada tetkik edilebilir. HPV negatifliği durumunda 5 yılda bir tekrarı istenir. Yalnızca smear bakıldıysa en geç 3 yılda bir yapılması önerilir.”


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevgi Selen, semptomu olan ya da cinsel olarak aktif her kadına rutin muayeneye sırasında tarama yaptırmasının önerildiğini vurguladı.



“Erken evrede cerrahi yeterli olabilir”


Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi bulunduğunu belirten Dr. Selen erken evrelerde, kanserli bölgenin cerrahi olarak çıkarılmasının genellikle yeterli olduğunu ancak ileri evrelerde tüm tedavi yöntemleri arasından en uygun olanların bir arada da uygulanabileceğini söyledi. Tedavi planının, hastalığın evresi, hastanın genel sağlık durumu ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlendiğini aktardı.


Rahim ağzı kanserinden korunmak için yapılabilecekleri sıralayan Dr. Selen “Düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemek, smear testlerini yaptırmak, HPV aşısı olmak, cinsel yolla bulaşabilecek hastalıklara karşı tedbirli olmak, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve sağlıklı beslenmek gibi önlemler önerilmektedir. Bu adımlar, hastalığın önlenmesinde ve erken teşhisinde kritik rol oynar” diye konuştu.



“9 yaşından büyük tüm çocuklar aşılanmalı”


HPV aşısının koruyuculuğunun altını çizen Dr. Selen 9 yaşından büyük tüm kız ve erkek çocuklarına aşı yapılmasını tavsiye etti. Mevcut HPV aşılarının 2’li (HPV16 ve 18), 4’lü (HPV 6, 11, 16 ve 18) ve 9’lu (HPV 6, 11, 16 ,18 ,31, 33, 45, 52 ve 58) formatlarıyla sunulduğunu belirten Dr. Selen “En çok HPV çeşidine karşı koruması olması sebebiyle öncelikli olarak dokuzlu aşının uygulanması önerilir. 9-15 yaş arasında 2 doz önerilir. Bu iki doz 6 arayla yapılır. 15 yaş ve üzerinde ise 3 doz önerilir. İlk dozdan 2 ay sonra ikinci doz, yine ilk dozdan 6 ay sonrasında da üçüncü doz uygulanır” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İlkadım’dan geleceğe temiz miras: 204 bin kilo atık toplandı Samsun’un İlkadım Belediyesi, gelecek nesillere daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakmak amacıyla yürüttüğü sıfır atık çalışmaları kapsamında, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık topladı. Atık oluşumunu en baştan azaltmayı, oluşan atıkları kaynağında ayrıştırmayı, mümkün olanların geri kazanımını hedefleyen ve çöpe giden atığı en aza indirmeyi amaçlayan İlkadım Belediyesi, sıfır atık çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. Atık toplama faaliyetlerine kararlılıkla devam eden İlkadım Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğünce, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık malzeme toplandı. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Gelecek nesillerimize daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Toplanan atıkların uygun şartlarda saklanarak geri dönüşümünün ya da imhasının sağlandığını söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Doğal kaynakların korunması, enerji ve ham madde tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle etkin mücadele ve geri dönüşümün ekonomiye katkısını da göz önünde bulundurarak sıfır atık çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçe genelinde yürüttüğümüz sıfır atık çalışmaları kapsamında 4 bin 620 kilogram ambalaj, bin 600 kilogram atık pil, 2 bin 121 kilogram atık yağ, 2 bin 259 kilogram atık ilaç ve 194 bin kilogram atık tekstil ürünü topladık. Topladığımız ürünlerden geri dönüşüme kazandırılacak olan atıkları geri dönüşüme kazandırıyor, imha edilmesi gereken atıkları ise bu konuda yetkili firmalara göndererek imha edilmesini sağlıyoruz. İlkadım’da sıfır atık ve temiz çevre konularında daha da önemli adımlar atacağız" diye konuştu. Sıfır atık ve geri dönüşüm konularında vatandaşların daha duyarlı olmaları, atıklarını bilinçli bir şekilde ayrıştırarak ilgili atık toplama kutularına bırakmaları gerektiğini hatırlatan Başkan İhsan Kurnaz, "Sıfır atık bilincinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir çevre hedeflerimiz doğrultusunda İlkadım Belediyesi olarak, içerisinde ’Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ projesinin de yer aldığı ’Kalkancı Sıfır Atık Mahallesi’ projemiz devam ediyor. Projemiz için aldığımız hibelerle 4 adet sıfır atık toplama aracını belediyemiz envanterine aldık. Çevre dostu projelerle hem doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamak, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, belediyemizin atık toplama kapasitesini artırmak ve geri dönüşüm faaliyetlerimizi daha sistemli ve hızlı yürütebilmek için de hibe başvurularımız var. Daha temiz bir gelecek için vatandaşlarımızın da desteğiyle daha sürdürülebilir bir çevreye kavuşacağız" şeklinde konuştu.
Bolu Bu kareler film setinden değil, ilkokuldan Bolu Köroğlu İlkokulu’nda okul binasının iç kısmında bulunan atıl alanda "Yaşayan Müze" projesi hayata geçirildi. 2. sınıf öğrencileri, yeni oluşturulan bu alanda Bolu’nun geçmişini, kültürünü ve mutfağını canlandırarak ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkardı. Çıkınlar Mahallesi’nde bulunan Köroğlu İlkokulu’nda, Yerli Malı Haftası ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etkinlikleri kapsamında dikkat çeken bir projeye imza atıldı. 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar ve velilerin iş birliğiyle, okul binasının iç kısmında bulunan ve bugüne kadar atıl durumda olan üstü kapalı boş alan, etkinlik alanına dönüştürüldü. Okula kazandırılan bu yeni sosyal alanda, 2. sınıf öğrencileri ve Sınıf Öğretmeni Esengül Acar koordinesinde "Yaşayan Müze" etkinliği düzenlendi. Miniklerden geçmişe vefa Okulun mimarisine kazandırılan yeni alanda kurulan müzede, 1970 ve 1980’li yılların Bolu yöresel kıyafetlerini giyen minik öğrenciler, adeta zamanı geriye sardı. Öğrenciler, hazırlanan özel dekorlar eşliğinde buğday öğütme, yün eğirme, halı dokuma ve yöresel çeyiz hazırlama gibi unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını uygulamalı olarak canlandırdı. Miniklerin performansı, veliler ve öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Yöresel lezzetler tanıtıldı Etkinlikte kültürel canlandırmaların yanı sıra gastronomi şöleni de yaşandı. Öğrenci ve velilerin imece usulüyle hazırladığı Bolu mutfağının demirbaşları; keşli cevizli erişte, kızılcık tarhanası, kabaklı gözleme, kanlıca mantarı, kaşık sapı, acem pilavı, lahana sarması ve Kıbrıscık kürülü sergilendi. Okulun yeni atmosferinde sunulan ikramlar, ziyaretçilere eski günleri hatırlattı. Etkinliğe katılan Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, okula kazandırılan alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Öncü, yöresel kıyafetler içindeki öğrencilerle sohbet ederek, sergiledikleri performanslardan dolayı tebrik etti. "Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız" Etkinliğin yürütücüsü Köroğlu İlköğretim Okulu 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar, etkinlik öncesinde yaptığı açıklamada, "2025 yılının Aile Yılı olduğunu vurgulamak için velilerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, Yerli Malı Haftası etkinlikleri çerçevesinde Bolu’muzun tarihi ve kültürel yönlerini tanıtmak amacıyla Yaşayan Müze sergimizi hazırlamış olduk. Hazırlamış olduğumuz bu sergide Bolu’muzun tarihi, yöresel yemekleri ve kıyafetleri tüm okulumuzun öğrencilerine tanıtılmıştır. Şimdi burada öğrencilerimiz, serginin bütün bölümlerini sizlere canlandıracaklar. Bir kısmı yöresel türkülerimizi söyleyecek, yöresel yemeklerimizin tanıtımı yapılacak. Eskiden değirmenlerde buğday öğütülürdü, bunu canlandıracaklar. Yün eğirecekler, halı dokuyacaklar. Eskiden yöresel çeyiz sermelerimiz olurdu, onları canlandıracağız. Aklımıza gelebilecek Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız. Bu etkinliği okulumuzda ilk kez yapıyoruz. Okulumuzun tüm öğrencilerinin yararlanması, Bolu’muzun tarihi kıyafetlerini ve yöresel yemeklerini görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla, okulumuz genelini kapsayacak şekilde bu etkinliği düzenledik. Bu konuda destek olan bütün velilerime teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.