EĞİTİM - 28 Kasım 2019 Perşembe 15:53

3. Ulaştırma ve Lojistik Ulusal Kongresi HKÜ ev sahipliğinde düzenlendi

A
A
A
3. Ulaştırma ve Lojistik Ulusal Kongresi HKÜ ev sahipliğinde düzenlendi

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü tarafından organize edilen “3.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü tarafından organize edilen “3. Ulaştırma ve Lojistik Ulusal Kongresi ULUK 2019” HKÜ Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.


Lojistik sektörünün önde gelen akademisyenlerini ve sektörün duayenlerini Gaziantep’te bir araya getiren kongreye, İstanbul Ekonomi Zirvesi Başkanı Abdullah Değer, Gaziantep Vali Yardımcısı Cengiz Ayhan, HKÜ Mütevelli Heyeti Üyesi Songül Kalyoncu, ulaştırma ve lojistik sektörünün önde gelen isimleri, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda basın mensubu katıldı.


“Türkiye’nin yıldızı parlamaya devam edecek”


Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını yapan ve Lojistik ve ulaştırma sektörünün ülkemizin en büyük zenginliklerinden biri olduğunu söyleyen İstanbul Ekonomi Zirvesi Başkanı Abdullah Değer, “Temamız yeni dünya düzeni. Bunu iki türlü tanımlıyoruz. Bir tanesi teknolojiyle değişiklik ve kimse bunun önüne geçemiyor. Sanayi devriminin olduğu gibi bu defa gerçekten insanları korkutan kaygıya sebep olan bir sürü etken var yapay zekadan insanlar korkar hale geldi. Günlük hayatımızda hepimizin konuştuğu açıkçası bir robotlaşma durumu var. Çocuklarımızı korumaya çalışıyoruz ama kendimiz içerisindeyiz. Lojistik tabi ki de dünyada en önemli sektörlerinden bir tanesi. Türkiye deki lojistik zamanında bundan 10 yıl öncesine kadar Avrupa’nın en büyük filosuna sahiptik. Türkiye’nin yapması gereken şeyler var. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Denizcilik alanında çok daha ileriye gitmemiz gerekiyor. Bir yol daha var. Demir yoluna önem vermemiz gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan İpekyolunun kıymetini bilmemiz gerekiyor. Siz değerli gençlerimize, kardeşlerimize şunu söylemek isterim. Ülkemizin kıymetini bilelim korkacak bir şeyimiz yok. Dünya şuan küresel bir savaşın içinde. Küresel ticaret savaşları devam ediyorken Türkiye’nin yıldızı parlamaya devam edecek. Geleceğe umutla bakalım. Korkmayalım, çalışalım, üretelim, yapalım” dedi.


30 üniversiteden 130 makale


ULUK 2019 Kongre Başkanlığını üstlenen HKÜ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zehra Vildan Serin, “Kongremizin, sektör temsilcilerini akademisyenlerle bir araya getirerek büyük bir sinerji oluşturmasını bekliyoruz. Ortak çalışma alanlarının keşfedilmesi, ortak projelere başlangıç oluşturması açısından kongremiz, eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Temasının ulaştırma ve lojistik olduğu kongremiz, akademisyenlerle sektör temsilcilerini bir araya getirmeyi, aralarındaki ilişkiyi güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Kongremize 30 farklı üniversiteden başvuran 130 makale bilim kurulu tarafından değerlendirmeye alındı. Bu doğrultuda 18 akademik oturum 3 sektör oturumu hazırladık” şeklinde konuştu.


“Gaziantep Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 6. kentidir”


Kongrenin gerçekleşmesinde emeği olan herkese teşekkürlerini ileten Vildan Serin, “Birinci sektör oturumda Türkiye’nin lojistik sektöründe önündeki fırsat ve engeller tartışılacaktır. Bilindiği gibi Çin ‘in 2013 yılında duyurduğu “Bir Kuşak Bir yol” projesi Asya Afrika ve Avrupa arasında ulaşım sanayi ve ticaret ağı kurmayı planlamaktadır. Bu projeyle Anadolu Kafkasya ve Orta Asya üçgeninde taşımacılık kapasitesinin artması beklenmektedir. Lojistik köyler, ikinci sektör oturumumuzun konusudur. Gaziantep ilimizde lojistik köy kurulmasının fizibilite etütleri yapılmıştır. Şehitkamil ilçesinde yer de verilmiştir. Gaziantep Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 6. kentidir. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki sanayini yüzde 65’i Gaziantep ilinde oluşur. Günde 13 bin ağır vasıta şehir merkezine girip çıkmaktadır. Mersin ve İskenderun limanları için kuru liman alanı olarak hizmet verme şansı vardır. Demiryolu karayolu ve demiryolunun limanlara bağlantısı açısından ayrı bir önem arz etmektedir. Bu açılardan kongrenin Gaziantep ilinde gerçekleşmesi anlamlıdır. Üçüncü sektör oturumunda da Konşimentoya bağlı temel hukuki durumlar derinlemesine incelenecektir” ifadelerini kullandı.


“Çağımız, faaliyetlerin sanal ortama taşındığı bir çağdır”


ULUK 2019 kongresinin sektöre ve akademiye katkı sağlayacağını ifade eden HKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Özbay, “Çağımız, faaliyetlerin sanal ortama taşındığı bir çağdır. Bu sadece küresel firmalar için değil, yerel ve hangi boyutta olursa olsun, her firma, kurum ve kuruluş için de geçerlidir. Konu, evinde oturan bireyi de ilgilendirmekte ve bu rüzgar yolda yürüyen insanın cep telefonunda da varlığını güçlü bir şekilde hissettirmektedir. Hayatın işleyişinin sanal ortama taşınması, hayatın verimliliğini arttırmaktadır şüphesiz. Ancak son noktada, tüm sanal faaliyetlerin hayat bulması için, gerçek ortamda varlığını sürdüren insana ulaşması gerekmektedir. Lojistik, varlığını bu noktada güçlü bir şekilde hissettirmektedir. Bilgi ve İletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, dijitalleşme, robot sistemleri, yapay zeka, lojistik sisteminin bu olgu içerisindeki önemini ve rolünü arttırdığı gibi, söz konusu gelişmeler, lojistik sektöründe de kullanım alanı bulmaktadır. Bu dinamik gelişmelerin, önümüzdeki dönemde lojistik sektörünü yeni meydan okumalarla karşı karşıya bırakacağı kaçınılmazdır. Bunun bilincinde olan Hasan Kalyoncu Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü, programlarını yukarıda belirtilen gelişmelerin ve gerçeklerin ışığında hazırlamaktadır” ifadelerine yer verdi.


Açılış konuşmalarının ardından HKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Özbay, İstanbul Ekonomi Zirvesi Başkanı Abdullah Değer’e plaket takdim etti.


Uluk2019 en iyi bildiri ödülleri


Bilimsel içeriği ile sektör ve akademik oturumlar olarak gerçekleştirilen Ulaştırma ve Lojistik Ulusal Kongresine, tam metinli başvuran ve kurul tarafından değerlendirilerek dereceye giren bildiri sahiplerine ise ödülleri verildi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesinden, Kadir Berkhan Akalın, Çağdaş Kara, Abdulkadir Özden, “Erişilebilir Trafik Sakinleştirme ve Akım iyileştirme Uygulamalarının Trafiğe Olan Etkilerinin İncelenmesi” konulu bildirisi ile birinci oldu. Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Çetindaş ve Dr. Öğr. Üyesi Bülent Yıldız “Tedarikçilerle Süreç Entegrasyonunun Firma Performansı üzerindeki etkisinde Ürün Performansının Aracı Rolü” konulu bildiri ile ikinci olurken, Çukurova Üniversitesinden Öğr. Gör. Resul Telli ise “Türkiye’de Ulaşım Altyapısının Bölgesel Kalkınmaya Etkileri” konulu bildirisi ile üçüncü oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Beyannamenin en ağır ihlal edildiği coğrafyanın başında Gazze ve Filistin toprakları yer almaktadır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin en ağır biçimde ihlal edildiği coğrafyaların başında Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarının yer aldığına dikkati çekti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu’nda ’Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi’ programı düzenlendi. Programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği mesaj okundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Zirvede kriz dönemlerinde insan haklarının yeniden inşası ve etkin biçimde korunması bağlamında faydalı ve verimli tartışmaların yapılacağına, bu alana önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Medeniyetimiz, hakkı, adaleti, barışı, insanlık onurunu tüm dünyada cesaretle savunmuştur. Bugün de Türkiye’nin Suriye’de, Gazze’de yaşananlar karşısındaki kararlı duruşu başlı başına bir insan hakları dersidir. Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle gerçekleştirilen programın düzenlenmesinde emeği geçenleri gönülden tebrik ediyor ve tüm katılımcıları en kalbi duygularımla selamlıyorum." "Beyannamenin en ağır ihlal edildiği coğrafyanın başında Gazze ve Filistin toprakları yer almaktadır" Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77’nci yılında tüm dünyanın 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü tebrik ettiğini belirtti. Beyannamenin en ağır biçimde ihlal edildiği coğrafyaların başında Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarının yer aldığını belirten Yılmaz, "Gazze’de iki yılı aşkın süredir devam eden saldırılar sonucunda çoğu kadın ve çocuk on binlerce masum insan hayatını kaybetmiştir. Sayısız insanlık ve savaş suçu işlenmiştir. Şehirler enkaza dönmüş, topyekûn bir halk açlıkla salgınların pençesine terk edilmiştir. Sivillerin, okulların, hastanelerin, camilerin ve kiliselerin hedef alınması, yaşananların bir çatışma değil, soykırım niteliği taşıdığını açıkça göstermektedir. Bugün dünyanın gözü önünde yaşanan bu ağır tablonun en çarpıcı yanı, Birleşmiş Milletler mekanizmalarının etkisiz kaldığı, Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği istişari görüşler ile geçici tedbir kararlarının dahi uygulanmadığı bir düzene dönüşmesidir. Uluslararası Adalet Divanı, 1967’den bu yana süren işgalin ve yerleşim politikalarının hukuka aykırı olduğunu teyit etmiş; İsrail’in insani yardımlara ve BM kuruluşlarına yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkça tescillemiştir. Buna rağmen Gazze’deki yıkımın sürmesi, uluslararası hukukun bağlayıcılığı konusunda küresel bir soru işareti oluşturmakta, adalete olan güveni yaralamakta, kurumları ve kuralları zayıflatmaktadır" dedi. Türkiye olarak Gazzelilerin her daim yanında olmaya, haklarını korumaya ve insani desteği her koşulda sürdürmeye devam edeceklerini yineleyen Yılmaz, temennilerinin bölgedeki düzen, istikrar ve barışın yeniden sağlanması ve iki devletli çözüm zemininde 1967 sınırlarında bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması olduğunu sözlerine ekledi. Dünya barışını korumaktan sorumlu organı olan BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) güncel ve acil meselelere yanıt veremez durumda olduğunu dile getiren Yılmaz, "Uluslararası toplumun beklentilerini karşılayacak daha kapsayıcı bir Güvenlik Konseyi yapısının ortaya konması ihtiyacını her platformda güçlü bir şekilde dile getirmeye devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi. "Ülkemiz gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş sürecini insan onurunu merkeze alan bir yaklaşımla yürütmektedir" Yılmaz, karanlık bir dönemin ardından Suriye’de başlayan yeni dönemin insanlığın geleceğine dair umutları tazelediğinin altını çizerek, "Türkiye’nin bugün dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ve örnek uygulamalarla bugün gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşü sağlayan bir ülke olması, insan hakları açısından öne çıkan en çarpıcı örneklerden biridir. Ülkemiz gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş sürecini insan onurunu merkeze alan bir yaklaşımla sürdürmektedir. Uyguladığımız kararlı politikaların neticesinde 2016’dan bu yana yaklaşık 1 milyon 320 bin gönüllü ülkesine geri döndü. 8 Aralık’ta Suriye’de yeni dönemin başlamasıyla birlikte geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı ise yaklaşık 580 bindir. Diğer yandan, Ukrayna’da devam eden savaş da sivillerin korunması, insani yardımın ulaştırılması ve uluslararası hukukun uygulanması açısından ciddi sınamalar doğurmaktadır. Savaşın ilk günlerinden bu yana Türkiye, tahıl koridoru girişiminden müzakerelere zemin hazırlayan diplomatik adımlara kadar pek çok alanda aktif rol üstlenmiş; insani yardımları ulaştırmak ve sivil kayıpların önüne geçmek için yoğun çaba sergilemiştir. Cumhurbaşkanımızın bu süreçlerde vurguladığı ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ yaklaşımı, krizlerin ortaya çıkardığı ağır tabloya verilen güçlü bir yanıt niteliğindedir" ifadelerini kullandı. "Gazze’de bugün yaşananlar Batılı insan hakları söyleminin içinde bulunduğu krizi gözler önüne seriyor" Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Fahrettin Altun ise, krizlerin istisna değil yeni normal olduğu bir küresel düzenin içinde olunduğunu ifade ederek, "Bu yeni normal, ne yazık ki küresel düzlemde her şeyden önce bir adalet krizini ve bunu besleyen bir hakikat krizini beraberinde getiriyor. Böylesi bir ortamda insan hakları için mücadele etmek, her şeyden önce şerefli bir uğraştır. Bu adalet krizini ortadan kaldırmanın başlıca koşullarından biri. Ne var ki bu konuda insanlık, uluslararası sistem, iyi bir imtihan vermiyor. Srebrenista’dan Suriye’ye, Sudan’dan Gazze’ye pek çok örnek var gözlerimizin önünde. Gazze’de bugün yaşananlar birçok şeyle birlikte Batılı insan hakları söyleminin içinde bulunduğu krizi de gözler önüne seriyor. Batılı insan hakları söylemi ve kurumları ne yazık ki Gazze’de yaşananlara mani olmadığı gibi, İsrail’in işlediği soykırımın adını dahi koymakta başarılı olamıyor" dedi.
İstanbul ’Altın Gençler’ geleneğiyle 54 yılda 4 bine yakın genç ödüllendirildi Türkiye İş Bankası’nın üniversite sınavında üstün başarı gösteren öğrencilere yönelik olarak 1971 yılında başlattığı ‘Altın Gençler’ geleneğiyle 54 yılda 4 bine yakın genç ödüllendirildi. 2025 yılında Yüksek Öğrenim Kurumları Sınavı’nda (YKS) üstün başarı gösteren ve Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinde eğitim hakkı elde eden ‘Altın Gençler’, ödüllerini İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın katıldığı törenle aldı. Altın Gençler ödül törenine; 2025 yılında YKS’de sayısal, eşit ağırlık, sözel ve dil ham puan türlerinden birinde ilk 30’a giren öğrencilerin yanı sıra aileleri ve öğretmenleri katıldı. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, törende yaptığı konuşmada, Altın Gençler töreninin yarım asrı aşan bir gelenek haline geldiğine işaret ederek, kurum olarak ilgilendikleri, gönül verdikleri konulara hep uzun soluklu baktıklarını vurguladı. Aran, "İlk olarak 1971 yılında başlayan Altın Gençler geleneğimizde yine hep beraberiz. Söz konusu olan gençlerimizin başarısının kutlanması ise 54 yıldır bu konunun içindeyiz ve inanıyorum ki bir 50 yıl sonra da başarının tanımını geliştirerek de olsa aynı heyecanla, aynı coşkuyla bu geleneği sürdüreceğiz" diye konuştu. "Ülkemizde akademide, bilimde, eğitim-öğretim alanında başarıyı kutlama kültürü yaygınlaşsa" Başarının tanımının zamanın ruhuna göre değişebileceğini söyleyen Aran, "Burada gençlerimizin başarısını kutluyoruz. Bundan daha fazla keyif veren, insanı daha çok motive eden başka bir şey olduğunu sanmıyorum. Keşke ülkemizde başarı kültürü; akademide, bilimde, eğitim-öğretim alanında başarıyı kutlama kültürü yaygınlaşsa ve gençlerimiz bununla motive olsa. Bugün bana sınava girerken Altın Gençler arasında yer alma fikrinin de motive edici olduğunu söyleyen bir gencimiz oldu. Altın Gençler geleneğimiz böyle bir hüviyet kazanmışsa ne mutlu bize." dedi. Altın Gençlerin kendileri için güzel bir geleceğin ilk adımını üniversite sınavındaki başarılarıyla attıklarını söyleyen Aran, "Bu ilk başarıyı uzun yıllara yayılmış istikrarlı bir başarı yolculuğu ile sürdürebilenlerin ortak özelliğinin başardım duygusundan bir an evvel sıyrılmaları olduğunu söyleyebilirim. Engellerden sadece birini daha aştınız, çok güzel bir aşamaya geldiniz. Ama asıl yolculuk şimdi başlıyor. Bu yolculukta en keyifli yılların içindesiniz. Okumaya hak kazandığınız üniversitelerde alacağınız akademik eğitimle, değerli hocalardan alacağınız derslerin kazanımlarıyla hayata 1-0 önde başladınız. Bu başarının sizlere sağladığı avantajı edebiyata, tarihe, spora, bilim ve sanata dair kazanımlarınızla taçlandıracağınız keyifli ve heyecanlı bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve yolculuğunuzda siz değerli öğrencilerimize ve kıymetli ailelerine yürekten başarılar diliyorum." 54 yılda 4 bine yakın genç Yapılan açıklamaya göre, 54 yıl önce başlayan Altın Gençler geleneğinde bugüne kadar 4 bine yakın öğrenci ödüllendirildi. 2025 yılında YKS’de sayısal, eşit ağırlık, sözel ve dil ham puan türlerinden birinde ilk 30’a girerek Altın Genç olan 102 öğrenciye başarı plaketi, 30 bin TL para ödülü ve Avrupa’da trenle seyahat olanağı sağlayan InterRail Global Pass bileti verildi.
İstanbul Yeniköy Kemerköy Enerji’ye 4 milyon fidan için takdir belgesi Yeniköy Kemerköy Enerji, Orman Genel Müdürlüğü ile 2022 yılında yaptığı protokol kapsamında ülkenin farklı bölgelerindeki ağaçlandırma çalışmalarına devam ediyor. Protokol çerçevesinde, 2025 yılı sonu itibarıyla dikilen fidan sayısı 4 milyonun üzerine çıktı. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Yeniköy Kemerköy Enerji ile yürüttüğü ağaçlandırma protokolü kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar nedeniyle şirkete takdir belgesi verdi. OGM koordinasyonunda sürdürülen ağaçlandırma programı çerçevesinde, Türkiye’nin farklı bölgelerinde 4 milyondan fazla fidan toprakla buluşturuldu. Türkiye’nin ormanlarını güçlendiren ortaklık Yeniköy Kemerköy Enerji Genel Müdür Yardımcısı Burak Işık’a takdir belgesi Orman Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yüzer, tarafından takdim edildi. Yüzer, protokol kapsamındaki çalışmaların bir dikim yükümlülüğünden çok, ülkenin orman varlığını güçlendiren uzun vadeli bir ekosistem yatırımı olduğunu vurguladı: "Doğru planlamayla özel sektör ve kamu ortaklıklarının orman varlığına kalıcı katkı sunduğunu açıkça görüyoruz. Yeniköy Kemerköy’le olan iş birliğimiz, klasik bir dikim programının ötesine geçti; planlama, tür seçiminden bakım ve izlemeye kadar bütüncül bir ormancılık uygulamasını temsil ediyor." "Sürdürülebilirliği rakamlardan öte bir sorumluluk olarak görüyoruz" Yeniköy Kemerköy Enerji Genel Müdür Yardımcısı Burak Işık ise Türkiye’nin farklı bölgelerinde oluşturdukları dikim alanlarının, yıllar içinde kendi ekosistemini kuracak ormanlara dönüşeceğini belirtti: "Orman Genel Müdürlüğü ile dört yıldır yürüttüğümüz ağaçlandırma çalışmalarında, yalnızca faaliyet gösterdiğimiz Muğla ile sınırlı kalmayıp Türkiye’nin farklı bölgelerinde de dikimler gerçekleştiriyoruz. Protokol kapsamında fidan türlerinin belirlenmesi ve dikim sürecinin planlanması Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor; biz ise bu süreçlerin hayata geçirilmesi için tüm gerekli desteği sağlıyoruz. Bir fidanın toprağa kazandırılmasıyla başlayan süreç, uzun vadede hem karbon yutak kapasitesini hem de biyolojik çeşitliliği artıran zincirleme bir fayda oluşturuyor. Bu etki, toprak sağlığından su döngüsüne kadar geniş bir alanı olumlu yönde değiştiriyor" Yapılan açıklamaya göre, şirket tarafından akademisyenlerle beraber yürütülen karbon yutak alanı hesaplama çalışması sonucuna göre, dikilen 4 milyonun üzerindeki fidan, 2024 yılı sonunda atmosferden 1 milyon 501 bin ton karbondioksiti tuttu. 2025 yılı sonunda bu miktarın 2 milyon 80 bin tona ulaşması bekleniyor. Ağaçların büyümesiyle birlikte tutulum miktarının 10 yıl içinde 2 milyon tonu; 30 yıl içinde ise 4 buçuk milyon tonu aşması öngörülüyor. 2025’te 576 hektarlık maden sahası rehabilite edildi Şirketin Milas’taki eski maden sahasında yürüttüğü "Hüsamlar Yeniden Doğaya Kazandırma" projesi, Türkiye’nin tek seferde uygulanan en kapsamlı doğaya geri kazandırma çalışmalarından biri olarak öne çıkıyor. Projenin bölgenin iklimine uygun bitkiler ve bilimsel yöntemlerle yürütüldüğünü belirten Işık, "Faaliyetimizin sonlandığı maden sahalarımızı ağaçlandırıyor, konusunun uzmanı kıymetli akademisyenlerle çalışıyoruz. 2025 yılı itibarıyla 576 hektarlık alanı rehabilite ettik ve 246 binden fazla fidan ve bitki diktik. Ayrıca Türkiye’nin köklü çevre derneklerinden biri olan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, çalışmalarımızı izliyor ve raporluyor. Rehabilitasyon süreçlerimizle ilgili hazırladıkları raporlar kamuoyuna açık bir şekilde kurumun web sitesinde yayınlanıyor. Süreçlerimize bölge insanını da dahil edip onların da bilgilerinden faydalanıyoruz. Proje tamamlandığında 2032’ye kadar toplam 1363 hektarlık alanı doğaya kazandırmayı hedefliyoruz" dedi.
Ankara ‘Bilge Kral’ Aliya İzetbegoviç doğumunun 100’üncü yılında Ankara’da anıldı Bosna-Hersek’in kurucu Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, doğumunun 100’üncü yıl dönümünde Ankara’da düzenlenen panelle anıldı. Yunus Emre Enstitüsü, Ankara Üniversitesi ve Aliya İzetbegoviç Vakfı iş birliğiyle Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda düzenlenen ‘Doğumunun 100’üncü Yılında Aliya İzetbegoviç’ı Yeniden Anlamak’ başlıklı panele Bosna Herkes’in Ankara Büyükelçisi Mirsada Colakovic, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünvar, Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Osman Mert, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Abdurrahman Aliy, akademisyenler, diplomatlar ve öğrenciler katıldı. Mirasın gelecek nesillere aktarılması ve iki ülke arasındaki kültürel iş birliğinin güçlendirilmesi hedeflenen panel, milli marşların okunması ve müzik dinletisinin ardından açılış konuşmalarıyla devam etti. "Bosna Hersek giderek büyüyen, gelişen, Türkiye’nin dostu ve kardeşi olan bir ülke" Bugünün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği gün olduğunu hatırlatan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünvar, "İnsanlık onurunun yeniden kazanılması adına çok önemli bir evrensel beyanname. Onun kabul edildiği günün yıl dönümünde Aliya İzetbegoviç’i yeniden anlamak adı altında bir program yapıyoruz. Niye yeniden anlamak diye ifade ediyoruz. Çünkü İzetbegoviç, Bosna Hersek’in bugünlere gelmesinde o zor yıllarda, 90’lı yıllardaki bilge lider. Çok zorlu şartlarda Bosna Hersek’in özgürlüğü, hür ve müreffeh bir ülke olması için çok gayretleri olmuştu malumunuz ve vefat etti. Vefatından sonra da Bosna Hersek giderek büyüyen, gelişen, Türkiye’nin dostu ve kardeşi olan bir ülke. Onun fikirleri var. Aslında fikirleri sadece Bosna’yla ilgili de değil, insanlık onurunu, özgürlüğünü ve insanı insan yapan değerleri savunan bir lider. Dünyanın zor bir süreçten geçtiğini biliyoruz. Türkiye’nin hem kuzeyinde hem güneyinde gerçekten yüreğimizi yakan iki tane savaş var. Böyle çalkantılı bir dönemde İzetbegoviç gibi insanlık onurunu önceleyen bir lideri anmak çok kıymetli gerçekten" diye konuştu. "İzetbegoviç’in aziz hatırasını yad edebilmek benim için tarif edilemez bir şeref, onur nişanesi" Yunus Emre Enstitüsü’nün ilk kurulduğu yerin Bosna Hersek olduğunu belirten Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Abdurrahman Aliy, "Bosna’da üç tane merkezimiz var ve yetmiyor diyebilirim. Bosna’nın ve Türkiye’nin birbirleriyle olan görünmez bağı o kadar güçlü ki, bu üç merkez bile yetmiyor. Çünkü neden? Kültürel etkinliklerimiz, kültürel faaliyetlerimiz ve karşılıklı olarak dil öğrenme arzumuz bu merkezlerimizin dolmasına, taşmasına neden oluyor. Ben gençliğimde kitaplarını okudum ve Bosna Hersek’te o büyük facialar yaşanırken, büyük kıyımlar, katliamlar yaşanırken o serinkanlı duruşu, o insanlığa hala bir şeyler öğretebileceğine olan inancı, imanı beni derinden etkilemişti. Bugün enstitü başkanı olarak İzetbegoviç’in aziz hatırasını yad edebilmek, kurum olarak buna destek verebilmek de benim için gerçekten tarif edilemez bir şeref, onur nişanesi. Ankara Üniversitesi ve Ali İzetbegoviç Vakfı’yla da iş birliği yaparak bu etkinliği yaptık. Bosna Hersek’te ve Türkiye’de çok ses getirdi anma törenimiz ve iyi bir sergi yaptık. İzetbegoviç’in çocukluğundan itibaren hiç yayınlanmamış ya da fazla görülmemiş fotoğraflarıyla çok güzel bir sergi gerçekleştirdik. Bugün onun muadilini burada yapıyoruz" dedi. Aliy, etkinlik sayesinde İzetbegoviç’in sadece geçmişte kalan bir figür olmadığını ve fikirleriyle yol göstereceğine inandığını belirtti. İzetbegoviç’in düşünce duruluğu ve düşünce aralığının çok değerli olduğunu söyleyen Aliy, etkinliğin yeni Ali İzetbegoviç çalışmalarını başlatacağına da inandığını ifade etti. Günün ilerleyen oturumlarında, farklı ülkelerden akademisyenler İzetbegoviç’in fikirlerini, siyaset felsefesinden dış politikaya, sanat anlayışından felsefeyle ilişkisine kadar çeşitli yönleriyle ele aldı. Kapanış oturumunda İzetbegoviç’in yalnızca Bosna-Hersek için değil, tüm insanlık için evrensel bir değer olduğu vurgulandı. Program, hediye takdimleri ve hatıra fotoğraflarının çekilmesiyle son buldu.
İstanbul Dorgeles Nene: "Amacımız 3 puan almak" Fenerbahçe’nin Malili futbolcusu Dorgeles Nene, UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacakları Brann maçında iki takımın da soğuk havada mücadele edeceğini belirterek, amaçlarının 3 puan olduğunu söyledi. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nin 6. haftasında yarın TSİ 23.00’te deplasmanda Norveç ekibi Brann ile karşılaşacak. Sarı-lacivertliler, bu müsabakanın hazırlıklarını tamamlarken, futbolculardan Dorgeles Nene, Can Bartu Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. Hücum oyuncularının bu sezon gol katkısındaki eleştirilerin olmasına yönelik Nene, "Şunun altını çizebilirim; bu tip eleştiriler daima önemlidir. Aşama kaydedip, geliştirebilirsiniz. Ben de kendi adıma maksimumu vermeye çalışıyorum. Daha iyisini takım olarak gerçekleştirebilme kanaatindeyim" şeklinde konuştu. "Amacımız 3 puanı alabilmek" Brann karşılaşmasının soğuk havada oynanacağıyla ilgili konuşan 22 yaşındaki futbolcu, "Farklı iki hava koşulundan söz ediyoruz. Elbette adapte olmamız gerekiyor. İki takım da soğuk havada mücadele edecek. Amacımız 3 puanı alabilmek, bu anlamda da takım olarak mücadele edeceğiz. Kadroda sakat olan oyuncular var. Biz birlikte kalacağız ve orada en iyisini ortaya koyacağız. Listede olmayan ve sakat olan oyuncular da bizleri destekleyeceklerdir" değerlendirmesinde bulundu. "Kendimi sol kanatta daha rahat hissediyorum" Takımda hangi kanatta oynamasının kendisi için iyi olduğuyla ilgili soruya Malili futbolcu, "Kendimi sol kanat olarak daha konforlu ve rahat hissediyorum. Hocam sağda da oynatsa, solda da oynatsa her zaman en iyisini ortaya koymak zorundayım. Nerede olursam olayım katkı vermeye çalışıyorum" diye cevap verdi. "Her zaman konsantre kalmaya çalışıyorum" Fenerbahçe’nin basketbol maçlarına gittiğinin hatırlatılması üzerine Dorgeles Nene, "Ben basketbolu seviyorum. Seyrederken keyif alıyorum" ifadelerini kullandı. Performansının hangi seviyede olduğunu da açıklayan Nene, "Her zaman konsantre kalmaya çalışıyorum, bireysel anlamda ve kolektif anlamda. Her zaman da bu böyle olacak. İşimi en iyi şekilde yapmaya gayret gösteriyorum" diyerek sözlerini tamamladı.