POLİTİKA - 13 Haziran 2025 Cuma 16:45

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ’Gaziantep İş Dünyası Buluşması’na katıldı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ’Gaziantep İş Dünyası Buluşması’na katıldı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi" dedi.



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir dizi programa ve toplantılara katılmak üzere Gaziantep’e geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gaziantep İş Dünyası Buluşması" programında konuştu.



"Bir sonraki yıl tek haneli enflasyon oranlarına ulaşacağız"


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Gaziantep’te çok güzel programlara iştirak ediyoruz. Gece geç saatlere kadar çalışmalarımızı sürdürecek ve inşallah ardından dönüşümüzü gerçekleştireceğiz. Özellikle Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSEB) bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Az önce başkanımızın da ifade ettiği gibi, şu anda Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesindeyiz. Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerdeki organize sanayi bölgelerinden daha büyük ölçekli bir bölgede bulunuyoruz. Yaklaşık 300 bin kişinin çalıştığı, evine ekmek götürdüğü dev bir üretim merkezindeyiz. Gaziantep denince akla girişimcilik, ekonomi, istihdam, üretim, ticaret ve ihracat gelir. Bu organize sanayi bölgemiz de bu kavramların en güzel sembollerinden biridir. Burada bizleri misafir ettikleri için kıymetli başkanımıza ve iş dünyamızın değerli temsilcilerine teşekkür ediyorum. Kısaca bir değerlendirme yaparak sözü sizlere bırakmak istiyorum. Çünkü asıl sizleri dinleyeceğiz. İş dünyası bizim için son derece kıymetlidir. Üreten insanlar, bu ülkede taş üstüne taş koyanlar, istihdam sağlayanlar, ihracat yapanlar ve girişimciler bizim için çok değerlidir. Gerek makro düzeydeki politikalarımızı, gerekse bölgesel ya da il bazındaki çalışmalarımızı planlarken, iş dünyası ile sürekli istişare içinde olmaya büyük özen gösteriyoruz.


Orta Vadeli Programımızı da yine iş dünyasıyla istişare ederek şekillendirdik. Farklı sektörlere yönelik politikalarımızı da aynı şekilde ortak akılla yürütüyoruz. Gittiğimiz her yerde iş dünyasıyla bir araya gelmeye, onları dinlemeye gayret ediyoruz. Çünkü sahayı en iyi tanıyan, reel sektörde ne olup bittiğini en iyi bilen yine sizlersiniz. Bu nedenle görüşleriniz ve önerileriniz bizim için çok değerli.


Uyguladığımız bir programımız var. Bu program bir istikrar programıdır. Fiyat istikrarına, enflasyonu düşürmeye odaklı bir programdır. Programın ana çerçevesi ve istikameti bellidir. Bu çerçeveye bağlı kalmak kaydıyla, her kesimle açık bir iletişim kurmaya hazırız. Yaklaşımımız selektiftir; yani seçici ve hedef odaklıdır. Makro ekonomik dengeleri bozmadan, gerekli adımları atmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bugüne kadar bu anlayışla hareket ettik, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Küresel ekonominin içinde bulunduğu durumu hepimiz yakından takip ediyoruz. IMF’nin tahminlerine göre bu yıl dünya ekonomisi sadece yüzde 2,8 oranında büyüyecek. Hatta bu tahminin daha da aşağıya çekilmesi gündemde. Dünya Ticaret Örgütü ise daha da kötümser. Küresel ticaret artışının yüzde 1,7 olacağı öngörülüyor, hatta bazı değerlendirmelere göre negatif bile olabilir. Dolayısıyla böyle bir küresel tablo içerisinde değerlendirmelerimizi yapmak durumundayız. Türkiye için Avrupa pazarı son derece önemli. Ancak Avrupa uzun süredir durgun bir seyir izliyor. Dış talebimizin önemli bir kısmı Avrupa, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika’dan geliyor. Ancak özellikle Avrupa’da henüz beklediğimiz ölçüde bir toparlanma gözlemleyemiyoruz. Ukrayna Savaşı’nın etkileri, Gazze’deki trajik gelişmeler ve artan jeopolitik gerilimler de bu durumu daha karmaşık hale getiriyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisi yoluna kararlılıkla devam ediyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılın ilk çeyreğinde de büyümeyi sürdürdük. Tam 19 çeyrektir kesintisiz büyüme sağladık. Üstelik bunu istikrar içinde gerçekleştirdik. İç talep ve dış talep arasında bir denge gözeterek büyümemizi sürdürüyoruz. Orta Vadeli Programımızın dört temel amacı var. Bunların başında gelen en önemli hedefimiz enflasyonu düşürmektir. Yüksek enflasyon, kamu sektörü, özel sektör ve toplumun tüm kesimleri için olumsuz sonuçlar doğurur. Belirsizlik oluşturur, öngörülebilirliği bozar ve ekonomik dengeleri sarsar. Bu nedenle fiyat istikrarı hepimiz için kritik öneme sahiptir. Enflasyonla mücadelede geçici bazı zorluklar yaşanabilir. Bu süreçleri hep birlikte yöneteceğiz. Ancak düşük enflasyonun sağlayacağı uzun vadeli kazanımlar çok daha büyüktür. Türkiye’nin büyüme tarihine baktığımızda, en çok büyüdüğümüz dönemlerin düşük enflasyon dönemleri olduğunu görürüz. Bu yüzden kısa vadeli etkiler uğruna uzun vadeli hedeflerden vazgeçmemeliyiz.


Programımız çalışıyor. Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında enflasyon yüzde 75,5 seviyesine ulaşmıştı. Bu yıl aynı dönemde ise yüzde 35,4’e gerilemiş durumda. 40 puanın üzerinde bir düşüş sağladık. Bu, içinde bulunduğumuz zor küresel şartlara rağmen programımızın işlediğinin somut bir göstergesidir. Yıl sonunda yüzde 20’li rakamları, önümüzdeki yıl yüzde 10’lu rakamları konuşacağız. Bir sonraki yıl ise tek haneli enflasyon oranlarına ulaşacağız. O zaman zaten bugünkü gibi enflasyon konuşmaz hale geleceğiz. Hedeflerimize kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Hepinize bu sürece verdiğiniz katkılar için teşekkür ediyorum" dedi.


"Enflasyonla mücadele ederken, toplumun refahını artıracak, alım gücünü koruyacak politikaları da aynı kararlılıkla hayata geçiriyoruz"


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Son dönemde Türkiye içinde bazı siyasi tartışmalarla birlikte, haksız bir güvensizlik algısı oluşturulmaya çalışıldı. Aynı dönemde, ABD Başkanı Trump’ın yeni tarifeleri ilan etmesi küresel ölçekte finansal risk algısını artırdı. Bu gelişmeler, Türkiye’ye ilişkin göstergelere de yansıdı; rezervlerde bir miktar gerileme yaşandı, ülke risk primi olarak bilinen CDS oranlarında yükseliş görüldü. Ancak son haftalarda bu trend tersine dönmüş durumda. Merkez Bankamızın rezervleri, son açıklanan verilere göre 155,9 milyar dolara ulaştı. Bu seviye, önceki dönemde 132-133 milyar dolara kadar gerilemişti. Yani yeniden güçlü bir toparlanma sağlandı. CDS dediğimiz ülke risk primi, kamunun ve özel sektörün dış borçlanmalarında ödeyeceği faiz oranlarını etkileyen kritik bir göstergedir. 2 Nisan’da Trump’ın tarifeleri açıklamasından önce CDS 309 seviyesindeydi, açıklamayla birlikte 379 seviyesine kadar yükseldi. Sadece Türkiye değil, tüm gelişmekte olan ülkelerin risk primleri bu dönemde arttı. Ancak bugün, 11 Haziran itibarıyla CDS’imiz yeniden 287 seviyesine kadar geriledi. Bu, ciddi bir iyileşmenin göstergesidir. Finansal piyasalarda bir normalleşme sürecindeyiz ve önümüzdeki bir iki ay içinde daha sağlıklı bir zemine oturacağımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Programımızın dört temel hedefi bulunuyor. Birinci hedefimiz enflasyonu düşürmek ve finansal istikrarı güçlendirmektir.


Bunu sağlamak için fiyat istikrarını önceliklendirdik. Enflasyonla mücadelede önemli mesafe kat ettik, bu süreci sürdüreceğiz. İkinci hedefimiz sağlıklı ve sürdürülebilir büyümedir.


Bu büyümeyi dengeli şekilde, hem iç talep hem de dış talep arasında denge kurarak gerçekleştirmek istiyoruz. Geçtiğimiz yıl bu hedef doğrultusunda başarılı olduk. Bu yılın iki çeyreğinde de yüzde 2 civarında bir büyüme sağladık. Mevsim etkilerinden arındırıldığında bu oran yüzde 2,7’ye ulaşıyor. Küresel büyümenin yüzde 2,8 seviyesinde olması beklenirken, Türkiye’nin bu büyüme oranı oldukça anlamlıdır. Önümüzdeki dönemde de yatırımla, istihdamla, üretimle ve ihracatla yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Üçüncü önceliğimiz sosyal refahtır.


Ekonomik sistemin nihai amacı, toplumun refahını artırmaktır. Ancak bu refah geçici ya da yapay değil, kalıcı ve adil olmalıdır. Enflasyonla mücadele ederken, toplumun refahını artıracak, alım gücünü koruyacak politikaları da aynı kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Popülist söylemlerle değil, gerçekçi adımlarla sosyal refahı sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Dördüncü temel amacımız ise depremin yaralarını sarmaktır.


2023’te yaşadığımız depremler, kamuya 100 milyar doları aşan bir mali yük getirdi. Devlet, son üç yılda her yıl yaklaşık 30-35 milyar dolarlık bir harcamayı bütçesinden karşılayarak bu yükü omuzladı. Bu durum bütçe açığımızı geçici olarak artırdı. Ancak bu harcamalar büyük ölçüde yatırım niteliğinde olduğu için illerimizi geleceğe daha dayanıklı, dirençli bir şekilde hazırlıyoruz. Bu yılın sonu itibarıyla, başta Gaziantep olmak üzere deprem bölgesindeki çalışmaların büyük oranda tamamlanmış olmasını hedefliyoruz. 2026 yılından itibaren ise kamu bütçesinin bu yükten önemli ölçüde kurtulacağını ve sosyal taleplere daha güçlü şekilde yanıt verebileceğimiz bir döneme gireceğimizi öngörüyoruz. Bu dört ana hedef doğrultusunda programımızı kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği ve desteği, sosyal paydaşların ve iş dünyasının katkılarıyla bu süreci birlikte yürütüyoruz. Bu anlayışla hareket etmeyi sürdüreceğiz. Ancak şu da çok önemlidir: Bu hedeflere sadece para politikasıyla ulaşmak mümkün değildir. Orta Vadeli Programımızda para politikasının yanında maliye politikaları ve yapısal reformlara da büyük önem veriyoruz. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda bu yapısal dönüşüm başlıklarını detaylı biçimde ele aldık. Bu dönüşümde beş alanı öncelikli görüyoruz. Sulama ve gıda arzı. Gıda fiyatlarını düşürmenin en doğrudan yolu, arzı artırmaktır. Bu da sulama altyapısının güçlendirilmesiyle mümkündür. Bu yıl Devlet Su İşleri’ne (DSİ) tarihinin en yüksek ödeneğini verdik ve özellikle tamamlanmaya yakın projelere öncelik tanıdık. Enerji bağımsızlığı. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, cari açığın azalması açısından da kritik öneme sahip. Mecliste enerji alanında çok daha etkin, bürokrasisi azaltılmış düzenlemeler için hazırlıklar sürüyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmak, yerli kaynakları daha etkin kullanmak için Tarım, Çevre ve Enerji Bakanlıklarımızla koordineli şekilde çalışıyoruz. Nükleer ve diğer kaynakları da bu çerçevede devreye alarak enerjide kapsamlı bir dönüşüm sağlayacağız. Sonuç olarak, ekonomik hedeflerimiz net, stratejimiz sağlamdır. Enflasyonla mücadele ederken büyümeyi sürdürmek, sosyal refahı artırmak, depremin yaralarını sarmak ve yapısal dönüşümleri hayata geçirmek temel önceliklerimizdir. Tüm bu adımları birlikte, istişare içinde atıyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.


"Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi"


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Son dönemde Türkiye’de içeride bazı siyasi tartışmalar yoluyla güvensizlik algısı oluşturulmaya çalışıldı. Aynı dönemde ABD Başkanı Trump yeni gümrük tarifeleri açıkladı. Bu gelişmeler küresel risk algısını, özellikle de Türkiye’nin risk primini artırdı. Bu süreçte rezervlerde bir miktar düşüş oldu, CDS (ülke risk primi) oranı yükseldi. Ancak son haftalarda bu eğilim tersine döndü. Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi. CDS oranı ise 287 seviyesine geriledi. Finansal piyasalar normalleşme sürecine girdi. Önümüzdeki 1-2 ay içinde daha sağlıklı bir zemine oturması bekleniyor. Ekonomik hedeflerimiz dört başlıkta toplanıyor: Enflasyonla Mücadele ve Finansal İstikrar: Enflasyonu düşürmek öncelikli hedefimiz. Finansal istikrarı güçlendirerek sürdürülebilir büyümeyi sağlamaya çalışıyoruz. Sağlıklı ve Dengeli Büyüme: Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da iç ve dış talebi dengeli biçimde büyütmeye devam edeceğiz. Yılın ilk iki çeyreğinde yüzde 2, mevsim etkisinden arındırıldığında yüzde 2,7 büyüme sağladık. Sosyal Refah: Geçici değil, kalıcı refah artışı hedefliyoruz. Enflasyonla mücadele sayesinde gerçek refah artışı mümkün olacak. Popülist yaklaşımlardan uzak duruyoruz. Deprem Sonrası İyileşme: Depremin oluşturduğu mali yük büyük. Yaklaşık 100 milyar doları aştı. Ancak yapılan harcamalar yatırım niteliğinde olduğu için uzun vadede fayda sağlayacak. Yıl sonunda, Gaziantep başta olmak üzere birçok bölgede çalışmalar tamamlanmış olacak. Bunların yanı sıra yapısal reformlara da ağırlık veriyoruz. Beş temel öncelik alanımız şunlar: Tarım ve Gıda Arzı: Sulama projeleriyle tarımsal üretimi artırmayı hedefliyoruz. DSI’ye tarihinin en yüksek ödeneğini verdik. Enerji Bağımsızlığı: Yenilenebilir enerjiye ve enerji yatırımlarına hız veriyoruz. Bürokratik engelleri azaltacak yeni düzenlemeler yapılıyor. Konut Politikaları: Hizmet enflasyonu yüksek seviyede. Bunu düşürmek için konut arzını artırmak istiyoruz. Deprem bölgelerinde sosyal konutlar yapılırken, OSB’lere yakın yaşam alanları da planlanıyor. Bu sayede kira, ulaşım ve zaman maliyetleri azalacak. Lojistik: Üretim alanları ile pazarlara ulaşımı, kolaylaştırmak için demir yolu başta olmak üzere lojistik yatırımları önceliklendiriyoruz. İnsan Kaynağı: Eğitim sistemimizi iş gücü piyasasının ihtiyaçlarıyla örtüştürmeye çalışıyoruz. Mesleki eğitimi özel sektörle entegre edecek projeler geliştiriyoruz. Gaziantep, sadece ekonomik gücüyle değil, sosyal duyarlılığıyla da örnek bir ilimiz. Suriye’deki gelişmeler Gaziantep için büyük fırsatlar oluşturabilir. Siyasi istikrar sağlandığında, Suriye ekonomisinin hızla büyümesi bekleniyor. Bu da Gaziantep’i büyük bir ticaret merkezi haline getirebilir. Kamu olarak Gaziantep’e önemli destekler sağlıyoruz. Sağlık yatırımları kapsamında bin 875 yataklı yeni hastane hizmete alındı. Ayrıca bin 294 yatak kapasiteli yeni sağlık projeleri devam ediyor. Kültür yatırımları kapsamında Gaziantep Kalesi ve Arkeoloji Müzesi gibi projeler yürütülüyor. Şahinbey’deki yeni kütüphane Türkiye’de örnek projelerden biri. İslahiye, Nurdağı, Araban, Oğuzeli gibi ilçelerde kütüphane projelerine de ciddi bütçeler ayrıldı. Sanayi yatırımları kapsamında Gaziantep’teki OSB’ler için milyarlarca liralık yatırımlar yapılıyor. Küçük sanayi siteleri, ayakkabı, mobilya ve teknoloji ihtisas OSB’leri gibi projelere önemli kaynaklar aktarılıyor. Karayolu ulaşımı ve diğer altyapı projelerinde de önemli ilerlemeler sağlandı" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Başkan Kul: "Amacımız hızla sonuç üretmektir" Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, belediye bünyesinde hizmet veren Çözüm Merkezi’ni ziyaret ederek vatandaşların taleplerini bizzat dinledi. Başkan Kul, "Vatandaşımızın talebi bizim için emirdir, amacımız sadece dinlemek değil, hızla sonuç üretmektir" dedi. Terme Belediyesi, vatandaşla belediye arasındaki iletişimi güçlendirmek ve sorunlara anında müdahale etmek amacıyla kurumsal yapısında önemli bir dönüşüme imza attı. Belediye Başkanı Şenol Kul, Çözüm Merkezi koltuğuna oturarak hem vatandaşlarla samimi bir sohbet gerçekleştirdi hem de gelen taleplerin takip süreçlerini denetledi. Vatandaşla samimi sohbet hızlı çözüm Samimi bir atmosferde geçen görüşmelerde vatandaşların isteklerini not alan Başkan Kul, belediyenin yürüttüğü projeler hakkında da halkı bilgilendirdi.Birimin artık sadece bir "ses kayıt merkezi" olmadığını belirten Kul, "Önceden Çağrı Merkezi adıyla hizmet veren birimimizi artık ’Çözüm Merkezi’ olarak yeniden yapılandırdık. Vatandaşlarımızın tüm taleplerinin en kısa sürede çözüme kavuşturulması amacıyla bu birimi teknolojik ve personel açısından güçlendirdik" açıklamasında bulundu. 7/24 kesintisiz hizmet ve WhatsApp hattı Çözüm Merkezi’nin işleyişi hakkında detaylı bilgi veren Başkan Şenol Kul, "Çözüm Merkezimiz, 444 82 55 numarasıyla haftanın 7 günü, 24 saat kesintisiz hizmet veriyor. Vatandaşlarımız sadece telefonla değil, aynı numara üzerinden WhatsApp hattımız aracılığıyla da bizlere kolaylıkla ulaşabiliyor. Her müdürlüğümüzde Çözüm Merkezimizin bir muhatabı var. Gelen talep anında ilgili birime düşüyor ve personelimiz süreci birebir takip ediyor. Eğer bir sorun hemen çözülebiliyorsa sonuçlandırıyor, farklı bir süreç gerekiyorsa da vatandaşa anlık olarak geri bildirim sağlıyoruz" diye konuştu. "Amacımız şikayeti azaltmak, memnuniyeti çoğaltmak" Terme’de yaşayan her bireyin huzur ve mutluluğuna büyük önem verdiklerini belirten Başkan Kul, "Çözüm Merkezi bizim vitrinimizdir. Vatandaşlarımızın Terme’de daha mutlu ve huzurlu yaşamaları için büyük bir titizlikle çalışıyoruz. Burada verdiğimiz hizmetin kalitesini en üst seviyeye taşımak temel gayemiz. Vatandaşlarımızın şikâyetlerini en aza indirmek ve memnuniyetlerini mümkün olduğunca çoğaltmak için bütün ekip arkadaşlarımızla sahadayız. Biz artık sadece çağrıları karşılamıyoruz, biz sorunları çözüyoruz" şeklinde konuştu.
Trabzon Ziraat Türkiye Kupası: Trabzonspor: 0 - Alanyaspor: 1 (İlk yarı) Ziraat Türkiye Kupası A Grubu ilk maçında Trabzonspor, sahasında Corendon Alanyaspor ile karşılaşıyor. Müsabakanın ilk yarısı konuk ekibin 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. Maçtan Dakikalar (İlk yarı) 17. dakikada Efecan Karaca’nın sağ taraftan ortasında ceza sahası içinde Güven Yalçın’ın kafa vuruşunda top kaleci Onuralp Çevikkan’ın solundan ağlarla buluştu. 0-1 42. dakikada Sikan’ın ceza sahası içinde indirdiği topa gelişine vuran Auguston’nun şutunda meşin yuvarlak kaleci Viktor’da kaldı. 44. dakikada sağ taraftan ceza sahası içine giren Ogundu’nun vuruşunda kaleci Onaralp Çevikkan topu çeldi. Hakemler: Mehmet Türkmen, Serkan Çimen, Suat Güz Trabzonspor: Onuralp Çevikkan, Pina, Serdar Saatçi, Batagov, Arif Boşluk, Ozan Tufan, Bouchouari, Cihan Çanak, Olaigbe, Augusto, Sikan Yedekler: Ahmet Doğan Yıldırım, Ernest Muçi, Stefan Savic, Onuralp Çakıroğlu, Turan Deniz Tuncer, Oleksandr Zubkov, Yakuphan Sarıalioğlu, Taha Emre İnce Teknik Direktör: Fatih Tekke Alanyaspor: Victor, Nuno Lima, Fidan Aliti, Fatih Aksoy, Hadergjonaj, Baran Moğultay, İbrahim Kaya, Makouta, Efecan Karaca, Ogundu, Güven Yalçın Yedekler: Mert Furkan Bayram, Batuhan Yavuz, Pereira Duarte, Hagi, Mehmet Öz, Hwang Ui-jo, Nicolas Janvier, Yusuf Can Karademir, Ümit Akdağ, Semih Doğanay Teknik Direktör: Joao Pereira Gol: Güven Yalçın (dk. 17) (Alanyaspor) Sarı kart: Nuno Lima (Alanyaspor)
Antalya Tescillenip dünya pazarında yerini alan Antalya portakalları tanıtıldı Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM) tarafından geliştirilen ve tescillenerek dünya pazarındaki yerini alan portakal çeşitleri Vali Hulusi Şahin’in katıldığı etkinlik ile tanıtıldı. BATEM’in Muratpaşa ilçesindeki merkez yerleşkesinde düzenlenen etkinlikte Antalya’nın iklimiyle narenciye üretimi için uygun bir il olduğuna dikkat çeken Vali Şahin, "BATEM ile beraber portakal başta olmak üzere narenciye bölgenin ana tarımsal üretimi, ana gelir ve geçim kaynağı haline geldi. Antalya’nın sembolü portakal oldu, şehrimizi portakalla tanıtıyoruz. Özellikle Finike portakalı tadıyla aromasıyla çok özel. Bunlar, emekle bilimle araştırmayla alın teriyle oluyor." diye konuştu. Şahin, mühendislerin, teknikerlerin omuzlarında büyüyen sektör sayesinde Türkiye’nin, dünyanın en önemli narenciye üreticisi ülkelerinden biri olduğunu ve bu alanda ihracat yaptığını vurguladı. Antalya’nın özel bir şehir olduğuna dikkati çeken Vali Şahin, "Finike portakalının da Avrupa Birliği tescil süreci devam ediyor, inşallah onu da alacağız, bunu başaracağız. Antalya’da ne üretirseniz en iyisi ortaya çıkıyor. Ürünlerimiz o kadar değerli ki ciddi ihracat kalemine de ulaşıyor. Antalya, hem miktar hem kalite itibarıyla dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri. Türkiye’yi besliyor, üstüne ciddi ihracat da yapıyor. Bu büyük başarı hikayesidir. Antalya tarımı büyük emeklerle buraya geldi. Antalya turizm şehri ama aynı zamanda tarım şehri. Tarım, gelir adaletini sağlıyor, yani geliri tabana yayıyor. Her eve bir tarladan, bahçeden gelir giriyor. Bu da bölge insanın ekonomisini büyük oranda güçlendiriyor. Tarım stratejik bir ürün, milli güvenlik meselesidir. Paranızla dahi alamazsınız, pandemide bunu gördük. O yüzden tarımı korumak, kollamak geliştirmek çok önemli" dedi. Etkinlikte, enstitünün geliştirerek tescillendirdiği "Finike Yerli", "Alanya dilimli", "BATEM Şekeri", "BATEM Fatihi", "BATEM Baharı", "Navelina", "Valencia Late", "Moro", "Yafa" ve "Washington Navel" olmak üzere 10 portakal çeşidi tanıtıldı. Programda, portakallardan yapılan tatlılar ve atıştırmalık, davetlilere ikram edildi. Etkinlik, portakal koleksiyon bahçesi gezisiyle sona erdi. Etkinliğe Muratpaşa Kaymakamı İhsan Kara Kepez Kaymakamı Suat Dervişoğlu, İl Tarım Orman Müdürü Fırat Erkal, BATEM Müdürü Abdullah Ünlü, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, AESOB Başkanı Adlıhan Dere, kurum müdürleri, STK ve kooperatif temsilcileri katıldı.