GENEL - 04 Haziran 2020 Perşembe 17:26

GTO ve GIZ’den Covid 19 mücadelesine kritik destek

A
A
A
GTO ve GIZ’den Covid 19 mücadelesine kritik destek

Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen PEP-Ekonomik Fırsatların Desteklenmesi Programı kapsamında Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), Gaziantep Ticaret Odası ve GETHAM iş birliğiyle üretilen 200 bin adet koruyucu yüz siperliğinin dağıtımı için imzalar atıldı.

Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen PEP-Ekonomik Fırsatların Desteklenmesi Programı kapsamında Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), Gaziantep Ticaret Odası ve GETHAM iş birliğiyle üretilen 200 bin adet koruyucu yüz siperliğinin dağıtımı için imzalar atıldı.


Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen PEP- Ekonomik Fırsatların Desteklenmesi Programı kapsamında; Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), Gaziantep Ticaret Odası ve GETHAM iş birliğiyle üretilen 200 bin adet yüz koruyucu siperliğinin Gaziantep ve bölge illerinde dağıtımı başladı. Gaziantep yanında Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Hatay, Adana illerinde, İl Sağlık Müdürlükleri, Emniyet ve Belediyelere hibe edilen yüz siperleri, başta sağlık çalışanları olmak üzere sahada aktif çalışanları enfekte olma riskinden korumayı amaçlıyor.


Yüz Koruyucu siperlerin Gaziantep’teki dağıtımı kapsamında, İl Sağlık Müdürlüğü, Gaziantep Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Müteahhitleri Derneği, Özel Eğitim Kurumları Federasyonu, Sürücü Kursları Derneği, Okul Öncesi ve Anaokulları Derneği ve Özel Öğretim Kurumları Derneği ile imzalanan protokole ilişkin GTO Başkanı Yıldırım bazı açıklamalarda bulundu. Pandemi mücadelesinin başlamasıyla birlikte iştirakleri GETHAM A.Ş aracılığıyla yüz siperliği üretimi projesini hayata geçirdiklerini belirten Yıldırım “Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ) iş birliğiyle ürettiğimiz 200 bin adet yüz siperliğinin Covid-19 mücadelesine hizmet edecek olmasından büyük mutluluk duyuyoruz" dedi.


"İmkanlarımız ülkemiz için seferber"


Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen PEP- Ekonomik Fırsatların Desteklenmesi Programı kapsamında; Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), Gaziantep Ticaret Odası ve GETHAM iş birliğiyle üretilen koruyucu yüz siperliklerinin emsallerine göre farklı özelliklere sahip olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bu siperlikler kullan at değil. Birden fazla kullanıma olanak sağlayan, patenti GETHAM’a ait olan bir model Önündeki PVC asetat değiştirilerek uzun süre kullanım imkânı sağlıyor. Enfeksiyon uzmanı hekimlerin fikirleri alınarak üretilen bu siperliklerin 200 bin adetlik üretimini tamamladık ve çok kıymetli kurumlarımızla protokol imzalayarak şehrimiz ve bölge illerindeki dağıtımı için adım attık. Her zaman söylediğimiz gibi tüm imkânlarımız şehrimiz ve ülkemiz için seferber" diye konuştu. Yüz siperliklerinin, özellikle sahada çalışacak olanların enfekte olma riskine karşı kritik bir koruyucu olduğunu dile getiren Yıldırım, “Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ)’e iş birlikleri ve 200 bin adet yüz siperliği üretimindeki sağladıkları destek için canıgönülden teşekkür ediyorum. Ayrıca siperlikler, bu kurumların yanında Gaziantep’te Büyükşehir Belediyesi, Emniyet Müdürlüğü, Adliye ve Tıp Fakültesinde de dağıtılmaya devam ediyor" dedi.


"GTO, sağlık çalışanlarının yanında"


Protokol töreninde konuşan Gaziantep İl Sağlık Müdürü Serdar Sarıfakı ise pandemi sürecinde Gaziantep Ticaret Odası ile yaptıkları iş birliklerine dikkat çekerek, “GTO, Salgının başlamasıyla birlikte 2000 adet koruyucu tulum hibe ederek sağlık çalışanlarımıza önemli destekte bulundu. Sonrasında da personelimizin çok önemli bir ihtiyacı olan yüz koruyucu siperlikleri üreterek kullanımımıza sundular. Bu önemli desteklerinden ve önümüzdeki süreçte birlikte yapacağımız iş birliklerinden dolayı Gaziantep Ticaret Odasına teşekkür ediyorum.” dedi.


Gaziantep Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı İslim Arıkan da, “GTO ile birlikte pek çok organizasyonda iş birliği yaptık. Ne zaman bir taleple gitsek karşılık bulduk ve destek gördük. Bu siperlik desteği ile de sahada aktif çalışan ve enfekte olma riski bulunan mühendislerimizi bir nebze olsun koruma altına alacağız. Bu yüz siperliklerinin üretimini gerçekleştiren GETHAM ve GIZ’e e de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Burası gerek teknolojik altyapısıyla gerekse uzman kadrosuyla şehrimiz ve biz mühendisler için çok önemli bir yapı ve fırsat. Umut ediyoruz ki önümüzdeki süreçte bu merkezin imkânlarıyla önemli işlere imza atmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.


"Kurumlararası işbirliği önemli"


Gaziantep’in daha iyi bir konuma gelebilmesi için kurumlar arası yapılan iş birliklerin önemini vurgulayan İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı İbrahim Apa, “Gaziantep’in başarısındaki en büyük pay birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi. Bugün de bunun çok güzel bir örneği Gaziantep Ticaret Odasına, kıymetli Başkan Tuncay Yıldırım’a, GETHAM Yönetimine, GIZ’e ve bu siperliklerin üretiminde emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum" dedi.


"GTO, özel eğitim kurumlarını en iyi anlayan kurum oldu"


Pandemi sürecinde oldukça sıkıntılı günler geçirdiklerini aktaran Özel Eğitim Kurumları Federasyonu Başkan V. Yener Doğruer, “Bilindiği üzere biz özel eğitim kurumları bu salgın sürecinde mücbir sebep kapsamına alınmadık. Ne yazık ki oldukça sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz. Sesimizi duyuramadığımız her anda Gaziantep Ticaret Odası ve yönetimi bizlerin sözcüsü oldu ve her fırsatta mağduriyetimizi dile getirdi, her kademede girişimlerde bulundu. Ben bu destek ve eğitim kurumlarımızdaki çalışanlarımızı koruyacak yüz siperliklerinin hibesi için özellikle teşekkür etmek istiyorum" şeklinde konuştu.


İmza törenine, GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, GTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve GETHAM Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Acıoğlu, GTO Yönetim Kurulu Üyesi ve GETHAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sinan Bay, GTO Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Eryoldaş, Ahmet Özgözükara, İl Sağlık Müdürü Serdar Sarıfakı, Gaziantep Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı İslim Arıkan, Gaziantep İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı İbrahim Apa, Özel Eğitim Kurumları Federasyonu Başkan V. Yener Doğruer, Gaziantep Sürücü Kursları Derneği Başkanı Davut Aytop, Okul Öncesi ve Anaokulları Derneği Başkanı Yasin Özkanat ve Özel Öğretim Kurumları Derneği Başkanı Bilal Yağdıran katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis YÖK Başkanı Erol Özvar: "Rekabet, ilim alanında yarışmanın tezahürüdür” Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, uluslararası alanda başarılı olmanın yolunun üniversitelerin tatlı bir rekabete açılmasından geçtiğini belirterek, “Etik değerlere dayalı bir rekabet, üniversitelerimizin verimliliğini, etkinliğini arttıracaktır” dedi. Bitlis Eren Üniversitesinin (BEÜ) merkezi konferans salonunda düzenlenen “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı”, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Burada konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi”nin önemine değinerek, “Yükseköğretim Kurulu olarak, yükseköğretimde çeşitliliğinin artırılması hedefi doğrultusunda, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesini 25 üniversitemizle başarıyla yürütüyoruz. ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesinin etkinliği artırılacaktır’ ifadesiyle devletimizin üst politika belgesinde de yerini almıştır. Yükseköğretim Kurulu olarak yükseköğretimin tüm süreçlerinde ‘çeşitlilik, farklılaşma ve bölgesel gelişme odaklı’ bir planlama anlayışını ve yaklaşımını önemsiyoruz. Yapısal değişim niteliğindeki en önemli girişimlerimizden birisi olan üniversitelerimizin misyon farklılaşması odaklı ihtisaslaşmasına yönelik çalışmalarımızı da bu kapsamda değerlendiriyor ve bu alandaki faaliyetlerimizi üniversitelerimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte bundan sonra da güçlendirerek devam ettirmeyi düşünüyoruz” dedi. YÖK Başkanı Özvar, Yükseköğretim Kurulu tarafından 25 üniversitenin katılımıyla yürütülmekte olan “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” kapsamında üniversitelerin, eğitim öğretim ve araştırma geliştirme gibi birincil faaliyetlerinin yanı sıra bulundukları ilin ve bölgenin doğal, ekonomik, ticari, sanayi ve sosyal potansiyelinin etkin olarak kullanılması, yerel ekonomik hayatın geliştirilmesine katkı sağlanması, bölgenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesinin amaçlandığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Yükseköğretim Kurulu, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı ile üniversitelerin bulundukları bölgelerin ihtiyaçları, sahip oldukları potansiyel ve kapasiteyi göz önüne alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında öncü, yönlendirici ve aktif bir rol oynamalarını hedeflemektedir. Yine bu programla üniversitelerin bölgesel kalkınmayı sağlamak üzere kendi hedeflerini ve stratejilerini bölgeleriyle ilişki kurarak yeniden tanımlamaları, vizyon ve misyonlarını bölgenin ihtiyaçları kapsamında farklılaştırmaları beklenmektedir.” YÖK Başkanı Erol Özvar, uluslararasılaşmanın Yükseköğretim Kurulunun en önemli stratejik hedeflerinden biri olduğunu belirterek, “Bizim uluslararasılaşma ile anladığımız şudur, saygınlığı olan öğretim elemanlarının gelip gittiği bir yer olma özelliğini kazanma, uluslararası öğrenciler için bir odak, bir cazibe merkezine gelme, bilimsel faaliyetleriyle, ilim insanlarının gelmek için uğraş verdiği bir merkez olmak için uğraş verdiğini anlıyoruz. Bugün üniversitelerin uluslararası etkileşime açılmadan gelişmeleri imkansızdı. İlim bir sosyalleşme işi ise ki gerçekten öyledir, bunu sadece milli sınırlarımızda değil aynı zamanda uluslararası alana, küresel ölçeğe taşımak zorundayız. Biz ululararasılaşmadan bunu anlıyoruz. Ürettiğimiz bilimsel çıktıların başkaları tarafından fark edilmesi, onlar tarafından benimsenmesi bu ülkenin en önemli yumuşak gücüdür. Üniversiteler bilhassa gelişmiş ülkelerin çok değerli bir yumuşak gücüdür. Uluslararası alanda başarılı olmanın yolu, üniversitelerimizin tatlı bir rekabete açılmasından geçmektedir. Etik değerlere dayalı bir rekabet, üniversitelerimizin verimliliğini, etkinliğini arttıracaktır. Rekabet; işbirliğine engel değildir, işbirliği de rekabete engel değildir. Rekabet, ilim alanında yarışmanın tezahürüdür. Bu bakımdan üniversitelerimizin rekabet etmesi çok önemli. Rekabet de ancak farklılaşmayla olur. Bu bakımdan üniversitelerimizin rekabet üstünlüğü üretebilecek taraflarını geliştirmek zorundadır” şeklinde konuştu. BEÜ Rektörür Prof. Dr. Necmettin Elmastaş ise projeye 6 ay önce dahil olduklarını belirterek, “Bu proje, YÖK Başkanlığı öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı Stratejik ve Bütçe Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle hayata geçirilmiş ve üniversitelerimizin bulundukları bölgelere olan katkılarını arttırmayı ve belirli alanlarda ihtisaslaşmalarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Günümüzde küreselleşme, uluslararası ilişki ve politikaların temelini oluşturan kavramlardan biri haline gelmiştir. Bu meyanda Türkiye gibi hızla gelişen ülkeler, küreselleşmenin yanı sıra bölgesel bağları güçlendirmeyi ve bölgesel bağları ve kalkınmayı desteklemeyi önemsemektedirler. Özellikle son yıllarda bölgesel kalkınma anlayışıyla yeniden şekillenmiş ve uluslararası işbirliklerine açık bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu çerçevede üniversitelerin bölgesel kalkınmadaki rolü büyük önem taşımaktadır. Üniversiteler her küresel gelişmeleri takip ederek küresel düzeyde etkili olmayı hem de bulundukları bölgelerde sıkı bir işbirliği içerisinde olarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadırlar” diye konuştu. Düzenlenen programa YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, BEÜ Rektörür Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, 25 farklı üniversite rektörü, akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Eskişehir ESOGÜ’de Hemşirelik Haftası etkinliği düzenlendi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nün düzenlediği “Hemşirelerimiz Geleceğimiz: Bakımın Ekonomik Gücü” temalı 2024 Hemşirelik Haftası etkinliği, ESOGÜ Prof. Dr. Necla Özdemir Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. ESOGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emine Gümüşsoy ve Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici’nin de katıldığı etkinlik kapsamında, ESOGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özgül Örsal “Telesağlık Uygulamalarının Sağlık Yönetiminde Maliyete Etkisi” ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fethiye Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim elemanı Arş. Gör. Dr. Füsun Uzgör “Bir Faydalı Model Geliştirme Süreci: Ankilozan Spondilit Hastalarının Sub Cutan Anti-TNF Tedavi Uyumunun Artırılmasına Yönelik Mobil Uygulama İçeren Cihaz” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi. Hemşirelik Haftası ile ilgili olarak ESOGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özgül Örsal şu açıklamayı yaptı: “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Sağlık Bakanlığımız, Uluslararası Hemşireler Birliği (ICN) ve Türk Hemşireler Derneği’nin 2024 teması ‘Hemşirelerimiz Geleceğimiz: “Hemşirelik Bakımının Ekonomik Gücü’dür. Bu tema paralelinde tüm dünyada birçok etkinlik yürütülmektedir. DSÖ ve ICN’nin 2024 deklarasyonunda dünya çapında yaklaşık 29 milyon hemşirenin bulunduğu belirtilmektedir. DSÖ 2030 yılına kadar 4,5 milyon hemşire açığının olacağını tahmin etmektedir. Hemşirelerin sağlığın iyileştirilmesinde ve ekonomiye daha geniş katkıda bulunulmasında çok önemli bir rol oynamakta olduğunu belirten DSÖ; verimli, etkili, dayanıklı ve sürdürülebilir sağlık sistemlerine ulaşmak için tüm ülkelerin sağlığa, hemşirelere yatırım yapmalarının zorunlu olduğunu açıklamıştır. Hemşireler sadece temel bakımı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda sağlık politikalarının şekillendirilmesinde ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin desteklenmesinde de kritik bir rol oynamaktadır. Hemşireler acil durumlarda bakım sağlamakta ve küresel olarak sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini korumaktadır. Küresel olarak sağlık ve sosyal iş gücünün yüzde 67’si kadınlardan oluşmakta, hemşirelik ve ebelik meslekleri ise kadın iş gücünün önemli bir bölümünü temsil etmektedir. Dünyadaki hemşirelerin yüzde 80’inden fazlası dünya nüfusunun yarısının yaşadığı ülkelerde çalışmakta olup, her sekiz hemşireden biri doğduğu veya eğitim aldığı ülkeden farklı bir ülkede çalışmaktadır. Hemşireler temel sağlık hizmetlerinin merkezinde yer alır ve çoğu zaman insanların gördüğü ilk ve bazen tek sağlık profesyonelidir ve onların ilk değerlendirme, bakım ve tedavisinin kalitesi hayati öneme sahiptir. Aynı zamanda kendi yerel topluluklarının bir parçasıdırlar (kültürünü, güçlü yönlerini ve zayıf noktalarını paylaşırlar) ve hastaların, ailelerin ve toplulukların ihtiyaçlarını karşılamak için etkili müdahaleleri şekillendirip sunabilirler. DSÖ’nün Hemşirelik için Küresel Stratejik Yönergeleri (SDNM) 2021-2025 aralığında hemşireliği güçlendirme çağrısında bulunmaktadır. SDNM dört politika odak alanından oluşur: Eğitim, istihdam, liderlik ve hizmet sunumu. Her alanın beş yıllık dönem için bir hedefi ifade eden bir ‘stratejik yönü’ vardır. Ayrıca iki ila dört arasında politika önceliğini içerir. Yasalaştırılıp sürdürüldüğü takdirde, bu politikalar öncelikle dört stratejik yönde ilerlemeyi destekleyebilir: 1) Toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliğe sahip yeterli sayıda hemşirenin eğitilmesi, 2) İş oluşturmak, göçü yönetmek ve hemşireleri en çok ihtiyaç duyulan yerlerde işe almak ve işte tutmak, 3) Sağlık ve akademik sistemlerde hemşirelik liderliğinin güçlendirilmesi, 4) Hemşirelerin hizmet sunum ortamlarına güvenli ve en iyi şekilde katkıda bulunmaları için desteklenmesini, saygı duyulmasını, korunmasını, motive edilmesini ve donatılmasını sağlamak. DSÖ daha adil ve dayanıklı bir sağlık için ve ekonomik iyileşmeyi hızlandırmak için ülkelerin sağlık iş gücünün güçlendirilmesine yönelik yatırımları sürdürmeleri ve artırmaları gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca 2030 gündeminde tüm paydaşlar hemşirelerin sağlığı koruma ve insanları güvende tutma konusunda oynadığı kritik rolünün önemini vurgulamakta, uluslararası finans kuruluşlarının ve hayırsever yatırımlarının seferber edilmesinin anahtar rolüne dikkati çekmektedir.”