EKONOMİ - 18 Ekim 2023 Çarşamba 09:47

Gümüşhane sironu dünyaya açılıyor

A
A
A
Gümüşhane sironu dünyaya açılıyor

Gümüşhane’nin coğrafi işaretli ürünlerinden birisi olan siron önce Hollanda’ya ardından Kanada’ya ihraç edilecek.


Gümüşhane’deki hemen her evde imece usulüyle un, tuz ve su kullanılarak yapılan coğrafi işaretli Gümüşhane Sironu, genç girişimci Ali Doğan tarafından ihraç edilmeye başlandı.


Asırlardır Gümüşhane ve civarındaki kentlerde “Siron” ve “Ziron” adıyla bilinen ve geçtiğimiz yıllarda tescillenerek coğrafi işaret alan Gümüşhane Sironu şehrin ihraç ürünlerinden birisi haline geldi.


Pişirilmiş yufkanın sıcakken katlanıp kesilmesi ve ardından fırınlanmasıyla kurutulduktan sonra tepsiye dizilip üzerine yoğurt veya sıcak su ile ıslatılarak tereyağlı sosuyla servis edilen Gümüşhane Sironu, çok kısa sürede hazırlanması ve hafif olması nedeniyle vatandaşların sıklıkla tükettiği bir yiyecek olarak biliniyor.


Covid-19 salgını öncesinde ilk ihracatını yapan fakat yasaklar nedeniyle bir süre buna ara veren Ali Doğan, yasakların kalkmasının ardından girişimlerini sürdürerek Hollanda’ya 150 koli siron, erişte, köy eriştesi ve yaprak mantı ihracatını gerçekleştirdi.


Yeni tescil ettirdikleri “Sironcu Baba” markasıyla buraya gönderilen ürünlerin Avrupa pazarına yayıldığını belirten Doğan, Kanada ile de bağlantı yaptıklarını belirterek kısa süre içerisinde buraya da siron ihraç edeceklerini söyledi.



“Dünyaya açılmanın vakti gelmiştir”


Firma olarak evlerde yapılan bir ürünü endüstriyel olarak 2012 yılında başlayıp bugüne gelmenin ve ihracat yapmanın gururunu ve mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Doğan, “İlk başladığımız zaman her evde imece usulüyle yapılan Siron coğrafi işaret belgesiyle iç piyasaya açıldıktan sonra şimdi dünyaya açılma vakti gelmişti. İki yıl önce ilk Hollanda ihracatımızı yaptığımız zaman numune ürün göndermiştik bir palet. Bugün geldiğimiz noktada 150 koliye yakın ürün gönderiyoruz Hollanda’ya. Oradan Avrupa’ya açılmak hedefimiz. Ayrıca Kanada’ya da ilk siparişimizi aldık. İlk önce Avrupa diyoruz, sonra Kanada diyoruz. Dünyaya açılmanın vakti gelmiştir” dedi.



“Hollanda’ya on palete yakın Siron, erişte, köy eriştesi, yaprak mantı gönderiyoruz”


Türkiye’nin şu andaki ekonomik dar boğazdan çıkmasının en büyük kurtarıcısının üretim ve ihracat olduğunu kaydeden Doğan, “Karınca misali belki yangını söndüremeyiz ama safımız belli, su taşımasını biliyoruz. Hollanda’ya on palete yakın Siron, erişte, köy eriştesi, yaprak mantı olarak dört çeşit ürün gönderiyoruz. Burada genellikle marketlere gidiyor ve Hollanda, Almanya, Avrupa’ya e-ticaret yapıyorlar. Biz de ilk markamız Gümüş Doğan firması olarak ilk ihracatı başlatmıştık. Şimdi “Sironcu Baba” markamızla Avrupa’ya artık ürün satmanın vakti gelmişti. Bunu başardığımız için çok mutluyuz” diye konuştu.



“Covid-19 salgını nedeniyle ihracata ara vermiştik”


Covid-19 salgını döneminde Avrupa’ya bir palet gönderdiklerini ve hemen akabinde 10 palet daha istendiğini fakat unlu muamelelerin ihracatının yasaklanması sonucu bu süreci beklemeye aldıklarını hatırlatan Doğan, “Bugün ihracat unlu mamullerde kalktığı için ihracatımızı gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Şu anda gönderdiğim ürünler 1 ton 200 kilogram. Hedefim tırbazı, konteyner bazı ve gemi bazlı ihracat yapmak” ifadelerini kullandı.



“Hasret kalınan yöresel ürünleri Avrupa’ya açmaktı amacımız”


Siron’un coğrafi işaretli bir ürün olmasına karşında Türkiye genelinde isimleri değişik olan çok yaygın ve yöresel bir ürün olduğunu ifade eden Doğan, “Avrupa’daki Türkler buraya geldiği zaman koli koli alıp götürmek talebinde bulunuyordular. Bu sayede de bize Avrupa’ya açılmanın bir fırsatı doğdu. Biz de bunu değerlendirmek için ürünlerin tanıtımında fuarlara giderek, ürünleri tanıtarak hasret kalınan yöresel ürünleri Avrupa’ya açmaktı amacımız ve bunu başardık” dedi.


Gümüşhane’de devletin üreticilere destek vererek cari açığın kapanmasına destek olması gerektiğini vurgulayan Doğan, maden şehri olan Gümüşhane’de bir gün bitecek olan madenlerin yanında pestil, köme, siron gibi üretimlerle şehrin ihracatının artırılabileceğini sözlerine ekledi.


Kısa süre içerisinde glutensiz karabuğday unundan tarhana yaparak Türkiye’de bunu yapan 3 firma arasına gireceklerini aktaran Doğan, üretim başladıktan sonra bu ürünü tamamen ihracat odaklı çalışacaklarını ve bununla ilgili tüm arge çalışmalarını bitirdiklerini söyledi.



Gümüşhane sironu dünyaya açılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Kızılay’a 3 milyonuncu kan bağışı Gaziantep’ten Türk Kızılay, 2025 yılı için belirlediği 3 milyon ünite kan bağışı hedefine ulaşarak tarihi bir başarıya imza attı. Rekorun simge bağışı, Gaziantep’in İslahiye ilçesinde görev yapan zabıt katibi Büşra Tokgöz’den geldi. 3 milyonuncu kan bağışını yapan zabıt katibine, Bakan Tunç’tan tebrik ve teşekkür telefonu geldi. Türk Kızılay, 2025 yılı içerisinde ulaştığı 3 milyon ünite kan bağışı ile hayat kurtaran önemli bir rekora imza attı. Türkiye genelinde yürütülen kan bağışı çalışmaları kapsamında 3 milyonuncu kan bağışı, Gaziantep’in İslahiye ilçesinde gerçekleştirildi. İslahiye Adliyesi’nde görev yapan zabıt katibi Büşra Tokgöz, bu anlamlı bağışın simge ismi oldu. Ülke genelinde 18 Bölge Kan Merkezi, 68 Kan Bağış Merkezi ile 350 mobil ve sabit ekip aracılığıyla çalışmalarını sürdüren Türk Kızılay, yıl boyunca yürüttüğü yoğun kampanyalar ve gönüllü bağışçıların desteğiyle hedefine ulaşmayı başardı. Geçtiğimiz yıl 2,7 milyon ünite kan bağışı toplayan Kızılay, bu yıl bağış miktarını yaklaşık yüzde 10 artırarak önemli bir yükseliş kaydetti. Kan bağışında ilk beş sırada yer alan İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Gaziantep, toplam bağışların yüzde 41’ini oluşturdu. Bakan Yılmaz Tunç ve Kızılay Genel Başkanı’ndan tebrik-teşekkür telefonu Üç milyonuncu kan bağışını ise Gaziantep’in İslahiye ilçesinde görev yapan zabıt katibi Büşra Tokgöz yaptı. 3 milyonuncu bağışın ardından Büşra Tokgöz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Türk Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz tarafından telefonla aranarak tebrik edildi. Tokgöz’ün bağışı, hem Gaziantep hem de İslahiye adına gurur kaynağı oldu. "Kan vermek hem ekonomik hem basit, hem de çok etkili bir yardımlaşma örneği" Kan vermenin ekonomik, basit ve çok etkili bir yardımlaşma örneği olduğunu belirten Büşra Tokgöz, çok mutlu ve gururlu olduğunu belirterek, "Öncelikle çok şaşırdım, dün arkadaşlar söylediğinde. Yani gurur da yaşıyorum, mutluyum bu durumda. Bu 11. kan bağışımdı, elimden geldiğince düzenli kan bağışçısı olmaya çalışıyorum. Dün adliyemizde gerçekleştirilen bir organizasyon vardı, Başsavcılığımız ve Gaziantep Kızılay Şubesi tarafından. Onu duydum ve gidip kan vermeye karar verdim, saat 11’e geliyordu. Gidip kan verirken, yani tam bitmişti, o zaman gelip söyledi arkadaşlar, 3 milyoncu bağışçı olduğumu söylediler. Ben de çok mutlu oldum, çok şaşırdım. Yani böyle bir şey de beklemiyordum. Daha sonra buraya davet edildim, buraya geldim. Çok mutluyum. Böyle bir şey için ödül alıyor olmak da güzel bir şey ayrıca. Heyecanlıyım. Zaten kan vermek bence hem ekonomik hem basit, hem de çok etkili bir yardımlaşma örneği. Bu yüzden de tabii ki de tavsiye ediyorum. Zor hiçbir tarafı yok. İnsanlara kolay bir şekilde yardım ediyoruz. Herkesi de kan bağışçısı olmaya davet ediyorum" dedi. "3 milyonuncu kan bağışına ulaşmamızın gururunu yaşıyoruz" 3 milyonuncu kan bağışına ulaşmanın gururunu yaşadıklarını söyleyen Gaziantep Kızılay Kan Merkezi Müdürü Mehmet Akıncı, "Türk Kızılay olarak 2025 yılında hedefimizi gerçekleştirmenin ve 3 milyonuncu kan bağışına ulaşmamızın gururunu yaşıyoruz. Bu sadece bir rakam değil, milyonların umudu demek. Bir annenin evladına kavuşması, ameliyat masasındaki bir hastanın yeniden nefes alması demek. Bu başarı tabii ki sadece Kızılaycıların başarısı değil. 15 dakikasını iyiliğe ayıran, ben de varım diyen, iyiliği hayatının bir parçası haline getiren kan bağışçılarımızın başarısıdır. Bu yıl yapılan bağışların neredeyse yarısı düzenli kan bağışçılarımıza aittir. Bu tablo, toplumumuzda kan bağışının artık bir alışkanlık, bir sorumluluk bilincine dönüştüğünün en güçlü göstergesidir. 3 milyoncu bağışı gerçekleştiren bağışçımız bugün aramızda ve bize şunu bir kez daha hatırlatıyor. Bir kişinin kararlılığı, milyonların umudu demektir. Gaziantep İslahiye Adliyesi’nde görev yapan zabıt katibi Büşra Tokgöz, yalnız bu anlamlı bağışın değil, aynı zamanda düzenli bağışçı olmanın, sürekliliğin ve sorumluluk bilincinin de güçlü bir temsilcisi. 11 kez kan bağışında bulunan Büşra hanım aynı zamanda kök hücre bağışçımız. Düzenli bağış yapan, hayat kurtarmayı bir alışkanlık haline getiren, tüm gönüllü kan bağışçılarımıza yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki bu iyilik zincirinin bir halkasısınız. Burada herkese çağrımız şudur. 3 milyoncu kan bağışı, daha fazla hayat kurtarmak için daha güçlü bir başlangıçtır. Eğer kan verebiliyorsanız, lütfen ertelemeyin" diye konuştu.
Osmaniye Bakan Tekin, "Eğitim-öğretim, ayrım gözetmeksizin hepimizin ortak alanıdır" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Deprem bölgesinin tamamında 13 bin 321 dersliği eğitime almış durumdayız. Planladığımız dersliklerin bittiğinde 11 ilin tamamında bin 553 okulda 23 bin 860 dersliğin yapımı tamamlanmış olacak" dedi. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir dizi inceleme, değerlendirme ve ziyaretlerde bulunmak üzere Osmaniye’ye geldi. Bakan Tekin, kentteki ilk ziyaretini Osmaniye Valiliği’ne gerçekleştirdi. Valilik binasında şeref defterini imzalayan Bakan Tekin, daha sonra Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz ile makamında bir süre görüştü. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, valilik ziyaretinin ardından Eğitim Değerlendirme Toplantısı’na başkanlık etti. Eğitim Değerlendirme Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yapan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Her Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde de biz bakanlar, kendi alanlarımız kapsamında deprem bölgesinde yaraların sarılmasına yönelik yaptığımız çalışmaları ve katkıları Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu süreci bizzat ve yakından takip etmektedir. Tüm bakanlıklarda olduğu gibi Millî Eğitim Bakanlığı’na da verilen talimat açıktır.6 Şubat depremleri öncesindeki koşullardan daha iyi imkânları, depremden etkilenen 11 ilimizdeki vatandaşlarımıza sunmak zorundayız. Kuşkusuz depremin hem maddi hem de manevi yaraları bulunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı olarak bizler; bir yandan derslikler başta olmak üzere eğitim altyapısında yaşanan fiziki kayıpları telafi etmeye, diğer yandan ise psikolojik destek hizmetleri ve eğitim-öğretim altyapısının güçlendirilmesi yoluyla bu yaraları sarmaya gayret ediyoruz" diye konuştu. "Deprem bölgesinin tamamında 13 bin 321 dersliği eğitime almış durumdayız" 6 Şubat depremleri öncesindeki derslik sayısının en az yüzde 15 fazlasına ulaşmış olacağız diyen Bakan Tekin, "Depremden etkilenen 11 ilimizde, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı yaklaşık 9 bin 799 dersliğimiz kullanılamaz hâle gelmiştir. Biz deprem bölgesinin tamamında 13 bin 321 dersliği eğitime almış durumdayız. Planladığımız dersliklerin bittiğinde 11 ilin tamamında bin 553 okulda 23 bin 860 dersliğin yapımı tamamlanmış olacak. Bu rakamlar ilk bakışta kafa karıştırıcı olabiliyor. O nedenle şunu özellikle ifade etmek isterim. Tüm illerimizin tamamında, 6 Şubat depremleri öncesindeki derslik sayısının en az yüzde 15 fazlasına ulaşmış olacağız. Osmaniye de bu illerimizden biridir. Tamamlanan ve yapımı biten dersliklerle birlikte, 2026 yılı Eylül ayı itibarıyla Osmaniye’de, 6 Şubat öncesine kıyasla yüzde 15’lik artış hedefine ulaşılmış olacak. Bu durum, eğitim-öğretim altyapısı açısından ciddi bir rahatlama sağlayacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı olarak biz yürütmüyoruz. Belediyelerimizin katkıları, valiliklerimizin yönlendirdiği hayırseverlerin destekleri bu süreçte çok kıymetlidir. Emeği geçen herkese, hem Osmaniye’deki çocuklarımız ve gençlerimiz adına hem de ülkemizdeki tüm öğrenciler adına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. "Eğitim-öğretim, ayrım gözetmeksizin hepimizin ortak alanıdır" Eğitim-öğretim altyapısına bütçeden ayrılan pay, tüm bakanlıklar ve kamu kurumları arasında birinci sırada yer aldığını belirten Bakan Tekin, "Cumhurbaşkanımıza da ayrıca teşekkür etmek gerekiyor. Kısa süre önce bütçe sürecini tamamladık. 2003 yılından bu yana olduğu gibi, bu yıl da eğitim-öğretim altyapısına bütçeden ayrılan pay, tüm bakanlıklar ve kamu kurumları arasında birinci sırada yer almıştır. Bu, bizim açımızdan son derece önemli bir ayrıntıdır. Aynı şekilde Cumhur İttifakı siyasi partilerinin güçlü bir desteği söz konusudur. Bu siyasi destek olmadan yapılan çalışmaların sağlıklı şekilde yürütülmesi mümkün değildir. Bu süreçte emeği geçen, iktidar ve muhalefet milletvekilleri başta olmak üzere, tüm siyasetçilere, sivil toplum kuruluşlarına ve katkı sunan herkese şükranlarımı sunuyorum. Eğitim-öğretim, ayrım gözetmeksizin hepimizin ortak alanıdır. Burada vereceğimiz her destek ve katkı, ülkemize daha büyük bir katma değer olarak geri dönecektir. Son olarak öğretmenlerimize özel olarak teşekkür etmek istiyorum. Biz yatırımları yapıyoruz; ancak bu yatırımları hayata geçiren, anlamlı kılan ve çocuklarımızın geleceğine dokunan asıl güç öğretmenlerimizdir" dedi.
Denizli Denizli’de sağlıklı hayat merkezlerine MHRS ile kolay erişim Sağlık Bakanlığı’nın "Hastalığa Değil, Sağlığa Yatırım Yapmak" vizyonu doğrultusunda ülke genelinde yaygınlaştırılan Sağlıklı Hayat Merkezleri, Denizli’de Merkezefendi, Pamukkale ve Acıpayam ilçelerinde kapsamlı koruyucu sağlık hizmetleri sunmaya devam ediyor. Denizli’de vatandaşlar, bu Merkezlerde sunulan ücretsiz koruyucu sağlık hizmetlerine artık Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alabiliyor. Denizli’de Sağlıklı Hayat Merkezlerinde 2025 yılı 11 aylık dönemde 65 bin 565 danışmanlık ve 325 bin 885 kişiye eğitim hizmeti verildiğini belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlıklı Hayat Merkezlerinin koruyucu sağlık hizmetlerindeki stratejik rolüne dikkat çekerek şunları söyledi: "Sağlıklı Hayat Merkezleri; bireyleri ve toplumu sağlık risklerinden korumayı, sağlıklı hayat tarzını teşvik etmeyi, birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmeyi ve bu hizmetlere ulaşımı kolaylaştırmayı amaçlayan çok yönlü yapılardır. İlimizde Pamukkale 1 Nolu ve Merkezefendi 1 Nolu SHM’lerimiz 2018 yılında, Acıpayam SHM’miz ise 2022 yılında hizmete açılmıştır. Yapımı devam eden Tavas İlçe Sağlık Müdürlüğü, Sağlıklı Hayat Merkezi ve Aile Sağlığı Merkezinden oluşan binamızın tamamlanmasıyla birlikte ilimizdeki SHM sayısını dörde çıkaracağız. Sağlıklı Hayat Merkezlerimizde diyetisyen, psikolog, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk gelişimciler başta olmak üzere hekimlerimiz ve diğer sağlık personelimiz öncelikli olarak kronik hastalıkların önlenmesi boyutunda bir ekip ruhu ile çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu Merkezlerimizde; risk faktörleriyle mücadele, beslenme danışmanlığı, psikososyal danışmanlık, ağız ve diş sağlığı, enjeksiyon hizmetleri, kadın ve üreme sağlığı, okul sağlığı, kanser erken teşhis tarama ve eğitim, tütün ve madde bağımlılığı danışmanlığı, enfeksiyon hastalıklarının kontrolü, bulaşıcı olmayan hastalıkların yönetimi ve gereksinimlere göre Bakanlığımız tarafından belirlenecek diğer hizmetler bütüncül bir anlayışla, ilgili mevzuat doğrultusunda sunulmaktadır. 2025 yılında bugüne kadar Merkezlerimizde yaklaşık 400 bine yakın danışmanlık ve eğitim hizmeti verilerek, toplum sağlığının korunmasına önemli katkılar sağlandı" dedi. MHRS ile SHM Hizmetlerine Kolay Erişim Sağlıklı Hayat Merkezlerinden hizmet almanın tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatan İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, vatandaşların artık Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden SHM’lerden randevu alabildiğini vurguladı. Öztürk, MHRS mobil uygulaması, www.mhrs.gov.tr adresi veya Alo 182 hattı aracılığıyla; beslenme danışmanlığı, ruh sağlığı danışmanlığı, çocuk gelişimi, fizyoterapi ve egzersiz, sigara bırakma ve sosyal destek birimlerinden vatandaşların kolaylıkla randevu oluşturup bu hizmetlerden yararlanabildiğini söyledi. Aile Hekimleri ile ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarında görev yapan hekimlerin de uygun gördükleri hastaları MHRS sistemi üzerinden SHM’lere yönlendirebildiğini ifade eden Öztürk, MHRS üzerinden randevu uygulamasıyla birlikte SHM hizmetlerinin daha planlı, etkin ve sistemli bir yapıya kavuştuğunu ve Denizli’de koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlenerek yaygınlaşmaya devam edeceğini dile getirdi. Sağlıklı Hayat Akademisi (SAHA) ile Sağlık Okuryazarlığı Artıyor İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlık Bakanlığı’nın ‘Koruyan Sağlık’ modeli kapsamında 2025 yılında başlatılan eğitim programı Sağlıklı Hayat Akademisi (SAHA) kapsamında tüm ilçelerde yıl boyu devam eden eğitimlerde; 8 bin 161 vatandaşa SAHA eğitimi verildiğini söyledi. Öztürk: "Sağlıklı Hayat İçin SAHA’dayız sloganıyla başlatılan bu programla vatandaşlarımızın sağlık okuryazarlığının artırılması ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması hedeflenmektedir. SAHA eğitimlerine ek olarak ‘SAHA Sağlık Elçileri Akademi Eğitimleri’ sloganı ile öğretmen, polis, jandarma, muhtar, kamu görevlileri, din adamları ve esnaflar gibi gün içinde birçok kişiyle temas eden meslek gruplarına yönelik olarak yerel kurumlar ve meslek odaları ile iş birliği içinde Mayıs 2025’ten bu yana 3 bin 267 kişiye SAHA elçileri eğitimi verildi" diye konuştu.
Ankara AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Acar: "Milli meselelerde tarafsızlık asla bir duruş olamaz" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım-Medya Başkanı Faruk Acar, "Hep birlikte Milli bir duruş sergilendi. Zira milli meselelerde tarafsızlık asla bir duruş olamaz" dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım-Medya Başkanı Faruk Acar, Türkiye’nin son 25 yılda ulusal ve uluslararası alanda önemli sınamalardan geçtiğini ve ciddi reformlar gerçekleştirdiğini belirterek, bu süreçte farklı toplumsal kesimlerin önemli roller üstlendiğini ifade etti. Acar, yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu başarıların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, millet ve devletin birlikteliğiyle hayata geçirildiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: "Türkiye son çeyrek asırda ulusal ve uluslararası birçok badire atlattı. Çok ciddi reformlara imza attı. Bunlar, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin ve devletimizin el ele vermesiyle başarıldı. Bu başarıda siyasetçilerden gazetecilere, STK gönüllülerinden teşkilat mensuplarımıza kadar birçok bileşen çok önemli roller üstlendi. Hep birlikte Milli bir duruş sergilendi. Zira milli meselelerde tarafsızlık asla bir duruş olamaz. AK Parti Medya ve İletişim politikalarında da her zaman bu düsturla hareket etmiş, rutinlerini de buna göre oluşturmuştur. Bu, dün olduğu gibi bugün ve yarın da aynı şekilde devam edecektir. Bizim tüm kurul üyelerimiz, teşkilat mensuplarımız ve Milletvekillerimiz de zaten ülke meselelerine ilişkin değerlendirmeleriyle medyada ve sahada her an etkin olarak bulunmaktadır. Gelişen gündeme göre daha aktif olmalarına ilişkin beklentileri karşılamak tabii olandır."
Eskişehir Beraatını istemeyen sanıklara 25 yıl hapis cezası Eskişehir’de, 17 bıçak darbesi ile öldürülen Fatih Bayar’ın faillerinin yargıladığı davada mahkeme, sanıklar Burak Zeren ve kardeşi Tunahan Zeren’e 25 yıl, Suça Sürüklenen Çocuk (SSÇ) Faruk Y.’ye ise 12 yıl 1 ay hapis cezasına hükmetti. Mahkemede sanık Burak Zeren, "Beraatımı istemiyorum, pişmanın tekrardan başsağlığı diliyorum" dedi. Odunpazarı ilçesi İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı’nda geçtiğimiz 21 Ocak 2024 tarihinde Fatih Bayar ve arkadaşı Yasin Tümer (36) ile Burak Zeren, kardeşi Tunahan Zeren ve Faruk Y. arasında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Kavgada 2’si ölümcül, 17 bıçak darbesi alan Fatih Bayar ve 6 yerinden bıçaklanan arkadaşı Yasin Tümer yaralandı. Yaralılardan Yasin Tümer Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne, Fatih Bayar ise Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Fatih Bayar, kurtarılamayarak hayatını kaybetti. İstinaf sonrası yeniden yargılandılar Yapılan yargılama sonucunda mahkemece Burak Zeren’e 25 yıl Tunahan Zeren’e 25 yıl ve Suça Sürüklenen Çocuk kapsamında Faruk Y.’ye 10 yıl hapis cezası verildi. İstinaf Mahkemesine taşınan dava sonrasında dün şüpheliler yeniden yargılandı. Eskişehir 4. Ağır Caza Mahkemesi’nde görülen davada tutuklu sanıklar Burak Zeren, Tunahan Zeren ve Faruk Y. mahkeme salonunda hazır bulundu. Mahkemeye maktul Fatih Bayar’ın kardeşi, annesi Ayşe ve babası Mehmet Bayar katıldı. 3 sanıktan 2’si "Beratımı istemiyorum" dedi Mahkemede Burak Zeren, "Beraatımı istemiyorum, pişmanın tekrardan başsağlığı diliyorum" dedi. Yine Tunahan Zeren’de beratını istemezken yaşananlarla ilgili pişman olduğunu söyledi. Faruk Y. ise, "Ben olaylara engel olmaya engel olmaya çalıştım, tahliyemi istiyorum. Çok pişmanım keşke olan bana olsaydı" dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti Burak Zeren ve Tunahan Zeren’e 25’er yıl Faruk Y.’ye ise 14 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti. Faruk Y.’ye yaş indirimi uygulayan mahkeme, şahsa 12 yıl 1 ay hapis cezası verdi.