GÜNDEM - 20 Aralık 2016 Salı 17:11

3. havalimanı nerededir, nasıl gidilir? 3. havalimanı ne zaman açılacak?

A
A
A
3. havalimanı nerededir, nasıl gidilir? 3. havalimanı ne zaman açılacak?

Türkiye’nin en önemli projelerinden biri olan 3. Havalimanı nerededir? 3. Havalimanına nasıl gidilir? Çalışmaları hızla devam eden 3. havalimanının açılış tarihi ne zaman? İstanbul yeni Havalimanı Haritası ve yol tarifi öğrenmek için haberimizden yararlanabilirsiniz.

Türkiye'nin dev projesi 3. Havalimanı çalışmaları büyük hızla devam ediyor. Başbakan binali yıldırım 3 . Havalimanın açılışıyla ilgili tarih verdi. İstanbul yeni Havalimanı haritası ve yol tarifini öğrenmek için haberimizden yararlanabilirsiniz... 

3.Havalimanı Nerede Yapılıyor

İstanbul’un hatta Avrupa’nın mega yatırımları arasında olan ve son dönemlerin en çok merak edilen projelerinden olan 3.Havalimanı nerede sorusu da oldukça merak konusu olmaktaydı. 2013 yılında ihalesi yapılan ve Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olan 3. Havalimanı ihalesi 22 milyon Euro gibi rekor bir ihale bedeli ile yap işlet devret sistemi ile İGA yatırımcılarının oluşturduğu Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu(OGG)’na verilmiştir. 6 ayrı pistten oluşan ve ortalama 150 milyon yolcu taşıma kapasitesi bulunacak olan 3.Havalimanı projesi bitimi ise 2018 yılında olacaktır.

3. havalimanı ne zaman açılacak?

Bakanlık noktayı koydu

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 3. Havalimanının 29 Ekim’de açılamayacağına yönelik iddialara ilişkin, “Bu proje Türkiye’nin gurur projesidir ve durdurmaya, engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Milletimize söz verdiğimiz gibi 29 Ekim 2018 günü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ile hizmete açılacaktır” açıklamasını yaptı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 3. Havalimanının 29 Ekim’de açılamayacağı iddialarına yönelik açıklamada bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada; “Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük projesi olan ve dünyanın gıpta ile izlediği 3. Havalimanı inşaatında yaşanan işçi olayları Bakanlığımız tarafından da titizlikle ve yakından takip edilmektedir. Temeli atılırken ‘Bu havalimanını yapamayacaklar’, daha sonra da Gezi eylemlerinde ‘Havalimanı inşaatını durdurun, yapmaktan vazgeçin’ denildi. Bugün ise açılışına sayılı günler kala aynı çevreler ‘havalimanını 29 Ekim’de açamayacaklar’ iddiası ile milletimizin moralini, çalışanların motivasyonunu bozma gayreti içinde oldukları gözlemlenmektedir. İsmi ne olacak ile başlatılan tartışmalar daha sonra servis olayını gerekçe göstererek bazı marjinal grupların yer aldığı, HDP ve CHP’li bazı milletvekillerinin de destek verdiği bir provokasyona dönüştürülerek farklı bir noktaya çekilmek istenmiştir. Yaşanan bu durum, sadece Türkiye’nin gözbebeği olan projemiz için değil, tüm Türkiye için üzüntü vermiştir. Bu proje Türkiye’nin gurur projesidir ve durdurmaya, engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Milletimize söz verdiğimiz gibi 29 Ekim 2018 günü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ile hizmete açılacaktır. Söz konusu olayın gerçekleştiği ilk andan itibaren İGA’nın tüm yönetim kademesi tarafından, iddia edilen sorunların araştırılması ve varsa bir sorun çözümü için çok yoğun bir mesai harcanmıştır. İGA yönetimi; sorun ve taleplerini dinlemek üzere çalışanlarla hızlıca bir araya gelmiş; yapılan görüşme sonucu, sorun yaşandığı tespit edilen noktalarda vakit kaybetmeden somut adım atılmaya başlanmıştır. Bu görüşmenin ardından İGA ivedilikle bünyesindeki taşeron (500’e yakın firma) firma patronlarıyla bir araya gelmiş ve sorunların giderilmesi ile ilgili kendilerine de talimat vermiştir. Dört yılı aşkın bir süredir havalimanı şantiyesinde çalışmalar devam etmektedir. Giderek artan ve nihayetinde 36 bin çalışana ulaşan İstanbul Yeni Havalimanı şantiyesi, orta büyüklükte bir ilçe nüfusuna sahiptir. Bu büyüklükteki şantiyede kuşkusuz çalışanların temizliğinden, sağlığına, içme suyundan yemeğine kadar büyük bir organizasyon gerekmektedir. İGA yönetimi de bunu büyük bir başarı ile sürdürmektedir. Bunun yanı sıra İstanbul Yeni Havalimanı projesinde görev alan, mavi ya da beyaz yaka ayrımı olmadan tüm çalışanların yediği yemekler, işçilerin geri bildirimleri üzerine hassasiyetle incelemeler yapılmakta ve kalitesi test edilmektedir. Ancak bir eksiklik olmaması amacıyla Bakanlığımız, yemekhanelerin, yatakhanelerin de diğer sosyal yaşam alanlarının bir kez daha gözden geçirilmesini istemiştir. Servis konusu ile ilgili olarak sefer sayılarının artırılması ve bekleme alanlarının düzenlemesi konusunda daha titiz davranılacaktır. Servis bekleyen işçilerin rahatı için çadır ve üstü kapalı bekleme alanları oluşturulacaktır. Çalışanların sağlığı ve rahat çalışma koşullarına sahip olması için Bakanlığımız da çalışma ve denetimlerine devam etmektedir” denildi.  

3. havalimanı nerededir, nasıl gidilir? 3. havalimanı ne zaman açılacak?

200 milyonun üzerinde yolcu kapasitesi olacak

Yıllık yolcu kapasitesi 101.5 milyon olan Atlanta Havalimanı’nı geride bırakacak olan 3. Havalimanı, tüm bölümler tamamladığında yıllık 200 milyonun üzerinde yolcu kapasitesi ile hizmet vermeye hazırlanıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı'nın yoğunluğu ve kapasite yetersizliğine çare olacak 3. Havalimanı çalışmaları 7 gün 24 saat aralıksız bir şekilde devam ediyor. İnşaatın en önemli bölümü olan ana terminal binası da planlanan şekilde yükselmeye başladı. Havadan kaydedilen görüntülerde 1 milyon 300 bin metrekarelik alanda inşaatı devam eden ana terminal binasının meydana çıkmaya başladığı görülüyor.

3.Havalimanına Nasıl gidilir
İstanbul’un 3.Havalimanı yani İstanbul Yeni Havalimanı, Avrupa yakasında Karadeniz kıyısındaki bölgede olacaktır. Havaalanı Tayakadın ve Akpınar köyleri arasında 76.5 KM2 alana inşa edilmektedir. 3. Havalimanı Çatalca, Göktürk Arnavutköy kavşağında ve Terkos Gölü’ne yakın bir alanda inşa edilmektedir. 3. Havalimanı konumu ile en ideal alan olma özelliğini göstermektedir. 3. Köprünün bağlantı noktasında olacak olan ve İstanbul içinden en rahat şekilde ulaşımın sağlanacağı 3. Havaalanı ile Atatürk Havalimanı arasında kuş uçuşu mesafe ise 35 KM ‘dir.

3.Havalimanının yapılacağı alanın yaklaşık olarak \% 80’lik kısmı kamuya ait alandır. Geri kalan alanlar ise kamulaştırılacak ve bu şekilde 3. Havalimanı yapımı tamamlanacaktır. Yüksek teknoloji sistemleri ile donatılacak olan 3. Havalimanı 6 pistten oluşacak ve 3.500 hektarlık alanda kurulacaktır. 3.Havalimanına nasıl gidilir sorusu da oldukça merak konularından biridir. Fakat şuan için ulaşımın ta anlamıyla olmadığı bölgeye projenin bitmesi ile birlikte birçok alternatif gidiş yolu açılacaktır.

Taksim ile mesafesi 15 dakika olan 3. havalimanı karayolu taşımacalığında Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile bağlantılı olacak. Raylı sistem olarak, Yüksek Hızlı Tren ile havalimanındaki aktarma istasyonunda sonlanacak. Terminal, raylı sistem aracılığı ile Taksim’e bağlanacak. Bu raylı sistem, eski demir yolu hattının güzergâhından geçirilecek. Böylece, toplu taşıma aracılığıyla İstanbul’un tüm bölgelerinden ulaşım sağlanacak.

3. havalimanı nerededir, nasıl gidilir? 3. havalimanı ne zaman açılacak?

3.Havalimanı Konumu

İstanbul'un üçüncü havalimanı Karadeniz sahiline Terkos gölüne yakın Arnavutköy-Göktürk-Çatalca kavşağında 7700 ha'lık Akpınar ve Yeniköy mahalleleri arasındaki alanda yapılacak. Alanın yüzde 80'i kamuya ait. Diğer arsalar icin kamulaştırma başladı. Atatürk Havalimanı ile İstanbul'un üçüncü havalimanının arası kuş uçuşu mesafeyle 35 km olacak.Eski kömür ocaklarının bulunduğu alan toprakla doldurulacak.

 

İşte THY’nin yeni havalimanına taşınma planı

Türk Hava Yolları’nın yeni havalimanına taşınma planları netlik kazandı. Buna göre 18 saat içerisinde ekipmanlar, 600 tır ile karadan taşınacak.

İstanbul’da yapımı süren yeni havalimanında ilk fazın yüzde 80’i tamamlanırken, merak edilen en önemli sorulardan biri olan Türk Hava Yolları’nın yeni havalimanına nasıl taşınacağı konusu da netlik kazandı. Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, bayrak taşıyıcı havayolu şirketinin yeni adresine nasıl taşınacağını ilk kez İhlas Haber Ajansı’na açıkladı. 330 uçaktan oluşan geniş filosuyla dünya da 301 noktaya uçarak bu alandaki rekoru elinde bulunduran THY’nin taşınma işlemlerine ilişkin detayları paylaşan Bilal Ekşi, taşınma öncesinde ve sonrasında karadan ve havadan gerçekleştirilecek operasyonların detaylarını sıraladı.

600 TIR YENİ HAVALİMANINA TAŞIYACAK

18 saatlik bir sürede Türk Hava Yolları ve Türk Hava Yolları’na yer hizmeti veren Turkish Ground Services (TGS), için toplam 600 civarında tırla yeni havalimanına taşınma işleminin gerçekleştirileceğini açıklayan Bilal Ekşi, “Birinci günde oraya taşınmamıza herhangi bir engel yok. Yani biz birinci günde orada olacağız. Yolcumuzu hiçbir şekilde mağdur etmeden taşıyacağız. Birinci günde hazır olacak binalarımız için müteahhitlerimiz çalışmaya devam ediyor. Hat bakımı inşaatımız yüzde 40’lara doğru geldi. Diğer inşaatlarımız hızlı bir şekilde devam ediyor. Bunun dışında da şirketin taşınmasıyla alakalı yurt dışından bir danışmanlık aldık. Her hafta arkadaşlar toplanıyor. İlk 18 saat içerisinde bize hizmet veren TGS şirketiyle birlikte biz de dahil olmak üzere yaklaşık 600’e yakın tır, oraya malzeme taşıyacak. Dolayısıyla devasa bir operasyon ama tüm çalışmalar yapıldı” diye konuştu.

THY’NİN 120 UÇAĞI BOŞ OLARAK YENİ HAVALİMANI’NA NAKLEDİLECEK

Uçakların nakli konusundaki soru işaretlerine de açıklık getiren Ekşi, “29 Ekimde tören olacak, Atatürk Havalimanı’nda (AHL) da operasyon devam edecek. Bir gün sonrasında yani 30 Ekim’de de yine Atatürk Havalimanı’nda operasyon devam edecek. THY dışındaki diğer taşıyıcılar Atatürk Havalimanı’ndaki operasyonlarını bitirecek ve yeni havalimanına taşınacaklar. Uçaklarını, malzemelerini götürecekler ama biz AHL’de hala o bir gün operasyona devam edeceğiz. Sonra sıra bize geliyor ve hem Atatürk Havalimanı hem yeni havalimanı toplam 18 saat için bütün seferlere kapatılıyor. Yani ticari yolculu seferlere her ikisi de kapatılıyor. İşte o aşamada yaklaşık şuan ki çalışmalara göre 120 tane uçağın boş olarak Atatürk Havalimanı’ndan yeni havalimanına nakli olacak” dedi.

UÇUŞ KAPASİTESİ YARIYA İNDİRİLECEK

Havalimanının taşınma aşamasında operasyonel sorunların yaşanmaması için alınacak önlemler kapsamında son 24 saatlik dilimde uçuşların yüzde 50 düşürüleceğini dile getiren THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, “AHL’den son seferlerimizi yapacağız, bazı uçaklarımız yolculu olarak yurt dışına gidecek. Dönüş seferlerini orada bekleyecekler. Yeni Havalimanı açıldığında 120’ye yakın uçağımız zaten oradaydı, diğer uçaklarımız da açılış takvimine uygun olarak kalkıp yolculu olarak gelmeye başlayacaklar. Bazıları da yolcusuz olarak gelecekler. Biz hiçbir yolcu mağduriyeti oluşmasın diye şöyle yapacağız; AHL’de birinci gün sefer yaparken dahi seferlerimizi yüzde 50’ye düşürüyoruz. Teçhizatlarımızı bir kısmını diğer kısma aktaralım diye. Çünkü 18 saat içinde bütün teçhizatı aktarmak kolay olmadığı için bazılarını önden gönderiyoruz” dedi.

SEFERLER KADEMELİ OLARAK ARTACAK

Taşınma işleminin ardından seferlerin kademeli olarak arttırılacağına dikkat çeken Ekşi, “Yolcunun terminale alışması ve ani bir yoğunluk olup da herhangi bir yolcu mağduriyeti oluşmaması için birinci gün seferleri tedrici olarak yapıyoruz. Yani ilk iki saat yüzde 10 sefer yapacağız. Sonra bunu yüzde 30’a çıkartıyoruz. Günün sonunda yüzde 50’ye çıkartıyoruz. İkinci gün ise yüzde 75’e çıkartıyoruz. Üçüncü günde de tarifemizin yüzde 100’ünü yapacak durumda oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz günlerde ise Atatürk Havalimanı’nın nasıl taşınacağı açıklanmış, 30 Ekim gece 03.00 itibariyle taşınma işlemlerine başlanarak 31 Ekim gece saat 23.55’te taşınma süreci tamamlanacağı ifade edilmişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Tartışma sonrası evi ateşe verip 1 kişinin ölümüne neden olduğu iddia edilen sanığın yargılanmasına devam edildi Ankara’nın Mamak ilçesinde, konakladığı evde arkadaşlarıyla alkol aldıktan sonra çıkan tartışma sonucu koltuğu ateşe vererek 1 kişinin ölümüne neden olan tutuklu sanık Mustafa Yılmaz’ın yargılanmasına devam edildi. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Mustafa Yılmaz salonda hazır bulundu. Olay günü evde bulunan şikayetçi Adem E., SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Mahkeme başkanının söz vermesi üzerine konuşan Adem E., sanığı tanımadığını, arkadaşının talebi üzerine sanığın evinde kalmasına izin verdiğini ifade ederek, "Olaydan bir iki gün önce Mustafa’nın firari olduğunu öğrendim ve evden ayrılmasını istedim. Olay günü eve geldiğimde İzzet, Mustafa ve iki kadın vardı, kapının önünde mangal yakıyorlardı. ‘Beni rezil mi edeceksiniz’ dedim. Sanık Mustafa’ya firari olduğunu söyleyip gitmesini istedim. Tepki gösterdi, bıçak çekti. Ben de çıkmasını söyledim. Yaklaşık 20-25 dakika sonra giriş kapısı tarafında yoğun alevler yükseldi. Kanepeleri evin girişine dayayıp yakmış. Sanık giderken, ‘Bunu yanınıza bırakmam’ dedi. Kasıtlı olarak yaktığını düşünüyorum, benzin döküp tutuşturmuştur" dedi. Şikayetçi beyanının ardından söz alan sanık Yılmaz şunları söyledi: "Ben Adem’e bıçak çekmedim, o bana tüfek gösterip evden kovdu. Beyanlarını kabul etmiyorum. Ben suçsuzum, evi yakmadım. Gönül, Yeliz ve Adem yapmıştır. Uzun süredir tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum." Şikayetçi ve sanık beyanlarının ardından mahkeme heyeti, keşif sonucunun beklenmesine karar vererek sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Duruşma, 26 Şubat’a ertelendi.
Antalya Ali Çandır: "Hedef sürdürülebilir büyüme olmalı" Antalya Ticaret Borsası Aralık Ayı Meclisi, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ülke ve Antalya ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Dünya ekonomisinin 2025 yılını ortalama yüzde 3 büyüme ile tamamlamasının beklendiğini, Türkiye’nin büyüme performansının ise yaklaşık bu düzeyde gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü kaydeden Çandır, "Yılı dünya ekonomisiyle uyumlu bir büyüme oranıyla kapatmış olacağız. Ancak hepimizin bildiği gibi, ülkemizin potansiyel büyüme oranı yaklaşık yüzde 5 seviyesindedir. Asıl hedefimiz, bu potansiyel büyümeyi kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde yakalamak olmalıdır. Uzun yıllardır yüksek dalgalanmalar gösteren büyüme oranları hem ekonomiyi hem de reel sektörü ciddi biçimde zorlamakta ve yıpratmaktadır" dedi. Son yirmi yılda dünya ekonomisinin itici gücü olan küresel ticaretin büyümesi ve serbestleşmesi döneminin, 2025 yılında belirgin bir durgunluğa evrildiğini söyleyen Çandır, sonuç olarak küresel ticaret hacminin zayıfladığını, ekonomik büyümenin yavaşladığını kaydetti. The Economist, OECD, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların, 2025 yılında dünya ekonomisinin yavaşladığını ancak bir durgunluğa girmediğini ifade ettiğini belirten Çandır, şunları söyledi: "Bu kuruluşların 2026 yılına ilişkin büyüme tahminleri ise yüzde 2,4 ile yüzde 2,9 aralığında yer almaktadır. Yani 2026 yılında, 2025’e kıyasla daha yavaş bir küresel büyüme ile karşı karşıya olacağımız anlaşılmaktadır. Yapılan değerlendirmeler, Atlantik bölgesinde ekonomik yavaşlamanın süreceğini, Asya bölgesinde ise görece bir güçlenme yaşanacağını ortaya koymaktadır. Bu çerçevede dünya ekonomisinin toplam büyüklüğünün 2026 yılında yaklaşık 125 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Ülkemizin dünya ekonomisi içindeki yaklaşık yüzde 1,3’lük payı dikkate alındığında, 2026 yılında 1,6 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmamız mümkündür." Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerine göre Türkiye ekonomisinin yüzde 3,7 oranında büyüdüğünü, bu oranın piyasa beklentilerinin üzerinde olduğunu kaydeden Başkan Çandır, söz konusu büyümede özellikle inşaat sektörü, özel tüketim harcamaları, ithalat ve vergi gelirlerinin belirleyici olduğuna dikkat çekti. Tarım sektöründeki daralmanın net bir şekilde rakamlara yansıdığını vurgulayan Ali Çandır, şu değerlendirmede bulundu: "Tarım sektörüne hem idari hem de toplumsal açıdan özel bir hassasiyetle yaklaşmamız gerekmektedir" "Üçüncü çeyrekte tarım sektörü yüzde 12,7 oranında daralmıştır. Bu ölçekte bir küçülme, bugüne kadar hiçbir üçüncü çeyrekte yaşanmamıştır. Kuraklık ve don olayları bu daralmada etkili olmuştur. Ancak tek başına belirleyici değildir. Geçmişte de üçüncü çeyrekte daralmaların yaşandığını biliyoruz. Tarım sektöründeki küçülme, diğer sektörlerdeki daralmalardan çok daha geniş bir etki alanına sahiptir. Çünkü tarım, toplumun ve ekonominin her kesimini doğrudan etkileyen bir sektördür. Tarımın ekonomideki ileri ve geri bağlantıları son derece güçlüdür. Girdi tarafında birçok sanayi kolunu besler; çıktı tarafında ise gıda başta olmak üzere pek çok sektöre hayat verir. Tarımı küçülttüğünüzde, yalnızca bu sektörü değil, ona bağlı birçok sektörü de yavaşlatmış olursunuz. Bu nedenle ekonominin geneli, tarımdaki daralmadan daha büyük bir hız kaybı yaşar. Dolayısıyla tarım sektörüne hem idari hem de toplumsal açıdan özel bir hassasiyetle yaklaşmamız gerekmektedir. Tarıma adeta gözbebeğimiz gibi bakmalıyız." Tarım sektörünün yılı çift haneli bir daralma ile kapatacağını öngören Başkan Çandır, genel ekonomi için yüzde 3’ün üzerinde bir büyüme beklenirken, tarımda sert bir küçülme yaşanmasının 2026 yılından itibaren tarım kesimine pozitif ayrımcılık içeren politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu dile getirdi. Çandır, "Çünkü tarım sektörü üç çeyrek üst üste ve giderek derinleşen bir daralma dönemindedir. Benzer dönemleri 2001, 2007 ve 2016 yıllarında da yaşamıştık. Bu dönemleri izleyen yıllarda tarım sektörü toparlanmayı başarmıştır. Doğru politikalarla ve yerinde desteklerle, 2026 yılından itibaren tarım sektörünün yeniden güç kazanacağına inanıyorum" dedi. 2024 yılı sonunda meclis, meslek komiteleri ve üyelerin katılımıyla beklenti anketi yaptıklarını hatırlatan Çandır, ankette 2025 yılında ekonominin 2024 yılına benzer seyredeceğini düşünenlerle, daha kötü olacağını öngörenlerin oranlarının birbirine yakın olduğunu, yıl sonunda ortaya çıkan tablonun da bu beklentilerin büyük ölçüde doğru çıktığını gösterdiğini söyledi. Çandır, "Bu durum, camiamızın gerçekçi, tutarlı ve sağduyulu bir öngörüye sahip olduğunun açık bir göstergesidir. Yıl boyunca ticaret hacmi, maliyetler, stoklar, borçlanma ve alacak yönetimine ilişkin değerlendirmeler de bu beklentilerle uyumlu olmuştur. Sadece döviz kurunun enflasyon oranında artacağı yönündeki beklenti yıl sonunda gerçekleşmemiştir" diye konuştu. "Gerçek ihtiyaçlara odaklanılmalı" Faiz, döviz ve enflasyon arasındaki mevcut uyumsuzluğun 2026 yılında kademeli olarak giderileceğini ve daha dengeli bir yapıya kavuşacağını öngördüklerini dile getiren Çandır, "Böyle bir ortamda hem üreticilerimiz hem ihracatçılarımız hem de iç ticaretle uğraşan kesimler daha az zorlayıcı bir yıl geçirecektir. Bu nedenle, reel ekonomiyi önceleyen ve gerçek ihtiyaçlara odaklanan bir politika setinin hayata geçirilmesini bekliyoruz" dedi. Son üç yıldır enflasyonu kontrol altına almaya yönelik uygulanan politikalarla fiyat istikrarı konusunda önemli bir mesafe alındığını, enflasyon oranının yüzde 80’lerden yüzde 30’lara düştüğünü belirten Çandır, "Bu tablo, uygulanan politikaların kararlılıkla hayata geçirildiğini ve belirli ölçüde başarı sağlandığını göstermektedir. Bununla birlikte üretim, yatırım ve finansman şartları üzerindeki baskıların reel sektör açısından daha dikkatli gözetilmesi gereken bir noktaya gelindiği de açıktır. Enflasyonu yüzde 30’dan yüzde 15’lere indirmenin, önceki döneme kıyasla daha dengeli ve hassas adımlar gerektirdiğini hepimiz biliyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyonla uyumlu, öngörülebilir ve reel ekonominin üretim ile istihdam kapasitesini dikkate alan bir yaklaşımın esas alınması gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu. "Öncelikle tarıma odaklanılmalı" Reel sektörün ihtiyaçları bakımından ilk odaklanılması gereken sektörün en fazla tahribata uğrayan tarım olduğunu kaydeden Ali Çandır, şunları söyledi: "Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, tarımın stratejik ve hayati önemi. İkincisi ise, reel sektörler içinde yalnızca tarımın ürün fiyatlarını maliyetlerine göre belirleyememesidir. Tarımla uğraşanlar sezon sonunda elde edilen sonuca göre kar veya zarar hesabı yapar. Sezon boyunca üretim yapmak için maliyetlere katlanmak zorundadır. Fiyatlar ise arz ve talep şartlarına göre piyasada oluşur ve sezon içinde ciddi dalgalanmalar gösterebilir. Üstelik üretici, fiyat-maliyet dengesini beğenmediğinde üretimi kısma imkanına da sahip değildir. Diğer sektörlerde fiyat-maliyet dengesi bozulduğunda kapasite düşürülebilir ve bu durum doğal karşılanır. Tarımda ise böyle bir esneklik yoktur. Bu nedenle tarımı; sanayi, imalat ya da inşaatla aynı çerçevede değerlendirmek doğru değildir. Tarım kesimi için, kendine özgü yapısal özellikleri dikkate alan kapsayıcı bir modele ihtiyaç vardır. Bu modelde istihdamdan tedariğe, üretimden ticarete tam bir kapsayıcı yaklaşım uygulanmalıdır." Antalya, Türkiye ortalamasının altında Meclis’te Antalya ve Antalya ekonomisiyle ilgili değerlendirmede bulunan Başkan Çandır, Antalya ekonomisi ve iş dünyasının 2025 yılını, birçok göstergede Türkiye ortalamasının altında bir performansla geçirdiğini söyledi. Antalya ekonomisinin dışa açık, fiyat rekabetine dayalı ve maliyetlere son derece hassas bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Çandır, kurulan şirket sayılarındaki azalma, ticari işlem hacmindeki reel gerileme ve ihracattaki zayıf seyirin kent ekonomisinin yıl boyunca ciddi bir baskı altında kaldığını gösterdiğini belirtti. Çandır, turizmde yüksek ziyaretçi sayısı ve uzayan sezona rağmen gelir artışı ve katma değerin aynı ölçüde artmadığına dikkat çekti. Çandır, "Kredi kullanımındaki artış ise bir canlılıktan ziyade, işletmelerimizin artan finansman ihtiyacının bir göstergesi olmuştur" dedi. "Borsada yoğun yıl" Antalya Ticaret Borsası olarak 2025 yılında tarımdan ticarete uzanan tüm zinciri kapsayan yoğun, çok boyutlu ve sonuç odaklı çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Çandır, Borsa’nın çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: "Hal mevzuatı ve yaş meyve-sebze piyasasına ilişkin tespit ve çözüm önerilerimizi raporlaştırarak ilgili kurumlara sunduk. Tarıma özgü bir sosyal güvenlik modeli için odak grup toplantıları gerçekleştirdik. Lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsacılığı ve organize tarım bölgesi çalışmalarıyla üreticinin finansmana erişimini güçlendirmeyi ve piyasa derinliğini artırmayı hedefledik. Bu kapsamda fizibilite çalışmalarımızı tamamladık, ancak uygun yer arayışımız devam etmektedir. Coğrafi işaretler, yeşil mutabakat, tarımsal veri ve fiyat endeksleri gibi alanlarda düzenli çalışmalarla sektörümüze rehberlik etmeyi sürdürdük. Üyelerimizin küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırmak amacıyla Ar-Ge projeleri, uluslararası ticaret heyetleri ve sektörel analiz toplantılarına devam ettik. Kesme çiçekten zeytinyağına, hayvancılıktan yaş meyve-sebzeye kadar birçok alt sektörde sorunları tespit ederek çözüm önerilerini doğrudan karar vericilerin gündemine taşıdık. Kamu kurumları, üniversiteler, meslek kuruluşları ve uluslararası paydaşlarla kurduğumuz iş birlikleri sayesinde, sorunları yalnızca dile getiren değil, takibini yapan ve sonuç üretmeyi hedefleyen bir kurum olma sorumluluğumuzu kararlılıkla yerine getirdik." 2026 yılı hedefleriyle ilgili açıklamada da bulunan Başkan Ali Çandır, iklim değişikliği ve afet risklerini merkeze alan, su ve enerji verimliliğini artıran, tarımsal dijitalleşme ve yapay zeka uygulamalarını yaygınlaştıran, üretimi ve tarımı koruyan, finansmana erişimi kalıcı biçimde güçlendiren bir yaklaşımın savunucusu olma hedefini paylaştı. Çandır, "Antalya’nın tarım ve turizm eksenli yapısını daha dayanıklı hale getirecek, üretimi, ihracatı ve istihdamı birlikte gözetirken, veriye dayalı ve teknoloji destekli politikaların oluşmasına katkı sunmayı sürdüreceğiz" dedi. 2030 yılına kadar en çok ihtiyaç duyulacak beceriler arasında ilk sıralarda yapay zeka, bilişim ve siber teknolojilerinin yer aldığını, bunu düşünce, esneklik, dayanıklılık ve yaşam boyu öğrenmenin izlediğini kaydeden Ali Çandır, liderlik, analitik düşünme ve çevresel sorumluluğun öne çıktığını belirtti. Çandır, "İnsan kaynağımızı geleceğe hazırlarken bu gerçekleri mutlaka dikkate almalıyız" diye konuştu. Bütçe oybirliğiyle kabul edildi Meclis’te denk bütçe esasına göre hazırlanan 2026 yılı bütçesinin 95 milyon TL olarak belirlenmesi oybirliğiyle kabul edilirken Çandır, "Bütçemizin üyelerimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Ali Çandır, 2026 yılının sağlıklı, mutlu, başarılı ve bereketli bir yıl olmasını dilerken, Meclis üyeleri sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Kayseri Başkan Özdoğan : "Hacılar, birlik ve dayanışmanın ilçesidir" AK Parti Hacılar İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Ahde Vefa’ gecesinde, teşkilat mensupları ve partiye kurulduğu günden buyana hizmet eden isimleri bir araya getirdi. Programda, AK Parti teşkilatlarının kuruluşundan bugüne kadar emeği bulunan isimler onurlandırılırken; birlik, beraberlik ve vefa duygusu ön plana çıktı. AK Parti Hacılar İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Ahde Vefa’ gecesinde teşkilat mensupları ve davaya gönül veren isimler bir araya geldi. Programa başta AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, ilçe belediye başkanları, önceki dönem belediye başkanları, ilçe başkanları, meclis üyeleri, teşkilat mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, programda yaptığı konuşmada teşkilat yapısının önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı; "Teşkilat vefadır, teşkilat çalışmaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi teşkilat varsa zafer vardır. Teşkilatsız bir yapı, belediyecilikte de her zaman bir tarafı eksik kalmış olur. Biz bunun bilincindeyiz. Ne mutlu ki bugün burada sizlerle bir araya geliyoruz. Ne mutlu ki Rabbim bize bu güzelliği lütfetti." Başkan Özdoğan, Hacılar’da hayata geçirilen tüm hizmet ve projelerin arkasında güçlü bir teşkilat iradesi bulunduğunu vurgulayarak, bu birlikteliğin ilçenin gelişiminde belirleyici bir rol üstlendiğini ifade etti. AK Parti Hacılar İlçe Başkanı Fazilet Kahraman ise konuşmasında vefa kavramının Hacılar’ın karakterinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek şunları söyledi; "Emeğin, hasretin, kardeşliğin ve en çok da vefanın buluştuğu bir yerdeyiz. Hacılar’ın tarihine baktığımızda bu ilçenin her zaman birlikte durmayı, yan yana yürümeyi, kardeşliği ve dayanışmayı hayatının merkezine aldığını çok net görürüz." Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Hacılar’ın şehir ve bölge açısından taşıdığı öneme değinerek; "Erciyes’imizin hemen eteğinde yer alan, kayak merkeziyle de anılan Hacılar ilçemizin kendine özgü çok özel güzellikleri var. Her ilçemizin yeri ayrı ama Hacılar, ilk günden bu yana duruşuyla ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında net bir şekilde yer alışıyla gönüllerde taht kurmuştur" dedi. AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan da programın anlam ve önemine dikkat çekerek; "Bu güzel programı tertip eden İlçe Başkanımıza teşekkür ediyorum. AK Parti’nin 24 yıllık iktidar sürecinde Kayseri’de ilk kez bir hanımefendinin ilçe başkanı olarak görevlendirilmiş olması çok kıymetlidir. Biz biliyoruz ki bu dava, bugün bizdeyse yarın başka bir kardeşimizle, düşerek değil her zaman yükselerek yoluna devam edecektir" ifadelerini kullandı. Program sonunda, geçmişten bugüne teşkilata emek vermiş isimlere teşekkür edilirken; Hacılar’da teşkilat ruhunun ve vefa anlayışının aynı kararlılıkla sürdürüleceği vurgulandı. Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, katkı sunan tüm teşkilat mensuplarına ve programa katılan misafirlere teşekkür ederek, ilçede birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.