GÜNDEM - 17 Nisan 2019 Çarşamba 10:59

AK Parti’den İstanbul'daki itirazlarla ilgili önemli açıklamalar

A
A
A
AK Parti’den İstanbul'daki itirazlarla ilgili önemli açıklamalar

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul’daki seçim sonuçlarına ve olağanüstü itiraz sürecine ilişkin açıklamada bulundu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul’daki seçimlerde kayıt dışı aktörlerin olduğunu belirterek, “Bu iş sadece CHP’ye gönül verenler tarafından yapılacak bir iş değil. Birileri bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale getirelim, başka tartışmalarla enerji kaybettirelim diyen, Türkiye’yi geçmişten beri bölmeye çalışan, Türkiye’nin kardeşlik iklimini altüst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapmaya çalışan unsurlar da bu işin içindedir” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. İstanbul’daki seçimlerde kayıt dışı aktörlerin olduğunu söyleyen Yavuz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istediklerini belirterek, “CHP’de tavrı ve tarzıyla bu işin içinde olmadığını hissettirsin, yansıtsın, göstersin istiyoruz. CHP, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını almanın heyecanı içerisinde adeta ayağına kurşun sıkıyor. Bu seçim güvenliği hepimize lazım. İstanbul’u biz almış olsaydık bile bunları bu derece yakaladıktan sonra hepimizin bunları takip etmek boynunun borcuydu. CHP’yi kafadan suçlamak istemiyorum. CHP, bu işin içerisinde etkisinin, katkısının, rolünün olmadığını gösteren adımlar atsın istiyoruz. Organizeli bir iş. Bu iş sadece CHP’ye gönül verenler tarafından yapılacak bir iş değil. Birileri bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale getirelim, başka tartışmalarla enerji kaybettirelim diyen, Türkiye’yi geçmişten beri bölmeye çalışan, Türkiye’nin kardeşlik iklimini altüst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapmaya çalışan unsurlar da bu işin içindedir. CHP, İstanbul’u aldık diyerek o heyecan içerisinde bunları görebilecek durumda değil. Seçim güvenliğini en fazla düşünmesi gereken partinin CHP olması gerekir. Bildiğimiz çok şey var ama bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce filtreliyoruz, gözden geçiriyoruz ve ona göre kamuoyuyla paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“YSK’nın yazılımı ve sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik” 

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) bir bağlantısı olup olmadığı ve beyin takımının kim olduğu sorusu üzerine Yavuz, “YSK’nın sisteminden, yazılımından kaynaklanan bir şey fark etmedik. Böyle bir iddiamız hiç olmadı. Bizim elimizdeki verilere baktığımızda ve karşılaştırdığımızda YSK’nın yazılımı ve sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başı ve seçim kurullarındaki iş ve işlemlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK’nın sayfasına kasten yanlış girilmesi sebebiyle ortaya çıkan rakamlar var. İlk günden beri söylüyoruz. 12 kişi FETÖ’den ihraç edilen bu sandık başında rol almıştır. 9 tanesi sandık başkanı, 3’ü memur üye olarak. FETÖ’den ihraç edilenlerin, mahkum olanların yakınları sandık başında rol alamaz mı? Yüzlerce, binlerce kişi FETÖ’den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin birinci derece yakınları. Bunların önemli bir kısmı kamu görevlisi değildi. Bu kadar şey üst üste nasıl gelir? O günden sonraki yöntemlere baktığımızda, sosyal medya hareketliliğine baktığımızda, bu işte sanki onların aktif bir şekilde rol aldığını gösteren işaretlerle dolu” açıklamasında bulundu.

“Gerçek ortaya net çıksın istiyoruz” 

“Aklım bu seçimde bazı şeyleri almıyor. 39 ilçenin 39’unda da başında en kıdemli hakim bulunmasına rağmen ve 298 sayılı yasanın 22. ve 23. maddesi bu kadar açıkken, nasıl olur da bu kadar büyük kanunsuzluk yapılır. Bunu anlamıyorum” diyen Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından kaynaklanmıyordur. Seçim kurulu başkanlarını da manipüle eden, yanıltan, kandıran bir takım unsurların olma ihtimalini söylüyorum. Bu bütün ilçelerde var. İlginç istatistiklerden bir tanesi şu; daha çok geçersiz oylar ilçe belediyelere ilişkin olur büyükşehirlerde. Burada 37 bin fark var. Geçersiz oyları saydırdıkça 31 bine düştü. Ama ilçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısı büyükşehire ilişkin 31 bindir. Bu nasıl oldu? Elbette ilçelere ilişkin bir şeyler yapılmış olabilir ama odak büyükşehirdi ve ilçeyle o derece uğraşmadılar. Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim ve oradan sonuç çıkartalım dediler. Büyükşehir belediye seçimlerine odaklandıklarını fark ettik ve oraya yöneldik. Büyükçekmece’de de bir şeyler olduğunu gördük ve oraya da yöneldik. Başka yerlerde de bu oranda görseydik oraya da yönelirdik. Bizim tespitlerimiz başka ilçelerde de olduğu ama büyükşehir oranında ilçe belediyelerin de aynı motivasyonları yoktu gibi geliyor bize. Gerçek ortaya net çıksın istiyoruz. Madem bu kadarı çıktı ve biz bunları yakaladık, bunun gereği yapılsın istiyoruz.”

“Suç duyurusunda bulunacağız” 

“YSK seçimin tekrarı talebinizi reddederse nasıl bir yol izleyeceksiniz?” sorusuna ise Yavuz şu cevabı verdi:
“YSK’nın kararı herkesi bağlar. YSK, olumsuz da, olumlu da karar verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Bu karşılıksız kalmamalı. İsterse AK Parti’nin içinde olsun. Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun, bu derece kanunsuz iş ve işlemlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. İkincisi, yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var diye düşünüyorum. Tespitlerimizi yargıya havale edeceğiz. Yargının kimi çerçevenin içine alıp, ne yapıp yapmayacağı yargısal bir faaliyettir, ona karışamayız. Biz elimizdeki bilgiyi, belgeyi yargıya intikal ettireceğiz.”

“Dehşet verici bir şey, havsalamız almıyor” 

Yavuz, “Mülki idare listeyi teslim etti ve bu listenin içinden almadı ilçe seçim kurulları. Eğer mülki idare bu listeleri yanlış teslim etseydi, kaymakamlık, valilik, o da bunun içinden verseydi seçim kurullarına atfedebileceğimiz zerre kusur olmazdı. Eğer mülki idare görevini yapmamış olsaydı biz seçim kuruluna bir şey diyemezdik. Derdik ki; kaymakamlıklar, valilikler listeyi yanlış verdi. Fakat burada olan o değil. Mülki idare kamu görevlilerinin listesini ilçe seçim kurullarına teslim etmiştir, ilçe seçim kurulları bu kamu görevlilerinin listesinin içinden çok az atamıştır ve o listenin dışına çıkarak kamu görevlisi olmayan veya kamu görevlisi olmasına rağmen engeli olan kişileri atamıştır. İlçe seçim kurulu hakimine veriliyor bu yekti kanunda. Bu alan müdahale edilebilir bir alan değildir. Bu listeleri biz bilmiyoruz. İlçe seçim kurulu sandık başkanlarını o listeden atar diyor kanun ve mülki idareye de diyor ki sende kamu görevlisi listesini vereceksin. Burada sorun tespit edemedik. Şu ana kadarki uğraşlarımızda burada bir sorun yok. Mülki idarenin teslim ettiği bu listenin içinden kura çekmezken, yeni listeler ilave ederek görevlendirmede bulunmuştur. Sandık kurulu başkanları ve memur üyelerin kim olduğunu denetleme hakkı partilerde yok. Bu da belki mevzuatsal olarak bir sorun. Aslında hukuk devleti ilkesi bazında hareket ettiğimizde bunu partilerin bilmesi gerekir. Ama bunu ne AK Parti ne CHP, ne MHP bunları bilmiyor. İlan edilmediği, paylaşılmadığı için bunlara o zaman itiraz da edilmiyor. Deniyor ki; en kıdemli hakim başında var, oradaki iş ve işlemleri takip ediyor, yasal çerçeveyi çizmiş ve bunların dışına kimse çıkmayacak. Biz sonra anlıyoruz bunu. Dehşet verici bir şey, havsalamız almıyor, gerçekten tuhaf ve garipsenecek bir şey ama mülki idareye şu ana kadar atfettiğimiz bir şey yok. O listelerin dışına çıkılmıştır. İlçelerde seçim sonucuna etki edecek kadar emare yakalayamadık. Onun için Büyükçekmece hariç gitmedik. Sonuca etki edecek kadar olan, büyükşehire odaklanarak yapılmış olandır ve onun için sadece büyükşehir seçimlerine ilişkin sadece gidiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Kasıt var mıdır araştırılsın” 

Cezaevindeki seçmenlerin bir kısmının yanında şerh olduğu, bir kısmında ise olmadığını vurgulayan Yavuz, “YSK’da da acaba memur kapsamında başka bir yerlerde bu bir hata mıdır kasıt mıdır araştırılsın. Bizim haklılıklarımız ortaya çıkarsa ki biz bunun ceza davası yönünü de kullanarak suç duyurularında bulunacağız. YSK’dan seçim kuruluna, sandık başkanından memur üyeye, parti üyesine, partilere, STK’lara varıncaya kadar kimin burada kusuru varsa cezasını çeksin” dedi.

“CHP neden yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmedi?” 

CHP’nin sandık sayım sisteminden hiç bahsetmediğini kaydeden Yavuz, “CHP’ye soruyorum. Neden yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmediler ve oradan hiç veri aktarmadılar. CHP’nin elinde sanıldığı gibi ıslak imzalı sandık sonuç tutanağının olduğunu düşünmüyorum. CHP’nin ileri gelenleri, AK Parti’nin sonuç alım sistemi gibi bir sistem kuruyoruz hatta dahasını kuruyoruz diyen CHP nedense bu sistemden hiç veri açıklamadı. Hiç bahsetmedi, dile getirmedi” diye konuştu.

“Suç duyurusunda bulunmadık, bulunacağız” 

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun kendisi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım başta olmak üzere toplam 6 isim hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin Yavuz, şunları söyledi:
“Suç duyurusunda biz bulunmadık, bulunacağız. Olup biteni, yazılanı çizileni, yapılanı net bir şekilde takip ediyoruz. Biz daha bulunmadık, acele etmeyin, bulunacağız. Biz sadece bugünü kurtaralım, bugün bir algı oluşturalım diye başkaları gibi bir süreç işletmiyoruz. Onu da önümüzdeki günlerce göreceğiz.”

“Hepsinin tek tek peşine düşülecekse epey zaman alacaktır” 

Yavuz, “YSK’ya teslim edilen üç valiz bilgi ve belgeler ile ilgili süreç ne zaman sonuçlanır?” sorusuna, “Bu çok hızlı da bitebilir, geçte bitebilir. Hepsinin tek tek peşine düşülecekse epey zaman alacağı kesin. Ama kanunsuz belli halleri baz alarak belli şeylerin peşine hiç düşmeden karar verebilir mi? Verebilir. O YSK’nın vereceği bir şey. Zamansal olarak bir şey diyemem. Hepsini tek tek araştırmak zorunda mıdır, bir kısmını yeterli görüp karar mı verecektir bu YSK’nın bileceği bir meseledir” yanıtını verdi.

“Kendi müşahitlerimiz ile görüştük” 

“Kendi müşahitleriniz ile görüştünüz mü? ‘Oy kaydırılırken orada değil miydiniz, niçin bu tutanağa imza attınız?’ diye kendi müşahitlerinizi karşınıza alıp sordunuz mu?” sorusu üzerine Yavuz, müşahitler ile bizzat kendisinin görüştüğüne dikkat çekerek, “O organizasyonun içinde yer almış bir müşahidimizi ve sandık kurulu üyemizi şu ana kadar tespit etmiş değiliz. Müşahitlerle görüştüğümüzde bazıları diyor ki; 'imzayı önceden attırdılar, sonra o karmaşada ne geçtiler göremedik.' 'İmza atarken orada bir sorun yoktu bu nasıl oldu' diye şaşıranlar var. Hatta, ya burada iki tane imza var, seninkine benzemiyor bir bak dediğimizde kafası karışan arkadaşlarımız var. Böyle çok şey konuştuk, gördük” dedi. 

Yavuz, bir basın mensubunun, “İtirazlarınız arasında mühürsüz sandık sonuç belgelerinden bahsetmiştiniz. Bugün buna itiraz ediyorsunuz ancak 16 Nisan ve 24 Haziran’ı düşündüğümüzde mühürsüz oylarla ilgili, tutanaklarla ilgili çok itirazlar yapılmıştı. Bu konuda siz o zaman çok sesinizi çıkarmadınız. Bu bir çelişki midir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: 

“Biz 2014 seçimlerinde evet müracaat eden bizdik ve dedik ki; oy pusulası mühürsüzse bu geçerli olmalıdır, itiraz ettik. Şimdi de geçerli ve bu kanuni düzenlemeye de net bir şekilde girdi. O zaman da geçerliydi. Kanun çok açık. Kayıt dışı bir yerden üretilmemişse YSK tarafından üretildiği netse, sehven mühür unutulmuşsa çıkış noktası o. Burada pusulayı, zarfı, sandık sonuç tutanağını konuşmuyoruz. 2014’te konuşmadığımız, bu işin temeli olan, barkotlu olan, mühürlü olmak zorunda olan bir evrakı yani sayım döküm cetvelini konuşuyoruz.”  

"CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı"

CHP'nin tutumunu eleştiren Yavuz, "En fazla da sandık başkanlarına ilişkin hususu dikkate alarak söylüyorum. Bu çok önemli bir nokta. Ben CHP’nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Ben şunu demiyorum, baştan sona CHP kurguladı, bu usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve belgeleriyle ortaya koyuyoruz. CHP’ye de düşen, bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Neden? Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, bu hataları, şüpheleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin soru işareti kalır. CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı, İmamoğlu’na yarasın diye yapıldı. Bir seçimin şaibeyle arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek, belgeye bilgiye dayalı olarak söylüyorum" diye konuştu.

"Biz seçim sistemine güveniyoruz, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz" 

Seçim sistemine ve mevzuatına güvendiklerini belirten Yavuz, "Olan ne? Tamamen kanun dışı bir iş yapılıyor. Herkesin yapması gereken şu. Ortada çok açık, çok net bir hüküm var, bir kanun maddesi var. 298/22-23. Buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi diye hepimizin bas bas bağırması gerekiyor. Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar. Nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar. Biz seçim sistemine güveniyoruz. Seçim mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin, ya kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boyunun borcudur" dedi.

"Kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür" 

Sandık kurullarına, başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar verildiğini söyleyen Yavuz, "Bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür. Normalde 31 bin 280 sandık var. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi. Ama bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç bir şey. Peki kamu görevlilerinin içerisinde görev yapmasına engel olan kişiler var mı? Var. Tek tek belirledik, kamudan ihraç edilenler var, 12 kişi. Bakın görevden uzaklaştırılanlar, emekli olanlar var, askeri personel var, 32 kişi. Biz tespit ettik. Bunlar askeri personel, asker değil. Bahçıvan, hademe, aşçı. Bunları getirmişler, kesinlikle yapmaması gerekirken sandık başkanlığında görev vermişler. İşsiz olanlar var, banka sandığına bağlı SSK’lılar var, belediye şirketinde işçi olanlar var, SSK’lı olarak diğer şirketlerde çalışanlar var. E şimdi oldu mu? 19 bin 623" ifadelerini kullandı.

"Organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz" 

Sandık görevlilerinin kamu görevlisi olmamasının önemli bir iddia olduğunu ifade eden Yavuz, "Bir başka iddiamız var. Sandık başkanlarının kamu görevlilerinden olmaması iddiamız başlı başına çok önemli bir iddiadır ve bunun temelini temin etmektedir. Biz sandık başkanları ve memur üyeleri üzerinden organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Bakın bir iddiada bulunuyoruz. İddia değil aslında kanuni temeli olan gerçeği ifade ediyoruz. Bu seçimlerin temelini sandık sayım döküm çizelgeleri-cetvelleri oluşturur. Neden? Seçim günü torbalar sandık başkanları tarafından teslim alınır. Bütün sistem sandık başkanları üzerinden yürüyor. O torbaları ne yapıyor? Adam kamu görevlisi değilse ne yapıyor? Kimsenin bildiği yok. Kamu görevlisi olması gerekiyor ki o bilinçte olsun. Alıyor ama sonra seçimden sonra da, sayımdan sonra da bu işin temelini sayım döküm cetvelleri oluşturuyor. Hem kanun çok net hem genelge çok net. İki üye eline şunu alır, sayım döküm cetveli. Sandık başkanı okur, iki üye tık atmaya başlar. Aynı anda iki üye. Sonra bunlar karşılaştırılır çelişki varsa tekrar bir kez daha okunur, bir kez daha aynı işlem yapılır. Neden? İtiraz olursa buna dayanacağız, bu önemli diyor. Kanuni olmazsa olmazları var. Mühür olacak, barkod olacak, isim olacak, imza olacak, rakamlar yazılmış olacak. Peki olan ne? Bak sandık sonuç tutanaklarına gelmedim. Geçen sefer CHP’nin yaptığı mühürsüz sandık tutanağıydı. Ben ondan bahsetmiyorum. Ben esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarda usulsüzlükler, eksikler var. Bunların sehven olması da mümkün değildir. Bunlar kasıtlı ve organize bir şekilde yapılmıştır" dedi. 

Açıklamasında mühürsüz oylara ilişkin rakamlara yer veren Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Mühürsüz oyların adeti 5 bin 388. Sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388’i mühürsüzdür, 694’ü imzasızdır, 214’ü boştur, 498 tanesi eksiktir. 919 tanesinde sayı ve rakam yoktur. Bin 335 tanesinde bir takım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün müdür? Keşke CHP de kendisine sorsa. Ve keşke hep birlikte bunun mücadelesini versek. 31 bin 280 sayım döküm cetveli var, iki ile çarpın. Birini eline alıyor, birini torbaya koyuyor. 62 bin 560 adet oluyor. Bunların yarısı 31 bin 280 tanesi sandıklara yerleştiriliyor, kalan 31 bin 280’i seçim kurullarına veriliyor. Seçim kurulları tarıyor, partilere veriyor. Peki olan ne? Torbayı açıyorsunuz sayım cetveli yok. Sisteme girememişler yok. Biz neyle karşılaştıracağız dedikçe, boş girmişler, isimsiz girmişler, mühürsüz girmişler. 10 bine yakın sayım döküm cetveli sorunlu, temel çöktü" diye konuştu.

"Durum o kadar vahim ki çok su götürür gerçekten" 

Seçimlerin iptal edildiği dört yerde benzer sebeplerin gerekçe gösterildiğini söyleyen Yavuz, "Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130’uncu maddesi diyor ki, 'Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü itiraz kullanılabilir.' Burada tam kanunsuzluklar var. Sandık başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde sayım döküm cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her seçimde, daha çok işletilen, olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o? Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer alması meselesi. Diyor ki bir CHP’li yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsun' diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz. Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir eleştiri ‘Bu yeterli değil mi’ diyorlar da, ‘sandık başkanlarında kanunsuzluk yapılmamıştır’ demiyorlar. İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz konusu olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış ki kısıtlılar oy kullanmış. Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı mahkeme kararı var. Bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel engelliler var. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni, 5 bin hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul’a ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz’ şerhi yoktur" şeklinde konuştu.

"İptal edilen dört yerde de böyle oldu" 

"CHP’li yetkililer hep cevap verirken bir parça kamuoyunu nasıl yanıltırız diye yerden hareket ediyorlar" diyen Yavuz, "Bizim asıl işimiz gerçeği yakalamak olmalı. Düzeltiyorum, eğer yan tarafına oy kullanamaz şerhi düşenler olsaydı bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık. Peki cezaevi seçmeni? Hem cezaevinde seçmen, hem dışarda seçmen. Şerhi olan 10 bin 290 kişi. Cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Aynı kişiler, bu kadarı yanına şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde, YSK açacak, bakacak. İptal edilen dört yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk, sonra baktılar ki kısıtlılar oy kullanmış" diye konuştu. 

Bazı ilçelerde kayıp oyların bulunduğunu da söyleyen Yavuz, belgelerin YSK'ya sunulduğunu ifade ederek, "Bir de kayıp oylar var. Çok önemli bir dördüncü başlık olarak söylüyoruz. Yani bilmiyorum ilçe ilçe bir iki tanesini okuyayım. Devam edenin de böyle olduğunu anlamış olalım. Kayıp oy ve pusulalar var. Ataşehir 2324 ve 2325 nolu sandıklarda 8’er adet geçersiz oy yok. 2326 sandıkta 10 adet geçersiz oy yok, 4 adet geçerli oy yok. 1 nolu sandıkta 4 oy pusulası yok. Yani 34 oy pusulası burada yok. Daha yüzde 10’u açıldı. Resmi belge haline dönüşüyor. İşte buralar kesinlikle hayali değil, net ve somut. Her birinin delilini tutanağını sunduk. Kadıköy 3021 3027 3028 sandıklarında birer adet, sandıkların hepsi açılmadı. Başka şey var, mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz olduğunu görüyoruz. Usulsüzlük o kadar fazla ki hiçbir seçimde olmadığı kadar. Sandık başkanları üzerinden bir seçim kurulunda birileri her türlü cezai müeyyideyi göze alarak bir şeyler yaptı diyorum. Sandık başkanları gözünü kararttı bir kısmı hata eden de vardır, o kadar haksızlık edemem. Sehven yanlış yapmış olabilir. Ama on binlerce hatanın, usulsüzlüğün hataya bağlanması mümkün değildir. O zaman sandık başkanları gözünü kararttı yer yer, iyilerini tenzih ediyorum, bir kısım memur üyeler de böyle davranmış olabilir. Ama seçim kurulunda da gözünü karartıp bir şeyler yapmış olunduğunu ifade eden bir takım hususların varlığına işaret ediyoruz" dedi.

"Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür?" 

Oy sayım döküm cetvellerinde olan uyumsuzluklara da itiraz ettiklerini belirten Yavuz, bazı sonuçların düzeltildiğini söyledi. Yavuz, "Sayım döküm cetveli, burada Binali Yıldırım Bey'in aldığı oy 182. CHP’nin aldığı oy da 87. Diğer iki oyu alan Selim Kotil bağımsız. Mühürlü imzalı isimli rakamlı çetele tutulmuş nizamı sayım döküm cetveli. Arnavutköy 1187 nolu sandık. Peki, AK Parti’nin oyu sandık sonuç tutanağına nasıl geçmiş olacak onu göstereceğim size. Onun sandık sonuç tutanağı; işin bel kemiği. İmzalanıyor, mühürleniyor, hem seçim kuruluna, hem de üyelere teslim ediliyor. Bakın 182 oy CHP’ye gitmiş. Bizim 182 oyumuz CHP’ye yazılmış, CHP’nin 87 oyu Vatan Partisi’ne gitmiş. Bu ince işçilik olmadan mümkün müdür? Bu sehven yapılmış olabilir mi? İtiraz ettik, düzelttik. Yine usulsüz bir işlem yapılıyor. İmzalar sandık kurulu başkanları tarafından önceden alınıyor. Sandık başkanı diyor ki, bu imzaları önce atalım, hızlıca yapalım vakit harcamayalım diyor. Yine sayım döküm cetveli. Fatih, 3183 nolu sandık. Bizim aldığımız oy 116, CHP’nin adayı 151. Burada bizden fazla almış. Tutanakta da sorun yok, tertemiz çıkartmışlar. Ama aynı sandık seçim kurulunda girerken, verileri girerken oranın görevlileri memur olması gerekir, o da herhalde dışarıdan birini getirip koymamışlardır. Orada girerken AK Parti’ye sıfır giriliyor. Sadece sandığın başında değil bunlar. Olacak iş değil. İki yerden kaynaklanıyor bütün bunlar" dedi. 

Büyükçekmece seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Ali İhsan Yavuz konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Büyükçekmece’de ne oldu? Çünkü seçimin yenilenmesine ilişkin olağanüstü itirazımız var. Bu dilekçemizde de yine oraya ilişkin bir bölüm oluşturduk. Ne olmuş? Büyükçekmece Belediyesindeki bir işçi Mehmet Özgür Samanlı adında bir işçi, İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendiriliyor. Ne zaman? 28 Mart 2017. Bizim iddiamız şu; bu iş son anda başlatılmadı. Benim kişisel tahminim şudur; 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Ve bir çalışma var. Bu işler hataen değildir, adeta taammüden yapılmıştır. Siz soracaksınız ben öncesinde söyleyeyim. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil bu seçimlerde? 24 Haziran seçimlerinde en fazla 1 milletvekilineydi. Çok şey değişmiyordu. Ama bu ne kadar atımlık barutu varsa hepsini burada kullanalım, İstanbul’da el değiştirelim diye ne kadar imkanı varsa hepsini o güne hazırladılar. Bu işin beyin takımının kim ve kimlerden oluştuğuna dönük de çok konuşmamızda fayda var. Ama bu beyin takımı neresiyse, orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş. Yasal, gayri yasal bütün yapılardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde gerçekten birçok gayri yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin olduğunu da düşünüyorum." 

İlker Turak - Derya Yetim 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Eski eşi tarafından bıçaklanan kadın hastaneden yardım istedi Bursa’da evine girdiği esnada eski eşi tarafından 6 yerinden bıçaklanan Sevda Çakmak, hastanede yardım çağrısında bulundu. Telefonuyla çektiği videoda yaşadı olayı anlatan Çakmak, “Ben bir anneyim kanım yerde mi kalacak” dedi. Olay, 19 Mayıs günü akşam saatlerinde İnegöl ilçesi Turgutalp Mahallesi Malazgirt Caddesi üzerinde meydana geldi. Evine giren Sevda Çakmak (30), apartmanın önünde bekleyen ayrıldığı eşi Sezgin Aslan ile karşılaştı. Konuşma sırasında Aslan, eski eşi Çakmak’a tekrar bir araya gelme teklifinde bulundu. Ret cevabını alarak öfkelenen Aslan, iddiaya göre eski eşini bıçaklayıp kaçtı. Polis ekipleri tarafından yakalanan Aslan, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. “Öldükten sonra gelen adalet, adalet değildir” Hastanede video çekerek yardım isteyen Sevda Çakmak, “Müzisyenlik yaparak geçimimi sağlıyorum. 19 Mayıs gecesi kına gecesine gittiğim bir köyden dönüşte, arabamdan enstrümanlarımı indirirken eski eşim Sezgin Aslan pusuya yatmış, kendini kamufle etmiş. Evime kolonlarımı taşırken merdivenden indiğim sırada karşımda belirdi. Cebinden çıkardığı bıçakla beni 6 yerimden bıçakladı. Sadece bacağım değil kalbimin altını da bıçakladı. Benim canım yandı, bana dikiş atıldı. Ben çocuğunu okutmaya çalışan güçlü bir anne olarak çalıştığım, ayakta durduğum, hiç kimseden bir beklentim olmadığı için durduk yere yaralandım. Bizim sesimiz olun, bu adamı nasıl serbest bırakırsınız. Benim ailem, çocuğum ve kardeşlerimle tehdit eden bir adamı nasıl serbest bırakısınız. Daha önceden benim bir sürü şikayetim var. Elim ve bacağımda kesikler var. Her yere yazdık ama bizim sesimiz neden duyulmuyor. Öldükten sonra gelen adalet, adalet değildir. Lütfen bana, çocuklarıma ve aileme yardımcı olun. Çok zor durumdayım. Ben bir anneyim benim kanım yerde mi kalacak” şeklinde konuştu. Daha önce de şiddet görmüş Daha önceden de birçok kez şiddet gördüğünü söyleyen Çakmak, “Bir okulun önünde, öğrenci ve velilerin gözleri önünde şiddete uğramış bir bayanım. Ben artık onurumu gururumu işimi koruyamaz bir duruma geldim. Tek bir canım kalmıştı, onu da parçalamaya kalktı” dedi.
Düzce YÖK Başkanı Düzce Üniversitesi’ne konuk oldu Düzce Üniversitesi’ni ziyaret eden Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, onur konuğu olarak bir dizi programa katılım sağladı. İlk olarak Rektörlük önünde karşılanan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, daha sonra Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir ve Düzce Üniversitesi Yönetimiyle bir araya geldi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Düzce Üniversitesi Anı Defteri’ni imzaladı. Rektör Sözbir, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın Düzce Üniversitesi’ne ziyaretinden onur duyduklarını dile getirerek kendilerine hediye takdiminde bulundu. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, daha sonra Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) tarafından Yığılca’daki DAGEM merkezinde düzenlenen “20 Mayıs Dünya Arı Günü Seremonisi” ile Düzce Üniversitesi programına devam etti. Ardından Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Botanik Bahçesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Açılış kurdelesi Prof. Dr. Erol Özvar, Prof. Dr. Nedim Sözbir, Prof. Dr. İlhan Genç, Prof. Dr. Ali Öztürk, Prof. Dr. Serkan Torun, Genel Sekreter Nihat Yıldız ve öğretim üyeleri tarafından kesildi. Botanik ve Doğa Müzesi, İstanbul’da Bahçe ve Çiçek Sergisi ile Botanik Bahçesi’ni ziyaret eden Erol Özvar, Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy tarafından Süs ve Tıbbi Bitkiler Botanik Bahçesi hakkında bilgi aldı. “Fındık Üreticilerinin Mikro İşletmelere Dönüşümü Projesi” dahilinde Düzce Üniversitesi’nde hizmet vermeye başlayan Fındık Dönüşüm Merkezi’ni de ziyaret eden Özvar, daha sonra Düzce Üniversitesi öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin de yer aldığı Düzce Üniversitesi Senatosu’na katıldı. Öğrencilerle ve akademisyenlerle bir arada olmayı önemsediklerini, YÖK’ün fikirlerini, vizyonunu ve perspektifini üniversitelerle paylaşmak istediklerini belirten YÖK Başkanı Özvar, üniversitelerin de görüşlerini alarak sinerji oluşturmak istediklerinin altını çizdi. Düzce Üniversitesi’nin genç nesil üniversite olarak önemli mesafeler kat ettiğini dile getiren Prof. Dr. Erol Özvar, daha sonra Türk yükseköğretim sistemi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Yükseköğretim sisteminin dünya ile mukayese edildiğinde diğerlerinden farklılık gösteren özelliklerinden birini, erişilebilir olması şeklinde açıklayan Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin dışarıya açılmasını, yabancı öğrencilerle yabancı akademisyenlerle daha fazla beraber olmasını istediklerini ve yabancı düşmanlığına karşı olduklarını sözlerine ekledi. Üniversitelerin nitelikli eğitimin yanı sıra, ülkemizin hem genel, hem de bölgesel kalkınmasına daha fazla katkı sağlaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erol Özvar, bunun yetişmiş, üretken, dinamik araştırma kapasitesi ile olacağını vurguladı. Öğrencilerle de sohbet ederek onların üniversite eğitimi, kampüs yaşamı ve kariyer noktasındaki görüşlerini de dinleyen Prof. Dr. Erol Özvar’a Düzce Üniversitesi öğrencileri, kendileriyle bir araya gelmesi ve yakın ilgisinden dolayı teşekkür etti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın Düzce Üniversitesi programı, Düzce Üniversitesi Senatosu’nun ardından sona erdi.
Zonguldak Devrek’te “Tarla Günü” etkinliği Devrek İlçesinde çiftçilere yönelik “Tarla Günü” etkinliği düzenlendi. Zonguldak’ın Devrek İlçesinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Devrek İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün organizasyonu ile hayata geçirilen “Tarla Günü” programında ilçe protokolü bir araya geldi. Devrek’in Dedeoğlu Köyünde düzenlenen programda Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Yenilik Yayım Projesi kapsamında Yem Bitkileri Gülü Gelemen Üçgülü’nün tarladaki temsili hasadı gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinlikte konuşan Zonguldak İl Tarım ve Orman Müdürü Nihat Ağan,” Tarla günü etkinliği düzenlememizin temel amacı çiftçiliğin ve tarımın önemini gündemde tutmak, hem de tarımdaki yeni gelişmeleri ve bakanlığımızın getirdiği yenilikleri size aktarmak amacıyla burada bir araya gelmiş bulunmaktayız. Değişen iklim koşullarına uygun verimi yüksek, kaliteli üretim hedefiyle ekim yapmaktayız. Bugün burada hep birlikte ekimi yapılan baklagil yem bitkisi olan Gelemen Üçgülü’nün biçimini ve hasadını yapacağız. Gelemen üçgülü Yenilik Yayım Projesi kapsamında Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından 2020 yılında tescil edilen, tek yıllık serin iklim yem bitkisidir. Ortalama bir metreye kadar uzar yeşil ve kuru ot verimi yüksek olan bir bitkidir. Gelemen Üçgülünün avantajı erken gelişme gösterir ve değişik toprak tiplerinde yetişebilmekte, yüksek oranda tohum üretme yeteneğine sahiptir. Gelemen Üçgülü yabancı tozlaşma ile tozlanır. Bunun için bambus ve balarısı kolonileri için iyi bir nektar ve polen kaynağıdır. Tozlaşma arıların etkinliği büyük önem arz etmektedir. Dedeoğlu Köyümüzde 153 adet büyükbaş hayvan bulunmakta köyümüz bazında 2023 yılı destekleme ödemesi yapılmıştır.2022 yılı buzağı desteklemesinde 26.000 TL ödeme yapılmıştır” diye konuştu. Düzenlenen programa; Devrek Kaymakamı Muhammed Evlice, Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar, Zonguldak İl Tarım ve Orman Müdürü Nihat Ağan, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Volkan Hızarcı’nın yanı sıra çok sayıda daire müdürleri vatandaşlar katıldı