SPOR - 04 Eylül 2022 Pazar 07:54

Ali Koç'tan Cristiano Ronaldo açıklaması!

A
A
A
Ali Koç'tan Cristiano Ronaldo açıklaması!

Fenerbahçe başkanı Ali Koç, Cristiano Ronaldo’nun sarı-lacivertli takıma katılacağı yönünde çıkan haberlerle ilgili, 'Ronaldo’nun Türkiye’ye gelebileceğine inanmak gerçeklerden çok uzak' dedi.

Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig’in 5. haftasında sahasında karşılaştığı Kayserispor’u 2-0 mağlup etti. Maçın ardından Fenerbahçe Başkanı Ali Koç basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türkiye’de oyunun sürekli hakem tarafından durdurulduğuna değinen Koç, "Bizler Avrupa’da maçlar seyrediyoruz. Burada çalınan faullerin yarısı çalınmıyor. Oyun sürekli duruyor. Bu işe bir çözüm bulmamız lazım. Crespo’yu resmen maç boyu ezdiler, bir tane kart göstermedi. Dolayısıyla genel hakemlerin oyunun akışını daha hızlandırmaları oyunun süresine katkıda bulunmaları lazım. Topu kaptıran yere düşüp hakeme bağırıyor. Maç özelinde değil genel futbol için söylüyorum. Bu akşam hem tribünde hem sahada özlediğimiz arzuladığımız coşkuyu gördük" şeklinde konuştu.

"Uğradığımız saldırının hala faili meçhul olması Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan bir durumdur"

Türkiye Futbol Federasyonu ve Galatasaray Adası’na yapılan saldırıların tekrarlanmamasını istediğini aktaran Başkan Koç, Trabzon’da uğradıkları silahlı saldırının da faili meçhul olarak kaldığını hatırlatarak, şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye Futbol Federasyonu’na olan bana göre son derece garip saldırının dün de Galatasaray Adası’na yapılan saldırının tekrarlanmayacak olaylar olarak görmek istiyorum. İnşallah en kısa zamanda olayın açıklığa kavuşturulmasını talep ediyorum. İçişleri Bakanlığı ve emniyet birimlerimiz çok çabuk hareket ettiler. Allah razı olsun onlardan. İşin sebebi nedir, amacı nedir oraya gidilecek. Ancak biz Fenerbahçe olarak her bir ferdimiz 4 Nisan’da Rize maçından sonra Trabzon Havaalanı'na yaptığımız yolculukta uğradığımız saldırının hala faili meçhul bir saldırı olarak duruyor olması Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan bir durumdur. Biz çok başvuru yaptık. 1 buçuk sene evvel EDS kayıtları için başvuru yaptık. Bir tane evrak dosyaya girdi mi bilmiyorum. Bizim açımızdan kabul edilemez bir durum bu. Caniler emellerine ulaşsaydı Türk futbolu için kara bir gece olacaktı. Dolayısıyla bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum."

"Görüyorum ki en büyük rakibimiz kendi camiamız"

Ali Koç, sosyal medyada sarı-lacivertli takım için oluşturulan olumsuz havaya kendi taraftarlarının kapıldığını belirterek, "4. haftayı bitirdik. Görüyorum ki 4 hafta sonra Fenerbahçe’nin en büyük rakibi kendi camiamız. Geçen hafta oluşturulan hava sanki lig bitmiş şampiyon olamamışız, çok kötü durumlarda ligi bitirmişiz gibi hava estiriliyor. Bunu körükleyenlerin kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz ama beni ilgilendiren kendi camiamızın bu furyaya kapılıp sosyal medyada özellikle oluşturulan hava bence büyük soru işareti. Futbolcularımız da bakıyorlar bizler çok etkilenmiyoruz ama camianın negatif hava içinde olmasını bu kadar kolay olabilmesini hayretlerle karşılıyorum" ifadelerini kullandı

Maxi Gomez açıklaması

Trabzonspor’un renklerine bağladığı Uruguaylı futbolcu Maxi Gomez’i Fenerbahçe’nin de istediği yönündeki iddialar hakkında da konuşan Koç, "Yurt dışından bugün geldim. Bazı gazeteler alaycı şekilde kaleme almışlar. Fırsat transferi buymuş diye. Yok Trabzonspor’un bizimle ilgili yaptığı paylaşımlar. Yok golcü gelmeden gol atar falan. Hocamıza da sorarsanız söyleyecektir. Weghorts da bize önerilmişti. Hocanın profiline uymadı. Maxi Gomez bize önerildi. Geçen Pazar günü anlaştık. Valencia bize 48 saat süre verdi. 48 saat dolunca hocamızı ikna edemedik. Salı günü de 'Biz devam etmeyeceğiz önünüzü kapamayalım, başka alternatif varsa bakın' dedik. Bu demek değildir ki Maxi Gomez iyi kötü futbolcu. Bizim hocamız 'Bize uymaz' dedi. Belki harika işler yapacak. Allah onun da yolunu açı ketsin. Trabonspor’un Maxi Gomez’i bizim arzumuza rağmen bizim elimizden aldığı konusu, Trabzon’un 8 şampiyonluğu olduğu konusu ne kadar gerçekse o da bu kadar gerçektir. Bizim taraftarımızın bunlara inanıp negatif psikolojiye girmelerini çok üzülerek takip ediyorum. Maçlık taraftar olmayı bırakıp el birliğiyle şampiyonluk için mücadele etmemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.

"Fenerbahçe taraftarı uyanın artık"

Fenerbahçe taraftarının transfer konusunda beklentisinin yükseltildiğini söyleyen Koç, "Batshuayi hocamıza verdiğim 3 profilden biriydi. Yok efendim alacaksak 2.5 ay nasıl beklemişiz. 1.5 ay önce Batshuayi’nin fiyatı bu muydu. Hocamız patlayıcı özelliği olan hızlı baskı kurabilen gol atan attırabilen istedi. Nottingham Forest evrak yetiştirememiş de biz öyle oyuncuyu transfer etmişiz. Fenerbahçe taraftarı uyanın artık. Görmüyor musunuz? Yöneticileriniz başkanınız şunu alacağız, bunu alacağız diye bir kelime etmiyor. Başka takım yöneticileri mütemadiyen 'Onu alacağız, bunu alacağız' diyor. Bazıları oluyor bazıları olmuyor. Olmayanları kimse sormuyor, laf etmiyor. Söz konusu bizsek ağzımızdan çıkmayan insanları bize yakıştırıyorlar. Sonra bizi alamadık konumuna getiriyorlar. Sağ olsun belli kesim taraftar bunu yiyor" diye konuştu.

"Ronaldo’nun Türkiye’ye gelebileceğine inanmak gerçeklerden çok uzak"

Cristiano Ronaldo’nun sarı-lacivertli takıma katılacağı yönünde çıkan haberle ilgili de konuşan Başkan Ali Koç, şu ifadelere yer verdi:

"Hiç mi matematik, finans futbol dünyasından bir haber mi bu insanlar. Ronaldo’nun Türkiye’ye gelebileceğine inanmak gerçeklerden çok uzak bir yaklaşım. Devamlı bu oluyor. Taraftarın beklentisi yükseltiliyor. Olmayınca biz de yapamamışız konumuna geliyoruz. Bence doğru transfer yaptık. Batshuayi transferinde son dakika hem Nottingham Forest hem Everton devreye girdiği söylendi. Anlaşma da kulüple yapıldı. İngiltere’de transferin kapanmasına 6 saat falan vardı. Ben bavullarımı İstanbul’a gitmek için yapıyorum’ dedi. 'İngiltere Premier lig önceliğin olabilir' dedim. 'Hayır ben Türkiye’ye gidiyorum Fenerbahçe’de oynayacağım' dedi. Menajeri de 'Bana hiçbir teklif yapmayın diğer 2 kulübe gitmeyeceğimizi kulübümüze söyleyeceğim o defteri kapatacağım ondan sonra sizle masaya oturacağım' dedi. Biz alınca başka bir takım evrak yetiştiremedi oluyor. Ben futbolcularıma güveniyorum. Hocamıza da güveniyorum. Tek soru işareti camiamızın ne refleksler göstereceği. Bir maçtan bir maça camiamızın psikolojisinin değişmemesi lazım."

"Biz bir şeyi kafaya koyduğumuz zaman kolay kolay başka kulüp o oyuncuyu bizden alamaz"

Başkan Koç, Fenerbahçe’nin arzuladığı bir oyuncuyu başka takımların kolay kolay o oyuncuyu alamayacağının altını çizerek, "Yanılmıyorsam 3 tane fazlamız var şu an. Tabi giden olacak. Transfer penceresi açık pek çok ülke var hala. Bazılarıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Biz 'Alacağız edeceğiz, şununla görüşüyoruz' demeyiz. Aldığımız zaman da söyleriz. Biz bir şeyi kafaya koyduğumuz zaman kolay kolay başka bir kulüp o oyuncuyu bizden alamaz. Bunu da pek çok örneği var" açıklamasını yaptı.

"Hakemlere de federasyona da sabır göstermemiz lazım"

Hakemlere ve federasyonun yeni yapılanmasına sabır gösterilmesi gerektiğine değinen Koç, "Atamalara baktığımızda algoritmada bir gariplik var. Dünkü maçta da 2 açık penaltının verilmediği ifade ediliyor. Hakemlere de federasyona da sabır göstermemiz lazım. Ama ilk 4 haftada kırmızı bayrak olan konu söz konusu. İnşallah onu aşarız. Fenerbahçe’nin istediği adil yönetim, standart maçın oynama sürelerinin daha uzun olması. Büyük takımlara karşı Anadolu takımları ne kadar çok oyunda yatıyorlar. Topyekun bu kültüre son vermemiz lazım" diye konuştu.

"İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü’ne sesleniyorum; lütfen bu konuyu aydınlatın"

Fenerbahçe takım otobüsünün uğradığı saldırı hakkında yaptıkları başvurulara cevap alamadıklarını aktaran Ali Koç, "Ben Fenerbahçe başkanı olarak devletimizin elinde bulunduğu imkan ile böyle bir olayın çözülememesini hayretle karşılıyorum. Niyeti sorguluyorum. Düşünebiliyor musunuz eylemlerinde muvaffak olsalardı dünyada ne konuma gelecekti Türk sporu. Şoför kontrolü kaybetseydi belki de o takım yok olacaktı. O dönem Fenerbahçe hafta sonu maç oynamamak istemişti. Hatırlayın maçlar oynanacak denmişti. Fenerbahçe’nin yaşadığı olayın bana göre üstü örtbas edilmiştir. Benim düşüncem bu. Bu konunun faili meçhul olarak kalması Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmıyor. Doğrusu olan federasyona yapılan saldırıdaki. Kim Fenerbahçe Başkanı, yöneticisi olursa olsun takip edecek. Yöneticiler Trabzon’a kadar gittiler. İlgili makamlarla görüştüler. EDS kayıtları istediler. Cevap yok. İçişleri Bakanı’na sesleniyorum. Emniyet genel müdürümüze sesleniyorum. Lütfen bu konuyu aydınlatın. Geç değil aydınlatılması için. EDS kayıtları için başvuru yaptık, tıntın" değerlendirmesini yaptı.

"Kiev en iyi şekilde ağırlayacağımız bir takım"

UEFA Avrupa Ligi grup aşamasında oynayacakları ilk maç olan Dinamo Kiev müsabakasını değerlendiren Ali Koç, "Zor maç, çarşamba ola hayrola. Kiev’e Ukrayna’ya karşı hiçbir şeyimiz yok. Benim yüksek divan kurulunda konuyla ilgili net duruşumu duydunuz. Onlar da sağ olsun ertesi gün açıklama yaptılar. Ben siyasetle sporun karıştırılmasına karşı bir insanım. Hepimiz savaşa karşıyız ama spor bunun dışında kalmalı. En güzel örneği de Güney ve Kuzey Kore’nin beraber buz hokeyi takımı kurup olimpiyatlara katılmasıdır. Spor her zaman barış içindir. Ne yazık ki Ukrayna’da yaşanan olayların sporla ilişkilendirilmesi iyi olmadı. İnşallah tez zamanda savaş durur, insanların eski özlediği günlere döneriz. Kiev, en iyi şekilde ağırlayacağımız bir takım. Bizim orda gücümüze giden 30 saniyelik olayın bir şekilde dünyaya yansıtılış şekli. Avrupa medyasının bunu işleyiş şekli. Bizim isyanımız o. Yoksa bu sistematik bir şey olsa ikinci golde de olurdu, elendikten sonra da olurdu. Geçen hafta UEFA buradaydı. Bazı kulüp sahipleri ve başkanlarla konuştum. Böyle bir şey olduğunda kulüpler ceza alsın ama kulüpleri tahrik eden oyuncular da ceza alması lazım. İnşallah hayırlı bir kura çekmişizdir. Bizim en büyük şansımız bay haftamızın iki Avrupa maçının olduğu haftaya gelmesi çok büyük şans. İnşallah şansımızı iyi kullanırız."

Bora Akyol - Yunus Kılıç - Samet Yalçın

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 15 ay önce evlendiği kocasının evini yakıp yangını izledi Kocaeli’de bir kadın, 15 ay önce evlendiği ve boşanma aşamasında olduğu kocasının evini yaktı. Kadın evi yaktıktan sonra kapının önündeki merdivenlere oturarak yangını izledi. Yangın, İzmit ilçesi Yenimahalle Ayaz Sokak’ta bulunan 3 katlı evin 3. katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 15 ay önce evlenen İbrahim Bıyıkoğlu (62) ile S.B. (39) arasında şiddetli geçimsizlik yaşandı. Çiftin anlaşamaması üzerine Bıyıkoğlu 5 gün önce avukatları aracılığı ile boşanma davası açtı. Boşanma sürecinde kadın evin 3. katında kalırken, kocası ise 2. katında kalmaya başladı. Bugün ise iddiaya göre, eşyalarını toplayan S.B., evi ateşe vererek kapının önünde oturdu. O anları gören Bıyıkoğlu ve gelini yaşananları cep telefonu kamerası ile kayıt altına alarak 112 Acil Çağrı Merkezine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını söndürürken kadın gözaltına alındı. S.B.’nin hazırladığı eşyaları da istemesi üzerine polis ekipleri onları da aldı. Yangın sebebiyle 3. katın tamamı yanarken polis olayla ilgili inceleme başlattı. "Zaten ‘evi yakacağım’ demiş ve nitekim de yaktı" Yaşananlara ilişkin konuşan İbrahim Bıyıkoğlu, "Avukatımla bir hafta önce konuştum. Eşimin psikolojik dengesinin bozuk olduğunu söyledim. ’Kadını evden uzaklaştırın, onu istemiyorum’ dedim. 3-4 kere karakolluk olduk. Pazartesi gidip boşanma davası açtım, avukatlara, ’kadını evden uzaklaştırın’ dedim. Tekrar karakola gidip kadını evden uzaklaştırmaları için talepte bulundum ama savcının kararı olduğu için bir şey yapamayacaklarını söylediler. ’Kadının psikolojik sorunları var, korku içinde yaşıyorum, Kadını bana bilerek verdiler’ dedim. Evlenmeden önce ablası bana, ’4 ay sonra gör, seni rahatsız edecek, onun yanında duramayacaksın’ dedi. 4 ay sonra gerçekten de sorunlarımız başladı. Rahmetli eşimle 30 yıl yaşamadığım sorunu 15 aylık evliliğimde yaşadım. Tahammülüm kalmadı, çocuklarım huzursuz oldu, onların üzerlerine yürüdü. Gelinime şiddet uyguladı. Küfürler, hakaretler ediyordu. Mahalleye rezil olduk. S.B. benim ikinci eşim, 15 ay önce evlendik. 15 ay ben bu kadının kahrını çektim ama ne çektiklerimi gel de bana sor. Zaten ’evi yakacağım’ demiş ve nitekim de yaktı. Yangın başladığı esnada eşyalarını hazırladığını ve dışarı çıktığını gördüm. Psikolojim bozuldu" dedi.
Kocaeli Kocaeli’nin en "renkli" adamı Kocaeli’de yaşayan 68 yaşındaki Ergül Yazıcı, her gün rengarenk takım elbiseler giyerek sokaklarda dolaşıyor, vatandaşlarla sohbet ediyor. Şık giyinmeye özen gösteren, tanıyanların "paşam", "komutanım", "vekilim" diyerek hitap ettiği Yazıcı, 7’den 70’e herkes tarafından büyük ilgi görüyor. Uzun yıllar Körfez’deki bir fabrikada kazan operatörü olarak çalıştıktan sonra emekli olan Ergül Yazıcı (68), şık ve renkli giyim tarzıyla tanınıyor. Kıyafet dolabında beyaz, kırmızı, sarı ve mavi çok sayıda takım elbise bulunan 2 çocuk babası Yazıcı, giyimini değişik renklerdeki kravat ve şapkalarla da kombinliyor. Kalp hastası eşi Emine’yi Yazıcı’yı 5 yıl önce kaybeden Ergül Yazıcı, gününün yarısını "Neşe-i Muhabbet Sanat Evi" adını verdiği küçük mekanında ve sokaklarda vatandaşlarla iç içe geçiriyor. Her sabah özenle hazırlanarak evinden çıkan Yazıcı, yaklaşık 5 yıl önce açtığı İzmit’teki mekanına gidiyor. Yeşilçam sanatçılarının fotoğraflarıyla donattığı dükkanında biraz vakit geçiren Yazıcı, günün devamında ise dışarıya çıkarak sokaklarda vatandaşları selamlıyor, sohbet ediyor. Tanıyanların "paşam", "komutanım", "vekilim" diyerek hitap ettiği Yazıcı, sokaklarda gezerken vatandaşlardan büyük ilgi görüyor, hatıra fotoğraf çektirmek isteyenlerle de öz çekim yaptırıyor. Renkli kişiliğiyle tanınan Ergül Yazıcı, takım elbisesiyle kahvehaneye bile gidiyor. "Bu şekilde vatandaşların arasında olmaktan gurur duyuyorum" 68 yaşındaki Ergül Yazıcı, yaptığı açıklamada 30 senedir renkli ve şık giyinmeye özen gösterdiğini söyledi. Yazıcı, "Fabrikada çalıştığım dönemlerde bile işe takım elbiseyle giderdim. Vatandaşlardan teveccüh görüyorum. Bu şekilde vatandaşların arasında olmaktan gurur duyuyorum, mutlu oluyorum" dedi. "Eşime yük olmamak için işe tek bir takım elbiseyle gider gelirdim" Ergül Yazıcı, 1990’da eşi Emine’nin felç geçirdiğini ifade ederek, ona yük olmamak için uzun süre işe tek bir takım elbiseyle gittiğini anlattı. Eşini kıyafetlerin temizliğiyle yormamak için renkli takım elbiseler giyemediğini belirten Yazıcı, "Eşim felç geçirdiği dönemler fabrikada çalışıyordum. Eşime yük olmamak için işe tek bir takım elbiseyle gider gelirdim. Eşim temizliği ve ütüsüyle yorulmasın diye değişik renklerde takım elbiseler giyemezdim. Allah rahmet eylesin. Eşimin bana çok hizmetleri oldu. Eşim rahmetli olduktan sonra kendi işimi kendim yapmaya başladım ve takım elbiselerimin sayısını artırdım. Kendi ihtiyaçlarımı kendim görüyorum" diye konuştu. Vatandaşların ilgisinin kendisini memnun ettiğini de kaydeden Yazıcı, "Çocuklar, liseye giden gençler onlar da beni çok seviyor. Fotoğraf çektiriyorlar. Bu güzel ilgiden keyif alıyorum" şeklinde konuştu. "İzmit’in renkli simalarından birisiyim" Takım elbiselerine uygun olması için kravat ve şapkalarını da özenle seçtiğini vurgulayan Ergül Yazıcı, "Giyeceğim kıyafetleri akşamdan düşünüyorum, sabah da onu giyiyorum. Bazen hafta sonları Kadıköy’e giderim. İzmit’te ilgi gördüğüm kadar orada da ilgi görüyorum. Bu kıyafetlerle kahvehaneye gidip okey de oynuyorum. Arkadaşların hoşuna gidiyor, sohbet ediyoruz. İzmit’in renkli simalarından birisiyim. Beni gören dönüp bir daha bakıyor" ifadelerini kullandı.
Erzurum Erdem: “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur” Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem, 6. Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nda “Dilimiz Kimliğimizdir” konferansı verdi. Dilin yanlış kullanımına ve yabancı kelime işgaline dikkat çeken Erdem, “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur.” dedi. Erzurum Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi Fuaye Alanı’nda başlayan 6. Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nın anlamlı açılışında “Dilimiz Kimliğimizdir” başlıklı bir konferans veren TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem, Türkçenin dünyanın en güçlü dilleri arasında bulunduğuna dikkat çekerek, “Türkçemizin kıymetini bilmek, dilimizi korumak ve güzelliklerini keşfetmek bu milletin ferdi olarak başlıca görevlerimizdendir. ” dedi. “250 milyona yakın konuşanıyla dünyanın en büyük dili” Yabancı kelime işgalinin internetle birlikte her geçen gün artış gösterdiğini kaydeden Ekrem Erdem, konuya ilişkin şunları söyledi: “Yaklaşık 16 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada 250 milyona yakın konuşanıyla dünyanın en büyük dilleri arasında yer alan Türkçe, bugün bilim ve teknolojideki hızlı gelişme, basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı özensiz dil, ticari hayatın getirdiği yabancı kelime kullanım alışkanlığı, yabancı dilde eğitim hayranlığı gibi nedenler dilimiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Anlamsız kısaltmalar, cümle aralarına serpiştirilen yabancı kelimeler, kuş diline benzer sosyal medya dili gençlerimizin iletişim dili olarak her geçen gün kullanım alanını genişletmektedir.” “Millî Kimliğimiz Tehlikede” Dilimizin karşı karşıya kaldığı sorunları yalnız bir dil sorunu olarak görmemek gerektiğini ifade eden Genel Başkan Ekrem Erdem, “Burada asıl kaybolmakla karşı karşıya olan dilimiz değil, millî kimliğimizdir. Kendi dillini, kültürünü kaybederek başka bir milletin kültür dairesi içine giren milletler tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Dil devletlerin varlık sebebidir. Toplumlar, millet olmayı ortak bir dile sahip olmakla elde eder; millî varlıklarını da kendi dilleri ile koruyabilirler.” şeklinde konuştu. “Dil savunması vatan savunmasıdır” Tarihin çöplüğü, dilleriyle bağları zayıfladığı için sürüleşip sömürgeleşen ve bir süre sonra da kimliksizleşerek yok olup giden milletlerin ibretlik hikâyeleriyle dolu olduğunu hatırlatan Ekrem Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi; vatanı önce dil, sonra ordu bekler. Dil savunması vatan savunmasıdır. Dünyada söz sahibi bir ülke olmak istiyorsak dilimize sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Güçlü medeniyetler güçlü dillerle inşa edilebilir. Yüksek bir kültür seviyesine erişmek, yüksek seviyede bir kültür diline sahip olmaktan geçer. Bunun için Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkçenin yabancı dillerinin baskısından kurtarılarak, bağımsız ve güçlü bir dil olarak varlığını sürdürebilmesi için, hayatımızın her alanını kuşatan bir ‘Millî Bir Kültür ve Dil Politikası’na ihtiyacımız var.” “Tabelalar Dilimizin Ne Kadar Yozlaştığını Gösteriyor” Dildeki yabancılaşma ve yozlaşmanın en yoğun yaşandığı alanların başında tabela kirliliği geldiğini belirten Genel Başkan Ekrem Erdem, “Bugün cadde ve sokaklarımız yabancı kelimelerin işgali altında, şehirlerimizin cadde ve sokaklarında nerdeyse Türkçe tabela kalmadı. Derneğimizin de kuruluş sebebi olan tabela kirliliği her zaman öncelikli konumuz olmuştur.” dedi. “Kurallara Uyarsak Karmaşa Son Bulur” Konuşmasında Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin bu konudaki çalışmalarına yer veren Erdem, tabela konusunda atılan yapıcı adımları şöyle özetledi: “Kararlı takibimiz ile 19 Mart 2018’de ‘Yön Levhaları’ ile ‘Kurum ve Kuruluşlarda Kullanılan Tabelalar için Kurallar’ standardı Türkiye Standartları Enstitüsü (TSE) Teknik Kurul’unda kabul edildi. Bu standartla gelişigüzel ve düzensiz yön levhaları ile kurum ve kuruluşların tabelalarına kurallar getirilmekte; binaların dış yüzeylerine, işyeri önlerine, cadde ve sokaklara asılmasından kaynaklanan görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Bu düzenlemeyle yön levhalarının Türkçe olması İngilizcesinin de Türkçesinin yüzde 25’i büyüklüğünde olması kuralı getirilmiştir. Bu standartla yön levhalarında yaşanan karmaşanın son bulacağına inanıyorum. Bunun için belediyelerin işyeri ruhsatlarında TSE standartlarına uygunluk şartı aramaları yeterli olacaktır. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.”
Ankara Bakan Göktaş: "Toplam 4,2 milyar lira Evde Bakım Yardımı’nı hesaplara yatırdık" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlara ve ailelerine ekonomik destek sağlamak amacıyla bu ay toplam 4,2 milyar lira Evde Bakım Yardımı’nı hesaplara yatırdıklarını açıkladı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bakanlık tarafından sunulan en önemli aile odaklı bakım hizmet modellerinden biri olan Evde Bakım Yardımı’nın 2006 yılında engelli bireylerin öncelikle aile yanında desteklenmeleri düşüncesiyle başlatıldığını hatırlattı. Göktaş, “Engelli vatandaşlarımızın aile bütünlüklerini muhafaza edecek şekilde bakımlarının evde yapılmasını önceliyoruz. Evde Bakım Yardımı ile engellilerin yaşadığı ortamdan ayrılmadan, ailesi veya yakınlarıyla birlikte yaşayarak aile birliğinin korunmasına ve güçlenmesine destek oluyoruz” ifadelerini kullandı. "Toplumun her bir ferdine ulaşmaya çalışıyoruz" Evde Bakım Yardımı ile bakıma ihtiyaç duyan tam bağımlı yakınlarının bakımını üstlenen vatandaşların desteklenerek aile bütünlüğünün korunduğunu belirten Göktaş, “Bakanlık olarak engelli bireylerin eğitim, sağlık, güvenlik, istihdam gibi temel haklarına tam olarak ulaşmaları için hak temelli bir bakış açısıyla politikalar geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz bütüncül ve adil sosyal hizmet modelleri ile toplumun her bir ferdine ulaşmaya çalışıyoruz” dedi. "Halihazırda 560 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı’ndan yararlanıyor" Evde Bakım Yardımı kapsamında hak sahibi başına aylık 7 bin 608 lira ödeme yapıldığını ifade eden Bakan Göktaş, şunları kaydetti: “Evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlar ve aileleri için bu ay toplam 4,2 milyar lira Evde Bakım Yardımı’nı hesaplara yatırdık. Halihazırda 560 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı’ndan yararlanıyor. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz çerçevesinde Bakanlık olarak engellilik alanındaki hak temelli sosyal yardımların şeffaf bir anlayışla sürdürülebilir olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ödemelerin tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.”