GÜNDEM - 04 Kasım 2017 Cumartesi 06:27

ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer: "Suni terör devletçiği kurulmaya çalışılıyor"

A
A
A
ASAM Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer: "Suni terör devletçiği kurulmaya çalışılıyor"

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer, Türkiye’nin Rusya ve İran’la kurduğu çoklu asimetrik ilişkiler ve Ortadoğu'nun geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Güçlüer, "Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde yarı kurumsal devlet statüsünde suni bir terör devletçiği üretilmeye çalışılıyor" dedi.

Türkiye'nin gerçekleştirdiği operasyonlar ile Türkiye'nin İran ve Rusya'yla kurduğu çok yönlü asimetrik iş birliği sayesinde bu planın gerilediğini ifade eden Güçlüer, özerklik meselesinin ortadan kalması ile ilgili de konuştu. Güçlüer, bölgede DAEŞ ve PKK başta olmak üzere terörün önlenmesinin tek yolunun Irak'ın devlet yapısının yeniden inşası ve Irak'ta otorite boşluğunun olmaması gerektiğini belirtti.

"Amerika'nın PKK'dan başka dostu kalmadı" 

Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde PKK'nın paramiliter askeri gücüyle birlikte yarı kurumsal devlet statüsünde bir yapıya evrilmesinin ABD tarafından arzu edildiğini belirten Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer bu planın gerilemeye başladığını söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aslında büyük plan Türkiye'nin hemen sınırında Kuzey Irak'ı da içine alıp Akdeniz bağlantısı sağlayan bir "Teröristan"ın, sentetik Kürdistan'ın kurulması amaçlanıyordu. El-Bab ve İdlib operasyonlarıyla, Karaçok ve Sincar harekâtlarıyla birlikte düşünüldüğünde bunun olmayacağı görülünce bu sefer Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde paramiliter silahlı gücü olan yarı kurumsal bir terör devletçiği kurup, sürekli silah desteğiyle bu suni terör yapısı beslenmeye çalışılıyor. Türkiye'nin İran ve Rusya ile geliştirdiği çok yönlü asimetrik iş birliği bir anlamda Amerika'yı bu bölgede politik, sosyolojik ve psikolojik yalnızlığa itti. Amerika'nın PKK'dan başka dostu kalmadı. Bu yapının Rakka ve Deyr El-Zor bölgesinde olmasının nedeni Suriye'nin doğal kaynakların çok büyük bir bölümü burada bulunuyor. İleriye yönelik savaş ekonomisi ve çatışma eko politiği için gerekli maddi kaynaklar bu bölgeden karşılanıyor. Aynı zamanda jeopolitik açısından da yaklaşma yollarına hâkim hemen Fırat Nehri’nin kenarında lokasyonu son derece stratejik olan bir yer. Yani bütün jeopolitik parametrelerin kesiştiği bir noktada bulunuyor Rakka."

Türkiye bölgede bu zamana kadar neler yaptı?

Türkiye'nin paramiliter terör devletçiğinin önünü kesebilmek için hem İran hem de Rusya ile çok yönlü asimetrik iş birlikleri gerçekleştirdiğini vurgulayan Dr. Eray Güçlüer, "24 Ağustos'ta El-Bab operasyonuyla yapılmaya çalışılan koridor kesildi. İran ve Rusya ile birlikte bir konsensüs ile İdlib operasyonu gerçekleştirildi. Oralarda Türkiye'nin yakaladığı ve Türkiye'yi olumlayan bir sosyolojik meşruiyet var. Barzani meselesi ortaya çıktığında da yine Irak Hükümeti ile konsensüs halinde Zap bölgesinde teröristleri temizlemek için Türkiye bir operasyon gerçekleştirdi ve halen devam etmekte. Dolayısıyla Türkiye kendi güvenliğini derinlikte sağlayabilmek için gerekli gördüğü yerlere gerekli müdahaleleri yapıyor. Türkiye Rakka ve Deyr El- Zor bölgesinde ortaya çıkan küresel tehdidin sadece Türkiye'ye değil, İran ve Rusya'ya da hatta Irak'a da ciddi bir tehdit oluşturduğuna paydaşlarını ikna etti ve bir uzlaşma sağlandı. Fakat Suriye’nin tam ortasında temelleri atılan paramiliter suni terör devletçiğinin inşa süreci devam etmektedir. Bu inşa süreci devam ettikçe başta terör olmak üzere Türkiye üzerindeki baskının da artması muhtemeldir. Birer gün arayla eylem hazırlığındaki İŞID hücrelerinin çökertilmesi ile Şemdinli’de askerlerimize, korucularımıza yönelik saldırı yapılması tesadüf olmasa gerek. Ve önümüzdeki yakın dönemde uluslararası meşruiyet sağlanarak yakın coğrafyadaki başka yerlerde de benzer statülü terörist devletçiklerin inşası ve üretilmesi söz konusu olabilir. Bugüne kadar kapalı lokasyonlarda örtük ve gizli faaliyet gösteren terör örgütleri ile mücadele eden Türkiye, bundan sonra bilinen lokasyonlarda açık faaliyet yürüten ve suni meşruiyet kazandırılmış paramiliter terörist yapılarla mücadele etmek zorunda kalabilir. Türkiye buna hazır olmalıdır." diye konuştu. 

Özerklik ortadan kalkar mı?

Özerklik meselesinin kısa vadede ortadan kalkmayacağını ancak kaldırılması gerektiğini söyleyen Güçlüer, " Türkiye Irak'la daha güçlü ilişkiler geliştirmeye başladı. Bölgede DAEŞ ve PKK başta olmak üzere terörün önlenmesinin tek yolu o bölgede Irak'ın devlet yapısının yeniden inşası ve Irak'ta otorite boşluğunun olmamasıdır. İran, Türkiye ve Irak ile yapılan konsensüs ile Barzani'nin bağımsızlığının yani “Barzanistan’ın” boşa çıkarılması Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin özerklik durumunu da sorgulanır hale getirdi. Özerklik Irak Devleti'nin kurumsal olarak yeniden inşasının önünde önemli bir engeldir. Diğer toplumsal grupların özerklik istemesi söz konusu olduğunda, ortada Irak Devleti diye bir şey kalmaz. Büyük Ortadoğu Projesi'nin asıl amacı da budur. Rusya, Türkiye, İran arasında bir konsensüs var ama Astana görüşmelerine bir oldu bitti ile Rusya'nın PYD'yi de davet ettiğini öğreniyoruz. Rusya'nın kafasının arkasında bir PYD planı mevcut. ABD ve AB’nin niyeti zaten belli. Bu nedenle özerkliğin yakın zamanda kaldırılmasının pek mümkün olamayacağını değerlendiriyorum. Bölgedeki toplumsal dengelerin korunması açısından ve Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanarak kurumsal Irak devletinin inşası için Irak’ın kuzeyinde özerk bir yapının olmaması gerekir ama bunun için Irak, Türkiye ve İran’ın birlikte çalışarak bir yol haritası belirlemeleri önemli bir adım olabilir.” ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.