SPOR - 30 Aralık 2009 Çarşamba 12:03

Aziz Yıldırım sert konuştu

A
A
A
Aziz Yıldırım sert konuştu

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Dergisi'nin bu ayki sayısında, "Fenerbahçe'nin geleceği garanti altındadır" dedi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım Fenerbahçe Spor Kulübü'nün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi'nin 83. sayısında yer alan başyazısında 2009 yılını değerlendirdi. Aziz Yıldırım yazısında, "Üzüntüsü ve sevinçleri ile 2009 yılının sonuna geldik. Sezon başında koymuş olduğumuz hedeflere doğru yürümenin kıvancını yaşıyoruz. Profesyonel futbol takımımız ligin ilk yarısını lider olarak tamamladı. UEFA Avrupa Ligi'nde grubunda birinci olarak, bir üst tura geçti. Basketbol kız ve voleybol kız takımlarımız, liglerinde yenilgisiz liderler. Her iki takımımız da Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak, üst tura doğru ilerliyorlar. 

Basketbol erkek takımımız liginde 2., voleybol erkek takımımız ise liginde 3. sıradalar. Basketbol erkek takımımız Euroleague'de üst tura çıkma şansını sürdürüyor. Tüm takımlarımızın sezon sonunda şampiyonluk yarışını 1. sırada göğüsleyeceğine inanıyor, tüm enerjimizle bu hedeflere ulaşmak için çalışıyoruz. Boks takımımız, Çankırı'da yapılan Türkiye Ferdi Boks Şampiyonası'nda ve Bolu'da yapılan Türkiye Kulüplerarası Boks Şampiyonası'nda şampiyon olmuştur. Yüzme şubemiz, Türkiye Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası'nda takım birinciliğini elde etmiştir. Kürek, Atletizm, Yelken, Masa Tenisi şubelerimiz de başarıdan başarıya koşmaktadır. 

Kulübümüz, atletizmde 2009 yılının en başarılı kulübü olarak seçilmiştir. Kulübümüzü, tarihine ve camiasına yakışır şekilde temsil eden ve elde edilen büyük başarılara imza atan tüm sporcularımıza, teknik adamlarımıza, profesyonel çalışanlarımıza emekleri, çabaları ve çubuklu formamızı terletirken döktükleri alın terinden dolayı teşekkür ediyor, yeni yılda da başarılarının devamını temenni ediyorum" dedi.

Fenerbahçe camiasına, bu yazıyla birlikte 2009 yılında son kez ulaşma imkanı bulduğunu vurgulayan Aziz Yıldırım 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz ve kulüp olarak buna aldıkları önlemler konusunda ise, "Önceki yılın sonunda başlayan ve sona ermekte olan yılda tüm ağırlığı hissedilen küresel ekonomik kriz, her sektörü büyük ölçüde olumsuz etkilediği gibi spor kulüplerini de ve bu bağlamda kulübümüzü de etkilemiştir. 

Ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek amacıyla uyguladığımız tedbirler ile kulübümüz, ekonomik krizden en az etkilenen kulüplerden biri olmuştur. Krizi en az şekilde atlatmamızı sağlayan temel faktörler, her alanda yapmış olduğumuz tasarrufların yanı sıra, kulübümüzün finansal yapısını güçlü kılan sponsorluk anlaşmalarımız ve mali yapıları güçlü iştiraklerimiz olmuştur. Mevcut sponsorluk anlaşmalarını, kriz günlerinde büyütmemiz, yeni sponsorluklar bulmamız son derece önemli olmuştur. 

Avrupa'nın en güçlü voleybol takımları arasında gösterilen voleybol kız takımımız, Acıbadem Gurubu'nun sponsorluğu ile bu duruma gelmiştir. Ülker Gurubu'nun erkek basketbolumuza vermiş olduğu desteğin yanı sıra, basketbol şubemize kalıcı olarak kazandırılacak Ataşehir Spor Salonu projesine sağlamış olduğu destek, kulübümüzün geleceği için son derece önemlidir. Bu vesile ile Sayın Murat Ülker ve Sayın Mehmet Ali Aydınlar'a şahsım ve camiam adına teşekkür ederim. Avea ile yapılan Fenercell projesi, Adidas ile iyileştirilen sponsorluk sözleşmeleri bu dönemin önemli ve başarılı sponsorluklarıdır. Aynı şekilde Türk Telekom'un, kulübümüze sponsorluk yolu ile sağlamış olduğu maddi kaynak da son derece önemlidir. Fenercell projemiz, sizlerin desteği ile 125.000 kullanıcıya ulaşmıştır. 2010 yılı sonu hedefimiz 200.000 kullanıcı sayısını aşmaktır.

Kulübümüzün kalbi olan stadyum ve dünya çapındaki markamız Fenerium, global krize rağmen bir önceki yılı aşan ciro ve kar büyüklüğüne ulaşmıştır. Halka açık şirketimizin bu yıl içinde göstermiş olduğu performans da yüzümüzü güldürmektedir. Eğitim kurumlarımız da yenilenmiş, eğitim sistemi ve buna ilişkin yatırımlarımıza rağmen bir önceki yıla göre karlılığını arttırmıştır.

"BİZLER GELİP GEÇİCİYİZ, ASIL OLAN FENERBAHÇE'DİR. BU DEĞERLİ GAYRİMENKULLER İLE FENERBAHÇE'NİN GELECEĞİ GARANTİ ALTINDADIR"
Fenerbahçe Üniversitesi'ni hayata geçirecek olan Fenerbahçe Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'nın gerekli kanuni kuruluş safhaları tamamlanmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden de gerekli izinleri alınmıştır. Beklentilerimizden de önce, üniversitemizin ülkemizin önemli eğitim kurumlara arasında yerini alacağını düşünüyorum. Bunların tamamı iyi gelişmeler olmakla birlikte tasarrufu elden bırakmamalı ve bu tedbirleri sıkı sıkıya uygulamaya devam etmeliyiz. 

Özellikle kulübümüze gayrimenkul kazandırarak geleceğimizi teminat altına alma, kulübümüze sabit değerler kazandırma konusunda önümüze çıkan fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Ataşehir salon projesinin uygulanacağı taşınmazın mülkiyetini, Kadıköy Belediye Başkanlığı tarafından yapılan ihale sonucunda 58.200.000 TL. bedelle satın alarak, kulübümüze kazandırdığımızın da müjdesini vermek istiyorum. İlerleyen günlerde bu taşınmazın satın alınması ile ilgili finansman ve gayrimenkul yatırım projemizin detaylarını sizlerle paylaşacağız. Ancak şunu iddia ediyorum ki; en az Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun kulübümüzün geleceğindeki maddi önemi büyüklüğünde bir gayrimenkul, kulübümüz tarafından satın alınmıştır. Değerli Fenerbahçeliler, bizler gelip geçiciyiz, asıl olan Fenerbahçe'dir. Bu değerli gayrimenkuller ile Fenerbahçe'nin geleceği garanti altındadır. Sahip olduğumuz bu eşsiz değerler gelecek için teminatımız olacaktır" diye konuştu.

"TFF'NİN VE KURULLARININ OLUMSUZLUKLARA GÖZ YUMUP, BUNLARI GÖRMEZDEN GELMESİ, HAREKETE GEÇMEMESİ BEKLENEMEZ"
2 yıldır Kulüpler Birliği Başkanlığını yürüttüğünü ve bu süre zarfında kulüp başkanları ile birlikte Türk futbolunun geleceği taşıyacak önemli adımlar attıklarını ifade eden Aziz Yıldırım, "Bu ilk adımlar son derece önemlidir. Liglerin yeniden yapılandırılması, alt liglerdeki profesyonel takım sayısının azaltılması, futbolun mali yönetimi ile organizasyonun birbirinden ayrılması konularında ilk adımlar atıldı. Bu atılan adımların geleceğe taşınarak, futbolun mali yönetiminin İngiltere örneğindeki gibi lig birliği eliyle yönetildiği bir yapının oluşması gerekmektedir. Kulüp başkanlarımızın tamamının da istek ve arzusu bu yöndedir. 

Kulüpler Birliği, önümüzdeki dönemlerde bu konu üzerine yoğunlaşmalı ve çaba sarf etmelidir. Bu çerçevede, lig maçlarının yayın haklarının satışına ilişkin önemli tespitlerde bulunmak istiyorum. Kulüplerin sahip olduğu yayın haklarının gerçek değerinin bugünkü değeri olmadığı konusundaki söylemlerim, ilgili tarafların karşı düşünceleri ile kamuoyunda tartışıldı. Kulüpler Birliği olarak takip eden dönemde yaptığımız çalışmalar ve ilgili kurumlar ile sarf ettiğimiz yoğun görüşmeler sonucunda ihale safhasına gelinmiştir. Umuyorum ki; önümüzdeki ay içinde yapılacak ihalede kamuoyuna deklare ettiğim rakamlara yakın rakamlar ortaya çıkacaktır. Kulüplerin sahip olduğu yayın haklarının büyütülmesinde, bizlerle birlikte yoğun mesai harcayan TFF'nin tüm yetkililerine, kulüplerimiz adına teşekkürlerimizi sunuyorum. 

Eskişehirspor maçı sonrasında yaptığım açıklamalar da futbol kamuoyunda uzun süre tartışıldı, üzerine farklı ve yanlış yorumlar yapıldı. Öncelikle, o gün yapmış olduğum konuşmanın giriş kısmında söylemiş olduğum sözlerin konunun ana eksenini oluşturduğunu ve bu düşüncelerimin hala arkasında olduğumu söylemek istiyorum. Ülkemizde futbol her bakımdan gelişme gösteriyor. Bu dinamik gelişme içinde TFF'nin ve kurullarının olumsuzluklara göz yumup, bunları görmezden gelmesi, harekete geçmemesi beklenemez" dedi.

"TFF'NİN "LİGLER BU HAKEMLER İLE BİTECEK" DÜŞÜNCESİ İLE ÖNÜ ALINMAYAN BİR BOYUTA GELMİŞTİR"
Son dönemde artan hakem hatalarına da değinen Aziz Yıldırım bu konuda da çarpıcı açıklamalar yaparak Türkiye Futbol Federasyonu'na eleştirilerini yöneltti. Aziz Yıldırım konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: 

"Üzülerek söylemeliyim ki; örneğin yıllardan beri önü alınamayan hakem kararlarının kendi içindeki istikrarsızlığı, sonuca tesir eden ligin kaderini değiştiren hakem hataları, kriteri ve mantığı olmayan hakem tayinleri, özellikle son yıllarda TFF'nin "Ligler bu hakemler ile bitecek" düşüncesi ile önü alınmayan bir boyuta gelmiştir. Yanlış yapanın yanına kar kaldığı bir anlayış içinde, hataların düzeltilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. 

Hakem tabii ki hata yapacaktır. Ancak aynı maç içinde aynı pozisyonlara farklı kararlar veren hakemler, farklı maçlarda önceki maçlardaki benzer pozisyonlar için farklı kararlar veren hakemlerin insani hata yaptığından söz edilemez. Burada ya yetersizlik ya da art niyet aranmalıdır. Her iki durumda da bu bir kader değildir. Yetersiz olanlar ve art niyetliler sistem dışına çıkarılmalıdır. 

Oysaki bunun söylendiği durumlarda TFF her defasında, bu hakemler ile lig bitecek kaderciliğini yapmakta, toplumun kanaat önderleri takımların lehine ve aleyhine yapılan hatalarla adalet hesaplaması yapmaktadır. Lehe yada aleyhe olsun, hata hatadır. Hata sayısı eğer belli bir sayının üstünde ise o artık hata değil, yetersizliktir. Yetersiz olanlar, yeterli olanların ya da yeterli olma kabiliyeti bulunanların önünü kesmekte, sürgit bir tartışma devam etmektedir. Artık bu duruma bir son vermek gereklidir. Bunu söyleyene ceza vermek, bu şekilde susturmak en kolay çözümdür. Hakemlik müessesinin profesyonelleştirilmesi hususunda daha önce kamuoyuna açıkladığımız fikirlerimiz bir dakika dahi kaybedilmeden hayata geçirilmeli ve bu konu en radikal anlamda çözüme kavuşturulmalıdır."

"NEDEN İLK KEZ GÖRÜNTÜ İLE CEZA ALAN FUTBOLCU FENERBAHÇELİ? NEDEN GÖRÜNTÜDEN CEZA ALAN FUTBOLCULARIN YARIDAN FAZLASI FENERBAHÇELİDİR?"
Aziz Yıldırım TFF kurulularının almış olduğu bazı kararların çifte standart taşıdığını ima ederek Federasyona bazı sorular da yöneltti. Yıldırım yazısında şöyle dedi: 

"Rahatsızlık duyduğum tek konu bununla sınırlı değil. TFF'nin kurullarının vermiş oldukları bütün kararları profesyonellerimize inceletiyorum. Bu kararları kendi içlerinde tasnif ettiriyorum. Bunun sonucunda karşıma son derece düşündürücü bir tablo ortaya çıkıyor. Bu tablo karşısında soruyorum: Mehmet Aurelio'ya kadar opsiyon düzenlemeleri geçerliydi de; bu dosya ile mi ilk kez opsiyon düzenlemeleri geçersiz sayıldı? TFF Yönetim Kurulu sözleşmeyi tescil etti ve sözleşmenin uzadığını FIFA'ya bildirdi.

Tahkim Kurulu aradan aylar geçtikten sonra neden bu tescil işlemine itibar etmedi? Neden ilk kez görüntü ile ceza alan futbolcu Fenerbahçeli? Neden görüntüden ceza alan futbolcuların yarıdan fazlası Fenerbahçelidir? Neden görüntüleri tespit edilen diğer takımların futbolcuları disiplin kuruluna dahi sevk edilmez? Neden sadece el ilanı dağıtıldı diye küfürden ceza kesilmez iken; sorumluları 52.000 kişi içinden kendilerine teslim edildiği halde, 9 kişinin yaptığı bir yanlıştan dolayı kulübümüze seyircisiz maç oynama cezası verilir?

Neden benimle aynı içerikte konuşma yapan Sayın Haldun Üstünel disiplin kuruluna dahi sevk edilmedi? (Kaldı ki şahsen, Üstünel'in konuşmasına da aynen katılıyorum ki; sanırım TFF de bu konuşmanın içeriğine katıldığı için onu disiplin kuruluna dahi sevk etmedi). Kurul kararlarındaki bu değişkenliğin sebebi nedir? Bu değişkenliğe imza atanlardan hesap sorma yetkisinde olanlar neden hiç hesap sormazlar? Hiç mi yanlış yoktur? 

Hiç mi yanlış yapan cezalandırılmaz? Daha ligin başında cezalı oyuncu oynatan Antalyaspor Paf Takımı'nın durumunu rapor edilmesine rağmen ilgili evrakı en hafifinden masasında unutanlar yada onların üstleri hakkında ne işlem yapılmıştır? Saha kapatma kararı verilmesi için, başına koskoca sandalye atılan malzemecinin ölmesi mi gerekir? Yaşanan bu olaylar bütünden ayıklandığında ve içinde kategorize edildiğinde doğaldır ki; TFF'nin kurullarının kararları sorgulanacaktır. Bu durum bizim değil farklı farklı kararlar alanların, uygulama yapanların sebep olduğu bir durumdur.

Şunu açık seçik ifade etmek istiyorum ki hakemler ne bizim lehimize ne bizim aleyhimize hata yapmasınlar. Tüm samimiyetimle ifade ediyorum ki lehimize yapılan hatalar da en az aleyhimize yapılan hatalar kadar bizleri rahatsız etmektedir. Hiç kimse ortaya çıkıp lehinize ve aleyhine yapılan hatalar denk edebiyatı da yapmamalıdır."

"KULÜPLER BİRLİĞİ BAŞKANININ YA DA FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ BAŞKANININ TELEFONUNA ÇIKMAYAN MERKEZ HAKEM KURULU BAŞKANINA, KULÜPLERİN YA DA KULÜBÜMÜZÜN ŞİKAYETLERİNİ NASIL AKTARABİLİRİZ?"
Merkez Hakem Kurulu Başkanı'nın telefonuna çıkmadığını vurgulayan Aziz Yıldırım, "Yapılan yoğun hakem hatalarının ardından Kulüpler Birliği Başkanının ya da Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanının telefonuna çıkmayan Merkez Hakem Kurulu Başkanına, kulüplerin ya da kulübümüzün şikayetlerini nasıl aktarabiliriz ve ortak çözüm üretebiliriz? Doğrudan iletişim kurulamayan bu durum karşısında basın yolu ile konuşma dışında başka bir yol var mıdır? Medya önünde karşılıklı diyalog çağrısında bulunanlar en önemli tasarruflarını kendi paydaşlarına medya kanalı yolu ile mi duyururlar?" dedi.

Aziz Yıldırım son olarak TFF'nin EURO 2016 organizasyonu için açıkladığı statlar içinde Şükrü Saracoğlu Stadı'nın olmamasına değinerek, "Ülkemizin en modern stadı olan, tamamen kulübümüzün kendi gücü ile yapmış bulunduğu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun yer almaması bizleri ve camiamızı son derece üzmüştür. TFF tarafından daha önce 2008 ve 2012 adaylık başvurularında stadımız, projenin en önemli parçası olmuştur. 

Bizzat TFF Sayın Başkanı, stadımızın da içinde bulunduğu EURO 2012 başvurusunda teknik yeterlilik bakımından en yüksek puanı TFF'nin aldığını açıklamıştır. Ne olmuştur da stadımız UEFA tarafından EURO 2008 ve 2012'de sahip olduğu tespit edilen yeterlilik kriterlerini yitirmiştir? UEFA 2009 Finali TFF'nin büyük organizasyon yapma rüştünü ispat ettiği organizasyon olarak gösterilirken, finalin yapıldığı stadımızın EURO 2016 organizasyonuna dahil edilmemesi açık bir çelişkidir. 

Bu konuda TFF tarafından yapılan açıklamalar camiamızı tatmin etmemiş, organizasyona dahil edilmememiz üzerindeki şüphelerimizi arttırmıştır. TFF'nin ülkemizin yüz akı stadımız ile alakalı olarak aldığı kararı ve sonrası açıklamalarını camiamıza karşı yapılmış bir haksızlık olarak nitelendiriyoruz. UEFA'yı referans gösteren açıklamaların, stadımızın organizasyona dahil edilmemesini açıklayamadığını önemle vurgulamak istiyoruz. Bizimle paylaşılmayan ve tarafımızdan çözüm üretilmesi istenmeyen kriterlerin, aslında organizasyon dışında tutulmamız için yaratılmış bahaneler olduğunu düşünüyoruz. Camiamızın bu konuda bizimle birlikte göstereceği kararlı tutum ve tepkinin, TFF'yi stadımız ile alakalı olarak almış olduğu yanlış karardan kısa sürede döndüreceğini düşünüyoruz" dedi.

"EURO 2016 STATLARI İÇERİSİNDE FENERBAHÇE ŞÜKRÜ SARACOĞLU STADYUMU'NUN YER ALMAMASI BİZLERİ VE CAMİAMIZI SON DERECE ÜZMÜŞTÜR"
Aziz Yıldırım başyazısının sonunda ise taraftarlara çağrıda bulunarak, "Değerli Fenerbahçeliler, Stada veya salona gelen takımını tutku ile alkışlayan taraftarımız, takımlarımızın bir parçasıdır. Coşkulu taraftarımız yarıştığımız her yarışmada bizi bir adım öne taşımaktadır. Seyirci avantajımızı yitirmek sadece rakiplerimizi mutlu etmektedir. Lütfen tek vücut maçlara gelin, stadımızı ve salonları doldurun. 

Sahaya yabancı madde atmayın ve attırmayın. Küfür etmeden sadece takımınızı destekleyin. Sahamızın kapanmasına ya da seyircisiz oynama cezası almamıza neden olmayın. Her sene şampiyon olma hedefini ve iddiasını ortaya koymak, her Fenerbahçe Başkanı için ulaşılması mümkün bir hedeftir. Ben de bu hedefi koyarken hiçbir endişem olmadı. Bu sözü, kulübümüzün yapısal gücüne, sporcularımızın kalitesine, teknik adamlarımızın bilgi ve tecrübesine, genel kurulumuzun bize verdiği desteğe, taraftarlarımızın coşkusuna, tutkusuna ve inancına güvenerek verdim. Bu inancım ve güvenim hiç azalmadı. Büyük Fenerbahçe
camiası, kulübünü şampiyonluk hedefine ulaştıracaktır. 

Bugüne kadar vermiş olduğunuz desteğe şükranlarımızı sunuyor, stadımızın ve salonlarımızın dolması için ortak aklımızla yenilikler yaratacağımızın müjdesini buradan sizlere veriyorum. Ulusumuzun yeni yılını kutluyorum. Büyük Fenerbahçe ailesinin tüm bireylerine yeni yılda sağlık, sıhhat, afiyet ve aydınlık güneşli günler diliyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Kent Meydanında 1 Mayıs İşçi Bayramı davul zurna eşliğinde kutlandı Erzurum’da Yakutiye kent meydanında 13 sendika başkanı ve üyeleri 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla davul zurna eşliğinde halaylar çekti. 1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günü olduğunu ifade eden Türk İş Erzurum İl Temsilcisi ve Demir Yol İş Sendikası Şube Başkanı Yusuf Gökcan, günün şartlarına uygun seviyede eşit ve adil ücret uygulanması vergide adaletin sağlanması gerektiğini söyledi. Gökçan, “1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günüdür. Bu gün o gündür. Bugün biz emekçilerin; Günün şartlarına uygun seviyede eşit ve adil ücret uygulanmasını; Vergide adaletin sağlanmasını; Özgürce örgütlenmemize imkan verilmesini; Tüm haklarımızın korunup geliştirilmesini; Gelişen üretim teknolojilerine uyum sağlayacak işçi eğitimlerinin yapılmasını; İş sağlığı ve güvenliğinin gerektirdiği şartlara uygun çalışma ortamlarının sağlanmasını, Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğimizi, meydanlarda haykıracağımız gündür. 17 Kasım 2019 tarihinde Çin’de başlayıp tüm ülkeleri etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin; 2022 yılında askeri operasyon ile başlayıp devam eden Rusya-Ukrayna Savaşının; İsrail’in Filistin topraklarına girip Filistin halkını hunharca yok etmek için başlattığı zulmün; Acımasızca oluşturulan terör eylemlerinin; Ülkemizi ve tüm dünya ülkelerinin ekonomisini olumsuz etkilemesi, tüm bu olayların yanında 6 Şubat tarihinde 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin ülkemizde can ve mal kaybına da neden olması, ülkemizin olumsuz etkilenmesini daha da ağırlaştırmıştır. Ülkemizin ekonomide yaşadığı sıkıntıya bağlı olarak yüksek oranda devam eden enflasyonla mücadele ile sağlanan ücret artışlarına rağmen, ücretlerin reel değerini düşürmesi işçimizi, emeklimizi dayanılması güç geçim sıkıntısına sokmuştur. Adil olmayan vergi sistemimize bağlı olarak ücretlerden yüksek oranda vergi kesilmesi ile işçi Ocak ayında aldığı ücreti yılın yarısından itibaren alamamaktadır. Ücretlere uygulanan düşük vergi dilimlerinin oluşturduğu bu uygulama, işçinin örgütlü olmadığı işyerlerinde ücretlerin düşük gösterilmesine; İşçinin sosyal sigorta hakkını kaybetmesini dahi göze alarak kayıt dışı çalışmaya teşvik etmesine; Ülkenin bu nedene bağlı olarak önemli miktarda vergi kaybına yol açmıştır.” Kaçak İşçi Çalıştırılması Kolaylaştırıldı Yapılan mücadeleye rağmen halan sürmekte olan örgütlenmenin önündeki engeller, kaçak işçi çalıştırılmasını kolaylaştırıldığını belirten Türk İş Erzurum İl Temsilcisi ve Demir Yol İş Sendikası Şube Başkanı Yusuf Gökcan, iş sağlığı ve iş güvenliği şartlarına uygun olmayan ortamlarda çok düşük ücretlerle, çağdaş köle şartlarında işçi çalıştırılmasına devam edilmesi ülkenin önemli sorunlarından biri olarak devam ettiğini söyledi. Gçkçan, “İş sağlığı ve iş güvenliği şartlarına uygun olmayan ortamlarda çok düşük ücretlerle, çağdaş köle şartlarında işçi çalıştırılmasına devam edilmesi ülkemizin önemli sorunlarından biri olarak devam etmektedir. Sendikaya üye olmak isteyen işçinin işten çıkartılması neredeyse normal bir uygulama haline gelmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çoğu haklarından mahrum olarak taşeron işçilerin çalıştırılmaya devam edilmesi önemli bir sorun olarak gündemdedir. Halen ülkemizde kayıt dışı çalıştırılan işçi oranı yüzde 30 seviyelerinde devam etmektedir. Geçmiş yıllardan beri devam eden işsizlik yapısal sorun haline gelmiştir. TÜİK’in 2024 Şubat ayı verilerine göre işsizlik oranı %8,7’dir. İşsizlik oranı erkeklerde %7,3 iken, kadınlarda %11,3 seviyesindedir. Genç nüfusun işsizlik oranı ise %15,6’dır. Genç nüfusun işsizlik oranının yüksek oluşu, geleceğimizin güvencesi olan Sosyal Güvenlik Kurumunun aktif pasif dengesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunun verilerine göre, ülkemizde her gün 5 işçi iş kazası sonucu hayatını kaybetmektedir. İş Sağlığı, İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre 2023 yılında 1929 işçi iş kazaları sonucu hayatını kaybetmiştir. Ülkemiz ölümlü iş kazalarında Avrupa ülkeleri içinde birinci sırada, İLO’nun 12 Temmuz 2023 tarihinde güncellenen verilerine göre, dünya ülkeleri sıralamasında ise ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından 11. ölümlü iş kazası sayısı bakımından 15. sırada yer almaktadır. Ülkemizde hemen hemen her gün en az bir kadın hunharca öldürülmektedir. Diğer bir kanayan yaramız ise çocukların her türlü şiddete karşı korunamaması ve çocuk işçiliğidir ve tüm bu konular gündemde yeteri kadar yer almamaktadır. Bugün Emek ve Dayanışma Günümüzde tüm sorunlarımızı bir kez daha haykırıyor, kamuoyu ile iktidar ve muhalefet partileriyle paylaşıyor, sorunlarımıza kısa sürede çözüm getirilmesini talep ediyoruz. Gece - gündüz, kış - yaz, soğuk - sıcak, yağmur - kar demeden çalışarak üreten biz işçiler, emeğimizin karşılığı olan ve geçim sıkıntısı çekmeden, aile bireylerimizle birlikte çağdaş düzeyde yaşayacak ücret istiyoruz. Asgari ücretin yoksulluk sınırının üstünde belirlenmesini istiyoruz. Emekli aylığı alt sınırının asgari ücret düzeyine yükseltilmesini istiyoruz. Gelir vergisinde adaletin sağlanmasını, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istiyoruz. Yapılacak yasal düzenlemelerle örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Ülkemiz şartlarına uygun projelerin uygulanarak, etkin denetimin yapılarak kayıt dışı istihdamın önlenmesini istiyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan taşeron işçilerinin, ilgili kurumların kadrolarına geçirilmelerini ve kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron işçi çalıştırılmasına son verilmesini istiyoruz. İşyerlerinin düzenli ve etkin denetimlerinin yapılarak mevzuatın ve teknolojinin gerektirdiği önlemlerin alınmasını ve ölümlü iş kazanlarının sonlanmasını istiyoruz. Başta sanayi olmak üzere istihdam imkanı sağlayacak yatırımların teşvik edilerek beyin göçünün önlenmesini ve işsizlik oranının kabul edilir bir düzeye çekilmesini istiyoruz. Çocukların her türlü şiddetten korunmasını ve ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin önlenmesini, faillerine caydırıcı ağır cezaların verilmesini ve bu tür eylemlerin son bulmasını istiyoruz. Çocukların çalıştırılmasındaki en büyük nedenlerden biri yoksulluk ve eğitimsizliktir. Erken yaşta çalışmaya başlayan çocukların, kendi yaşıtları ile oynayıp, eğlenip, güven içinde öğrenimlerini sürdürmelerini istiyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında kutladığımız Emek ve Dayanışma Günümüzde, haykırdığımız sorunlarımızın çözüme kavuşturulmasını bekliyor, tüm emekçilerimizin dayanışma gününü kutluyoruz.” diye konuştu.