ZAFER ÇAKMAK/ANKARA
BDP'nin ilk grup toplantısına, kapatılan DTP'nin yasaklı Genel Başkanı Ahmet Türk de katıldı.
DTP'nin kapatılmasının ardından Meclis'te grup kuran Barış ve Demokrasi Partisi, bugün ilk Meclis Grup Toplantısı'nı gerçekleştirdi. BDP'nin ilk grup toplantısına kapatılan DTP'nin siyasi yasaklı Genel Başkanı Ahmet Türk ve BDP Genel Başkanı Demir Çelik ile çok sayıda partili katıldı. Toplantı öncesinde kürsüye ve masaların üzerine, Güneydoğu'da yürütülen KCK operasyonu sonucu gözaltına alınanların kelepçelenerek adliyeye çıkarılışını gösteren fotoğraflar bırakıldı.
Grup toplantısında bir konuşma yapan Grup Başkanı Nuri Yaman, siyasi iktidar tarafından Kürtlerin demokratik hak taleplerinin görmezden gelindiğini, devlet şiddetiyle bastırılmaya çalışıldığını öne sürerek, Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözümü için onurlu bir mücadele veren DTP'nin kapatıldığını, yıllarını demokrasi ve barış mücadelesine adamış olan Kürt siyasetçilere siyasi yasak getirildiğini söyledi.
Halkın seçilmiş temsilcileri olan belediye başkanlarının elleri kelepçelenerek cezaevine konulduğunu, hukukun ayaklar altına alındığını ifade eden Yaman, taş attı diye çocukların toplama kamplarında olduğu gibi cezaevlerine doldurulduğunu iddia etti. 2010 yılının demokrasi mücadelesinin daha da büyüyeceği, genişleyeceği ve önemli kazanımlara dönüşeceği bir yıl olacağını dile getiren Yaman, "Bu açıdan 2010'un ülkemizde Kürt sorununun barışçıl çözümü için diyalog yolunun açıldığı, Türkiye halklarının, yeni bir anayasayla demokratik ve özgürlükçü bir cumhuriyete ulaşma hedefine daha fazla yakınlaştığı, toplumsal barış ve kardeşlik duygularının pekiştiği, bölgemizde ve dünyada da bölgesel-küresel barışın egemen olduğu bir yıl olmasını diliyor ve temenni ediyoruz" diye konuştu.
Gerçek bir demokratik açılımın başlatılabilmesi için önce hükümetin demokrat olması gerektiğini söyleyen Yaman, AK Parti'nin kimyasının böyle bir niteliğe sahip olmadığını dile getirdi. Yaman şunları söyledi:
"Şu çok iyi anlaşılmalıdır ki eğer, bu kadar büyük çaplı bir tutuklama operasyonu yürütülüyorsa bunun ardında da kapsamlı bir konsept yatmaktadır. İşte o konseptin adı siyasal tasfiyedir. Öyle fütursuzca saldırılıyor ki, bunun son örneğini belediye başkanlarımıza yönelik operasyonda gördük. Halkın özgür iradesini temsil eden belediye başkanlarımız tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Diyarbakır Adliyesi önündeki o görüntülerin Guantanamo Kampı'ndan, 12 Eylül'deki toplama kamplarından bir farkı var mıydı?
Evet vardı. Çünkü demokrasi adına bir utanç tablosu olan bu gelişmeler, AK Parti hükümetinin sahte demokrasi, sahte açılım laflarının sürekli gündemde tutulduğu bir dönemde yaşanmıştır. Darbe dönemlerinden tek farkı budur. Orada aslında elleri kelepçelenen sadece belediye başkanlarımız olmamıştır. Aynı zamanda Türkiye'nin demokratik aydınlık geleceği, özlemi duyulan barış umutları da kelepçelenmiştir.
O kelepçeler demokrasiye vurulmuş kelepçelerdir. 24 Aralık operasyonu sadece bir gözaltı ve tutuklama operasyonu değildir. Bu operasyonla aynı zamanda her aşamasında hukuk ve insan hakları ayaklar altına alınarak, halkımıza karşı psikolojik bir savaş yürütülmüştür."
Bütün bu olup bitenler, halk üzerinde estirilen şiddet furyası ve toplu tutuklamaların AK Parti'nin siyasal sorumluluğunda yaşandığını öne süren Yaman, toplumsal gösterilerde gözaltına alınıp tutuklananların sayısının binlerce olduğunu, bunun da halka karşı uygulanan baskının en açık ifadesi olduğunu söyledi.
Yaşananların sorumlusunun AK Parti hükümeti olduğunu kaydeden Yaman, "Hükümetin kozmik odasında görevli derin stratejistler ve AK Parti'nin politikalarına yön veren bir takım güçler planlamıştır.
Yürürlüğe koyan ve uygulayan bizzat hükümetin kendisi olmuştur. AK Parti, halkın iradesine karşı kelepçe partisine dönüşmüştür. Başbakan, çıkıp o kelepçeleri 'biz taktırmadık' diyemez. Çünkü o kelepçeler AK Parti patentlidir. Her şey çok açık ortadadır. Kim demokrasiden, barıştan, özgürlüklerden yana, kim bunun karşısında artık açığa çıkmıştır. Elleri kelepçeli belediye başkanlarının resminin yer aldığı o fotoğraf, AK Parti'nin gerçek yüzünü afişe etmiştir" diye konuştu.
Tutuklu bulunan Kürt siyasetçilerinin, belediye başkanlarının bir an önce serbest bırakılmasını isteyen, onların demokratik siyasete dönüşlerinin yolunu açılması çağrısı yapan Yaman, "Bizlere demokratik siyaset kanallarını kapatmayın. Bu yaşananlar karşısında bizlerin, halkımızın sessiz kalacağını, olan bitenleri kabul edeceğimizi sanmayın. Bu baskılar bizim en büyük mücadele gerekçemiz olacaktır" dedi.
Kürtlerin baskı politikaları karşısında geri adım atmayacağının en somut göstergesinin Ahmet Türk olduğunu ifade eden Yaman, Türk'ün 12 Eylül zulmünü yaşadığını, en ağır işkenceleri gördüğünü ama yılmadığını, demokrasi mücadelesini sürdürdüğünü belirtti. Türk'ün bugün tıpkı 1994'te olduğu gibi yine aynı uygulamalarla karşı karşıya kaldığını ama siyasi yasak da uygulansa, cezaevine de atılsa ömrünü barış mücadelesine adamış bir şahsiyet olduğunu ifade eden Yaman, "Barış için, kardeşlik için, halkların kardeşliği için yoluna, onurlu mücadelesine devam edecektir. İşte Kürtlerin duruşu budur. Herkesin bunu iyi görmesi ve bu kararlı duruştan gerekli dersi çıkartması gerekir" diye konuştu.
Yaman'ın Türk'le ilgili övgü dolu sözlerinin ardından salonu dolduran partililer Türk'ü ayakta alkışladı. Yaman'ın ardından BDP'ye katılarak Meclis'te grup kurmasını sağlayan İstanbul Milletvekili Ufuk Uras kürsüye davet edildi. BDP milletvekillerine ve partililere hitap eden Uras, "Yedi düvele karşı mücadelemizde az zamanda çok büyük işler başaracağız" dedi. Şiddetin tasfiyesi için her türlü katkıda bulunmaya hazır olduklarını belirten Uras, "Bu Meclis isterse somut adımlar atarak Türkiye'nin geleceğini değiştirebilir" diye konuştu.
Meclis'in 90. yıl etkinlikleri kapsamında Meclis Şeref Holü'ne asılan kırmızı beyaz toplara işaret eden Uras, "AK Parti'nin bugüne kadar vaat edip yapamadığı bütün balonları asmışlar. Bu değişiklikler yapılana kadar o balonlar ibret olsun diye orada kalmalıdır. DTP'nin kapatılmasının nedeni 29 Mart seçim sonuçlarının hazmedilememesidir. Bu oyun AİHM'den dönecektir" dedi. Uras konuşmasını Kürtçe, 'Biji Aşiti' (Yaşasın Barış) sözleriyle tamamladı.








